16 Aralık 2011
Sayı: SİKB 2011/47

 Kızıl Bayrak'tan
Mücadelenin geleceğini sınıfın bağımsız inisiyatifi belirleyecektir!
“Sıfır sorun”dan “herkesle çatışma”ya
İktidar ve rant uğruna cemaat savaşları.
Ankara’da binler haykırdı:
Hepimiz eşkıyayız!
Polis-yargı-Adli Tıp işbirliğiyle
kadına işkence!
Türk-İş’te “değişim” olmadı
DİSK: “Mücadele... mücadele... mücadele...”
Armine'de direniş kazandı
Mersin Büyükşehir Belediyesi’nde örgütlenme deneyimi
Sınıf sendikacılığı bayrağı altında birleşelim!
19-22 Aralık katliamı ve direnişi
11. yılında!
“Bedenlerini aldılar ama bilinçlerini teslim alamadılar”
“Operasyonun yapılacağı
biliniyordu”
“F tipi cezaevleri kapatılmalıdır”
Sermaye devletinin “insan hakları”
sicili: Dizginsiz baskı ve terör!
Maraş’ın katili sermaye devleti!
Erdal Eren mezarı başında anıldı.
AB’nin periferisi
Çinleşiyor… - Volkan Yaraşır
Rusya’da onbinler gerici rejime
karşı alanlara indi
‘İşgal et’ eylemleri ABD limanlarına sıçradı
BM Dünya İklim Zirvesi’nden
sonuç çıkmadı.
Devlet bizi sevmesin - G. Umut
Çetinsaya YÖK’e, Özcan Köşk’e!.
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sermaye devletinin “insan hakları” sicili: Dizginsiz baskı ve terör!

“İnsan Hakları Haftası” bir kez daha faşist baskı ve terörün doruk noktasına ulaştığı bir süreçte karşılanıyor. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilişinin 63. yıldönümü olan 10 Aralık vesilesiyle çeşitli kurumlarca açıklanan raporlar da sermaye devletinin söz konusu kirli siciline çarpıcı biçimde ayna tutuyor.

Baskı ve terör tırmandırılıyor

Kürt sorunu karşısında imha, inkar ve asimilasyon politikalarını dizginsiz bir saldırganlıkla sürdüren devlet, işçi ve emekçilere sosyal yıkım ve kölelik, emekçi kadına çifte sömür ve arkası şiddet, gençliğe ise koyu bir geleceksizlik sunuyor.
Dışarıda üstlenilen emperyalizme aktif taşeronluk rolü, içeride Kürt hareketini ve devrimci ve ilerici güçleri hedef alan sistematik baskı ve terör uygulamalarıyla paralel olarak yürütülüyor.

Zindanlardaki tecrit ve tredman uygulamalarını toplum genelini hedef alan polis terörü ve cinayetleri, ardı arkası kesilmeyen gözaltı ve tutuklama terörünü yine tükenmek bilmeyen iş cinayetleri izliyor.

Hemen her gün kadına yönelik şiddet ve cinayet haberleri ekranlara düşüyor.

Hakkını arayan, sokağa çıkan işçi ve emekçi, genç, kadın, yaşlı herkes devlet terörünün hedefi olabiliyor. Yüzlerce kişinin enkaz altında kaldığı Van’da da bir kez daha görüldüğü gibi, sermaye devletinin kolluk güçleri depremzedelerin dahi üzerine gaz bombaları ve coplarla vahşice saldırabiliyor.

Kürt hareketi ve devrimci-ilerici güçler hedef tahtasında

“KCK operasyonları” adı altında gerçekleştirilen gözaltı ve tutuklama terörünün ulaştığı boyutlar bile hak ihlalleri ile faşist baskı ve terör tablosunun ulaştığı çarpıcı boyutu gözler önüne sermeye yetiyor.

12 Eylül faşizmiyle yarışan sermaye hükümeti AKP başta Kürt hareketini hedef alarak tam bir siyasi soykırım uyguluyor. Buna göre, KCK operasyonları sonucu tutuklanan siyasetçi ve insan hakları savunucularının sayısı 5 bine yaklaştı. Son 7 ayda, BDP’nin 5 MYK üyesi, 12 PM üyesi, 28 il ve ilçe başkanı, 13 belediye başkanı ve yardımcısı tutuklandı. Günde ortalama 9 Kürt gözaltına alınırken, 5’i de tutuklandı.

Dizginsiz gözaltı ve tutuklama terörü aynı zamanda devrimci ve ilerici güçleri de hedef alıyor. “Terörle mücadele” adı altında her gün onlarca polis operasyonu gerçekleştiriliyor. Hopa olayları sonrası açılan davalarda da görüldüğü gibi, düzmece iddialarla yüzlerce devrimci ve ilerici tutuklanarak zindanlara gönderiliyor.

Raporlardan yansıyan çarpıcı bilanço

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 10-17 Aralık 2011 İnsan Hakları Haftası’na ilişkin açıklamasında, 2011 yılının ilk 11 ayına ilişkin derlenen istatistikler sunuluyor.

TİHV ve İHD raporunda, Kürt sorunu konusundaki tablonun yanısıra işkence yasağı ihlalleri, özel yetkili mahkemeler, keyfi ve uzun süren tutuklamalar, düşünce ve ifade özgürlüğü, tutuklu gazeteciler, cezaevlerinde ölümler, vicdani ret, kadına yönelik şiddet, çevre ve ekoloji sorunları, ekonomik ve sosyal haklardaki kayıplar, toplanma ve gösteri hakkına yönelik müdahaleler gibi başlıklara dikkat çekiliyor.

Gözaltılar, tutuklamalar, yargısız infazlar, işkenceler...

Halen İHD’nin Genel Başkan Yardımcısı ile birçok şube başkanı ve yöneticisinin tutuklu olduğunun hatırlatıldığı açıklamada Van depreminin yol açtığı ölüm ve yaralanmaların yanı sıra yardım ve önlemlerin hızlı ve gerektiği biçimde yapılmaması/alınmaması nedeniyle yaşam hakkı, barınma, beslenme, sağlık, mülkiyet, iş ve eğitim hakkı ihlallerinin yaşanıyor olmasına değiniliyor.

2011 yılının başından 28 Kasım 2011 tarihine kadar yargısız infaz, dur ihtarı ve rastgele ateş açma sonucu 19 kişi yaşamını yitirdiğinin belirtildiği açıklamada, aynı dönemde 9 faili meçhul cinayet işlendiği ve 1 kişinin gözaltında kaybedildiği de belirtiliyor. Aynı dönemde cezaevlerinde 35 kişinin, gözaltı merkezlerinde ise 4 kişinin yaşamını yitirdiği bilgisi veriliyor.

“İşkenceye sıfır tolerans” söylemi altında, 2011 yılında 207 kişinin işkence gördüğüne dikkat çeken İHD ve TİHV, işkence yapanlara dava açılmadığına dikkat çekiyor. Polis müdahaleleri sırasında 6 kişinin yaşamını yitirdiği, 271 kişinin ise yaralandığını belirtiliyor.
Raporda hak ihlalleri bilançosuna ilişkin şu bilgilere de yer veriliyor:

“Güvenlik görevlilerinin aşırı ve orantısız güç kullanımında kimyasal aparatlar (biber gazı) önemli bir yer tutmaktadır. Nitekim ölüm olaylarının tamamı gazın etkisi ya da gaz bombası kapsülünün isabet etmesi sonucu gerçekleşmiştir. Ayrıca bu tür müdahaleler sırasında 2604 kişi gözaltına alınmış, 418 kişi tutuklanmıştır. Müdahalelerde işkence dâhil her türlü kötü muamele yaşanmıştır.

2011 yılında cezaevlerinde tutulan mahpusların sayısı artmaya devam etmiştir. 30 Nisan 2011 itibariyle bu rakam 124.074’e ulaşmıştır. Mahpusların 53.796’sı tutuklu, 70.278’i hükümlüdür. Çocuk mahpusların sayısı 2290’dır. Bunların 2072’si tutuklu, 218’i hükümlüdür. Yetişkin mahpuslarda tutuklu oranı %42.4 iken, çocuk mahpuslarda tutuklu oranı %90.4’tür. Tutuklama oranının yüksekliği baskıcı bir tutuklama rejimi olduğunu göstermektedir. Cezaevlerinde 135 mahpus ağır hastalıkları nedeni ile tahliye edilmeyi beklemekte, ancak tahliye edilmemektedir.”

Tutuklu olan gazeteci sayısının 71 olduğuna dikkat çekilen açıklamada, yayını durdurulan gazete ve dergi sayısının 7, erişim engellenen web sitesi sayısı 15506 olarak veriliyor.

2011 yılında her gün ortalama 3 kadın cinayetinin yaşandığının belirtildiği açıklamada, farklı cinsel yönelimi olanların ayrımcılığa ve nefret içerikli saldırı ve şiddete maruz kaldıklarına vurgu yapılıyor.

İş cinayetleri: 11 ayda 506 ölüm

Açıklamada son olarak, işyerlerinde işçi sağlığı ve güvenliği açısından etkin denetim mekanizmalarının işletilememesi nedeniyle her geçen gün iş kazaları ve meslek hastalıklarının arttığına işçilerin sağlıklı yaşam haklarının ellerinden alındığına dikkat çekildi.

2011 yılının ilk 11 ayında gerçekleşen “iş kazaları” sonucunda 506 işçi yaşamını yitirirken 2818 işçinin de yaralandığı bilgisi verildi.