21 Ekim 2011
Sayı: SİKB 2011/40

 Kızıl Bayrak'tan
Gerici savaş ve saldırganlık
cephesini durduralım
Kirli savaşa son!
ABD düzmece iddialarla İran’ı tehdit ediyor, Türk devletini kışkırtıyor
Gözaltı ve tutuklama furyası
“Ekmek yoksa, pasta yiyin”
“Orta Vadeli” saldırı programı açıklandı
Devrimci işçilere sendikacı barikatı!
Hesap soralım!
Savranoğlu işçileri İzmir’e döndü
TİS Uzmanı İrfan Kaygısız:
“İşçi sınıfı üzerindeki baskı ve
sömürü artacak”
Başka dünya mümkün; sosyalizm!
Kapitalist metropollerde
protesto gösterileri!
‘’Yakında sizin kente geliyor” hazır mısınız?
Yunanistan: Emekçiler sel olup aktı
K-Pet’te direniş kazanacak!
Esir takası yapıldı.
Sendikal Güçbirliği Bursa Bölge Toplantısı
KESK grev hakkı için eylemdeydi
Asistan Hekim Kurultayı
gerçekleştirildi
Nitelikli ucuz yemek istiyorlar
Suzan Zengin
sonsuzluğa uğurlandı.
Kapitalist kriz ve devrim
“Bir mezarımız olsun”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Esir takası gerçekleşti

Hamas’ın 5 yıldır esir tuttuğu İsrailli asker Gilad Şalit 18 Ekim günü serbest bırakılırken, İsrail de Şalit’e karşılık ilk aşamada 477 Filistinli mahkumu serbest bıraktı. 1027 Filistinli mahkumun serbest bırakılması konusunda uzlaşmaya varılırken, kalan esirler de iki ay içerisinde serbest bırakılacak.

Hamas, Gazze’de 18 Ekim gününü resmi tatil ilan ederek gövde gösterisi yaptı. İsrail ise Şalit için askeri tören düzenledi.

Tutuklu değişimi anlaşması çerçevesinde serbest bırakılan Filistinliler halk gösterileriyle karşılandı. Serbest bırakılan Filistinlilerin bir bölümü Refah sınır kapısından Gazze’ye girerken halk yaklaşık 35 kilometrelik yol boyunca sevgi gösterisinde bulundu.

El Ketibe Meydanı’na varan Filistinlileri burada onbinler karşıladı. Alanda Filistin, Hamas, El Fetih bayrakları taşıyan Filistinliler coşkulu sloganlar attı. Batı Şeria’da düzenlenen karşılama törenine ise Filistin yönetimi lideri Mahmud Abbas da katıldı.

Serbest bırakılan 477 Filistinliden 294’ü Gazze’ye gönderilecek.

Anlaşma çerçevesinde sınır dışı edilmesi öngörülen bazı Filistinli mahkumlardan 10’u Kahire’den Türkiye’ye getirildi. Sınır dışı edilmesi öngörülen 40 tutuklunun 15’inin Katar’a, 15’inin ise Suriye’ye gönderileceği bildirdi.

 

 

Filistinli tutsaklardan uyarı

İsrail hapishanelerinde bulunan Filistinli tutsakların başlattığı süresiz açlık grevi devam ediyor. Tutsaklar taleplerinin kabul edilmemesi halinde su içmekten de imtina edeceklerini açıkladılar.

Filistin Yönetimi’nin Tutsaklardan Sorumlu Bakanı İssa Karake “Greve devam eden tutsaklarımız İrlandalı tutsakların geçmişteki deneyimlerinden feyz alarak mücadelelerini sudan imtina etmekle yükseltebileceklerini açıkladılar” dedi.

Greve devam eden tutsaklar bu kararı, grev başladığından bu yana hapishane yetkililerince tecrit ve kişisel eşyalardan mahrum bırakma politikalarının yoğunlaştırılması nedeniyle aldıklarını ifade ettiler.

Bu arada açlık grevinde olan tutsaklardan Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) Genel Sekreteri Ahmed Saadat’ın rahatsızlandığı bildirildi. Konuyla ilgili açıklama yapan FHKC askeri kanadı Şehit Ebu Ali Mustafa Tugayları, Saadat başta olmak üzere tutsakların hayatına dokunmaması konusunda İsrail devletini uyardı.

Açıklamanın sonunda “Tutsakların iradesi cellatları yenecek” denildi.

 

Yemen’de katliam

Yemen’in başkenti Sana’da 15 Ekim günü gerçekleştirilen rejim karşıtı eylemde devlet terörü yaşandı.

Kitlesel bir yürüyüş gerçekleştiren Yemen halkına gaz bombalarıyla saldırıldı. Yürüyüşün yapıldığı caddeleri ablukaya alan hükümete bağlı birliklerin ve keskin nişancıların yüksek binalardan açtığı ateş sonucu ilk belirlemelere göre 12 kişi hayatını kaybetti, 80 kişi yaralandı.

 

 

 

Diktatörlerin silahları ABD’den

 Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki halk ayaklanmalarında miadını doldurmuş diktatörlere git çağrısı yapan ABD ve diğer emperyalist devletlerin ikiyüzlülüğü Uluslararası Af Örgütü’nün yayınladığı raporla bir kez daha ortaya çıktı.

Uluslararası Af Örgütü, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da yönetim karşıtı protestolara destek verdiği izlenimi yaratmaya çalışan ABD, Rusya ve pek çok Avrupa ülkesinin aynı zamanda göstericilere karşı kullanılan silahları temin eden ülkeler olduğunu açıkladı.

Mısır ve Tunus’ta devrilen diktatörleri son ana kadar savunan emperyalistler, halkların isyanı karşısında sadık uşaklarını savunamaz duruma gelince “git” çağrısı yapmış fakat bu kadarını bile kendilerini demokrasi havarisi olarak sunmak için bir fırsata çevirmişlerdi.

Raporda, emperyalistlerin insan hakları ihlallerine aldırmayarak yönetim karşıtı gösterilerin yapıldığı ülkelerin hükümetlerine çok sayıda silah sattığının belirtilmesi ise ikiyüzlülüğü açıkça ortaya koyuyor. 2005’ten bu yana Yemen, Bahreyn, Mısır, Libya ve Suriye’ye yapılan silah satışlarının incelendiği raporda, yönetim karşıtı protestolar düzenlenen ülkelere satış yapanlar Avusturya, Belçika, İngiltere, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Almanya, İtalya, Rusya ve ABD olarak sıralandı.

Rapora göre Rusya Suriye’nin en büyük silah tedarikçisi durumunda. Ayrıca aralarında İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Rusya ve İspanya’nın da bulunduğu 10 ülkenin Libya’daki Muammer Kaddafi rejimine silah satışı izni bulunduğu da vurgulandı.

 

 

 

Duisburg’da füze kalkanı paneli

Almanya`nın Duisburg kentinde 9 Ekim günü bir panel gerçekleştirildi. Almanya’daki Malatya Kürecikliler Derneği tarafından düzenlenen panele devrimci güçlerin yurtdışı örgütlenmeleri tarafından anlamlı bir katılım sağladı.

Panel devrim şehitleri adına yapıan saygı duruşu ile başladı. Ardından dernek çalışanları tarafından hazırlanan ve füze kalkanının kurulacağı bölgenin tanıtımını yapan bir sinevizyon gösterildi. Ardından panelistlere söz verildi.

İlk olarak söz alan Sol Parti eyalet milletvekili füze kalkanı projesinin tarihi hakkında kısa bir sunum yaptı. Sunumunda Kürecik´e kurulmak istenen bu füze kalkanının önce Çek Cumhuriyeti’ne kurulmak istendiğini, Rusya’nın tepkileri ve özellikle aynı dönemde bu proje ile ilgili yapılan halk oylamasında Çek halkının büyük bir çoğunluğunun hayır oyu kullanması sonucu engellendiğini belirtti.

Daha sonra söz alan Sol Parti’nin Türkiye kökenli milletvekili Özlem Demirel, kendisinin de aslen Malatya kökenli olması vesilesiyle sorunla yakından ilgili olduğunu, kaldı ki, zaten ilericilerin dünyanın neresinde olurlarsa olsun bu tür saldırı projelerine her zaman karşı çıktıklarını belirtti. Almanya’nın silah üretimi ve ticareti konusunda dünyanın üçüncü büyük ülkesi olduğunu ve bugün Malatya’ya kurulmak istenen füze kalkanın da Hamburg kentinde üretildiğini açıkladı. Özlem Demirel, bu işletmenin önünde yapılacak bir gösterinin çok anlamlı olacağını sözlerine ekleyerek sunumunu bitirdi.

Partizan dergisi yazarı A. Şahin ise konuşmasında dünyadaki kapitalist dengelerde yaşanan değişimler sonucu Ortadoğu’nun zengin doğal kaynaklara sahip olması nedeniyle öneminin daha da arttığını, özellikle hızla gelişmekte olan Çin, Hindistan, Rusya’nın buralarda varolan doğal zenginliklerden daha çok pay istemeye başladığını, bu nedenle, ABD ve Avrupalı emperyalist ülkelerin bölgedeki egemenlik haklarını güvence altına almak üzere füze kalkanının Türkiye’ye kurulmasına karar verdiklerini belirtti.

Panel, Türkiye’den gelen ve füze kalkanına karşı oluşturulan inisiyatifin kurucularından birisi de olan bir kadın avukatın gelişmeler, etkinlikler ve planlanan eylemlilikler hakkında verdiği bilgilerle devam etti.

Son olarak, panele katılan ve destek sunan kurumlara söz hakkı verildi. Kurumlar (Yek-Kom, ATİK, MKP, DİDİF) adına yapılan konuşmalarda geç kalmış olsa da, Avrupa’da da sorunun gündeme getirilmesinin anlamlı olduğu, bu anlamda yapılacak her türlü etkinliğe destek sunulacağı dile getirildi.

BİR-KAR çalışanı ise konuşmasında, böyle bir oluşumu ve konunun tartışılmasını anlamlı bulduklarını ve bundan sonra ilgili tüm etkinliklerin birlikte örgütlenmesinin yaralı olacağını belirtti. Füze kalkanı projesinin ABD’nin Ortadoğu’ya ilişkin stratejsinin bir parçası olduğu, emperyalizmin sefil çıkarlarını korumak üzere hayata geçirilmek istendiği, bu stratejinin amacının ise, bu bölgedeki, başta Filistin ve Kürt halk dinemikleri olmak üzere, ilerici ve devrimci tüm dinamikleri boğmak, daha baştan devrimin imkanlarını yok etmek olduğuna dikkati çekti. Emperyalist metropollerde yayınlanan kimi raporlarda da bunların itiraf edildiğini anlattı.

Panelde son olarak, çalşmaların koordine edilmesi, yeni etkinliklerin örgütlenmesi ve bir komitenin kurulması amacıyla bir ek toplantı yapıldı. Panele 250 den fazla emekçi katıldı.