Egemenler emperyalist yağma savaşına suç ortaklığı için
son adımları atıyorlar...
Devlet zirvesi Iraka asker
gönderme konusunda hemfikir
ABD ordusunun Vietnam halkına karşı giriştiği katliamların Amerikan halkı tarafından öğrenilmesinden sonra savaş karşıtı muhalefet kitlesel boyut kazanmıştı. Bizim çocuklarımıza sivilleri öldürtüyor, onları ölülerine bile sahip çıkamayacağımız kadar kirletiyorsunuz diye tepki gösteren Amerikalılar, emperyalist işgalin bir an önce sona ermesi için Beyaz Saraydaki katiller üzerinde güçlü bir basınç uygulamışlardı. Vietnam halkının destansı direnişi ile önemli ölçüde yıpranan işgal ordusu Vietnam topraklarını terketmek zorunda kalmıştı.
Irakta katledilen sivillerin sayısı şimdiden 8 bine ulaşmıştır. Tedavi olanaklarından yoksun yaralı-sakat sivil sayısının ise 20 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. Ancak bu rakamların gerçeği ifade etmediği konuyla ilgilenen çeşitli kuruluşlar tarafından da dile getiriliyor. Katliamların devam ettiği Irakta bu rakamlara her gün yenileri eklenmektedir. En ufak bir olayda bile ölüm kusan namlularını Irak halkına çeviren işgal askerlerinin cesetleri sahip çıkılmayacak kadar kirlenmiş bulunuyor. İşgal karşıtı direnişin güçlenmesi, giderek mücadelenin kitlesel bir boyut kazanması, emperyalist orduların özgürleştirme, insani yardım gibi maskeleri bir yana bırakıp, katil suratlarını en çirkin haliyle sergilemelerine yol açıyor.
Sermaye devleti emperyalist kirli savaş cephesinde
fiilen yer almak için sıkı bir hazırlık içinde
Iraktaki tablo en gerici Amerikan uşaklarını bile ürkütüp asker talebini geçiştirmelerine ya da sembolik rakamda tutmalarına neden olurken, Ankaradaki uşaklar bu bataklığa balıklama atlamak için hararetli bir hazırlık içindeler. Bu kirli savaşa alet olmanın karşılığında elbette efendilerinden bir şeyler umuyorlar. Nitekim ilk jest borç erteleyen İMFden geldi. Fakat beklentiler bununla sınırlı değil. ABDnin KADEK yöneticilerini kendilerine teslim etmesini isteyen iktidar, Irakın yapılanmasında da kendilerine görünür bir rol verilmesi gerektiğini efendilerine hatırlatıyorlar. Ayrıca Barzani, Talabani, Ahmet Çelebi gibi Amerikan uşaklarının imzasını taşıyan bir çağrı ile Türkiyeden asker talep edilmesini istiyorlar. Irak halklarına ihanet eden bu kişilerin imzasını taşıyan bir belge güya Iraktan gelen resmi bir ça¤rı niteliği taşıyacak. Bu çağrı ile BM kararı, uluslararası yasallık gibi yüklerden kurtulacaklar.
Amerikan uşağı burjuva medya, AKP hükümeti ile Genelkurmayın emperyalist işgale destek verme konusunda hemfikir olduklarını kamuoyuna açıklıyor. Günü birlik demeçler veren Başbakan T. Erdoğan ile Abdullah Gül, emperyalist işgalin daha uzun ömürlü olması için Iraka asker gönderme kararını meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Her türden yalan ve demagojiye başvurarak, sık sık ulusal çıkarlardan sözederek, tabii savaş şakşakçısı sermaye medyasının da etkin desteği ile bir kampanya yürütüyorlar. Bu arada savaşa destek verilmesine karşı çıkan kitleleri rahatlatmak için, asker riskli bölgeye gitmeyecek diyorlar. Oysa Irakta risk analizi yaptıran Genelkurmay, en büyük tehlikenin kent savaşları olduğunu açıklayarak hükümetin bu iddiasını yalanlıyor.
Amerikancı generaller ise sözü fazla dolaştırmadan açık konuşuyorlar. Konuyla ilgili geniş açıklamalarda bulunan Genelkurmay ikinci başkanı Yaşar Büyükanıt, ABD ile Bağdat dahil her kademede askeri irtibat kurulacağını ve Katardaki ABD Merkezi Komutanlığına da üst düzey bir askeri temsilci gönderileceğini açıkladı. ABDnin talebiyle alınan bu karar gösteriyor ki, ordu fiili savaşa katılmak için çoktan hazırlıklara başlamış bulunuyor.
TSK-ABD arasındaki sorunların aşıldığı müjdesini veren generallerden, bölgedeki Türk istihbarat birimlerinin Irak halkının nabzını tutmaya başladığını da öğreniyoruz. Türk Silahlı Kuvvetlerinin verilecek her türlü göreve hazır olduğunu kaydeden Orgeneral Büyükanıt, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Iraka asker göndermeyle ilgili görüşünü de, Biz Somaliye, Afganistana, Bosnaya bile asker gönderdik. Şimdi komşumuzda bir istikrarsızlık ve yangın varsa buna gözümüzü kapatamayız sözleriyle özetledi.
Kürt halkına karşı yürüttükleri kirli savaşta kazandıkları deneyimi Irak halkına karşı kullanmaya hazırlanan ordu, buna rağmen Irak direnişinden duyduğu kaygıyı gizlemiyor. Genelkurmay kaynaklı açıklamada, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerilla savaşına karşı dünyanın en tecrübeli ordularından biri olmasına rağmen şehir savaşının beraberinde getireceği risklerin daha büyük olacağına dikkat çekiliyor. Bu nedenle gönderilecek kuvvetin içinde nokta operasyonlar yapabilecek özel kuvvet elemanlarının da ağırlıklı olarak yer alması gerektiği vurgulanıyor. Bu sözler, Türk askerinin Iraka neler yapmak için gideceğini veciz bir şekilde açıklıyor. Bunu anlamak için özel kuvvetler önderliğinde Kürt halkına karşı yürütülen kirli savaşı, Sivas, Gazi, Ulucanlar, 19 Aralık gibi katliamları hatırlmak yeterli. Görülüyor ki, insani yardım, ulusal çıkarlar, Irakın toprak bütünlüğü türünden gerekçeler sadece iğrenç yalanlardan ibarettir.
Siz Iraka gelip ölün ki,
biz işimizi rahat yapalım!
Türkiyenin Iraka asker göndermesi kimin için ve neden önemli? Türk egemenleri, onların hizmetindeki sermaye medyası tarafından yapılan demagojileri bir yana bırakıp, ABDli senatör Mark Steven Kirkin (bu kişi ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeldin resmi olmayan sözcüsü konumunda) açıklamalarına bakarsak, bu sorunun cevabını alırız. M. Ali Birandın sorularını yanıtlayan senatör, Türk askerinin Iraka gitmesi önemli mi? sorusuna şu karşılığı verdi:
Evet, çok önemli. Ne kadar önemli olduğunu da isterseniz bir örnekle anlatayım. Siz Iraklı bir terörist olsanız ve öldürdüğünüz her Amerikan askerinin haberinin CNNde, New York Times gazetesinde haber olduğunu görseniz, bunun Amerikan kamuoyunda, ABDnin Iraktan çekilmesini gerektirecek kadar geniş bir savaş karşıtı kampanyaya yol açabileceğini farketseniz, Amerikalı öldürmeye son verir misiniz?.. Senatör devamla da şu çözümü öneriyor: Pekiyi siz o Iraklı terörist olsanız, karşınıza bu kez Amerikan değil de Türk askeri çıkartılsa ve onları öldürerek medyada haber olamayacağınızı bilseniz, öldürmeye devam eder misiniz?.. Amerikan askeri yerine ölmeye giden Türk askerinin savaş kundakçıları tarafından neden önem taşıdığı, diplomatik bir dile gerek duyulmadan açıkça söylenen bu sözlerden kolaylıkla anlaşılabilir.
İşgalci askerlerin ulusal ya da dinsel kökenlerinin farklı olması, ölüm haberlerinin medyada yer alıp almamasının direnişin zayıflaması ile elbette bir ilgisi yok. Gazetecilerle konuşan Iraklılar da bunu açık bir şekilde ifade ediyorlar; Direniş tüm işgal kuvvetlerine mensup askerleri hedef alacaktır. Nitekim son günlerde hem İngiliz, hem de Polonyalı askerleri hedef alan eylemler yapıldı. Türk askerinin işgal güçlerine katılması durumunda aynı saldırılara maruz kalacağını söyleyen direnişçiler, Irakı işgalden kurtarana kadar savaşmaya devam edeceklerini dile getiriyorlar.
Ölümü medyada haber konusu bile olmayacak Türk askerinin Amerikan askeri yerine ölmesi direnişi zayıflatmaz ama, belki Amerikadaki savaş karşıtı mücadeleyi zayıflatıp, savaş kundakçılarına soluk aldırtabilir. Bu durumda Iraka asker göndermek, küresel faşizm ile dünyayı tam hegamonyası altına alıp yönetmeye çalışan haydutbaşı Bush ve onun savaş çetesiyle fiili suç ortaklığıdır.
Tüm bu gelişmeler bir kez daha gösteriyor ki, başta Ortadoğu halkları olmak üzere tüm insanlığı tehdit eden bu vahşi saldırganlar ile yerli işbirlikçilerine karşı kitlesel militan bir direnişi örmenin önemi her geçen gün artmaktadır.
|