21 Ekim 2011
Sayı: SİKB 2011/40

 Kızıl Bayrak'tan
Gerici savaş ve saldırganlık
cephesini durduralım
Kirli savaşa son!
ABD düzmece iddialarla İran’ı tehdit ediyor, Türk devletini kışkırtıyor
Gözaltı ve tutuklama furyası
“Ekmek yoksa, pasta yiyin”
“Orta Vadeli” saldırı programı açıklandı
Devrimci işçilere sendikacı barikatı!
Hesap soralım!
Savranoğlu işçileri İzmir’e döndü
TİS Uzmanı İrfan Kaygısız:
“İşçi sınıfı üzerindeki baskı ve
sömürü artacak”
Başka dünya mümkün; sosyalizm!
Kapitalist metropollerde
protesto gösterileri!
‘’Yakında sizin kente geliyor” hazır mısınız?
Yunanistan: Emekçiler sel olup aktı
K-Pet’te direniş kazanacak!
Esir takası yapıldı.
Sendikal Güçbirliği Bursa Bölge Toplantısı
KESK grev hakkı için eylemdeydi
Asistan Hekim Kurultayı
gerçekleştirildi
Nitelikli ucuz yemek istiyorlar
Suzan Zengin
sonsuzluğa uğurlandı.
Kapitalist kriz ve devrim
“Bir mezarımız olsun”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kirli savaşa son!
Kürt halkına özgürlük!

Hakkari Çukurca’da yaşanan çatışmada 24 askerin ölümü üzerine düzen güçleri yoğun bir saldırı atağı başlattı. Sermaye devletinin zirvelerinde “intikam” sesleri yükselirken, Türk ordusu da kapsamlı bir operasyonla Kürt hareketine dönük imha savaşını derinleştiriyor. Sınırı aşan askeri birlikler Güney Kürdistan’ı karadan ve havadan vuruyorlar. Bu kadarı da yetmiyor. Asker ölümleri bahane edilerek şovenizm tırmandırılıyor, Kürt halkına düşmanlık körüklenerek linç taburları harekete geçiriliyor. Daha kapsamlı bir savaş ve saldırganlığın sinyalleri veriliyor.

Savaş ve saldırganlığın başını çeken AKP şefleri ve onlardan geri kalmayan diğer düzen güçleri, PKK bu eylemi durduk yere yapmış gibi göstererek devleti aklamaya ve Kürt halkına yönelik her türlü zorbalığı haklı göstermeye çalışıyorlar. Erdoğan BDP’yi de açıktan hedef göstererek, “Bir daha barış sözcüğünü ağızlarına almasınlar” diyebiliyor. Oysa daha ortada herhangi bir PKK eylemi yokken ve Öcalan ile “diyalog” sürerken, “durduk yere” saldırganlığı tırmandıran ve savaş tamtamları çalan kendileriydi. Bu kadarla da kalmadılar, ordularını eylemsizlik halinde bulunan PKK’nin üzerine gönderip ölümlerin yaşanmasına sebep oldular. Dahası, Kürt halkının iradesini çiğneyerek seçilmiş milletvekillerini tanımadılar, üstüne de binlerce Kürt siyasetçisini gözaltına tutukladılar. Estirdikleri terörü ancak askeri darbe dönemlerinde görülebilen bir düzeye ulaştırdılar.

Elbette devletin bu baskı ve terörü nedensiz değildi. Kürt halkının önüne konulan kırıntılara itibar etmeyerek ulusal eşitlik ve özgürlük için mücadeleyi büyütmesi, dahası taleplerini söke söke almak için “demokratik özerklik” gibi adımlar atması sermaye devleti tarafından savaş nedeni sayıldı ve o zamandan beri savaş ve saldırganlık tırmandırılıyor. Bugün yaşanan ölümlerinin faturasını PKK’ye ve Kürt halkına keserek ortaya çıkan tabloyu kirli savaş politikalarına dayanak yapmaya çalışanlar işte bu gerçeği karartmaktadırlar.

Yazık ki “solcu” geçinen bazı sendika yönetimleri de bu gerçeği görmezden gelerek gerici düzen güçleriyle aynı dilden konuşmaktadır. Kürt halkına yönelik ağır devlet terörüne gözlerini kapayanlar, kirli savaşın kurbanları olan askerlerin ölümünü de Kürt halkına fatura ediyorlar. Böyle davrananlar, bilerek ya da bilmeyerek, sermaye devletinin ezilen bir halkın eşitlik ve özgürlük mücadelesini bastırmak için yürüttüğü kirli savaşın ortağı oluyorlar.

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu; tüm ilerici ve devrimci güçleri sermaye devletinin ABD emperyalizminin desteğinde sürdürdüğü bu kirli savaş ve saldırganlık politikasının karşısında durmaya, şovenizme karşı ‘işçilerin birliği, halkların kardeşliği’ ruhuyla birleşik mücadeleyi yükseltmeye ve Kürt halkının haklı ve meşru mücadelesini desteklemeye çağırıyor.

Askeri operasyonlar durdurulsun!
Kirli savaşa son!
Özgürlük, eşitlik, gönüllü birlik!
Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP)

19 Ekim 2011


Hakkari’de çatışma,
sınırötesi operasyon...

HPG gerillaları tarafından Hakkari’nin Çukurca ilçesinde 8 ayrı yere eş zamanlı olarak düzenlenen saldırıların ardından başlayan çatışmalarda 24 asker ölürken çok sayıda da yaralı var. Çatışmanın ardından kapsamlı bir hava operasyonuna girişen Türk ordusunun Hakkari dağ komando birlikleri ile sınırı geçerek Güney Kürdistan topraklarına girdiği bildirildi.

ANF’nin haberine göre, Salı-Çarşamba gecesi düzenlenen eylemlerde, sınırötesi operasyon hazırlığı içinde olan birlikler hedef alındı. Gece saat 01.00 sıralarında HPG’li gerillalar tarafından Çukurca’daki 8 ayrı yerdeki asker ve polislerin bulunduğu binalara uzun namlulu silahlarla saldırı başlatıldı. Bunun üzerine başlayan ve sabah saatlerine kadar süren çatışmada 24 asker öldü, çok sayıda asker de yaralandı.

HPG’nin eyleminin ardından, Türk ordusuna bağlı savaş uçakları Kandil, Hınere, Metina, Hakurk ve Zap bölgesini yoğun biçimde bombalamaya başladı.

Burjuva medyada, sınır ötesine geçirilen asker sayısının 600’ü bulduğu ifade ediliyor. Hakkari dağ komando birliklerinden askerlerin sınırdan 3-4 km içeri girdiği de belirtiliyor.

Devletin zirvesinden “intikam” sesleri

Olayın ardından Ankara’da acil bir zirve toplandı, generaller de Hakkari’ye gittiler.

Şoven zehrini akıtmakta gecikmeyen devlet erkanından ise “intikam” sesleri yükseldi, “terörün kökünü kazıyacağız” biçiminde kudurgan açıklamalar birbirini izledi.

Kürt halkına ve Kürt hareketine dönük saldırganlığın önümüzdeki günlerde daha da tırmandırılacağına işaret eden eden açıklamaların ilki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den geldi. Saldırıların intikamının çok büyük olacağını ve misliyle alınacağını vurgulayan Gül, “Silahla bir yere varılmayacağını eninde sonunda göreceklerdir. Bunlara yataklık edenler de derslerini çıkartmalı ve neticelerine katlanmaları gerekir” ifadelerini kullandı.

Sermaye hükümetinin şefi Erdoğan da Gül’ü aratmayan bir üslupla tehditler savurdu. “Her kim ki teröre destek veriyorsa, terörü besliyorsa, teröre müsamaha gösteriyor, kanlı yüzünü örtmek, insanlık dışı saldırıları görmezden geliyorsa bilsinler ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin nefesi her birinin ensesinde olacaktır” dedi. BDP’yi hedef göstermeyi de ihmal etmeyen Erdoğan, “Terör örgütü nereden destekleniyorsa hepsinden mutlaka bunun hesabı sorulacaktır” ifadelerini kullandı. Erdoğan BDP’ye “PKK’yı ve isim değiştirerek ortalarda dolaşanları terör örgütü olarak ilan etmeyenlerin sürece olumlu katkısı olamaz. Onların ağzına ‘barış’ ifadesi yakışmıyor” sözleriyle de yüklendi.

BDP’den “savaşı durdurun” çağrısı

Gelişmelere ilişkin BDP’nin ilk açıklaması ise Eş Başkan Selahattin Demirtaş’tan geldi.

Yazılı bir açıklama yapan Demirtaş, “Bu savaşa da, ölümlere de ‘artık yeter’ diyoruz. Bu ölümlere ve yaşanan bu acılara karşı devlet ve hükümetlerin 25 yıldır tekrarlayıp durdukları çözüm üretmeyen ve savaşta ısrar eden açıklamalara da ‘artık yeter’ diyoruz” dedi.

Türkiye’nin en acil ihtiyacının barış olduğunu vurgulayan Demirtaş, hükümete de PKK’ye de bir tek saniye daha kaybetmeden acilen savaşı durdurma çağrısı yaptıklarını dile getirdi. Demirtaş, “Sorunları, diyalog ve uzlaşıyla çözme zemininin güçlendirilmesi gerekiyor. Yaşanan bu derin acının gerçekten son olması için Hükümeti de Meclisi de el ele vererek sorunun bütünlüklü ve köklü olarak çözümü için birlikte çalışmaya çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.

 

 

 

 

Faşist kudurganlık tırmandırılıyor

Hakkari’deki baskınların ardından yaratılan şoven atmosfer BDP binalarını ve Kürt halkını hedef alan saldırılara zemin hazırladı. Burjuva medyada ve cumhurbaşkanından başbakanına devlet zirvesinde BDP’yi hedef gösteren açıklamalar yapılmasını takiben saldırılar başladı.

Konya’da BBP’li bir grup faşist BDP il binasına saldırı girişiminde bulundu. Aralarında 15-20 lise öğrencisinin de bulunduğu Alperen Ocakları mensubu bir grup BDP Konya il binasına yürümeye çalıştı. “Konya uyuma şehidine sahip çık!”, “Şehitler ölmez vatan bölünmez!” sloganları atarak BDP binasına saldırı girişiminde bulunmak isteyen grubun önünü polis kesti. Polis ile yapılan görüşmelerin ardından grup slogan atarak dağıldı.

Antep ve Kırklareli kentlerinde de faşistlerin saldırı girişimleri ve provokasyonları yaşandı. Antep’te faşist bir grup BDP il binasına girmek istedi.

Kırklareli Üniversitesi’nde ise faşistler İstiklal Marşı okunması için öğrencilere çağrıda bulundu. Yemekhanede öğle saatlerinde yapılacak olan toplantıya katılmak istemeyenler faşistlerin sözlü tacizlerine maruz kaldı. Ülkücüler toplantıya katılmayanlara “Siz PKK’yi destekliyorsunuz” diyerek küfür etti. Toplantıya katılmak istemeyenlerin yemek almasına da izin verilmedi.

Kayseri’de de şoven kudurganlığın öne çıktığı bir eylem örgütlendi. Cumhuriyet Meydanı’nda toplanan yaklaşık iki bin kişilik kitle BDP ve PKK’yi hedef alan sloganlar attı. Aaskerlik şubesi önüne yürüdü.