02 Temmuz 2010
Sayı: SİKB 2010/26

 Kızıl Bayrak'tan
“Kürt açılımı” fiyaskosu ve kriz tehditi sermaye iktidarının açmazlarını derinleştiriyor..
Saldırılara karşı anti-emperyalist/anti-siyonist direnişini yükseltelim!
Sermaye düzeninin Kürt sorununda iflası derinleşiyor
G20 Zirvesi ve krizde yeni dönem
Düzen içi çatışmaya
Abant’tan “teorik” destek!
Kumlu’dan yansıyanlar değişmedi..
Değişmeyen bir devlet politikası: İşkence!
19 yılda 12 milyon işkence
başvurusu..
“Pir Sultan’dan Madımak’a
asan da yakan da devlettir”
İşçi ve emekçi hareketinden.
TİB-DER Başkanı ile iş cinayetleri ve taşeronluk sistemi
üzerine konuştuk...
Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu Temmuz Ayı Toplantısı Sonuçları.
Öncü metal işçileri Toplu Sözleşme Sempozyumu’nda buluştu
66 gündür direnişte olan UPS işçileri ile son gelişmeler üzerine konuştuk!
UPS Direnişi kararlılık ve dayanışmayla büyüyor!..
Avrupa’da yaygın grevler ve
kitle gösterileri.
G-20 protestolarla karşılandı!.
“Kapitalizme, patrikaryaya ve militarizme” karşı
tutarlı mücadeleancak devrimci sınıf çizgisiyle mümkündür!
Dünya Kadın Yürüyüşü Avrupa Buluşması’nda forum ve
yürüyüşler...
“Kürtler ne istiyor?” - M.Can Yüce
YÖK’ten daha fazla sömürü için yeni taslak
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İzmir’de direnişlerini sürdüren UPS işçileri ile direniş üzerine konuştuk...

“UPS’ye sendika halaylarla girecek!”

Direnişte bugüne kadarki süreci değerlendirir misiniz?

- Ali Şengül: 65-66 gün önce sendika işinde 10 kişi falandık, iki ay içinde yüzlere çıktık. Ayrıca yurtdışından gelen desteklerle beraber direniş daha da büyüyor. Bu kadar hızlı yürüyeceğini ben de tahmin etmemiştim. Ben de ilk defa karşılaştım sendikayla. Gidişat çok iyi ve daha da güzelleşiyor. Sonuca da yaklaştık. Belki iki-üç ay içinde sonuç alırız diye düşünüyorum.

- Şahin Başaraner: Bugün direnişin66.  günü. Direnişe ilk başladığımızda biraz el yordamıyla gidiyorduk. Yani ne olacağını, nasıl gideceğini, direnişin ne anlama geldiğini, niye kapının önünde olduğumuzu düşünüyordum. Bu kapının önünde beklemenin nasıl bir şey olacağını bilmiyorduk, adını koyamıyorduk ve sürekli üyelik yapıyorduk. Burada beklemek ne kazandırır derseniz. Bu 66 günlük direnişte biz bunu çözdük. Burada beklememiz, içerideki arkadaşların da zaferinin teminatıdır. Olayı buradan görmeye başladık. Biz burada var oldukça içerdekiler huzursuz oluyor. Yöneticiler huzursuz oluyorlar. İçerdeki arkadaşlar bizi gördükçe mücadeleye daha çok sarılıyorlar.

İzmir’deki örgütlülüğümüzde sayımız 100’lere ulaştı. Bundan sonraki adım arkadaşlarımızın daha organize ve mücadeleci olması, işleyişte daha müdahaleci olmalarıdır. Yoksa sayı olarak bir sıkıntımız yok. Ha deyince üretimi durdurabiliriz. Arkadaşların sendikal bilince kavuşmaları niçin sendikalı olmaları gerektiğini bilmeleri, örgütlülük düzeyini geliştirmeleri gerektirmektedir.

- Aydın Şahin: Direnişin başında beri 4-5 arkadaşımız vardı. O zamandan beri içerdeki arkadaşların tepkisi genelde gülüp geçmekti. Bizlere bağırıp bağırıp gidiyorlardı. Ama sonrasında 4-5 arkadaş oldu 10-15 kişi, yani gittikçe çoğaldık. UPS’ye sendika girdi demektir. İçerdeki duyumlarımız da bunu gösteriyor. Ama işveren, sendika ne kadar geç girerse o kadar iyidir tavrını sürdürüyor.  Sendika buraya mutlaka girecek. Morallerimiz gayet yüksek ve sendika başkanlarımız desteklerini sunuyorlar. Gayet güzel bir faaliyet içindeyiz. Birlik ve beraberliğimiz devam ediyor. Sendika girene kadar direnişimiz devam edecek.

- Ünal Durmaz: 15 gündür burada bekliyorum. Sendikanın bize neler kazandıracağını biliyordum. İçerde çalıştığım sürede karar verip kendim sendikalı oldum. Arkamda büyük bir güç olduğunu bildiğim için bu beni motive etti. Bütün arkadaşları da motive ediyor. Çıkarıldıktan sonra birlik ve beraberliğin, arkadaşlılığın güçlülüğünü hissettim. Direnişimiz iyi gidiyor. İçerde de sendikal çalışmalar sürüyor.

 

Dayanışma ve destek sizce yeterli örgütlenebiliyor mu?

- Ali Şengül: Dayanışma ve destek yeterli. Türk-İş’e bağlı sendikalar da bize maddi ve manevi destek verdi. Bana göre ellerlinden geleni yapıyorlar. En azından bizim için moral oluyor. Yalnız olmadığımızı gösteriyor. Genç İşçi Buluşması bizim için moral oldu. Bana göre yeterli destek geliyor. Diğer sendikalardan ve kitle örgütlerinden de destek geliyor. Ayrıca Eğitim Sen’den de şube olarak destek vermeye geldiler.

- Şahin Başaraner: Direnişin başında beri demokratik kitle örgütleri ve belli grupların desteği var. Demokratik kitle örgütlerinin desteği bizim için anlamlı ve önemli. Biz biliyoruz ki güçleri oranında destek oluyorlar. Bizim direnişimiz açısından da Türk-İş’te farklı bir tavır görüyoruz. İzmir’de bir sürü direniş yaşandı. Mesela KENT AŞ direnişi yaşandı ama sendikalardan herhangi bir desteği açıktan görmedi. Ama bizim direnişimiz başından beri Türk-İş içerisindeki mücadeleci sendikalar (Deri-İş, Tez-Koop-İş, Harb-İş) desteklerini sundular. Belli sendikalar sürekli destek sunuyorlar ve ekonomik destek veriyorlar. Fiili destek sunuyorlar. Petrol-İş Sendikası, üyeleriyle ziyaretimize geldi. Buraya gelmeleri burayı önemsedikleri anlamına geliyor. Desteğe gelmeleri bizi mutlu ediyor. Bu arada iki hafta önce Türk- İş Örgütlenme Sekreteri ziyaretimize geldi. Burayı önemsiyorlar. Çünkü UPS uluslararası bir şirket ve sınıftan yana tavır gösteren her sendikanın da destek olması gerekiyor. Bu anlamda bu direniş sınıf hareketi açısından da önemli. Aynı zamanda uluslararası düzeyde destek örgütlenmesi, örneğin uluslararası UPS boykotu örgütlenmesi önemli. Direnişin daha kısa zamanda kazanılması, bitmesi açısından anlamlı ancak direnişe destek sürdüğü müddetçe bizim kazanmamız kesindir. UPS’ye olan destek internet sitelerinden basından da devam ettikçe UPS patronu sıkışıyor ve dava açıyor. Sanırım Kızıl Bayrak gazetesine UPS’nin amblemini kullandığı için dava açılmıştı. Buraya gelemeyenlerininternet üzerinden de destek sunmaları kamuoyu yaratmaları açısından da anlamlıdır.

- Aydın Şahin: Dayanışma ve destek yeterince örgütleniyor. Ambardaki sendikalı arkadaşlarımızın desteğine ihtiyacımız var. Onlar da zaten desteklerini esirgemiyorlar. Gerek maddi gerek manevi destek vermeleri bizi gururlandırıyor ve sevindiriyor. Ancak şu an örgütlenmeyi hızlandırmalıyız. Ne kadar hızlı içeriye girersek daha iyi olacak. İçerde çalışan ve sendikalı olmayan arkadaşlarla aile toplantıları yapmamızın daha fazla yararlı olacağına inanıyorum. Sendikalı olmayan arkadaşlarımızın bilinçsizliğine karşı yani kargadan başka bir şey tanımam demeleri karşısında bizim onları ikna etmemiz gerekmektedir. Ailelerinin yanında sendikanın yararlarını, maddi ve manevi kazanımlarını anlatabilirsek aileleri de sendikalı olmalarını isteyeceklerdir. Senin ekmeğin ve ücretin yükselecek deyince etkili olacağını düşünüyorum. Sendikayı doğru anlatmamız gerekmektedir. Sendikanın yaptıklarından ve yapacaklarından bahsederek ikna etmemiz gerekiyor. Örneğin, ben öyle yaptım. Eşimi alarak arkadaşımın ailesini ziyaret ettim ve anlattım. Bir arkadaşı böyle ikna ettim ve üye yaptım.

- Ünal Durmaz: Tabiî ki bunun sonuncunda kısa bir sürede üye olduk. İlk başlarda azdık ama destekler sayesinde üye sayımız arttı. Dış ülkelerden gelen destek de içerde çok büyük yankı uyandırdı.

 

 Direnişin dünya çapında ve Türkiye’de yarattığı etkiyi nasıl buluyorsunuz?

- Ali Şengül: Biz buraya başladığımızdan iki hafta sonra ITF’nin haberi oldu. Yani Türkiye’deki işçilerin, UPS’nin kendi işçileri olmadığını ve kendilerinin karışmadığını bildirmişlerdi. Ancak buraya geldiklerinde böyle olmadığını gördüler. Hatta ITF bir basın açıklaması yaptı ve UPS’nin işçi düşmanı olduğunu gördüler. İşten çıkarmaların gerçek olduğunu, işçilerin UPS çalışanı olduğunu gördüler ve kampanya başlattılar. UPS ise kampanya başlatmadan önce görüşme talep etmiş. UPS’nin Amerika ve Avrupa’daki çalışanları ise sendikalı. Haziran ayı sonunda bir görüşme yapılacaktı. Bu görüşmelerin  sonucuna göre bir kampanya başlatılacak. Şu anda ITF başkanları İstanbul’dalar ve bunun sonucunu bekliyoruz.

- Şahin Başaraner: Yani firma uluslararası olunca destek de uluslararası oluyor. Örneğin, Horoz Kargo’da örgütlenmiş olsaydık destek bu kadar olmazdı. Ama söz konusu UPS örgütlenmesi ve dünya çapında 450 bin çalışanı olunca dev bir tekel örgütlenmesi olunca yurtdışındaki sendikaların da desteğini çekiyorsunuz. ABD’de örgütlü olan UPS sendikası örgütlüğümüze önem veriyor. Avrupa’dan destek alıyoruz. Bu alanda destekleri önemsiyoruz ama esas önemli olan Türkiye’deki USP işçileridir. Çünkü esas işi yapacak olanlar onlardır. İşi bitirecek olanlar UPS işçileridir. Yurtdışından gelen destek olsa olsa süreci kısaltır.Esas iş sendikamıza düşüyor. Bu bilinçle hareket ediyoruz. Bir yandan destek oluşturma bir yandan örgütlenme yapıyoruz. Geçen hafta Seferihisar’da Genç İşçi Buluşması vardı. Bizim de arkadaşlarımız gittiler. Oradaki çalışmalar ve seminerler oldukça iyiydi. Yapılan etkinliklerin ana gündem maddesi UPS işçileriydi. Buradan baktığımızda uluslararası bir destek var ve bu da arkadaşlarımıza bilinç ve moral verdi. Buraya gelip ziyaret ettiklerinde de yapılan eylem çok coşkuluydu. Oradan gelen işçilerin sınıf bilincine sahip olmaları dikkat çekiyordu. Dillerimiz ayrı olsa da düşmanımıza yani sermayeye karşı ortak hareket ettik. Bu yüzden de bize yapılan ziyaret ayrı bir anlam katıyordu.

- Aydın Şahin: Türkiye’deki etkisi yabancı ülkelerdeki gibi olamaz. Genç İşçi Buluşması’nda bizleri ziyaret edenlerin dilleri, ırkları farklıydı ama taleplerimiz ortaktı. Hatta direnişimize bizden daha çok sahip çıktılar. Direnişimizin Türkiye’deki etkisini ele alırsak oldukça iyi diyebiliriz. Daha önce direnişimizi bilmeyenler bile duymaya başladı.
- Ünal Durmaz: Uluslararası sendikalarla görüşmeler devam ediyor. Kendi aramızdaki dayanışma ve birliğe önem veriyoruz ve kazanacağımızı biliyorum.

 

Şu an içerdeki örgütlenme düzeyi nedir?

- Ali Şengül: İlk önce 10-15 kişiydik ama şu anda 100’ü aştık. Hala da örgütlenmeyi bekleyen ve ulaşamadığımız insanlar var. Sendikamızın her hafta kongreleri var. Ondan dolayı yetişemiyoruz. Örgütlenmede İstanbul ve İzmir oldukça iyi ve hızlı gidiyor. Çeşitli illerde de örgütlenmemiz devam ediyor. Şu an örgütlenme çalışmamız umduğumuzdan daha iyi gidiyor. İçerde örgütlenen insanları korkutmaya çalışıyorlar. İnsanların aklını karıştırıyorlar. Bu şirkette çalışanların çoğu ilk defa sendikalı oluyorlar. Müdürlerin baskılarına, istifa edin çağrılarına rağmen örgütlenme çalışmamız gayet iyi gidiyor.

- Aydın Şahin: Örgütlenme düşük tempoda gidiyor acelemiz de yok. Arkadaşlarımız bilinçleniyor. Önceden konuşmayanlar şimdi selam veriyor. Bu da içerde bir hayli ilerlediğimizi gösteriyor. Sizler için buradayız. Sömürülmemeniz, ezilmemeniz için buradayız diyoruz. Hafta sonları sendikalarda toplantı olması üye olmayanların da gelmesi olumlu bir gelişme. Damlaya damlaya göl olur diyorum.

- Ünal Durmaz: Biraz önce belirttiğim gibi önce 4-5 kişiydik şimdi 100’ler var. Bu anlamda sendika çalışmamız halen de sürmekte. İşyerinde hedefimiz son kişiye kadar ikna edip, örgütlemek. Çalışma koşullarının ağırlığı örneğin firma hatasından kaynaklı sorun olsa bile hatanın bedelini, ücretini çalışan işçiden kesiyorlar. Böyle hukuksuzlukların olması örgütlenme sürecini hızlandırdı.

 

Önümüzdeki dönemde direnişlin gelişimi üzerine neler planlıyorsunuz?

- Ali Şengül: Uluslararası sendikaların yapacakları görüşmeler süreci belirleyecek. İçerdeki örgütlülüğü ve arkadaşlarımızı daha da cesaretlendirmeye çalışıyoruz. Herhangi bir olayda tek yumruk olmak için çalışmalıyız. Bir saat iş durdurulacak dendiği zaman içerde bir tek kişi bile çalıştırmamalıyız. İçerdeki arkadaşları güçlendirmeye çalışıyoruz. Örgütçü kimlik yaratmaya çalışıyoruz. Gidişata göre eylemler vb. şeyler yapılacak.

- Aydın Şahin: UPS’ye girdik gözüyle bakıyorum. Bu da diğer kargo çalışanlarını tetikleyecek. Diğer kargolarda çalışanları da direnişimiz sayesinde sendikalı yapacağız.

- Ünal Durmaz: Hukuki ve eylemsel süreçlerimiz devam edecek.

Kızıl Bayrak / İzmir

 

 

 

 

 

DİSK, Türkler’in katilinin cezalandırılmasını istedi

DİSK Kurucu Genel Başkanı Kemal Türkler’in katledilişinin 30. yılında, Türkler’in katil zanlısı Osmanağaoğlu’nun beraat kararı Yargıtay tarafından bozuldu. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Kemal Türkler’in katil zanlısı Ünal Osmanağaoğlu hakkında verilen beraat kararını bozarak, sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılması doğrultusunda karar verdi.

Kararın ardından konu ile ilgili DİSK Genel Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu’nun yanısıra Türkler’in eşi ve kızı da hazır bulundu.

Süleyman Çelebi yaptığı açıklamada üzerinden 30 yıl geçmiş olmasına rağmen Türkiye tarihindeki karanlık noktalardan biri olan Kemal Türkler’in katledilmesinin ardındaki sis perdesinin hâlâ kaldırılamadığını söyledi. Davanın kasıtlı olarak uzatılmaya çalışıldığını ifade etti.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun verdiği bozma kararının ardından dosyanın Ankara’dan mahkemeye ulaşmasının ve yeniden yargılamanın başlamasının gecikmemesi gerektiğini ifade eden Çelebi, aksi halde, DİSK ve Kemal Türkler Ailesi’nin mahkemenin önünde adalet için nöbet tutmaya başlayacağını açıkladı.


 

 


TÜDEF’ten kot işçilerine destek 

Yaşadıkları sorunları kamuoyunun gündemine taşımak ve “sosyal güvenlik hakları”nın tanınması talebiyle aileleriyle beraber Ankara’da bulunan kot işçilerine Tüketici Dernekleri Federasyonu’ndan (TÜDEF) destek geldi. TÜDEF Genel Başkanı Ali Çetin, taşlanmış kotları boykot etme çağrısında bulundu.

“Kotlar beyazlarken, yaşamlar kararıyor. Kızlarımız ve oğullarımızın giydiği kotlar üzerinde ciğerleri sönen bir işçinin izi var. İnsanlık dışı üretilen taşlanmış kotları boykot edelim’’ çağrısında bulunan TÜDEF Başkanı, Kot Kumlama İşçileri Dayanışma Komitesi (KKİDK) ile birlikte Abdi İpekçi Parkı’nda basın açıklaması yaptı.

Konuyu dünya çapındaki tüketici örgütleri federasyonu Consumers İnternational’a götüreceklerini açıklayan Çetin, yargıya başvuran mağdur işçilerin kendilerinden talep edilen dava harçlarından muaf olmalarını da istedi.

Çetin’in ardından açıklama yapan Kot Kumlama İşçileri Dayanışma Komitesi Üyesi Abdülhalim Demir ise Ankara’da bulundukları üç günlük süre içinde TBMM’yi ziyaret ettiklerini ve görüştükleri milletvekillerinden; sigortalı olup-olmamasına bakılmaksızın tüm silikozis hastalarının sosyal güvenlikten yararlanmasını talep ettiklerini söyledi.