30 Aralık 2011
Sayı: SYKB 2011/49

 Kızıl Bayrak'tan
2012’de baskı ve teröre, savaş ve saldırganlığa karşı militan-kitlesel mücadele!
Ermeni soykırımı üzerinden
gerici dalaşma..
“Bu tiranlığa teslim olmayacağız”
“NATO ve füze kalkanına geçit yok!”
2011’de sınıf hareketi...
Taşeron işçilerin direniş kararlılığı
21 Aralık grevi kamu emekçileri için
yeni bir başlangıç olmalıdır!
Manisa’da soruşturma protestosu
Dev Sağlık-İş Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ile konuştuk
Birleşik Metal-İş
Merkez Genel Kurulu’nda yaşananlar üzerine
2012’de fırtına daha da büyüyecek!
Avrupa Birliği’nde hegemonya savaşları ve Neo-nazi cinayetleri
Mısır seçimlerinde ikinci tur geride kaldı
Siyonist cellatların “dökme kurşun” vahşeti üçüncü yılında
2011’de gençlik hareketi
Üniversitelerden haberler
Üniversitelerde faşist saldırılar
Aralık katliamları lanetlendi
Maraş’ta anmaya yasak, halka saldırı!
Deri-İş Sendikası Eğitim ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Eren Korkmaz ile konuştuk
HMS işçileri: “Direne direne kazanacağız!”
UPS’de 3 bin üye adına sözleşme
Festus cinayetinin görüntüleri
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Siyonist cellatların "dökme kurşun" vahşeti üçüncü yılında...

Emperyalizm ve siyonizm yenilecek, direnen halklar kazanacak!

Siyonist İsrail devletinin “dökme kurşun” adını verdiği operasyonla Gazze’de gerçekleştirdiği vahşetin üçüncü yıldönümündeyiz. 2008 yılının 27 Aralık günü sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Gazze’ye saldıran siyonist cellatların 18 Ocak gününe dek aralıksız sürdürdüğü işgal hala hafızalardaki yerini koruyor.

“Dökme kurşun”: Siyonist vahşetin
en kanlı halkalarından biri

Emperyalistler eliyle kurulduğu günden bu yana Filistin’i kan gölüne çeviren siyonist İsrail devleti, bu zamana dek sayısız işgal, katliam ve vahşetin altına imza attı. Emperyalist şeflerin Ortadoğu’daki ileri karakolu ve vurucu gücü olan İsrail, bundan üç yıl önce, emperyalistlerin gözetim ve himayesinde Gazze’de insanlığı birkez daha ayaklar altına aldı.

Milyonların gözünün içine baka baka birkez daha Filistin halkına kan kusturan siyonist katiller, Hamas’ın İsrail ordusuna dönük roketli eylemlerini bahane ederek 27 Aralık günü Gazze’ye saldırmaya başladı. Esas hedefi emperyalist-siyonist barbarlığa direnen Filistin halkının iradesini kırmak olan İsrail devletinin bu azgın saldırısı aralıksız 22 gün sürdü.

İsrail devleti savaş uçakları ve helikopterlerle Gazze Şeridi’ne tonlarca bomba yağdırdı. Karadan gerçekleştirdiği saldırılarını yoğunlaştırmak için işgal günlerinde 6500 ek askeri silah altına alarak orduya kattı. İsrail devletinin Başbakan Yardımcısı Avigdor Liebermann, Gazze’ye atom bombası atılmasını önererek siyonist cellatların kana susamışlığını birkez daha gözler önüne serdi.

Beyaz fosfor gibi kimyasal silahlar da kullanan siyonist İsrail, bu süre zarfında 400’ü çocuk bin 500’den fazla Filistinliyi katletti. Bir çoğunda kalıcı rahatsızlıkların oluştuğu 5300 Filistinliyi yaraladı. Gazze’deki okulları, basın kuruluşlarını, elektrik santrallerini yakıp yıktı. 4 binin üzerinde ev ve işyerini yerle bir etti.

Hastaneleri dahi bombalayan gözü dönmüş siyonist cellatlar kent altyapısına da ciddi zararlar verdiler. Gazze’de yaşama dair ne varsa yok etmek isteyen İsrail, zeytinlikleri ve narenciye bahçelerini söktü, küçük ve büyük baş hayvanların barınaklarını bombaladı ve ekinlerin bir çoğunu ezerek kullanılmaz hale getirdi.

Filistin halkının direnişini kıramayan siyonist İsrail devleti, 18 Ocak 2009 tarihinde tek taraflı olarak ateşkes ilan etti.

Emperyalistler ve Türk devleti gibi işbirlikçiler
uğursuz rollerini oynadı

Gazze saldırısı, “demokrasi” ve “insan hakları” nutukları atan emperyalist şeflerin ve onların eteğindeki işbirlikçilerinin maskelerini de yeniden düşürdü.

Saldırı ABD’nin açıktan desteğini alırken, AB emperyalistleri de saldırının bir biçimde parçası oldular. İsrail saldırganlığı karşısında bugüne dek hiçbir pratik engelleyiciliği olmayan Birleşmiş Milletler, Güvenlik Konseyi aracılığıyla “tarafların ateşi kesmelerini” istedi, Genel Sekreter Ban Ki-Moon aracılığıyla ise “her iki tarafın birbirlerine saldırısını” kınadı.

Türk devleti ise, gerici Arap rejimleri gibi, işbirlikçi karakterine uygun davrandı. İsrail ile süregelen tarihsel suç ortaklığını Gazze saldırısını takiben toplanan Davos Zirvesi’nde “one minute” şovuyla gizlemeye çalışan Türk devleti, sermaye hükümeti AKP’nin şefi eliyle ‘timsah gözyaşları’ dökmekle yetindi.

Mavi Marmara gemisiyle Gazze’ye yardım götürenlere dönük 31 Mayıs 2010’de gerçekleşen katliamın ve geçtiğimiz aylarda Birleşmiş Milletler’in bu olaya ilişkin açıkladığı raporun ardından da benzer hamasi çıkışlar yapan sermaye sözcüleri, “özür bekliyoruz” kılıfıyla ikili ilişkilerin “gerildiği” görüntüsü vermeye çalıştılarsa da bunu başaramadılar. Göstermelik birkaç basit adımın dışında İsrail’le ilişkilerini askıya almak şöyle dursun daha da geliştirmeye devam eden Türk devleti, İsrail’in kanlı ellerini tutmaktan vazgeçmeyeceğini tekrar tekrar gösterdi.

Yaşananların tümü, siyonist İsrail rejiminin başta ABD olmak üzere emperyalist güç odaklarının özel himayesinde, Türkiye gibi işbirlikçi ve uşakların ise tam desteğinde olduğu gerçeğini de gözler önüne serdi.

Direniş diz çökmeyecek,
emperyalizm ve siyonizm yenilecek!

Gazze’de siyonist cellatlar ve onların kollayıcısı emperyalistler Filistin halkının direniş duvarına çarptılar. Özgürlük mücadelesi veren Filistin halkı, kararlı direnişler karşısında savaş makinelerinin hükmünün olmadığını birkez daha gözler önüne serdi.

Filistin halkının üzerine karadan, havadan ve denizden bombalar yağdırarak böylesi unutulmaz bir vahşetin altına imza atan siyonist İsrail’in saldırganlığı bugün hala sürüyor. Özellikle 2006 yılı Ocak ayından beri uyguladığı çok yönlü ambargo ile Gazze’yi adeta üstü açık bir hapishaneye çeviren siyonist İsrail, emperyalist efendilerin himayesinde insanlık suçu işlemeye devam ediyor. Türk devleti ve bölgedeki öteki işbirlikçi rejimler de bu suça ortak olmayı sürdürüyor.

Türk devletinin Kürecik’te radar üslerine ev sahipliği yaptığı NATO’nun ABD patentli füze kalkanı proje ise, emperyalizmin ve işbirlikçisi siyonizmin Filistin ve diğer Ortadoğu halklarına doğrulttuğu namluları bilediğini gösteriyor. Türk devletinin aktif taşeronluk rolü oynadığı bu savaş ve saldırganlık projesiyle, bölge halklarına dönük yeni işgallerin de yolu düzleniyor.

Ancak Filistin’de ve Ortadoğu’da devam eden tek şey emperyalist-siyonist saldırganlık değil. Filistin halkı, yıllardır kural tanımadan kendisine saldıran ırkçı-siyonist İsrail devletine karşı bugün de yiğitçe direnmeye devam ediyor. Tüm zorluklara rağmen Filistin halkı, emperyalist-siyonist kuşatma karşısında diz çökmüyor. 

Ve bu direnme iradesiyle Filistin halkı, dünyanın diğer ezilen halkları ile işçi ve emekçilerine umut olmaya ve yol göstermeye devam ediyor.


 

Haniye’nin turu başladı

Filistin’in Gazze Şeridi’ndeki yönetimin Başbakanı ve Hamas liderlerinden İsmail Haniye, Mısır, Sudan, Katar, Bahreyn, Tunus ve Türkiye’yi ziyaret edeceği turuna 25 Aralık günü başladı.

Hamas’ın Gazze Şeridi’nin kontrolünü ele almasından sonra ilk kez böylesi bir görüşme turuna çıkan Haniye’nin Gazze’de yapılacak gelişim projelerinin ele alacağı belirtildi.

Hamas liderleri, Hüsnü Mübarek döneminde Kahire ile yaşadıkları gerginlik nedeniyle Gazze Şeridi’nden çıkamıyordu. Ancak Mısır’da askeri yönetimin idareyi ele almasının ardından Hamas’la ilişkilerde yumuşama gözlendi.

Hamas’ın Filistin Kurtuluş Örgütü çatısının altına girmeyi kabul ettiği toplantı da Kahire’de yapılmıştı.