Onlar İMFnin kölesi, Cottarellinin memuru olabilirler, ancak biz işçiler İMFnin kölesi olmayacağız!
Eminönü Belediyesinde de
grev ilanı asıldı
Bilindiği gibi, 1 Marttan bu yana süren TİS görüşmelerinde belediye işçilerinin lehine bir sonuç elde edilememişti. İstanbulda geçen hafta 3 ayrı belediyede grev ilanları Belediye-İşe bağlı işçiler ve sendikalar tarafından asılmıştı. Şimdi de Eminönü Belediyesindeki Genel-İşe bağlı işçiler bu dayatmalara, kırıntı şeklindeki maaş artışına ve hak gasplarına karşı 11 Temmuz 2000de grev ilanını astılar.
Genel-İş 7 Nolu şube yaptığı basın açıklamasında şunlara değindi;
DİSK Genel-İş olarak üyelerimizin, yıllardır alınteri, emeği, kan-can bedeli kazandığı hakları savunmaya çalıştık. Daha ücret zamları konusunda görüşülmeden, idari maddeler dediğimiz en temel haklarımız, sendikal kurullarımız işlevsiz hale getirilmek isteniyor. Bu, yasaları ve anayasal haklarımızı yok saymak demektir.
Daha toplusözleşme görüşmeleri başlamadan medyada %0 zamla tehdit etmeye başladılar.
Birçok belediyede olduğu gibi işgüvencemizi ortadan kaldıran taşeron uygulaması, Eminönü Belediyesinde de Temizlik Müdürlüğünün tümünde hayata geçirildi.
Bunlar İMF talimatlarıyla gerçekleştiriliyor.
Siyasi iktidar İMFnin kölesi olmuş. İMF herşeyi özelleştirin diyor. POAŞ, TEDAŞ, TELEKOM ve daha niceleri özelleştiriliyor. Onlar İMFnin kölesi, Cottarellinin memuru olabilirler ancak biz işçiler İMFnin kölesi olmayacağız.
... Biz Eminönü Belediye işçileri ve DİSK Genel-İş Sendikası olarak bütün gücümüzle greve hazırız.
.... Grevden dolayı gelişecek olumsuzlukların sorumlusu biz işçiler olmayacağız. Bunun sorumlusu haklarımızı vermeyen belediye yöneticileri olacaktır.
.... Grev kararımız tüm işçi sınıfına hayırlı olsun diyoruz.
İşçiyiz haklıyız kazanacağız! denilerek basın açıklaması bitirildi.
Grev ilanı asıldıktan sonra 60 gün içerisinde bir anlaşma sağlanamadığı takdirde grev kararı hayata geçirilecek.
Çiğli Belediyesinden bir işçiyle röportaj:
Patronlar sınıfına karşı tek yumruk, tek yürek halinde birleşelim!
Her seçimden sonra yeni seçilen belediye başkanı seçimden önce verdiği sözleri unutur, belediyenin borç batağında olduğu, bütçelerinin çok kötü olduğu vb. söylemlerle feryatlar eder. Bu, çürümüş düzenin değişmeyen politikasıdır. Bunlardan bir tanesi de İzmir'in adeta can damarı niteliğinde olan Çiğli ilçesinin belediye başkanı Tevfik Alyanak.
Çiğli ilçesinin emekçi halkını, daha çok Kürt illerinden göç etmiş Kürt-Alevi emekçileri oluşturuyor. Emekçi halkın duyarlı oldukları kültür ve taleplerine dayanarak başkanlığa gelen Tevfik Alyanak, gelir gelmez muhasebeyi bomboş bulduklarını, bir trilyon lira borç devraldıklarını, bu borçların çoğunun muhasebeye geçmemiş çekler oldukları vb. söylemleri dilinden düşürmedi.
Belediye çalışanları önceki başkan Galip Öztürk döneminde kırıntı ücretleriyle çalışmaya itilmişlerdi. Bu politika Tevfik Alyanakla birlikte değişmedi. Öyle ki, işçilerin 98 döneminden kalma alacakları var. Aylardır kimileri kırıntılarla, kimileri de ücretsiz bir şekilde çalıştırılıyor. İşçilere para verecek durumda olmadıklarını söyleyen Alyanak, bir süre önce de belediye gelirlerini kendi zimmetine geçirmek ve rüşvet almaktan, (CHP'ye haber vermemiş olacak ki) CHP İl Başkanlığı tarafından parti disiplinine verilip, görevi askıya alındı.
Gene bir başka iddia da, Galip Öztürk döneminde, Galip Öztürkle birlikte belediyenin gelirlerini kendi cukkalarına indirmeleri. Bu son gelişmelerde CHP'nin ikiyüzlüğünü ve bütün düzen partilerinin aynı bataklığın ürünü olduklarını bir kez daha gösteriyor.
Aşağıda Çiğli Belediyesinde çalışan bir işçiyle yaptığımız röportajı yayınlıyoruz.
***
Çalıştığınız belediyede yaşadığınız sorunları bize anlatır mısınız...
Çalıştığımız belediyede 350'ye yakın işçi çalışıyor. Kadrolular, sözleşmeliler ve taşerondakiler olmak üzere 3 bölümden oluşuyor. Taşerondakiler asgari ücret, sözleşmeliler 150, kadrolular da 300 milyon alıyor. 98'den beri ikramiyeler ve zorunlu tasarruflar verilmiyor. Birkaç aydır kırıntılarla idare ediyoruz.
İşçilerin yaşanan bu sorunlara karşı tavırları nedir?
İşçiler bu sorunlara karşı herhangi bir tepki geliştirmiş değil. Ama alttan alta biriken bir tepki var. 99'un Ağustos aylarında 75 işçi çıkarılmıştı. Bu esnada Belediyenin önünde oturma eylemi ve basın açıklaması yapılmıştı. Bu 75 işçinin yerine alınanlar taşerona verildi. Şimdi de 120-125 işçinin atılacağı söylentisi var. Bunların çoğu da kadrolu olanlar. Başkanın amacı yavaş yavaş sendikayı bitirmek ve taşeronu yoğunlaştırmak.
Burda Belediye-İş örgütlü. Geçenlerde basın toplantısı düzenlendi. Bir sürü vaat sıralandı, ama pratikte hiçbirşey yapılmış değil. Bizler üretimin aksatılmasından yana değiliz, ama haklarımız için gerekirse üretimi durdururuz, belediye başkanıyla görüşmelerimiz barışçıl bir şekilde sürüyor. vb.. diyorlar.
Peki bu koşullarda sizce haklarınız nasıl bir yol ve yöntemle kazanılabilinir?
Bence birilerinin bu gidişe artık dur demesi gerekiyor. Zaten birkaç aydır maaş alamıyoruz. Haklarımızı ancak mücadele edersek kazanacağız. Başkanın 3-4 ay maaş almadan nasıl geçineceğini merak ediyorum doğrusu.
En son Buca ve Karşıyaka Belediyesinde işçiler grev kararı aldılar. Bu konu üzerine ve son olarak gazetemiz aracılığıyla İzmir işçi sınıfına ne söylemek istersiniz?
Başta biz belediye işçileri bu TİS sürecinde ortak hareket etmemiz gerekiyor. Ve tüm İzmir işçi sınıfı patronlara karşı tek yürek tek yumruk halinde birleşelim diyorum. Zira artık başka çaremizde kalmadı.
Avcılar Belediyesi işvereni grevi taşıyamaz
Süreci ve gelişmeleri aktarır mısınız?
Halis (Belediye işçisi): %20-25 gibi söylentiler var ortada. Yani devlet politikasını belediyelere taşımaya çalışıyorlar. Beceriksizliklerini söylemiyorlar. Şimdi devlet politikası kalmadı. Sağlık-İş %50 ile bitirdi. Yani şimdi belediyelerin de diğer kesimlerin de %50den aşağı bitireceğini zannetmiyorum. Çünkü devlet koyduğu politikayı kendisi deldi. Sağlık-İşde %50yle toplusözleşme imzaladı. Şimdi diğer çevre belediyelerde de toplusözleşmenin %50den aşağı imzalanacağına inanmıyorum.
Avcılar Belediyesinde böyle bir sözleşmenin olabilirliği nedir?
Halis: İşçilerin hiçbir olaya doğru baktıkları yok. Çünkü işçiler temsilcilerin söylediklerini dinliyor. Sendika ise tabanda herhangi bir canlılık yaratmadı. Sağlam bir altyapı çalışması yok.
Avcılar Belediyesi işvereni grevi taşıyamaz, bunu iddia ediyorum! Neden grevi kaldıramaz? Avcıların taşeronu yeni, güç bizden yana. Sonra Avcılar halkı duyarlı bir halktır, böyle bir şeye müsade etmez. %60tan aşağı bitmez Avcılarda toplusözleşme.
Avcılar Belediyesi işvereni grevi kaldıramaz diyorsunuz. Ama elinizdeki en önemli temizlik taşerona verilmiş durumda.
Halis: Şimdi greve çıkıldığı zaman temizliği çalıştıracağımızı mı zannediyorsunuz? Temizliği durduracağız. İşçiler greve aslanlar gibi çıkar. Fakat önderlik de çok önemli, cesaret vermek, motive etmek lazım.
Avcılar Belediyesi Temizlik Bölümü Baştemsilci ile konuştuk:
Şu anda farklı belediyelerde grev ilanları asılmış durumda (GOP, Eminönü, Güngören). Avcılar Belediyesinde durum nedir?
Baştemsilci: Bizim sürecimiz devam ediyor. Biz ayın 20sinden sonra işverene bildireceğiz. Birden bire giriş yapamayız. İşverenin bize teklifi %20, biz de DİEnin açıklamasına göre 4 kişilik bir ailenin geçineceği ücret istiyoruz. Ama bunda bir esneklik de gösteremeyeceğiz, çünkü fazla bir şey istemiyoruz. Sadece insanca geçinebileceğimiz bir ücret istiyoruz. Süreç devam ediyor. Belki bu sırada bizi tekrar çağırırlar, sendika-işveren görüşmesi olur. Bu görüşmenin bizden yana bitmesini istiyoruz. Onun için şimdilik işverenle öyle kavgaya, gürültüye girmek istemiyoruz.
Peki greve yönelik hazırlıklarınız nelerdir?
Temsilci: Bizim grev komitesi, basın komitesi, eğitim komitesi, vb, hepsi hazır. Hatta dayak komitesi bile hazır.
Greve çıktığınız koşullarda taşerona karşı tutumunuz ne olacak?
Temsilci: Bizim elimizde bulunan araçları kesinlikle kullanamazlar. Kiraladıkları araçları ise bizim almamız mümkün değil. Ama bizden alınmış olan araçları yasal olarak hiç kimse kullanamaz. Grev kararı alındığı zaman bu mümkün olmuyor.
Greve çıkma konusunda işçilerin genel düşüncesi nedir?
Temsilci: Tabii bizim gönlümüz grevden yana değil. Geçmiş süreçlere dayanarak söylüyurum, burada grev yapılırsa bu da mümkün olmayan şeyler doğurur. Tabii bu grevi yapamayacağız anlamına gelmiyor. Zorlanırsak bu iş grevsiz bitmez. Kabul edeceğimiz, etmeyeceğimiz şeyler vardır. Kendi taleplerimizi kabul ettiremezsek tabii ki greve çıkacağız. Bunu kimse engelleyemez. Zaten şimdi bizim üzerimize şöyle geliyorlar. Avcılar Belediyesi deprem görmüş bir belediyedir. Doğrudur, ama sadece Avcılar Belediyesi değil, Avcılarda yaşayan tüm insanlar depremden zarar gördüler. Şimdi bunun faturasını çalışanlara yükleyemezler.
|