01 Ekim 2010
Sayı: SİKB 2010/38

 Kızıl Bayrak'tan
Kürt açılımı”nın denklemleri ve
gerçekler
Referandum sonrasında emperyalistlerle suç ortaklığında yeni dönem!
Tasfiye amaçlı yoğun
diplomasi trafiği
Beklenen oldu, “Cemaat” Avcı’nın kellesini aldı!.
Ulucanlar’ın On yıldızı selamlandı
Tescilli tasfiyecilerin
dayanılmaz hafifliği!
Sermaye kana doymuyor 
İşçi ve emekçi hareketinden...
BETESAN’da direniş kazanacak!..
Metal işkolunda mücadele büyüyor.
İhanet taslaklağını yırtmak
için mücadeleyi tabandan örgütleyelim!
Asalaklar daha fazlasını istiyor!
TMMOB Olağanüstü Genel Kurulu
sona erdi.
Üniversitelerden...
Avrupa’da emekçiler ayaktaydı.
Dünyadan...
Zafer bir kez daha Hugo Chavez yönetiminin oldu.
ABD’nin bitmeyen yalanları
Che kavgamızda yaşıyor! .
Çocuk katili devlet hesap verecek!
Gerici-faşist güruhu
aklama çabaları..
Devlet terörüne son!…
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ulucanlar’ın On yıldızı selamlandı...

“Devrimciler ölmez,
devrim davası yenilmezdir!

Ulucanlar katliamı 11. yılında İstanbul, Bursa, İzmir, Adana ve Ankara’da gerçekleştirilen eylemlerle lanetlendi. Ulucanlar direnişinin selamlandığı eylemlerde, mücadeleyi yükseltme çağrısı yapıldı.

 

İstanbul

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP), Ulucanlar katliamının 11. yılında, katliamı lanetlemek ve büyük direnişi selamlamak için bir anma etkinliği düzenledi. Anma, Ulucanlar’da şehit düşen TKİP MK Üyesi Ümit Altıntaş’ın İstanbul Karacaahmet Mezarlığı’ndaki mezarı başında gerçekleştirildi.

26 Eylül Pazar günü Karacaahmet Mezarlığı Merkez Camii önünde toplanan komünistler, buradan öfkeli sloganlarla Ümit Altıntaş’ın mezarına yürüdü.

“Devrim savaşçıları ölümsüzdür! Devrim davası yenilmezdir! / BDSP” pankartının açıldığı eylemde Ümit Altıntaş’ın mezarı başında anma etkinliği gerçekleştirildi. Anma, yapılan kısa bir konuşmanın ardından saygı duruşu ile başladı. BDSP adına yapılan açıklamada, sınıflar mücadelesinin birçok kanlı katliama ve destansı direnişe tanıklık ettiği, katliam ve direnişlerin en yoğun biçimde yaşandığı alanların başında zindanların geldiği hatırlatıldı. 26 Eylül 1999’da Ulucanlar’da yaşanan katliam ve direnişin ise bunlar arasında özel bir yeri olduğu, devrimci ve komünist tutsakların Ulucanlar’da, Nazilere rahmet okutacak denli vahşi bir katliam karşısında büyük bir direniş destanı yazdıkları belirtildi.

Ulucanlar katliamının bir dizi hedefine de değinilen konuşmada, bu katliamın emperyalist efendilerin ‘istikrar’ arayışlarının dolaysız bir uzantısı, işçi-emekçilere ve Kürt halkına yönelik kapsamlı saldırganlığın doğrudan bir parçası olduğu söylendi. Katliam kararını alanların böylesine büyük bir vahşetle, devrimci güçlerde şaşkınlık ve bozgun yaratmayı hedefledikleri, ama Ulucanlar’da tek bulduklarının direniş olduğu ifade edildi.

“Ümit bir dava adamıydı!”

Anma metninin okunmasının ardından Ümit Altıntaş’ın kardeşi Tayfun Altıntaş bir konuşma gerçekleştirdi. Altıntaş, yaptığı konuşmada, 13 yaşında iken kaybettiği Ümit’i, bir abi-kardeş ilişkisinden öte bir dava adamı olarak anlatacağını söyledi. “On”ların yaşamlarıyla ve ölümleriyle gereken sözü net bir şekilde söylediklerini belirten Tayfun Altıntaş, konuşmasını “Partiyi kazandık, partiyle kazanacağız!” sözleriyle sonlandırdı.

Yapılan konuşmaların ardından etkinlik, müzik ve şiir dinletileriyle devam etti.

Coşkunun ve öfkenin hakim olduğu anma programı, BDSP adına yapılan konuşma ile sonlandırıldı.

Eyleme Devrimci Proletarya da destek verdi. BDSP’nin gerçekleştirdiği anma’nın ardından TUYAB’da bir eylem gerçekleştirdi.

 

İzmir

Ulucanlar katliamı 11. yılında İzmir’de BDSP ve Partizan tarafından Habip Gül’ün mezarı başında yapılan bir anmayla lanetlendi.

Helvacı Köyü girişinde kortej oluşturularak, ailenin de katılmasıyla beraber yürüyüş başlatıldı. “Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmezdir!” pankartının yer aldığı yürüyüşte, kızıl bayraklar ve Ulucanlar şehitlerinin fotoğrafları taşındı.

Mezar başına gelindiğinde saygı duruşu gerçekleştirildi. Saygı duruşunun ardından okunan ortak basın açıklamasında hapishanelerin ilericiler, devrimciler üzerinde fiili ve psikolojik bir baskı aracı olarak kullanıldığına dikkat çekildi. Teslimiyete karşı devrimci iradenin açığa çıktığı, direnişlerin yaşandığı yerlerden birinin de zindanlar olduğu belirtildi. 11 yıl önce Ulucanlar’da yaşanan katliamın vahşiliğinin yanısıra yaşanan büyük direniş anlatıldı. Ulucanlar katliamının, devletin F tiplerine geçmek için başlattığı saldırılardan ilki olduğu belirtildi. Açıklamada bugün hala zindanlarda işkence ve baskıların devam ettiği vurgulanarak hasta tutsakların ölümle pençeleştiğinden bahsedildi.

Demir-çelik işçisinden yiğit bir devrimciye...

Açıklamanın ardından Habip Gül’ü anlatan kısa bir metin okundu. Devrimci yaşamının çoğu zindanlarda geçen Habip Gül’ün dışarıda sınıf mücadelesi sürdürdüğü, içeride de direniş ve mücadeleyi elden bırakmadığı vurgulandı. 4 çocuk babası olan Habip Gül’ün devrimci ve direnişçi kimliği öne çıkartılarak, militan bir proleter olduğu, Nevzat Çiftçi adında bir demir çelik işçisi olarak başladığı mücadele yıllarının ardından Habip Gül isminde bir komünist olarak yaşamını yitirdiği ifade edildi.

“Habip yoldaş ölümsüzdür!” sloganlarının ardından hazırlanan şiir ve müzik dinletisi sunuldu.

Şiirlerin ve marşların ardından Habip Gül’ün ve annesinin mezarına karanfiller bırakılarak anma sona erdirildi. Anmaya Alınteri, ESP ve İHD destek verdi. Anma sonunda Habip Gül’ün abisi kısa bir konuşma yaparak teşekkür etti.

 

Ankara

BDSP, DHF, Devrimci Proletarya, Halk Cephesi, KÖZ, Partizan ve 78’liler Derneği Girişimi tarafından örgütlenen anmada ilk olarak Ulucanlar Hapishanesi önünde bir basın açıklaması yapıldı. Hamam önünde bir araya gelen ilerici ve devrimci kurumlar kısa bir yürüyüşün ardından hapishane önüne geldiler.

Basın açıklaması saygı duruşu ile başladı. Saygı duruşunun ardından kurumlar adına ortak bir açıklama gerçekleştirildi. 11 yıl önce devrimci tutsaklara uzun namlulu silahlarla, gaz bombalarıyla, tanklarla, itfaiye hortumlarıyla, hedef göstererek saldıran sermaye devletinin amacının devrimcileri katlederek, dışarıdaki milyonlarca işçi-emekçiye ve ezilen halklara gözdağı vermeye çalışması olduğu vurgulandı. Katliamcı devletin o gün tüm kurumlarıyla devrimcilere saldırdığı, ancak devrimci direniş duvarına bir kez daha çarptığı vurgulanırken, bugün devam eden saldırılara karşı da Ulucanlar’da olduğu gibi direnişle yanıt verilmesi gerektiği söylendi.

Açıklamanın ardından Çağdaş Hukukçular Derneği Ankara Şubesi katliamı teşhir eden bir açıklama gerçekleştirdi. Temel Demirer ve TAYAD’ın konuşma yaptığı eylemde hapishanenin önüne On’ları temsilen karanfiller bırakıldı. Hapishane önündeki açıklama “Kızıl Karanfiller” ve “Bize Ölüm Yok” marşlarının söylenmesiyle bitirildi. Basın açıklamasına Mücadele Birliği de destekçi olarak katıldı.

Ulucanlar önündeki açıklamanın ardından Karşıyaka Mezarlığı’na gidildi.

İsmet Kavaklıoğlu, Mahir Emsalsiz ve Önder Gençaslan’ın Karşıyaka’daki mezarlarının ziyareti yine kısa bir yürüyüşle başladı. Ardından mezar başında yapılan saygı duruşuyla anma programı başlatıldı.

Mahmut Konuk Ulucanlar’da yaşanan katliam ve direnişin tanıklarından biri olarak yaşanılan süreci kısaca özetledi.

Konuşmaların ardından Mamak İşçi Kültür Evi Şiir Atölyesi “Zafere On Yıldız” şiiriyle birlikte bir dinleti sundu. Anma programı hep birlikte söylenen marşlarla sonlandırıldı.

 

Bursa

Heykel-Orhangazi Parkı’nda yapılan eylemde “Buca, Diyarbakır, Ulucanlar cezaevi katliamlarını unutmadık! Hesabını soracağız!” pankartı açılırken, katliamlarda ölümsüzleşen devrimcilerin fotoğrafları taşındı.

Kurumlar adına yapılan açıklamada Buca, Diyarbakır ve Ulucanlar’da devletin tam bir vahşet uygulayarak devrimcileri katlettiği vurgulanırken şu ifadelere yer verildi: “Tüm bu katliamlarla ortaya çıkan iki temel gerçek vardır. Birincisi; devletin katliamcı kimliğinin kemikleşmiş bir hal aldığı, ikincisi; tüm katliamlara rağmen devrimci tutsakların ve devrimci iradenin teslim alınamadığı ve alınamayacağı gerçeği. 26 Eylül ‘99’da Ulucanlar’ da yaşananların da böyle ikili bir yönü bulunmaktadır. Bir tarafta ‘istikrar programlarının uygulanabilmesi için cezaevleri sorununun çözülmesi şarttır’ diyen devletin devrimcileri hedef alan vahşi katliamı, diğer tarafta ise toplumun bilinçli, kararlı ve öncü güçlerini oluşturan devrimcilerin ortaya koydukları yiğit bir direniş, sarsılmaz bir kararlılık!..”

BDSP, ESP ve Partizan tarafından örgütlenen eylemde sıklıkla “Katil Devlet hesap verecek!”, “İçerde dışarıda hücreleri parçala!”, “Hasta tutsaklar serbest bırakılsın!” sloganları atıldı.


Adana

İnönü Parkı’nda saygı duruşuyla başlayan eylemde “On’lara sözümüz var. Unutmadık, unutturmayacağız” pankartı açıldı. Katliam fotoğraflarının ve katledilen devrimcilerin resimlerinin taşındığı eylem sloganlarla devam etti. .

Okunan basın metninde katliamın gelişim sürecine değinildi ve Eylül ayında yaşanan Buca ve Diyarbakır hapishanelerinde gerçekleşen katliamlar hatırlatıldı. Açıklamada, “Böylece görülmektedir ki hapishaneler tıpkı 12 Eylül düzeninin aynası olduğu gibi, bugünlerin de aynası olmaya devam etmektedir. Şimdilerle 12 Eylül’le hesaplaşacağız yalanını söyleyenler bizzat 12 Eylül düzeninin gardiyanlığını yapmaya devam etmektedirler. Bugün ‘demokrasiden’, ‘hak ve özgürlüklerden’ bahsedenlerin cezaevi katliamları karşısında suskun kalmasının nedeni budur. Öte taraftan Ulucanlar katliamının sorumluları hakkında hiç bir cezanın verilmemiş olması ‘demokratikleşmenin’ nasıl bir yalan olduğunu göstermektedir.” denildi.

BDSP, Devrimci Proletarya, DHF, Emek ve Özgürlük Cephesi, ESP ve İHD tarafından örgütlenen eyleme TÖP ve Sosyalist Parti de destek verdi.


Mamak’ta Ulucanlar anması

Ulucanlar’da katledilen On’lar Mamak İşçi Kültür Evi’nde 25 Eylül akşamı gerçekleştirilen etkinlikle anıldı.

Anma programı saygı duruşuyla başladı. Ardından katliamı anlatan kısa bir sunum yapıldı. Katliamın bir yandan F tipi hücre saldırısının provası olduğu vurgulanırken, bir yandan da o dönem uygulanmaya çalışılan sosyal yıkım saldırıları karşısında işçi ve emekçileri mücadeleden uzaklaştırma, sindirme politikası olduğu söylendi. Dönemin başbakanı Ecevit’in “içeriye hakim olmayan dışarıya hakim olamaz” sözleriyle katliamın asıl hedefinin dışarısı olduğu hatırlatılarak, mücadele edilmediği koşullarda bu saldırıların daha da artacağına dikkat çekildi. İnsanca bir yaşam isteniyorsa bugün Ulucanlar’daki gibi direnerek, sermaye iktidarından hesap sorulması gerektiği ifade edildi.

Mamak İşçi Kültür Evi şiir atölyesinin, On’lar nezdinde yazılan “Zafere On Yıldız” şiirini de sunduğu etkinlikte sermaye iktidarının hapishanelerdeki katliam tarihinden kısa bir kesit sunuldu. Diyarbakır’dan Ulucanlar’a, 19 Aralık’a katliamlar lanetlendi. Ardından sınıfın devrimci öncülerinden, Ulucanlar’da hedef gösterilerek katledilen Habip Gül ve Ümit Altıntaş’ın yaşamlarından kesitler sunularak mücadeleye, devrim ve sosyalizme olan bağlılıkları anlatıldı.

Anma programında son olarak Mamak İşçi Kültür Evi Müzik Atölyesi’nin hazırladığı dinletiye geçildi. Dinleti, “Bize Ölüm Yok!” marşının hep birlikte söylenmesiyle sona erdi.

Saldırıların, katliamların bugün daha da artarak devam ettiğinin belirtildiği kapanış konuşmasında ise işçi emekçilere örgütlenme ve mücadele çağrısında bulunuldu. Son bir yıl içerisinde Ankara’da sınıf devrimcilerinin uğradığı saldırılara da değinilerek Mamak İşçi Kültür Evi’yle dayanışma çağrısı yapıldı.


Kartal’da Ulucanlar selamlandı

Ulucanlar direnişinin 11. yıldönümünde, katliamda şehit düşen yiğit devrimciler İstanbul Kartal’da gerçekleştirilen eylem ve etkinlikle anıldı.

Kartal’ın Karlıktepe Mahallesi’nde 25 Eylül günü BDSP tarafından gerçekleştirilen eylemde “Devrim savaşçıları ölümsüz, devrim davası yenilmezdir! / BDSP” pankartı açıldı. Eylemde kızıl bayraklar ve meşaleler taşındı. Yol trafiğe kapatılarak yürüyüşe başlandı.

Yürüyüş boyunca Ulucanlar direnişine dair ajitasyon konuşmaları gerçekleştirildi. Eylem, Karlıktepeliler’in de desteğini aldı. Çevredeki evlerin pencerelerine çıkan emekçiler eylemi ilgiyle izledi. Ulucanlar’da şehit düşen devrimcilerin isimlerinin de okunduğu eylem baştan sona coşkulu bir atmosferde geçti.

26 Eylül günü de Kartal İşçi Kültür Evi’nde de bir anma etkinliği gerçekleştirildi.

BDSP tarafından yapılan etkinlik için salon, Ulucanlar’da şehit düşen 10 yiğit devrimcinin fotoğraflarıyla donatıldı. Ayrıca bir köşe oluşturularak buraya da Ulucanlar’da katledilen TKİP MK üyleri Habip Gül ve Ümit Altıntaş’ın fotoğrafları konuldu. Salona Hatice Yürekli ve Alaattin Karadağ’ın fotoğrafları da asıldı.

Anmaya saygı duruşuyla başlandı. Saygı duruşunun ardından, Ulucanlar katliamını anlatan ve Ulucanlar direnişine özel vurgu yapan BDSP’nin hazırladığı sinevizyon izletildi. Sonrasında Dilan Şiir Topluluğu tarafından “Zafere On Yıldız” şiiri okundu.

Etkinlik BDSP adına yapılan bir konuşmayla devam etti. Konuşmada Ulucanlar katliamının, devrimcileri, tüm işçi ve emekçileri teslim almayı hedefleyen bir katliam olduğu, ancak bu katliamın, devrimci tutsaklarca halaylar ve sloganlarla karşılandığı belirtildi.

Yapılan konuşmanın ardından Hewal Müzik Grubu türkü ve marşlarını seslendirdiler.


İstanbul Ekim Gençliği’nden anma

İstanbul Ekim Gençliği, 26 Eylül Pazar günü Kadıköy’de bulunan Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu Yakası Bölge Başkanlığı binasında anma etkinliği gerçekleştirdi.

Etkinlik, Ulucanlar’da 11 yıl önce gerçekleşen katliam ve direnişin anlatıldığı bir açılış konuşmasıyla başladı. Konuşmada, sermaye devletinin toplumsal muhalefeti bastırmak, devrimci mücadeleyi geriletmek için her türlü saldırıya başvurduğu ifade edildi. Bu doğrultuda, devrimci mücadele ile işçi-emekçilerin bağını zayıflatmak için devrimci, ilerici güçleri cezaevlerine sokarak denetim altına almaya çalıştığı dile getirildi. Ulucanlar sürecinin içeride de olunsa devrimci iradenin teslim alınamayacağını bir kez daha gösterdiği belirtildi. Devletin bunun karşısında 11 yıl önce bir katliam gerçekleştirdiği ve devrimcilerin tüm saldırganlığın karşısında bir direniş destanı yazdığı söylendi.

Konuşmanın ardından cezaevlerindeki saldırılara, F tipi uygulamasına, Ölüm Orucu sürecine dair tartışmalar gerçekleşti. Tartışmaların diğer bir başlığı da devrimci kimlik ve devrimci yaşam üzerineydi. Habip, Ümit, Hatice ve Alaattin yoldaşların yaşamlarından örnekler verilerek, bıraktıkları mirasların devrimci sınıf mücadelesine, partinin tarihine neler kattığı üzerine konuşmalar gerçekleşti.


 


Ulucanlar katliamı
Almanya’da lanetlendi

Wuppertal

BİR-KAR tarafından gerçekleştirilen anma etkinliği yapılan kısa bir açılış konuşmasıyla başladı. Yaşanan katliamı ve gösterilen direnişi şiirsel bir dille anlatan bu konuşmadan sonra devrim şehitleri anısına saygı duruşu yapıldı. Bunu, genç arkadaşlar tarafından okunan çeşitli direniş şiirleri izledi.

Daha sonra katliamda yitirilen, “Parti’nin özü ve özeti olan” Habip Gül ve Ümit Altıntaş’ın katledilmelerinin ardından partinin yayınladığı kısa yaşam ve mücadele öyküleri okundu. Etkinlik sinevizyon gösterimiyle devam etti. Ulucanlar katliamının politik arka planıyla birlikte avukatların ve tutsak yakınlarının tanıklıklarının da yer aldığı sinevizyon ilgiyle izlendi.

Daha sonra, Ulucanlar katliam ve direnişi üzerine bir konuşma yapıldı. Konuşmada Ulucanlar katliamı iç ve uluslararası bağlantılarıyla birlikte özetlenirken, ölümsüzleşen devrimcilerin anısına bağlı kalınacağı bir kez daha ifade edildi.

Etkinliğin son kısmında ise genç arkadaşlar tarafından yeni oluşturulan müzik grubu, bir müzik dinletisi sundu. Grubun dinletisi beğeniyle karşılandı. Anma programı “Bize ölüm yok” marşının hep bir ağızdan söylenmesiyle sona erdi.


Frankfurt

Güneş Tiyatrosu’nda yapılan anmada Ulucanlar katliamı lanetlendi. Anma, saygı duruşuyla başlandı. Ardından “Eylül” şarkısı söylenerek açılış konuşmasına geçildi. Ulucanlar direnişinin bugünü anlamada bir rehber olması gerektiği vurgusu yapıldı.

Güneş Tiyatrosu çalışanının yaptığı kısa bir şiir dinletisinin ardından BDSP’nin hazırlamış olduğu sinevizyon gösterimi gerçekleştirildi. Anma programı Barış Grubu’nun devrimci türkülerden oluşan müzik dinletisiyle devam etti. Dario Fo’nun tek kişilik oyunu sahnelendi. Anma müzik dinletisiyle son buldu,


Berlin

BİR-KAR Berlin’in gerçekleştirdiği anmada “Zor dönemin bilinçli, inançlı ve soluklu devrimcileri” yazısı okundu. Ardından devletin cezaevlerine dönük politikası değerlendirildi. Devletin devrimci irade ve kararlılığı teslim almak, F-Tipi hücre sistemine geçmek için uyguladığı katliamlar anlatılarak bunun karşısında devrimcilerin tutumu, ölümüne davaya bağlılığı ele alındı. Ulucanlar’da yaratılan destansı direniş anlatıldı ve yöneltilen sorulara cevap verildi.


Bielefeld

BİR-KAR Bielefeld’in gerçekleştirdiği anma etkinliği saygı duruşuyla başladı.

Ardından, Ulucanlar katliamını anlatan bir sinevizyon gösterimi gerçekleştirildi. Açılış konuşmasında, Ulucanlar katliamının devrimci mücadelede bir mihenk taşı olduğu, bu anlamda Ulucanlar’ı anmanın bugünü anlamada önemli bir yeri olduğu vurgulandı.

Program, müzik ve şiir dinletisiyle devam etti. Dinletiler beğeniyle karışılandı. Son olarak Dario Fo ve Franca Rame’nin “Yarın Olacak” isimli tek kişilik tiyatrosu sahnelendi.  Anma etkinliğinin bütün programı BİR-KAR çalışanları tarafından hazırlandı. Bu ise etkinliğe katılan herkeste olumlu bir etki yarattı.

BİR-KAR / Frankfurt – Berlin – Wuppertal - Bielefeld