05 Ocak '02
Sayı: 01 (41)


  Kızıl Bayrak'tan
  Düzenin iflası ve Türkiye'nin devrimci geleceği...
  Aşılamayan sendikal ihanet barikatı
  Faşist baskı, terör ve katliamların boyutlandığı bir yıl
  Milyonlarca emekçinin kanı, emeği ve geleceği pazarlanacak!
  Azami sefalet ücreti belirlendi
  Gençlik hareketinin politizasyonu artıyor
  Barbarlık ya da sosyalizm!..
  2001: Emperyalizme köleliğin pekiştiği, sosyal yıkımın derinleştiği yıl
  Anadolu Yakası Liseli Gençlik Platformu Bülteni'nden...
  Özgürlük ve sosyalizm 21. yüzyıla damgasını vuracak!..
  Arjantin'in iflası ve Türkiye
  İşçi Kültür Evleri'nin etkinliklerinden...
  Emperyalizme karşı direniş sürüyor!..
   Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kızıl Bayrak'tan

Merhaba,

Yeni bir yılın ilk sayısıyla yine beraberiz.

Doğal olarak bu ilk sayımızın ağırlığını geçen yıl değerlendirmeleri oluşturuyor. Bu değerlendirmelerin yayını önümüzdeki sayılarda da sürecek. Bu vesileyle siz okurlarımızın da geçtiğimiz yıla ve bu yıl süresince yayımlanmış olan gazete nüshalarımıza ilişkin görüş, eleştiri ve önerilerini bekliyoruz. Yeni bir yılda gazetemizin de daha etkili, daha güçlü bir yayın çizgisi tutturması, biraz da okur kolektifinin katılımıyla mümkün olacaktır. Bundan böyle okur sayfasını da bu işleve uygun kullanmayı hedefliyoruz.

Okur sayfasında yayımlanmak üzere göndereceğiniz metinler, gazetemize ilişkin görüş, eleştiri ve önerilerinizi içermeli. Bunun dışında, herhangi bir siyasal gelişmeye ilişkin yazdıklarınız ayrıca değerlendirilebilir. Ve tabii, şiir, öykü, resim, karikatür türünden sanat edebiyat çalışmalarınız da...

***

11 Eylül saldırıları ardından derinleştirilen Amerikan konsepti çerçevesinde tüm kapitalist-emperyalist dünyada, içte baskı ve terör/dışta savaş olarak, devrimcilere, işçi sınıfı ve emekçilere, yoksul halklara karşı saldırganlığın artırıldığından-arttırılacağından söz etmiştik. Dünyada ve Türkiye’de o günden beri yaşanan tüm gelişmeler bu tespit ve uyarılarımızı doğruluyor. Türk devleti Amerika’nın peşinden her yere “uygun adım marş marş” koşma istek ve hevesini her vesileyle ilan ediyor. İçte baskı, terör ve yasaklarsa birbirini izlemekte.

Devrimci faaliyet her zaman olduğu gibi saldırılardan öncelikle nasibini almakta. Son dönem devrimci basın ve diğer legal mevziler, düzenin kendi hukukunu da çiğneyerek yönelttiği saldırıların hedefi haline getirilmiş bulunuyor. Antakya’da gazete temsilcimizin de içinde bulunduğu 4 devrimci basın çalışanı sudan gerekçelerle tutuklandı. Gene gazetemizin Kayseri bürosu basılıp çalışanlarımız gözaltına alındı. İstanbul’da Kurtköy İşçi Kültür Evi jandarma tarafından basıldı, kaymakamın emri gibi bir gerekçe ile mühürlendi. Vatan gazetesi kapatıldı...

Saldırıların yaşananlarla sınırlı kalmayacağı açıktır. Düzen yapısal sorunlarına bir çözüm üretme şansına sahip olmadığı oranda, sorunların devrimci çözümünü engellemeye yönelik baskı, yasak ve terör önlemlerini artırmak dışında bir çıkış bulamamaktadır. Özellikle de Arjantin örneği önlerinde dururken, artan korkularını bastırmanın başkaca bir yolu da bulunmamaktadır onlar için. Devrimci önderliğin başını ezersek, diye düşünüyorlar, olası bir halk ayaklanmasını bastırmak daha kolay olacaktır.

Düzene bu şansı tanımamak gerektiği açıktır.

Kazanılmış mevzilerimizi böylesine kaba ve hoyrat bir biçimde çiğnetemeyiz. Devrim ve sosyalizm, Türkiye’de de, Arjantin’de ve tüm dünyada olduğu gibi, işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen halkların tek şansı, tek umudu, tek seçeneğidir. Giderek büyüyen bu umudu yaşatmak, ete kemiğe büründürmek için tüm devrimcilerin daha atak, daha özverili, daha cesur bir mücadele içinde olması zorunludur.
Mücadele ve kazanımlarla dolu bir yıl dileğiyle...