ABD ve savaş destekçilerinin maskeleri düştü...
Emperyalist saldırganlığa meşruiyet sağlanamıyor Bağdat yönetiminin Birleşmiş Milletler Silah Denetçileri Komisyonu (UNMOVİC) ekiplerini koşulsuz olarak ülkeye davet etmesi, emperyalist savaşla ilgili yeni tartışmaları beraberinde getirdi. Bush-Blair haydutları Irakın BM kararlarını hiçe saydığını, bundan dolayı askeri bir saldırı ile bu kararlara uymaya zorlanmasının kaçınılmaz olduğunu ilan etmişlerdi. ABD saldırganlığı karşısında net tavır alamayanlar, Iraka baskı yapılarak BM kararlarına uymasının sağlanması gerektiğini, aksi halde askeri müdahalenin kaçınılmaz olacağını savunuyorlardı. Savaşa destek veren ya da vermek zorunda kalan Türkiye vb. Amerikan uşakları ise, askeri saldırının mutlaka BM Güvenlik Konseyinin karar almasından sonra başlaması gerektiğini dile getiriyorlardı. Bu ikiyüzlü mizansenler, gerçekte emperyalist saldırıyla ilgisi olmayan bir konu etrafında dönüp dolaşıyordu. Bütün tarafların, BM Güvenlik Konseyi kararlarının bu savaşla ilgisi olmadığını bildikleri halde, ısrarla bu konuyu önplanda tutmaları, tümüyle gayrı meşru ve hiçbir kural tanımayan bu emperyalist savaş ve saldırganlık hakkında açık konuşma cesaret ve gücünden yoksun olmalarıyla bağlantılıdır. Küstahça açıklamalar yine emperyalist Bush ve savaş kundakçılarından oluşan ekibinin uzun süreden beri Iraka -Ortadoğuya- saldırmak için hazırlık yaptığı bilinmekteydi. Herşeye rağmen saldırı için meşru zemin oluşturmak amacıyla belli bir çaba da harcıyorlardı. Zira demokrasi ve hür dünya adına hareket ettiklerini iddia eden saldırganlar, şu veya bu şekilde meşru bir zemin üzerinden saldırıyı gündeme getirmenin onlara belli avantajlar sağlayacağının farkındaydılar. Özellikle emperyalist ülkelerin işçi ve emekçilerinin savaşa karşı en azından seyirci kalmalarını sağlayabilmek onlar için önem taşıyordu. Bu açıdan BM kararları iyi bir malzeme idi ve bunu sık sık gündeme getiriyorlardı. Gelinen aşamada bu manevranın bir önemi kalmadı. Tutunacak bir dal kalmayınca, Amerikan emperyalizmi ve uşakları, her ne olursa olsun Iraka saldırmakta kararlı olduklarını ilan etmek durumunda kaldılar. Bağdattan yapılan açıklamanın ardından kameraların karşısına çıkan ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, ABDnin silah denetçilerinin Iraka dönmesini engellemek için elinden geleni yapacağını açıkladı. BM silah denetçilerinin Iraka girmesini kabul etmelerinin tek koşulu, konuyla ilgili yeni bir BM Güvenlik Konseyi kararının alınması olarak ifade edildi. Alınması gereken yeni kararla ilgili planı da ABD hazırladı. Irakı provoke edip saldırı için gerekçe yaratmayı amaçlayan plana göre, silah denetçilerinin yetkileri olabildiğince genişletilecek, silah denetçilerinin görev süresi açık bırakılacak, denetim sonunda kitle imha silahı bulunmasa bile ambargo kaldırılmayacak vb. Bu dayatmaların Irak tarafından reddedileceği ve bunun üzerine Güvenlik Konseyinin askeri bir saldırı için gerekli karar çıkartabileceği varsayılıyor. Buna rağmen BMden saldırı kararı çıkartılamazsa Amerika ve uşaklarının harekete geçeceği Bushun şu sözleriyle dile getirildi: BM ilgilenmezse Irakla biz ve müttefiklerimiz ilgileneceğiz. Irak yönetimi ise yeni kararlar istemediğini açıkladı. Bir hükümet yetkilisi, BM Genel Sekreteri ile yapılan görüşmelerde, karara bağlananlar dışında hiçbir yeni dayatmanın kabul edilmeyeceğinin iletildiğini dile getirdi. BM silah denetçileri Iraka gelse de gelmese de Amerika Iraka saldıracak açıklaması yapıldı. Denetçilerin Iraka girişi olsa olsa saldırının bir süre gecikmesine yol açabilir. Buna rağmen Irak Devlet Başkan Yardımcısı Taha Yasin Ramazan, BMyi görevini yapmaya çağırdı ve BMnin anlaşmazlıkları çözmek için saldırganlığa alet olmak yerine barışçı yollar kullanması gerektiğini ifade etti. Yeni yalanlar hamlesi: Blair dosyası Irakın kimyasal ve biyolojik silah ürettiği iddiası hiçbir maddi temele dayanmıyor. Saddam yönetiminin silah denetçilerini Iraka davet etmesinin ardından, bu kanıtların açıklanacağı ilan edildi. ABD, İngiltere ve İsrail istihbarat örgütlerinin hazırladığı düzmece dosya basına açıklandı. Ancak beklenen etkiyi sağlamak bir yana, kimse tarafından inandırıcı bulunmadı. Saldırı için yeni gerekçeler yaratmak olarak değerlendirildi. Blairin açıkladığı rapora göre, Saddam Hüseyin kimyasal ve biyolojik silahları doğrudan kontrol ediyormuş. Dahası Irak biyolojik ve kimyasal silahlar üretmekle kalmıyor, aynı zamanda nükleer silah geliştirmeye de çalışıyormuş. Bu tempo ile silahlanmaya devam ederse, İsrailden Türkiyeye ve Yunanistana kadar tüm bölge ülkelerini tehdit eder hale gelecekmiş, vb., vb. Ortadoğu ülkeleri Irakı tehdit olarak görmüyorlar, ama bölge ülkelerini düşünen ABD ve İngiltere bu tehditi görüyor ve bölge ülkelerini bu tehlikeden kurtarmak için çaba harcıyor. Ama ne hikmetse kurtarmak istediği ülkeler bu savaşa destek vermiyorlar. Savaşa uydurulan gerekçelerden biri ise ABDnin Ortadoğuya demokrasiyi getirmek istediği iddiası. Ortadoğudaki tüm gerici-faşist-siyonist-monarşik vb. devletlerin işbirlikçi yönetimlerinin Amerikan emperyalizminin desteğiyle ayakta durduğu, Ortadoğu halklarının ABDden demokrasi beklemek bir yana ona karşı derin bir nefret beslediği koşullarda, bu iddianın gülünçlüğü ortada. Bölgeninin işbirlikçi yönetimleri bölge halklarının ABDye duyduğu bu nefretten dolayı savaşa açık destek verememektedirler. Blairin dosyasının açıklanmasının ardından, BMnin eski müfettişlerinden Scott Ritter, Irakın silah kapasitesinin yüzde 90-95lik bölümünün yokedildiğini ve kalan silahların bir tehdit oluşturmadığını yineledi. Ritter, nükleer silah konusunda da altyapının yüzde 100ünün 1998de ortadan kaldırıldığını belirtti. Bundan dolayıdır ki, bir taraftan yalana dayalı dosyalar açıklanırken, diğer taraftan denetçilerin Iraka girişini engellemek için çaba harcanıyor. Bush ABD Kongresinden savaş için yetki istiyor Irak tarafından yapılan açıklama kimi çevrelerde askeri müdahaleye gerek kalmadan sorunun çözülebileceği şeklinde yorumlanırken, Bush Amerikan Kongresine başvurarak savaş için yetki isteminde bulundu. Bush Kongreden, Irakın BM kararlarına uymasını sağlamak ve Ortadoğuda barış ve güvenliği sağlamak için gereken tüm adımların atılmasına onay verilmesini talep etti. Bu talebin kabul edilmesi durumunda, haydut başı Bush Iraka savaş açmak için gereken tüm yetkilere sahip olacak. Aynı günlerde Kuveytte bir basın toplantısı düzenleyen Amerikan askeri güçlerinin komutanı General Tommy Franks, Iraka karşı operasyona karar verildiğinde, birliklerinin harekete geçmeye hazır olduğunu bildirdi. Washington Post gazetesi ise, Amerikan ordusunun Iraka saldırmak için en uygun zaman olarak Şubat ayını gördüğünü ve askeri planlamacıların mümkün olduğu kadar Tomahawk füzeleri ve B2 bombardıman uçaklarını kullanmayı düşündüklerini yazdı. Savaşa karşı görünen emperyalist ve gerici güçler (Almanya dışında) seslerini çıkartmazken, Rusya Savunma Bakanı İgor İvanov yaptığı son açıklamada, Iraka saldırmak amacıyla alınabilecek bir BM Güvenlik Konseyi kararına Rusyanın karşı çıkamayabileceği yönünde ifadeler kullandı. Öncesinde de ABD ve Rus yetkilileri ortak açıklama yaparak, iki ülkenin savaş konusunda alacakları tutumda bir yakınlık olduğuna dair mesajlar vermişlerdi. İşbirlikçi sermaye iktidarının da savaş hazırlığı kapsamındaki çabaları devam ediyor. Son olarak Washingtona giden Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel, Bushun şahinleriyle görüştü. Bu görüşmelerin içeriğine ilişkin basına ve kamuoyuna kayda değer bir açıklama yapılmadı. Egemenler savaş hazırlıklarını elden geldiğince emekçilerin dikkatinden uzak tutmaya çalışıyorlar. Seçimlere hazırlığın savaş hazırlıklarını gölgede bırakmış olması şimdilik işlerini hayli kolaylaştırıyor. Başta Amerikan emperyalizmi olmak üzere tüm savaş destekçisi gerici güçlerin maskeleri düşmüş bulunuyor. Iraka saldırmak için hiçbir gerekçeye sahip değiller. Bu ise emperyalist saldırganlığı daha yaygın ve etkili bir şekilde teşhir etmeyi kolaylaştırıyor. Bu fırsat en iyi şekilde değerlendirilmelidir. |
|||||