12 Mart 2010
Sayı: SİKB 2010/11

 Kızıl Bayrak'tan
Baharı kazanarak genel grev
genel direnişe yürüyelim!
Newroz’un isyan ateşi emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı harlanmalıdır
Amerikancı iktidar
“etkin taşeronluğa” devam edecek!
Binlerce emekçi
kızıl 8 Mart’ı kutladı
Devrimci 8 Mart etkinlikleri.
8 Mart eylem ve etkinliklerinden
Esenyurt Belediye işçileri:
“Yılgınlık yok, direniş var!...
Regal Cam’da direniş başlıyor!
TEKEL’de mücadele sürüyor..
İşçi ve emekçi hareketinden
TEKEL direnişinin
bazı dersleri
4/C’den istihdam bürolarına
esnek çalışma yaygınlaşıyor!
Gençliğin 8 Mart etkinliklerinden
Soruşturma-ceza terörü gençliğin sesini boğamayacak!..
Anadolu Üniversitesi’nde
baskılar sökmeyecek!
Elazığ depremi sermaye iktidarının gerçek yüzüdür
Fiyat düşürmek yetmez Ücretsiz ulaşım!
Avrupa’da 8 Mart
Kapitalist zincirin Yunanistan halkası iflasın eşiğinde.
Yunanistan’da emekçiler
iflasın faturasını ödemiyor!
Türkiye’de demokratikleşme sorunu hakkında kısa notlar… -4- M. Can Yüce
8 Mart bölünmesinin ideolojik ve
tarihsel arka planı
Hasta tutsaklar serbest bırakılsın!
Seher Tümer serbest bırakılmadı!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kapitalist zincirin Yunanistan halkası iflasın eşiğinde...

Emekçiler faturayı ödememek için direniş bayrağını yükseltti!

Sömürü ve kölelik sisteminin Yunanistan halkasında yaşanan çöküş, kapitalist/emperyalist dünya düzeninin efendilerini tedirgin ediyor. AB üyesi bir ülkede yaşanan bu iflas, dahası İspanya, Portekiz gibi ülkelerin de benzer bir riskle karşı karşıyla bulunması, kapitalizmin, insanlık önünde aşılması gereken bir engel olduğu gerçeğinin yeni bir kanıtı olmuştur.

Yorgo Papandreu başkanlığındaki “sosyalist” parti hükümeti, ekonomik çöküşün faturasını işçi ve emekçilere ödetebilmek için “kemer sıkma önlemleri” paketini dayatmaya hazırlanıyor. Ancak tepkisini genel greve çıkarak gösteren Yunanistan işçi sınıfı ile emekçileri, kapitalist çöküşün faturasını ödeme niyetinde olmadıklarını ortaya koymuş bulunuyorlar.

Yüzde 12 düzeyindeki bütçe açığını bu yıl içinde yüzde 8 civarına düşürmeyi hedefleyen Papandreu hükümeti, kuruluşunun üzerinden çok kısa bir süre geçmesine rağmen tam bir açmazla karşı karşıya geldi.

İşçi emekçiler sosyal hak gasplarına genel grevle karşılık verirken, umudunu emperyalist güç odaklarına bağlayan Papandreu hükümeti Berlin, Paris, Washington nezdinde yaptığı girişimlerden kayda değer bir sonuç alamadı. Üç başkenti ziyaret eden Papandreu, “yardım” değil, “nasihat” almış görünüyor.

Papandreu’nun taleplerine “ılımlı” yaklaşan Fransa cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy bile, ancak çöküşün diğer AB ülkelerine yayılma riskinin artması durumunda Yunanistan’a yardım edilmesinin gerekli olacağını söyledi. Almanya Ekonomi Bakanıise, Yunanistan’a “bir sent bile” mali yardım yapmaya niyetinin olmadığını söyledi. Yunanistan’ın sorunlarını çözmek durumunda olduğunu söyleyen Alman emperyalizminin sözcüleri, küstah bir tutumla, “Ege denizindeki adaları satın” diye de “akıl” vermeye kalkıştılar.

Washington’da ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile görüşen Papandreu, buradan da öğüt ve iyi temenniler dışında bir şey alamadı. Yardım değil, “normal faizli kredi” talep ettiklerini söyleyen Yunanistan başbakanı, bazı spekülatörlerin ülkesini dolandırmak için çaba sarf ettiğini dile getirerek, bunlara karşı mücadele edeceklerini söyledi. Kapsamlı saldırı paketini destekleyen emperyalist şefler, Papandreu’nun yakınma ve taleplerinden pek etkilenmiş görünmüyorlar.

Emperyalist merkezlerden umduğunu bulamayan Papandreu, Yunanistan işçi ve emekçilerine yüklenmek dışında bir çözüm bulabilmiş değil. Bu sıkıntılı durumu az da olsa hafifletmek için olsa gerek, halka “masal” anlatıyor.

 “Yunan halkının bu konudaki fedakarlıklarının boşa gitmeyeceğini ve en çok üç yılda kalkınmada yeniden yapılanma sağlanarak, ülke ekonomisinin düze çıkacağını”  iddia eden Yorgo Papandreu, yaşanan çöküşün doğrudan kapitalizmin yapısal sorunlarından kaynaklandığı gerçeğini gizlemeye çalışıyor. Yunan halkına, “geçici bir süre için zorluğa katlanın, sonra refaha ereceksiniz” masalı anlatan Papandreu, şimdilik kapitalizme toz kondurmuyor.

Papandreu’nun, kendi sözlerine inanıp inanmadığı bilinmez ama Yunanistan işçi sınıfı ile emekçilerinin bu masalı ciddiye almadıkları kesin. Zira kapitalizmin ortaya çıkardığı kabarık faturayı ödemeyeceklerini dile getiren işçi sınıfı, emekçiler ve ilerici devrimci güçler, yürüyüş, miting, genel grev ve işgal eylemleriyle mücadele kararlıklılarını ortaya koymuş bulunuyorlar. 

AB destekli saldırı paketinin açıklanmasıyla başlayan grev ve eylemler, 2 milyon işçi ve emekçinin katıldığı genel grevle devam etti. Toplu taşıma araçları, havayolu, maliye, eğitim ve sağlık emekçileri ile devlet medya organları çalışanlarının ülke çapında gerçekleştirdiği genel grev hayatı felç etti. Sağlık ve basın emekçilerinin grevi ise 24 saat sürdü.

PAME (Tüm İşçilerin Militan Cephesi) üyeleri ise Atina’da Maliye Bakanlığı’nı basarak binanın üst katlarından indirdikleri pankartta halkı sokaklara çıkarak hükümeti protestoya çağırdı.

Eylem günü ülke çapında 60’a yakın kamu binasının eylemciler tarafından işgal edildiği bildirildi.

11 Mart’ta ülke genelinde bir günlük greve gitme kararı alan sendikalar, militan bir mücadeleye hazırlanıyorlar.

Çürümüş sistemi iflasın eşiğine dayanan Yunanistan burjuvazisi ile devletinin de bu defa daha pervasız saldıracağı anlaşılıyor. Zira daha ilk eylemlerde kolluk kuvvetlerini ortalığa salan Papandreu hükümeti, şimdiden “halk düşmanı” damgasını yemiş oldu.  

Bir hamlede ücretlerin dondurulması, toplu tensikatlar, emeklilik yaşının yükseltilmesi, sosyal harcamaların kısıtlanması, dolaylı vergilerin arttırılması gibi kapsamlı bir saldırı paketini  hazırlanan sermayenin hizmetindeki Papandreu hükümetinin pervasızlığı, biraz da çaresizlikten kaynaklanıyor. Zira faturayı emekçilere keserek sistemi kurtarmanın başka yolu yok. Ancak sözkonusu saldırının sonucunu hükümetin AB destekli planı değil, işçi sınıfıyla emekçilerin mücadele sergileyeceği kararlılık belirleyecek.

Daha hafif saldırılar gündeme geldiğinde bile sokaklara çıkan, meşru-militan bir mücadele hattı izlemekte kararlı olduğunu gösteren Yunanistan işçi sınıfı ve emekçilerinin, bu kapsamlı saldırıyı daha militan daha kararlı bir direnişle karşılayacaklarını öngörmek zor değil. Gerçekleştirilen eylemler şimdiden bu eğilimi göstermiş bulunuyorlar.

Papandreu hükümetinin, sömürü ve kölelik düzeni kapitalizmi kurtarmak için gündeme getirdiği kapsamlı saldırının sınıf çatışmalarını sertleştirmesi kaçınılmaz görünüyor. Bu çatışmada Yunanistan işçi sınıfı ve emekçileriyle enternasyonal dayanışmayı yükseltme görevi, hiçbir gerekçeyle ihmal edilmemelidir.