05 Ocak '02
Sayı: 01 (41)


  Kızıl Bayrak'tan
  Düzenin iflası ve Türkiye'nin devrimci geleceği...
  Aşılamayan sendikal ihanet barikatı
  Faşist baskı, terör ve katliamların boyutlandığı bir yıl
  Milyonlarca emekçinin kanı, emeği ve geleceği pazarlanacak!
  Azami sefalet ücreti belirlendi
  Gençlik hareketinin politizasyonu artıyor
  Barbarlık ya da sosyalizm!..
  2001: Emperyalizme köleliğin pekiştiği, sosyal yıkımın derinleştiği yıl
  Anadolu Yakası Liseli Gençlik Platformu Bülteni'nden...
  Özgürlük ve sosyalizm 21. yüzyıla damgasını vuracak!..
  Arjantin'in iflası ve Türkiye
  İşçi Kültür Evleri'nin etkinliklerinden...
  Emperyalizme karşı direniş sürüyor!..
   Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Yürüyüşümüzü engelleyemeyecekler!

O görkemli türkü daha da büyüyor, aydınlanıyor ölümsüz adlarınızla. Yüzyıllardır sömürülen, ezilen ve haklarından yoksun bırakılan halkların acısını dile getiriyorsunuz gün be gün eriyen bedenlerinizle ve faşizmin suratında bir tokat gibi patlıyorsunuz!

Zindanlarda yoldaşlarımız, siper yoldaşlarımız eşsiz bir fedakarlıkla, yüce bir inançla günleri, ayları, dört mevsimi, yani koca bir yılı geride bıraktılar. Bir direniş manifestosu yazdılar ve yazıyorlar. Devrime ve sosyalizme olan inancın büyüklüğüydü bu direniş. Öyle bir inanç ki bu, diri diri yakıldılar, kurşunlandılar, işkencelerden geçirildiler, ama teslim olmadılar. Devrimci iradenin teslim alınamayacağını, buna kimsenin gücünün yetmeyeceğini kanıtladılar hücre hücre ölümsüzleşirken.

Her yerde, görüşlerde, hastanelerde, mektuplarda hep söylediler, teslimiyet ölmektir diye. Bir yoldaşın mektubundan kısa bir paragraf aktarmak istiyorum:

“Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir direnç ruhuyla tarihsel görevlerimizi yerine getireceğimizden, yoldaşlarımıza, davamıza, işçi sınıfı ve emekçilere layık olacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın. 19 Aralık öncesiyle ve sonrasıyla tüm yaşananlar dost-düşman herkesin gözü önündedir. Bugün bütün dünya işçi sınıfının ve emekçilerin davaya inançları bizimle yeniden şekilleniyor, umutları yeniden hayat buluyor.”

“Zafere çarpan yüreğimdeki yanan kor ateşin sıcaklığıyla kucaklıyor, kolektif yüreğinden öpüyorum. Yarın bizimdir canım yoldaşım/Alaattin”.

İşte bir ÖO direnişçisinin satırlarını aktardım sizlere. İşte umut bu, sevda bu, kavga bu.

Şimdi biliyoruz ki, zindanlarda kalsa da tek bir can, tek bir ağız, özgürlüğü haykıracaktır. Canlarımızı uğurlarken gökyüzünün en güzel köşesine gözyaşlarımızı içimize akıttık, düşmana olan kinimiz ise alev alev yanmakta şimdi. Ama biliyoruz ki, bizim de günümüz gelecek ve hesaplar tek tek sorulacak. Biz devrim uğruna, işçi sınıfı uğruna bedel ödemeyi görev bildik ve görev bileceğiz. Ve gün gelecek, işçi sınıfından aldığımız güçle bedel ödeteceğiz.

Tutsak da olsanız, hücrelerde de kalsanız, onursuz bir yaşamı kabullenmediniz hiçbir zaman. “Öleceğiz ama teslim olmayacağız” dediniz ve katiller yalnızca ölü bedenlerinizi alabildiler. Şimdi sizden aldığımız o büyük miras, o büyük direniş ruhuyla kanımızın son damlasına kadar savaşacağız. Bizler de sizler gibi yaşayacak, gerekirse devrim uğruna sizler gibi tereddütsüz öleceğiz!

Bugün zindanlarda 1. yılını dolduran direnişe ve bu direnişte ölümsüzlük burçlarında bayraklaşan tüm devrimcilere selam olsun.

Son sözü hep direnenler söyleyecek. Devrimimizi engelleyemecekler!

Yaşasın Ölüm Orucu direnişimiz!

SY Kızıl Bayrak okuru/İzmir



Arjantin’de, Türkiye’de ve her yerde

Kurtuluşumuz sosyalizmdedir!..

Arjantin’de işçi ve emekçiler İMF programlarının yarattığı yoksulluk ve yıkıma karşı son çareyi ayaklanmakta buldular. Arjantin halkının öfkesine hükümet ve devlet başkanı dayanmıyor. Göreve gelen ya başlamadan istifa etmek zorunda kalıyor ya da en fazla bir hafta dayanabiliyor. Parlamentoyu ateşe veren halk sürekli olarak “Hepsi gitsin, kimse kalmasın!” sloganını atıyor. Böylelikle İMF uşaklığını yapan sermaye politikacılarının hepsini kovmak istediğini anlatmak istiyor.

Peki ya Türkiye’de neler oluyor? Biz ne bekliyoruz, bir ilahi gücün gelip bizi kurtarmasını mı? Yoksa bizim hakkımızı Türk-İş, Hak-İş, DİSK gibi sendikalar mı arayacak? Bu sendikaların başındakiler bizlerin değil, fakat sermayenin yanında olduklarını defalarca göstermediler mi?

Yoksa bizi ÖDP, EMEP, İP ya da SİP gibi içi geçmiş reformist takımımı mı kurtaracak? Oysa onların ne böyle bir konumu, ne de böyle bir niyeti var. Cezaevi direnişi ve devletin katliam politikasına karşı aldıkları tutum bile onların ne olduğunu göstermeye yeter. Onlar tatlı su solcularıdır, zora gelmezler. Onlar bu düzenin bir parçasıdırlar, ona karşı esasa ilişkin bir şey yapamazlar. Tek dertleri parlamentoya, burjuvazinin o kokuşmuş ahırına girebilmektir. Bu bile onlar için boş bir hayal olsa bile...

İşçi-emekçi arkadaş, bizim kurtuluşumuz devrimdedir, kapitalizm yıkılmadan kurtuluşumuz olanaksızdır. Bunun yolu da sınıfa karşı sınıf savaşımını yükseltmekten geçmektedir. Bugün diğer ülkelerin işçi-emekçilerine göre en büyük avantajımız bizi zafere ulaştıracak devrimci bir programımızın olmasıdır. En büyük sorunumuz bu programın farkında olmamamızdır. Ancak tek kurtuluşumuz da bu programdadır.

Onun etrafında örgütleneceğiz ve kapitalizmin burçlarına savaş bayrağımız olan kızıl bayrağı dikeceğiz. Devrimi yapacağız ve sosyalizmi kuracağız! İşçi ve emekçilerin bundan başka kurtuluşu yoktur.

Kapitalizm; baskı, zulüm, katliam, işsizlik, açlık ve sefalet demektir.

Kapitalizm; savaş ve yağma demektir.

Kapitalist barbarlığı yıkalım!
Çözüm devrimde kurtuluş sosyalizmdedir!

Bir işçi/İstanbul



Toplatılmış yayın bahanesiyle
gözaltı terörü

23 Aralık 2001 tarihinde Devrimci Demokrasi bürosu, toplatılmış yayın bulundurduğu gerekçesi ile basıldı. Büro temsilcisi Nihal Gül ve büroda bulunan 4 kişi gözaltına alındı. 26 Aralık’ta ise yine aynı gerekçeyle SY Kızıl Bayrak ve Devrimci Demokrasi’nin büroları basıldı.

Devrimci Demokrasi gazetesinin bürosunda bulunan ADHK (Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu) takvimleri ile toplatılmış gazetelere el konuldu. TMŞ polisleri SY Kızıl Bayrak büro temsilcisi Halil Akçadağ’ı “savcılık ifade alacak” gerekçesiyle gözaltına aldı. Aynı gerekçeyle Devrimci Demokrasi temsilcisi Nihal Gül de gözaltına alındı. Emniyette gözaltına alınanların ADHK takvimleri ile ilgili gözaltına alındığı söylendi. Emniyette takvimlerin içeriği ile ilgili ifade alınmak istendi. Gözaltına alınanların evleri basıldı. Baskın sırasında evdeki kitaplar ve Devrimci Demokrasi temsilcisini misafir eden Ali Yeşil de gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar ertesi gün savcılık tarafından serbest bırakıldılar.

SY Kızıl Bayrak/Kayseri



Serkan Eroğlu anıldı

Ege Üniversitesi Merkez Kampüsü’nde 24 Aralık 1998’de katledilen Ali Serkan Eroğlu anıldı. Edebiyat Fakültesi önünde toplanan yaklaşık 100 öğrenci açılan pankartlarla yürüyüşe geçti. Yürüyüş sırasında “Serkan Eroğlu aramızda!”, “Katil devlet hesap verecek!”, “Katil polis üniversiteden defol!” vb. sloganları atıldı.

Dekanlığa siyah çelenk bırakan öğrenciler kampüs çıkışına doğru tekrar yürüyüşe geçtiler. Serkan Eroğlu’nun polis-idare işbirliğinin sonucunda katledildiğinin teşhirini içeren bir basın açıklaması yapıldı. Kitle tarafından, “Hücreleri parçala tutsaklara sahip çık!”, “Yaşasın Ölüm Orucu direnişimiz!”, “F tipi üniversite istemiyoruz!”, “Serkan-Canan aramızda!” sloganları atıldı. Basın açıklamasından sonra eylem sona erdi.

Bir Ekim Gençliği okuru/İzmir