01 Ekim 2010
Sayı: SİKB 2010/38

 Kızıl Bayrak'tan
Kürt açılımı”nın denklemleri ve
gerçekler
Referandum sonrasında emperyalistlerle suç ortaklığında yeni dönem!
Tasfiye amaçlı yoğun
diplomasi trafiği
Beklenen oldu, “Cemaat” Avcı’nın kellesini aldı!.
Ulucanlar’ın On yıldızı selamlandı
Tescilli tasfiyecilerin
dayanılmaz hafifliği!
Sermaye kana doymuyor 
İşçi ve emekçi hareketinden...
BETESAN’da direniş kazanacak!..
Metal işkolunda mücadele büyüyor.
İhanet taslaklağını yırtmak
için mücadeleyi tabandan örgütleyelim!
Asalaklar daha fazlasını istiyor!
TMMOB Olağanüstü Genel Kurulu
sona erdi.
Üniversitelerden...
Avrupa’da emekçiler ayaktaydı.
Dünyadan...
Zafer bir kez daha Hugo Chavez yönetiminin oldu.
ABD’nin bitmeyen yalanları
Che kavgamızda yaşıyor! .
Çocuk katili devlet hesap verecek!
Gerici-faşist güruhu
aklama çabaları..
Devlet terörüne son!…
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ceylan Önkol bir yıl önce devlet tarafından katledildi...

Çocuk katili devlet hesap verecek!

Ceylan Önkol geçen yıl 28 Eylül günü Diyarbakır’ın Lice ilçesinde Türk sermaye devleti tarafından katledildi. Daha 14 yaşındaydı. Devletin baskı ve terörünün eksik olmadığı topraklarda hayvan otlatıyordu. Ancak bu sırada atılan bir bombayla katledildi. Birçok veri katilin TSK olduğunu gösteriyordu.

Aradan bir yıl geçti. “Soruşturma” hala sürüyor fakat henüz açılmış bir dava yok! Ceylan’ın katilleri şimdiden aklandı. Ceylan’ın dosyası da “faili meçhuller” arasındaki yerini aldı. Keza, soruşturma dosyası failin Ceylan olduğunu söylüyor. Jandarma fezlekesinde de fail yok deniliyor. Böylece devlet, işin içinden sıyrılıyor. Tek başına bu ibare bile, devletin bu olayı formalite icabı yürüttüğünü gösteriyor.

Oysa failleri biliyoruz. Failler 13 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın vücuduna 13 kurşun boşaltanları aklayanlardır. 15 yaşındaki Yahya Menekşe’yi panzerle ezip sonra da hiçbir şey olmamış gibi yapanlardır. Fail, “Kadın da olsa çocuk da olsa öldürün” talimatını veren Başbakan Erdoğan’dır. Genelkurmay Başkanlığı’dır. Şırnak’ta 14 yaşındaki Fırat Basan’ı akreple ezenlerdir. Kısacası hükümeti, ordusu, yargısıyla bütün bir devlettir.

Tarihi boyunca Kürt halkı üzerinden zulmü eksik etmemiş olan Türk sermaye devletinin yaptığı yargısız infazlar, toplu katliamlar, son olarak Hakkari provokasyonu devletin neler yapabileceği hakkında fikir veriyor. Sınır tanımayan işkenceler, faili meçhuller ve sayısız katliam, Ceylan’ın katilinin kim olduğu konusunda söylenecek başka söze lüzum bırakmıyor.

Ceylan’ı katledenler yargı silahını devreye soktu

Yargı her defasında devletin terör mekanizmasının çok özel bir parçası olmuştur. Katilleri aklama ve katillerin üzerine gidenleri de susturma rolünü üstlenmiştir. Yargı bu kez Ceylan’ın dosyası için devreye girdi. Devletin jandarması, savcısı bu dosyanın da tozlu raflarda yerini alması için elinden geleni yaptı ve yapıyor. Yılan hikayesine dönen soruşturma dosyası baştan aşağıya hukuksuzluk örnekleriyle dolu.

Önkol ailesinin avukatı ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Serdar Çelebi, Devrim Sevimay’a verdiği röportajda bunları şöyle sıralıyor:

- Ceylan’ın katledildiği gün, Lice Cumhuriyet Savcısı yerine delilleri toplamak için imam gönderildi. Olayın olduğu gün, olay yeri incelemesi yapılamadı.

- Oysa bilirkişi raporu hep olay yerinden bahsediyor, ama olay yerindeki deliller üç gün boyunca muhafaza altına bile alınmamış. Mesela bilirkişi raporunda 25 cm genişliğinde 3 buçuk cm derinliğinde bir çukur var deniyor. Yani bir ayak tökezlemesiyle oluşabilecek bir çukur. Ama karakolun, savcının göndermiş olduğu imamın beyanları ve ilk çekimlerine göre öyle bir çukur yok.

Bilirkişi raporunda Ceylan’ın elinde olup bombaya vurduğu iddia edilen tahra incelenmedi. Bununla ilgili, üstünde iz var mı yok mu, kayıt altına alınmadı. Tahra, savcılığın soruşturma dosyasına girmedi.

- Ceylan’ın otopsisi nizamiyenin bahçesindeki bir konteynırda yapıldı. Ailenin vekâleti olmadığı gerekçesiyle otopsiye Serdar Çelebi alınmadı. Otopsiyi, yeni mezun olmuş pratisyen bir hekim yaptı. Otopsiye yardımcı olanlar ise hizmetli ve temizlikçiydi. Böylece uzman bir kişinin yapacağı bir otopsiyle patlamaya ilişkin farklı bir sonuca ulaşılabilme olasılığı da ortadan kaldırılıyor. Sadece ölüm sebebini belirlemenin yeterli olmayacağı bir durumda ölüm şekli açıklığa kavuşturulamamış oluyor.

- Savcı otopsi tutanağını Serdar Çelebi’ye vermek istemezken tutanak, Ceylan’ın babası adına zorla alındı. Benzer biçimde “olay yerine gidilmeme” tutanağını da zorla alınırken, ertesi günü dosyanın fotokopisi, dosyaya gizlilik kararı konulmasıyla verilmedi.

- Raporda ölüm sebebiyle ilgili olarak Ceylan’ın elindeki tahrayla eğilmiş ve yerdeki bombaya vurmuş olabileceği belirtiliyor. “Ama patlama sırasında niye eline bir şey olmamış?”, “Otururken vurulsa nasıl olur, ayakta vurulsa nasıl olur?”, “Yara izlerinde bulgular nedir?” gibi bilimsel ayrıntılar raporda yer almıyor.

Kocaeli Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Uzmanı Prof. Dr. Ümit Biçer’den alınan alternatif mütalaa ise Ceylan’ı öldüren patlayıcının “40 mm’lik bomba atar bir silahın” mühimmatı olduğunu belirtiyor. Biçer’in raporunda ayrıca, diğer bilirkişi raporunu hazırlayan iki bomba uzmanının patlayıcılar hakkında bilirkişilik yapabilecekleri, ama olayın nasıl cereyan ettiği konusunda ehil olmadıkları eleştirisi var.

Raporda, bombanın yerde de patlamış, atılmış ya da yere yakın bir yerde de patlamış olabileceği ama bunun Ceylan’ın vurarak patlattığı bir nesne olmadığı görüşü var. Bu tespit, Ceylan’ın vücudundaki yaralar üzerinden oluşturulmuş. Ceylan’ın ellerinin sağlam olması, ayrıca vücuttaki diğer yara izleri de bombanın belli bir mesafe uzakta patladığına işaret ediyor.

Ceylanlar’ın hesabını sormak için mücadeleyi yükseltelim!

“Babanın beyanı alınırken içeri girdiğimde Ceylan’ı gördüm. Paramparçaydı. Yüzü sağlamdı, elleri, ayakları sağlamdı, bakışları, gözleri sağlamdı, ama göğsünden itibaren kalanı paramparçaydı.” Ceylan Önkol’un ailesinin avukatının bu sözleri Kürdistan’daki çocukları tarif ediyor. Bazen bir panzere taş atarken panzerin altında kalan, bazen sermaye devletinin döşediği mayınlar yüzünden ölen, bazen piknik yaparken, hayvan otlatırken, maç yaparken katledilen Kürt çocuklarını anlatıyor. Kürt halkının üstündeki tahakküm sürdükçe failleri hep meçhul kalacak cinayetleri anlatıyor.

Ceylanlar’ın hesabını katil devletten sormak ve çocukların gönüllerince yaşayabileceği eşit ve özgür bir ülke kurmak için mücadeleyi yükseltmeliyiz.


 

 


Ceylan Önkol anıldı

Ceylan Önkol, 28 Eylül günü mezarı başında ve Taksim’de gerçekleştirilen eylemlerle anıldı.

Ceylan’ın mezarının bulunduğu Bingöl’ün Genç İlçesi’ne bağlı Demirlibağ Köyü’nde gerçekleşen anmada, Ceylan’ın ailesi, yakınları, avukatları ve İnsan Hakları Derneği üyeleri yer aldı. Ceylan’ı katleden sermaye hükümetinin temsilcilerinden AKP Ankara Milletvekili Zeynep Dağı da iki yüzlüce anmaya katıldı.

Anmada, İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi ve ailenin avukatı Serdar Çelebi, aradan geçen bir yıla rağmen Önkol’un ölümünden sorumlu olanların henüz tespit edilmediğine dikkat çekti. Faillerin hukuk tarafından korunduğunu belirtti.

Soruşturmanın hala tamamlanamamasına tepki gösteren Ceylan’ın ağabeyi Rıfat Önkol da şunları söyledi:

“Aradan bir yıl geçti ne hükümet ne CHP ne MHP, hiç kimse kapımızı çalmadı, başsağlığı bile dilemedi. Batıda bir Ceylan öldürülseydi ne olurdu? Görüyoruz aşk cinayetlerinin katilleri bulunur. Ancak Ceylan Kürt kızı olduğu için mi kimse faillerin ortaya çıkması için umut verici açıklama yapmadı? Devlet bizi birinci sınıf vatandaş olarak görmüyor mu? Devlet ayrım yapıyor.”

Başbakan Erdoğan’ın Filistin’de çocukların öldürülmesine gösterdiği tepkileri hatırlatan Rıfat Önkol, “Bu ülkenin çocukları ölüyor, neden sesiniz çıkmıyor” dedi.


Ceylan, Taksim’de mumlarla anıldı

Ceylan Önkol İnisiyatifi tarafından gerçekleştirilen eylemde, “Ceylan’ın öldüren militarizm, susma militarizmi sorgula” ve “Kaza değil cinayet sorumlular yargılanacak” pankartları açıldı. Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen kitle “Ceylan’ın hesabı sorulacak” ve “Em ji bîr nakin” yazılı Ceylan’ın fotoğraflarını taşıyarak Taksim Meydanı’na sloganlarla yürüdü.

Burada gerçekleştirilen oturma eyleminde mumlar yakıldı. Eylemde Barış Annesi Yıldız Demir, Zeynep Tanbay ve İlkay Akkaya konuştu.

Demir, “Yeter artık, biz çok ceylan yitirdik, artık bu kan dursun, bu devlet ne istiyor. Artık barış olsun” diyerek Ceylan’ın katledilmesine yönelik tepkisini dile getirdi.

Ceylan’ın köyünü ziyaret eden İlkay Akkaya da, “Bazı durumlarda hiçbir sözcük yeterli gelmiyor. O zaman ailesini ziyarete gittiğimizde bu günkü gibi bana da hakim olan duygu utanma duygusuydu. Bu ülkede çocuklar duvarlardaki resimlere bakarak yaşlanıyor. Artık Kürt çocukları ölmesin. Bu davanın takipçisi olacağız” dedi.