31 Aralık 2010
Sayı: SİKB 2010/50

 Kızıl Bayrak'tan
2011 mücadele ve örgütlenmede
sıçrama yılı olmalıdır!
Amerikancı rejim siyonist İsrail’le arayı düzeltme telaşında
Torba yasasına karşı mücadele, engeller ve görevler
Mücadele fabrikalar düzeyinde sürecek!
Kampanya çalışmalarından..
Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu Ocak Ayı
Toplantısı Sonuçları
Metal işçisinin öfkesinden kurtulamayacaksınız!
Teklif reddedildi
eylemler sürüyor..
Buca direnişinde kritik aşama
2011 sınıf mücadelesinin
yükseltildiği bir yıl olmalıdır!.
Kriz derinleşirken sosyal mücadele büyüdü
2011 Sokağın, kavganın,
barikatın yılı
olacak! - Volkan Yaraşır
KESK’te genel kurullar
Sa-ba işçisi hakları ve
onuru için direniyor!
BERİCAP işçisi
örgütlülüğüne sahip çıktı
Üniversitelerden.
Ankara’da 15. yıl etkinliği
Maraş katliamı lanetlendi!
İsrail’in “dökme kurşun” vahşeti 2. yılında
Ölüm dalga dalga
hayatı kuşatıyor!.
“Kayıpların sorumlusu devlettir!”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Azami sefalet ücreti belirlendi…

Mücadele fabrikalar düzeyinde sürecek!

Milyonlarca işçi ve emekçinin yaşamını etkileyen asgari ücrete yapılacak zam oranı belirlendi. Kapitalistlerin ve onların hükümetinin isteği ve işçi tarafı adına katılan Türk-İş bürokrasisinin yardımıyla asgari ücrete 2011 yılının ilk 6 ayı için yüzde 4,7, ikinci 6 ayı içinse yüzde 5,1 zam yapıldı. Zaten daha öncesinden de yapılacak zam oranı dillendirildiğinden bu “malumun ilanı” olmaktan başka bir anlam taşımadı.

Yeni asgari ücret 30 TL’lik zamla 629,96 TL oldu. Oysa bir ailenin sadece mutfak harcaması için yapması gereken harcama tutarı geçen yıla göre 73.17 TL artış göstermiş, toplam harcama tutarı ise son bir yılda 238,34 TL artmıştır. Görüldüğü gibi bir kez daha işçiler sefalet koşullarında yaşamaya mahkûm edilmiştir.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından başvurulan Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), tek bir işçinin toplam aylık harcamasının 2010 Aralık ayı itibariyle 900,09 TL olması gerektiğini hesapladığını düşünürsek, yapılan zam oranıyla birlikte asgari ücretin ne ifade ettiği ortadadır. Kaldı ki, yapılan bu hesaplamada çalışanın ailesi dikkate alınmamaktadır.

Türk-İş’in araştırmasına göre ise, mevcut durumda asgari ücretli işçi bir aylığıyla sadece bir hafta “insan onuruna yaraşır” yaşam sürdürebilmektedir. Açıklanan yoksulluk sınırına yaklaşmak içinse, bir ailede 5 asgari ücretlinin çalışması gerekmektedir.

Yine sendikalarca yapılan bir araştırmaya göre, son 4 yılda asgari ücret yüzde 37,1 artarken ürün ve hizmetlerdeki artış ise yüzde 60’ı geçmektedir. Asgari ücretli işçilerin ana giderleri olan kira, ulaşım, elektrik, su, yakıt ve gıda gibi giderlerde büyümenin resmi enflasyon oranından çok daha fazla olduğu açıklanmaktadır. 2006-2010 yılları arasında Türkiye’de kiranın ortalama yüzde 55,3, elektriğin yüzde 67, kömürün yüzde 60,8, ekmeğin yüzde 59,4, dolmuş ücretlerinin ise yüzde 44,6 oranında arttığı belirtilirken, asgari ücretin gerçek enflasyon karşısında ne denli “arttığı” ortadadır. İğneden ipliğe her şeye zam yağarken, asgari ücrete yapılan düşük zamlarla ücretler gerçekte erimektedir.

Oysa asgari ücretin insan onuruna yakışan bir düzeyde tespit edilmesi, işçinin ailesi ile birlikte gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden karşılamaya yetecek düzeyde olması gerekmektedir. Yeri geldiğinde dünyanın en büyük ekonomisine sahip ilk 20 ülke arasında olmaktan gurur duyan sermaye hükümeti, bu büyümeyi nasıl elde ettiğini bu sadaka zammıyla bir kez daha göstermiştir.

İşçi hareketinin mevcut durumu ve örgütsüzlüğü bu sefalet tablosunu değiştirmeye şimdilik yetmemektedir. Bir kez daha sendika ağalarının sermayenin istediği koşulları sağlamakta başarılı oldukları ortadadır. Kuşkusuz tabandan yükselecek bir hareketlilik ortamında asgari ücret gibi sınıfı ilgilendiren bir konu sermaye için bu denli kolay geçemezdi.

Ücret mücadelesi artık tek tek işyerlerinde sürecek!

Değinilmesi gereken bir diğer konu da Ocak ayının genel olarak ücretlere zam dönemi olmasıdır. Asgari ücrete yapılan zam oranı sendikasız milyonlarca işçiyi ilgilendirdiği için Ocak ayında patronlar asgari ücrete yapılan bu “zam” oranını baz alarak sefalet ücretlerini dayatacaklardır. Bu nedenle bu süreçte de sınıf devrimcilerince yükseltilecek “sefalet ücretlerine hayır, insanca yaşama yetecek ücret!” talebi büyük önem taşımaktadır.

Zam dönemlerinde durumlarına dair içler acısı tablolar çizen, fedakarlık masalları okuyan patronlar, işçi çıkarmaları da özellikle bu dönemlerde gündeme getirirler. Bu şekilde patronlar işsizliği kullanarak, düşük ücretleri dayatırlar. Bu yıl da aynı durumun hemen tüm işyerlerinde yaşandığı yönünde açık veriler var.

Hemen her işyerinde son iki yılda zam yapılmadığı hatta ücretler düşürüldüğü için kıyasıya mücadeleler yaşanacak.

Ücretlere zam dönemleri fabrikalarda daha somut çalışma yürütme imkânlarının arttığı, işçilerin bireysel veya toplu olarak tepkilerini ifade ettikleri dönemlerdir. Ağır ve yorucu çalışma koşullarına katlanan işçiler zam dönemlerinde doğal olarak bunun telafi edilmesini beklemektedir.

“İnsanca yaşamaya yetecek ücret” talebi karşılanmayan işçiler tepkilerini çeşitli biçimlerde ifade etmektedirler. Sınıfın genel durgunluk tablosunda bu tepkiler daha çok bireysel olmaktadır. Bu da ya işten ayrılarak yeni bir fabrikada daha iyi ücretle çalışma umuduna sarılmak ya da tepkileri ertelemek biçimindedir. Ya da istediğini bulamayan işçilerin bir bölümü sendikalaşmayı seçmektedirler.

Kısacası ücretlere zam dönemleri işçilerin somut bir tercihle karşı karşıya kaldıkları dönemlerdir. Bu açıdan bu dönemlerde fabrikalara somut tutum ve önerilerle gidebilmek gerekmektedir. İşçilerde biriken öfkeyi, bilinçli tepkilere dönüştürerek örgütlü biçim vermek ve buradan doğru eylemli süreçlere çekebilmek önemlidir. Kuşkusuz somut örgütlenme çalışmalarının yanısıra bu dönemler aynı zamanda, işçi kitlelerinin dikkatini ücret artışı gibi fabrikanın sorunlarından genel toplumsal ve siyasal sorunlara çevirmenin imkânını da sunmaktadır. Bu yönüyle de yapılacak ajitasyon-propaganda çalışmalarının önemi ortadadır.

Kampanyada derinleşme fırsatı!

Ücretlere zam dönemi “Haklarımız ve geleceğimiz için örgütlenmeye” şiarlı kampanyamızın ete kemiğe bürünmesi açısından da değerlendirilmesi gereken bir fırsattır.

Bu dönemleri sınıf çalışmamızda derinleşmenin imkânlarına çevirmeli, değişik yol ve yöntemlerle sürece yüklenmeliyiz. Sınıf devrimcileri olarak, deneyim ve birikimlerimize yaslanarak, “haklarımız ve geleceğimiz için örgütlü mücadele” şiarlı kampanyamızda ifadesini bulan sınıfı örgütleme seferberliği çağrısına yanıt vermeliyiz.

 

 

Sincan’da işçi toplantısı

Sincan İşçileri Dayanışma Derneği Girişimi tarafından Sincan Eğitim-Sen 4 Nolu Şube’de işçi toplantısı gerçekleştirildi. Çağdaş Hukukçular Derneği’nden avukatların da katılımı ile yapılan toplantı 26 Aralık Pazar günü yapıldı.

Av. Saliha Şahin’in sunumu ile başlayan toplantıda çeşitli gündemler ele alındı. İş yasaları ile sunumunu başlatan Şahin daha sonra torba yasa, asgari ücret ve Ulusal İstihdam Stratejisi üzerinde durdu. Saldırıların kapsamı hakkında bilgi verdi.

Ardından dernek adına bir elektronik işçisi asgari ücretin tarihsel gelişimi ve günümüzde asgari ücretin sermaye ve işçi sınıfı açısından nasıl ele alındığı üzerine bir sunum gerçekleştirdi.

Toplantının devamında sözü dernek adına diğer bir temsilci aldı ve yasaların işçi sınıfını sınırladığını asıl önemli olanın fiili-meşru mücadele olduğunu dile getirdi. İşçi sınıfının örgütlenmek gibi temel bir sorun ile karşı karşıya olduğunu, taban örgütleri, işyeri komitesi, grev-direniş komiteleri gibi araçlarla sermayenin saldırıları karşısında durulabileceğini belirtti. İşçi sınıfının her türden örgütlenme sorununun ele alınacağı bir kampanyaya başlandığı belirtilerek bu kampanya çerçevesinde kurultayların yapılacağını söyledi.

Canlı tartışmalarla devam eden toplantı, daha sonra direnişteki işçileri konu alan slayt gösterisi ile sonlandırıldı.

Kızıl Bayrak / Ankara


Topkapı’da mücadele çağrısı

Topkapı İşçi Derneği “Sigortasız, iş güvencesiz, düşük ücretle çalışmaya karşı gücünü Topkapı İşçi Derneği’nde birleştir” başlıklı kampanyasının çalışmalarını sürdürüyor.

Kampanyanın şiarlarını taşıyan pullar kullanılırken, dernek çalışanları açtıkları stantlarla işçi ve emekçilere örgütlenme çağrısı yaptılar. İlk olarak 2. Matbaacılar Sitesi’nde açılan stantta işçi ve emekçilerden insanca yaşamaya yeten ücret talebiyle imza toplandı. 23 Aralık Perşembe günü de PTT önünde stant açılarak örgütlenme ve mücadele çağrısı buraya taşındı.

Standın etrafına yerleştirilen ve mücadele programının olduğu dernek imzalı ozalitler işçi ve emekçilerin ilgisini çekti. Dernek çalışanları, imza veren işçi ve emekçilerle yaptıkları sohbetlerde neden örgütlenmek gerektiği üzerine sohbetler gerçekleştirdiler.

Kızıl Bayrak / Topkapı