31 Aralık 2010
Sayı: SİKB 2010/50

 Kızıl Bayrak'tan
2011 mücadele ve örgütlenmede
sıçrama yılı olmalıdır!
Amerikancı rejim siyonist İsrail’le arayı düzeltme telaşında
Torba yasasına karşı mücadele, engeller ve görevler
Mücadele fabrikalar düzeyinde sürecek!
Kampanya çalışmalarından..
Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu Ocak Ayı
Toplantısı Sonuçları
Metal işçisinin öfkesinden kurtulamayacaksınız!
Teklif reddedildi
eylemler sürüyor..
Buca direnişinde kritik aşama
2011 sınıf mücadelesinin
yükseltildiği bir yıl olmalıdır!.
Kriz derinleşirken sosyal mücadele büyüdü
2011 Sokağın, kavganın,
barikatın yılı
olacak! - Volkan Yaraşır
KESK’te genel kurullar
Sa-ba işçisi hakları ve
onuru için direniyor!
BERİCAP işçisi
örgütlülüğüne sahip çıktı
Üniversitelerden.
Ankara’da 15. yıl etkinliği
Maraş katliamı lanetlendi!
İsrail’in “dökme kurşun” vahşeti 2. yılında
Ölüm dalga dalga
hayatı kuşatıyor!.
“Kayıpların sorumlusu devlettir!”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kamu emekçileri geleceğini tartıştı

KESK’e bağlı sendikaların İstanbul şubelerinden çok sayıda kamu emekçisinin çağrısı ile “Kamu Emekçileri Geleceğini Tartışıyor” başlığı altında 26 Aralık Pazar günü gerçekleştirilen toplantıya 40 kamu emekçisi katıldı.

Divan adına açılış konuşması BTS İstanbul 1 No’lu Şube Yönetim Kurulu üyesi Mithat Ercan tarafından yapıldı. Ercan konuşmasında bahar eylemleri sürecine, kamu emekçileri hareketinin 90’lı yıllarda fiili meşru mücadele zemininde geliştiğine vurgu yaparak, hareketin zaman zaman işçi hareketini etkileyen ve yön veren bir konuma ulaştığını söyledi. KESK’in son yıllarda gösterdiği pratiğin sendikaların geldiği noktayı gösterdiğini, özellikle 4688 sayılı yasa sonrasında sendikalarda reformcu kesimlerin hakimiyetini geliştirdiğini ve bu dönemde yaratılan değerlerin korunamadığını, bürokratizmin geliştiğini vurguladı.

Divan adına ikinci konuşma ise BES İstanbul 3 Nolu Şube Yönetim Kurulu Üyesi Taylan Özgür Tekmil tarafından yapıldı. Tekmil konuşmasında kısaca, KESK’i ortaya çıkaran siyasal atmosfer ile bugünün siyasal atmosferi arasında önemli bir mesafe bulunduğuna, KESK’teki geriye doğru dönüşümün özünde sol harekette yaşanan reformcu dönüşümle paralel olduğuna, 4688 sayılı yasa ile özledikleri konuma kavuşan reformcu çizginin bugün KESK’i TEKEL işçilerini kınamaya kadar sürüklediğine ve KESK’te son yaşanan olayların bürokratizmin geldiği boyutları gösterdiğine, sendikal kadroların önemli oranda KESK’in mevcut tablosundan rahatsız olduğuna değinerek sözü katılımcılara bıraktı.

Katılımcılardan ilk sözü Tarım Orkam Sen Yönetim Kurulu üyesi bir emekçi aldı. Konuşmasında KESK’teki mevcut hakim anlayışların devrimci sendikal anlayışları dışladığını, KESK’in TEKEL işçilerini kınamaya dönük attığı imza ile Türk-İş ile birlikte TEKEL işçilerini ötekileştirdiğini söyledi.

Eğitim Sen İstanbul 6 Nolu Şube üyesi bir eğitim emekçisi ise genel kurullarda mücadele programları çıkartılamadığını, delege hesabına dayalı genel kurullar yaşandığını söyledi.

BES İstanbul 3 Nolu Şube üyesi bir maliye emekçisi ise konuşmasında KESK’i ortaya çıkaran fiili meşru mücadele çizgisinden bahsetti ve çeşitli eylem süreçlerinden örnekler verdi.

Eğitim Sen İstanbul 2 Nolu Şube üyesi bir kamu emekçisi ise kendi şubelerindeki Üye İnisiyatifi deneyimlerini paylaştı. KESK’teki hakim grupların KESK’i bir mizansen olarak gördüklerini, tapularının kendilerinde gördüklerini ve üyeleri de birer figüran olarak değerlendirdiklerini vurguladı.

SES üyesi bir kadın emekçi ise Devrimci Emekçi Komiteleri adına bir konuşma yaparak sınıf sendikacılığı için birlik anlayışını önemsediklerini, devrim mücadelesinin güncel olduğunu, komitelerin örgütlenmesi yönünde yoğun çaba harcanması gerektiğini, reformcu-yasalcı anlayışların teşhir ve tecrit edilmesi gerektiğini vurguladı ve ortak örgütlenmenin önemine değindi.

Eğitim Sen İstanbul 3 Nolu Şube üyesi bir eğitim emekçisi, devrimcilerin güçbirliği yapmasının şart olduğunu, KESK’in mücadele hedeflerinin daraldığını, sosyalist dünya görüşünün yaygınlaştırılması yönünde bir çaba harcanması gerektiğini, güçbirliğinin emekçi iktidarını savunması ve sınıfla dayanışmayı örmesi gerektiğini vurguladı.

BTS İstanbul 1 Nolu Şube Yönetim Kurulu üyesi bir emekçi tarafından yapılan konuşmada ise kendilerinin şubelerde delegelik olmaksızın tüm üyelerin katılımı ile genel kurullar yaptıklarını, BTS’de karar süreçlerinin diğer sendikalara göre daha demokratik işlediğini ancak yeterli olmadığını vurguladı.

Eğitim Sen 2 Nolu Şube üyesi bir kadın emekçi yaptığı konuşmada sendika tüzüklerinde birtakım düzenlemeler yapılması ve disiplin kurullarının işletilmesi gerektiğini vurguladı. Tüm Bel Sen İstanbul 3 Nolu Şube üyesi bir kadın emekçi de yaptığı konuşmada tüzüklerin gözden geçirilmesi gerektiğini, profesyonelliğin sınırlandırılması, hatta kaldırılması gerektiğini belirtti.

Yapı Yol Sen Çorlu İlçe Temsilcisi ise sektörel sendikaların olmaması gerektiğini, bölge veya il bazında örgütlenen sendikaların oluşması gerektiğini savundu. Eğitim Sen 3 Nolu Şube ve Tekirdağ Şubesi üyesi emekçiler ile bir özel okul emekçisi tarafından yapılan konuşmalarda reformculara karşı ilkesel bir birliğin oluşturulması gerektiğine vurgu yapıldı.

Taban İnisiyatifi tarafından Ankara’dan toplantıya gönderilen metnin okunduğu toplantıda, Devrimci Sendikal Birlik adına işgüvencesizlerin sendikalaşması çabasının bir parçası olarak 15-16 Ocak tarihlerinde yapılacak foruma çağrı yapıldı.

Farklı gündemlerle toplantıların devam etmesi yönünde kararın alındığı toplantıda, toplantıları örgütlemek üzere farklı sendika şubelerinden katılımcılar ile geçici bir yürütme oluşturuldu. Katılımcılara Devrimci Emekçi Komiteleri tarafından çıkartılan Bülten’in Kasım-Aralık tarihli 3. sayısı ile Sosyalist Kamu Emekçileri tarafından yayınlanan Kamu Emekçileri Bülteni’nin Aralık 2010 tarihli 36. sayısı ve KESK’te Genel Kurullar Süreci ve Sosyalist Kamu Emekçileri’nin Temel Mücadele İlkeleri başlıklı broşür dağıtıldı.

www.sosyalistkamu.com



KESK’te genel kurullar

KESK’e bağlı sendikaların şube genel kurulları devam ediyor. Geçtiğimiz hafta sonu KESK/Yapı Yol Sen İzmir ve Bursa şubeleri ile Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası İstanbul 1 Nolu Şube genel kurulları gerçekleştirildi.

BTS İstanbul 1 Nolu’da Genel Kurul

BTS İstanbul 1 Nolu Şube 5. Olağan Genel Kurulu 25 Aralık Cumartesi günü yapıldı. Delegeliğin olmadığı ve tüm üyelere açık olarak gerçekleşen şube genel kurulunda 87 üye oy kullandı.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği, Kentsel Dönüşüm ve Marmaray başlıkları altında sunumların gerçekleştirildiği kurulda tek liste ile seçime gidildi. Eski yönetimden 4 kişi ve 3 yeni üye yönetime seçildi.

26 üst kurul delegesinin seçildiği genel kurulda, tüm tarafların ortak olarak aldıkları karar ile 5 yeni ve genç üye üst kurul delegeliğine seçilenler arasında yer aldı. Yapılan konuşmalarda, daha çok şubenin örgütlenme sorunları ve ihtiyaçları öne çıkarken, şube çalışmalarına dönük olarak çok sayıda önerge oylanarak karara bağlandı. Kabul edilen önergeler ile mevcut Ulaştırma Komisyonu, Eğitim Komisyonu, TİS Komisyonu, Kadın Komisyonu ile Kentsel Dönüşüm ve Marmaray Komisyonu’nun yeni dönemde de devam ettirilmesi, Ayrımcı ve Keyfi Muameleye Karşı Mücadele Komisyonu ile İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği komisyonu kurulması ve bu kapsamda merkezi düzeyde bir komisyon kurulması için merkez genel kuruluna bir önergenin taşınması, Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu (HSGGP) ile ortak mücadelenin devam ettirilmesi, işyeri komitelerinin kurularak işyeri temelli sorunlar ile ilgili olarak bu komiteler aracılığıyla karara bağlanarak hayata geçirilmesi kararı alındı.

Genel kurulda Kamu Emekçileri Bülteni’nin son sayısı ve “KESK’te Genel Kurullar Süreci ve Sosyalist Kamu Emekçileri’nin Temel Mücadele İlkeleri” başlıklı broşürün dağıtımı gerçekleştirildi.

Yapı Yol Sen İzmir Şube’de genel kurul

Yapı-Yol Sen İzmir Şubesi’nin 4. Olağan Genel Kurulu 26 Aralık günü gerçekleştirildi. Genel kurula, 93 delegeden 55’i katılım sağladı. Genel kurulda konuşan Şube Başkanı Medet Selvi, şube üzerine birtakım oyunlar oynanmak istendiğini vurguladı.

Kısa bir aradan sonra gündemin diğer maddelerine geçildi. 8 kamu emekçisinin söz aldığı kurulda; saldırılar, sendika içi sorunlar, işleyiş, demokrasi, KESK, sendika merkezleri ile şubeler arasındaki ilişki, işyerleri ile şube arasındaki kopukluk gibi başlıklar üzerinde duruldu.

Gündem maddeleri üzerine konuşmalarda söz alan Nizamettin Gökmen, şube ile merkez arasındaki sorunlara ilişkin gereken açıklamanın yönetim kurulu tarafından yapılmasını talep etti.

Şube Yönetim Kurulu üyesi ve Örgütlenme Sekreteri Reşat Taş, genel merkezin şubeyi yok saydığını ve görmemezlikten geldiğini söyledi.

İl Afet Acil Müdürlüğü çalışanı Fevzi Sayman ise, kitleselleşememenin nedenleri üzerinde durdu.

Yeni yönetime aday olduğunu söyleyen Gökhan Daca ise “torba yasa” vb. saldırılar üzerinde durarak saldırılara karşı gereken tutumun alınmadığını söyledi.

Bayraklı Tapu Sicil Müdürlüğü’nde sözleşmeli olarak çalışan Sibel Karataş da yönetime aday olduğunu açıkladı.

Yönetime adaylığını koyan diğer bir konuşmacı Servet Ertaş ise, kamunun tasfiyesi, özelleştirmeler ve esnek çalışma gibi saldırılardan söz ederek, bunlara karşı mücadelede yaşanan zaaflar üzerinde durdu.

Ancak bütün bu ahlak ve samimiyet üzerine söylenen sözler, Ertaş’ın etik dışı cümleler kurmasını engelleyemedi. Karşılarında yönetime aday olan başka liste olup olmadığını bilmediğini söyleyen Ertaş, muhalifleri olsa bile bunların KESK’teki tacizci anlayışın devamı olduğunu kürsüden yüksek bir sesle söyleyebildi. Ertaş’ın bu ifadelerine salondaki delegelerden hiçbir tepki gelmemesi ise dikkat çekiciydi.

Salonda delege ve izleyici olarak bulunan Sosyalist Kamu Emekçileri diğer delegelerle konuşarak, böylesi bir söylemin yanlışlığına vurgu yaptılar. Konuşmanın hangi bakışın ürünü olduğunu ve neye hizmet ettiğini katılımcıların yanısıra sözlerin sahibi Ertaş’a da doğrudan aktardılar. Kürsüye çıkıp yanlışı düzelteceğini söylemesine rağmen Ertaş böyle bir tutum sergilemelidir.

Eleştirilerin ve soruların yanıtlanması için Şube Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Beydilli’ye son söz verildikten sonra, önergelerin oylanmasına ve seçime geçildi.

Genel kurulda Kamu Emekçileri Bülteni’nin son sayısı ve “KESK’te Genel Kurullar Süreci ve Sosyalist Kamu Emekçileri’nin Temel Mücadele İlkeleri” başlıklı broşürün dağıtımı yapıldı.

Yapı-Yol Sen’de genel kurul

Yapı-Yol Sen Bursa Şubesi 4. Olağan Genel Kurulu 25 Aralık günü yapıldı. KESK binasında gerçekleştirilen genel kurulda açılış konuşmasının ardından divan seçimi yapıldı ve raporlar okundu.

Genel kurula katılan kurumların konuşmalarının ardından seçimlere geçildi. İki ayrı listenin yarıştığı genel kurulda seçimler üzerinde belli tartışmalar yapıldı. Blok liste çarşaf liste tartışmalarının yapıldığı genel kurulda sendikanın yaşadığı sorunlar, üye kayıpları ve özelleştirme saldırısının sonuçları daha çok yeni yönetim seçimlerine endeksli yapıldı.

 

 


İstanbul’da hekimler yürüdü

Doktorlar ve sağlık emekçileri 28 Aralık günü gerçekleştirdikleri yürüyüşle tıp fakültelerinin geleceğinin karartılmasını istemediklerini haykırdılar.

TTB ve İstanbul Tabip Odası’nın çağrısıyla gerçekleştirilen yürüyüş İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Temel Bilimler Fakültesi önünden başladı. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde son buldu.

Tıp Fakültesi öğrencilerinin de yer aldığı eylemde “torba yasa tasarısı” ve “Tam Gün” tasarıları protesto edildi. Yürüyüşte Kızılay Kan Bankası’nın özelleştirilmek istenmesi de protesto edildi. Eyleme SES ve İstanbul Diş Hekimleri Odası üyeleri de katılım sağladı.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi bahçesinde yapılan açıklamada konuşan Prof. Dr. Tunçalp Demir tıp eğitiminin, sağlık hizmetleri için kamuya ayrılan paraya göz diken özel sektör ve yabancı sermayenin ihtiyaçlarıyla yeniden düzenlendiğini ifade etti.

Demir, bununla fakülte ve kontenjan sayısının plansız bir şekilde arttığına ve eğitimin niteliğinin giderek düştüğüne değindi; performans uygulamaları ve geri ödeme sistemlerinin sağlığa erişimi her geçen gün zorlaştırdığının ve hekimlerin özlük haklarında kayıplar yarattığının altını çizdi.

Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın üniversiteleri piyasaya açtığına dikkat çeken Demir, üniversite hastanelerinin şirket hastaneleri haline getirilmesini amaçlayan bu girişimlere karşı öğretim üyesi, asistan, öğrenci, uzman ve pratisyen olarak tüm hekimlerin tepki göstermeye devam edeceklerini söyledi.