16 Ağustos '03
Sayı: 32 (122)


  Kızıl Bayrak'tan
  Amerika'yı Irak batağından kurtaramazsınız!
  Savaşa değil işçiye-emekçiye kaynak!
  Devlet zirvesi Irak'a asker gönderme konusunda hemfikir
  Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!
  "Yol haritası"na uymayan siyonistler katliamlara devam ediyor!
  Irak'ta işgalci, okulda müşteri olmayacağız!
  Deprem değil kapitalizm öldürür!
  Colins işçisi saldırılara karşı direnişte...
  Sağlık ve emeklilik hizmetleri özelleştiriliyor
  Sokağa, eyleme, genel greve!
  Şili'de faşist darbeden sonra ilk genel grev!
  KADEK'in yol haritası ya da çözümü emperyalizme havale manifestosu
  Pişmanlık yasası üzerine
  15 Ağustos atılımı ve güncel devrimci görevler
  Kölelik yasasını işçilerle tartışırken...
  Ekonomide bahar, Irak'ta kan kokusu...
  Iraklılar'ı kurtardık, şimdi biz onların koşullarında yaşıyoruz
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Genç komünistler yanıt veriyorlar!

Gençliğin sözü söz:
Irak’ta işgalci, okulda müşteri olmayacağız!

Kardeş bir halkın kanına girmeyeceğiz!

Emperyalist ABD, Irak’ta kolayından zafer ilan etmesinin ardından umulmadık bir direnişle karşılaştı. Denilebilir ki, Irak giderek yeni bir Vietnam haline geliyor. Haydut ABD, bu bataklıkta çırpındıkça daha da derinlere batıyor. Hergün konvoylara düzenlenen saldırılar ve Irak halkının teslimiyeti kabul etmediğini haykıran onbinler, emperyalist haydurları yeni arayışlara itiyor.

İşte tam bu anda ABD emperyalizmi, her zaman olduğu gibi, uşaklarını devreye sokuyor. Savaşın başında pastadan kimseye pay vermemek için üşüşen sinekleri kovalayan emperyalist savaş çetesi, şimdi gelen her türlü yardımı kabul edeceğini söylüyor. Ve hep o bilindik sima ile bağırıyor: “I want you for US army!” (“Seni Birleşik Devletler ordusu için istiyorum!”)

30 ülkeden bu çağrıya olumlu yanıt verildi. Bunların bir çoğu diplomatik ya da doğrudan mali destek için sembolik düzeyde asker gönderecek. Elbette asıl ölmek için gidecek olan askerler, bizim ya da bizimki gibi ülkelerin gençleri olacak. Bir kez daha ABD çıkarları için, emperyalist-kapitalist barbarlığın devamı için ölmek ve öldürmek üzere kardeş halkların topraklarına gönderilmemiz söz konusudur. Kore’yi unutanlar, umuyoruz Bosna ve Afganistan’ı hatırlıyorlardır.

Önceki günlerde hükümet içinde farklı açıklamalar yapılsa da asker gönderme teklifinin bizzat Türkiye tarafından gündeme getirildiği ortaya çıkmıştı. Hatta bu sorunun doğrudan MGK’da konuşulduğu, yani sermaye devletinin tüm kurumlarının bu konuda hemfikir olduğu biliniyordu. Buna rağmen düzenin bazı kurumlarından, örneğin ordudan ve Cumhurbaşkanı’ndan medet umanlar vardı.

Bu hafta anlaşıldı ki, bu iki kurumun birincisi, doğrudan bu işin organizasyonunu ele almış durumda; ikincisi ise, imajını gözönünde bulundurarak görüşünü değiştirmediğini söylemekte, ancak çıkacak tezkereyi de onaylayacağını ortaya koymaktadır. Yani sermaye devleti tek vücut olarak, uşaklıkta ve kardeş halkın topraklarını kanla sulamakta kararlıdır. Oraya gidecek olan biz gençler ve bu ülkenin onurlu emekçileri de aynı kararlılıkla haykırmalıdırlar: Irak’ta işgalci olmayacağız!

Ordu onbin asker göndermek için hazırlıklara şimdiden başladı bile. Biz de hazırlığımızı daha güçlü yapmalı, hangi ulustan olursa olsun sınıf kardeşlerimize kurşun sıkmayacağımızı, Irak’a ancak orayı emperyalist işgalden kurtarmak için gireceğimizi ortaya koymalıyız.

Amerikan emperyalizmi için ölmeyeceğiz ve öldürmeyeceğiz!

Okullarımızı sermayenin işgaline karşı
korumak için silahlanalım!

Bir yandan biz gençliği, savaşmamız için Irak topraklarına sürmeye çalışırlarken, bir yandan da eğitim hakkımızı elimizden alarak bir avuç sermayedarın tekeline veriyorlar. 10 bin öğrenciyi özel okullarda okutmaktan bahsedenler, buna kaynak yaratmak adına mahallelerimizdeki imkanları son derece kısıtlı okulları da satmaya niyetliler. İlk tasarı Çarşamba günü Cumhurbaşkanı tarafından veto edildi. Gerekçe ise komik: Bu yasayla şeriatçı okullar desteklenecekmiş. Yani bu para, TED’e ya da Arı Koleji’ne ya da hatta doğrudan emperyalistler tarafından kurulmuş olan Robert Koleji vb. okullara gitse sorun kalmayacak. Durum böyle olunca, bu konuda bir uzlaşma sağlandıktan sonra yasayı çıkaracakları da gün gibi ortadadır.

Üniversiteleri her açıdan sermayenin arka bahçesi haline getirecek olan YÖK Yasa Tasarısı ise meclisin açılmasının ardından görüşülecek ilk konulardan biri durumundadır. Sözde özerklik ve özgürlük getirecek olan bu yasa, Bilim Etik Kurulu, Sosyal Konsey, işletme hesabı, kiralık profesörler, öğrenci çalıştırma vb. ile kapsamlı bir saldırı ve yıkım anlamına geliyor. Öğrenci gençliğin önceki yıl bu konuda ortaya koyduğu eylemlilik düzeyi, işlerinin pek de kolay olmayacağının habercisidir.

Hatırlanacağı gibi, genç komünistler bu süreçte en önde yer almış ve hem gençlik, hem de kendileri açısından bir sıçrama yapmışlardı. Onlar ne kadar kararlı olurlarsa, karşılarında da bir o kadar kararlı olan gençliği bulacaklardır.

Söz sırası bizde!

Tüm bu saldırıların gençlik açısından ne denli önemli gündemler oldukları ortadadır. Öyle ki, gençliği bir ölüm-kalım savaşı bekliyor. Bu savaşta devrimci önder bir gücün yol göstermesi, safları düzenlemesi ve saldırıya karşı direnişi hazırlaması gerekiyor. Bu güç genç komünistlerdir, önderlik görevi onların omuzlarındadır!

Gerek önümüzdeki çatışmanın sınıf mücadelesi açısından taşıdığı hayati önem, gerekse de genç komünistlerin geçen ay ortaya koydukları partili düzeyde mücadele iddiası, önderlik görevini bilinç, inisiyatif ve başarıyla üstlenmemizin manivelaları olmalıdır.

İddiamıza yakışır bir biçimde hemen harekete geçmeliydik, geçtik de. Yeni bir kampanya çalışması ile tutumumuzu ortaya koymak, geniş gençlik yığınlarını seferber etmek ve bu cephede galip gelmek için işe koyulduk bile. Bu süreçte 100 bin gençten ve emekçiden söz alacağız. 100 bin insan Irak’ta işgalci, okulda müşteri olmayacağını belgeleyecek.

Kampanya ile geleceğe yürümek

Bu çalışma sırasında 100 bin genç ve emekçi ile doğrudan görüşecek ve tutumumuzu anlatacak olan genç komünistler, böylece hem devrim davasını ve Parti’nin bayraktarlığını yapmış olacaklar, hem de bu süreçle derinliğine ve genişliğine güçlenme olanağı yakalayacaklar.

Onbinlerce materyalle kitlelere gitmek, buradaki en diri ve ileri unsurları bu çalışmaya katılmaları için harekete geçirmek ve her yerelde burjuvaziye eylemlerle yanıt vermek... İşte bu sürecin bizim omuzlarımıza yüklediği görevler. Son dönemde yaşadığımız gelişme, bu kampanya sürecinde yeniden sınanacaktır. Önümüzdeki dönemin daha ağır ve zorlu görevlerini yerine getirecek güç (hem nicel, hem nitel planda), bizzat bu çalışmanın içerisinden çıkarılacaktır. Bunu böyle kavramak ve gereğini yerine getirmek her yoldaşımızın sorumluluğudur.

Bu sürece uygun bir hazırlık yapmak için şimdiden kolları sıvamış durumdayız. Kampanyamız, ayrıntılı bir biçimde planlandı. Şimdi aynı planlamayı tek tek yerellerde yapmak gerekiyor. Vaktimizin sınırlılığını da göz önünde bulundurrarak gün gün, saat saat planlama yapmak zorundayız. Öyle ki, tek bir işin aksamasına, tek bir bildirinin kenarda kalmasına, tek bir afiş veya pulumuzun artmasına, söz alınması gereken kitlenin bir saniye bekletilmesine, çalışmaya katılabilecek durumda olan tek bir ilişkimizin dışta kalmasına tahammülümüz olmamalıdır.

Daha yıllarca sürecek bir mücadelenin bu temel cephesinde belirleyici olan bizleriz. Kitlelerin ve kendimizin kaderini ellerimizde tutmakta olduğumuzu unutmayalım. Gündemdeki saldırılara karşı burjuvaziye hak ettiği dersi verelim ve böylece geleceğe daha güçlü bir biçimde yürüyelim.

Haydi yoldaşlar, haydi genç komünistler, görev başına!

Ekim Gençliği



SÖZ VERİYORUM!

- Irak halkının emperyalist işgalcilere karşı süren haklı direnişini sonuna kadar destekleyeceğime,

- Biz gençlerin kardeş bir halkın topraklarına emperyalist işgalcilere kalkan olmak üzere gönderilmesini kabul etmeyeceğime,

- Üniversiteleri sermayenin arka bahçesi haline getiren, öğrencileri müşteri, okulları şirket olarak düzenleyen YÖK yasasına geçit vermeyeceğime,

- Onbinlerce genç okul-sıra yüzü göremezken, emekçi semtlerindeki okullara kaynak ayrılmazken, “Özel Okullara Destek” adı altında 15 tril-yonun sermayeye peşkeş çekilmesini, kaynak için okullarımızın satılmasını kabul etmeyeceğime,

- Irak’ta işgalci, okulda müşteri olmayacağıma
Söz veriyorum!

İsim Meslek İmza