02 Temmuz 2010
Sayı: SİKB 2010/26

 Kızıl Bayrak'tan
“Kürt açılımı” fiyaskosu ve kriz tehditi sermaye iktidarının açmazlarını derinleştiriyor..
Saldırılara karşı anti-emperyalist/anti-siyonist direnişini yükseltelim!
Sermaye düzeninin Kürt sorununda iflası derinleşiyor
G20 Zirvesi ve krizde yeni dönem
Düzen içi çatışmaya
Abant’tan “teorik” destek!
Kumlu’dan yansıyanlar değişmedi..
Değişmeyen bir devlet politikası: İşkence!
19 yılda 12 milyon işkence
başvurusu..
“Pir Sultan’dan Madımak’a
asan da yakan da devlettir”
İşçi ve emekçi hareketinden.
TİB-DER Başkanı ile iş cinayetleri ve taşeronluk sistemi
üzerine konuştuk...
Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu Temmuz Ayı Toplantısı Sonuçları.
Öncü metal işçileri Toplu Sözleşme Sempozyumu’nda buluştu
66 gündür direnişte olan UPS işçileri ile son gelişmeler üzerine konuştuk!
UPS Direnişi kararlılık ve dayanışmayla büyüyor!..
Avrupa’da yaygın grevler ve
kitle gösterileri.
G-20 protestolarla karşılandı!.
“Kapitalizme, patrikaryaya ve militarizme” karşı
tutarlı mücadeleancak devrimci sınıf çizgisiyle mümkündür!
Dünya Kadın Yürüyüşü Avrupa Buluşması’nda forum ve
yürüyüşler...
“Kürtler ne istiyor?” - M.Can Yüce
YÖK’ten daha fazla sömürü için yeni taslak
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kızıl Bayrak'tan...

Sermaye sınıfının hizmetindeki AKP hükümeti ekonomide pempe tablolar çizmeye devam ediyor. Son olarak TÜİK, Türkiye ekonomisinin bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 11.7 büyüdüğünü açıkladı. Türkiye’de ilk 500’e giren şirketler açıklandı. Birçok şirketin kârları patladı. Sermaye için ekonomi büyürken işçi ve emekçiler için sofralar ve ekmek giderek küçülüyor, alım gücü düşüyor, sefalet derinleşiyor, işsizlik ve sefalet yaygınlaşıyor, güvencesizlik ve geleceksizlik kalıcı bir hale geliyor.

Ekonomideki “büyümeyi” öve öve bitiremeyenler, ekonomide pembe tablolar çizenler sıra bu büyümenin işçi ve emekçilerin yaşamına nasıl yansıdığı konusuna gelince birden bire derin bir suskunluğa gömülüyorlar. Evet, bu büyüme ile sermaye sınıfı servetine servet, zenginliğine zenginlik katıyor. Sermaye belli ellerde birikiyor, servet-sefalet kutuplaşması derinleşiyor. Sermayenin büyümesinin maliyeti işçi ve emekçiler için sefalet, açlık ve yoksulluk, işsizlik, eğitimsizlik, güvencesiz çalışma ve geleceksizlik demek oluyor. Öte taraftan toplumsal mücadelenin ve çatışmanın dinamikleri birikiyor, öfke ve tepki de alttan alta mayalanıyor. İşte bu tablo sermaye sınıfı ve onların hizmetindeki uşakların en büyük korkusu ve kabusu olmaya adaydır.

Sermaye hükümeti, işçi ve emekçilerin mücadele arayışlarının ve örgütlenme girişimlerinin önünü kesmek için faşist baskı ve terörü devreye sokan uygulamalara hız veriyor. Zor aygıtlarını tahkim ederek, yeni zor aygıtlarını devreye sokarak kırıntı düzeyindeki hak ve özgürlükler boğulmaya çalışılıyor. Kısaca işçi ve emekçilere yönelik saldırılar hızından hiçbir şey kaybetmeden devam ediyor. Sermayenin bu saldırılarına karşı işçi sınıfı ve emekçilerin mücadelesini büyütüp örgütlü bir kimlik kazandırmadan yanıt verebilmek mümkün olmayacaktır.

* * *

Metal İşçileri Birliği, 27 Haziran 2010 tarihinde gerçekleştirdiği Toplu Sözleşme Sempozyumu ile metal sektöründeki çalışmalarını yeni bir aşamaya taşımış bulunuyor. Bu sempozyumun ardından Metal İşçileri Birliği Merkez Yürütme Kurulu’nun gerçekleştirdiği Temmuz ayı toplantısı sonuçları ile birlikte metal TİS’lerine ve metal sektörüne yönelik çalışmanın pespektifleri ve hedeflerini belirlenmiş bulunuyor. Metal TİS Sempozyumu çalışmasının birikimi ve kazanımları üzerinden daha ileri görev ve hedeflerin tanımlanması, sınıf çalışmasının bu alanında daha kalıcı ve somut kazanımların yaratılmasını zorunlu kılıyor. Sempozyum çalışmasıyla yaratılan zeminin şimdi yeni hedef ve görevler ile daha da büyütülerek güçlendirilmesi öncelikli görevlerden biridir.

Sınıf devrimcileri sınıfa karşı sınıf çizgisi temelinde güncel ve stratejik görevlerine yüklenmek sorumluluğu ile yüzyüzedirler.