İçindekiler:

1 Mayıs 2023
Sayı: KB 2023/06

Çözüm ne seçimde ne mecliste!
Seçim vaatleriyle Erdoğan kendisine muhalefet!
Saray rejimi yine ırkçı dişlerini gösterdi
Sınıf mücadelesi güçlendirilmelidir!
AKP'nin emekçileri düşmanlaştırma girişimleri
Saray rejimi elini güçlendirmek istiyor...
Sahtekar zihniyet pişkinlikte sınır tanımıyor!
Şehir Hastaneleri masalı
Esas yasa fiili-meşru mücadeledir!
Kamu işçilerinin TİS süreci
İşçi sınıfının biriken öfkesi
14 Mayıs seçimleri ve devrimci parti
Sınıf mücadelesi Avrupa'ya geri dönüyor
Kapitalizm bir ölüm ve yıkım düzenidir!
Avrupa'da yoksulluk artarken...
ABD'nin savaştaki rolü ifşa oldu
Sudan'da çatışmalar ve bölgesel savaş riskleri
Gate Gourmet'te işten atma saldırısı
Rejim kadınlara düşmanlıkta çıtayı yükseltiyor!
"Yaraları sarmaya, hesap sormaya devam edeceğiz"
Haramilere verecek oyumuz yok, soracak hesabımız var!
Hatice Yürekli kavgamızda yaşıyor!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Seçim vaatleriyle Erdoğan kendisine muhalefet!

B. Serhad

 

2002 seçimleriyle birlikte başa gelen ve türlü hile ve demagojiyle iktidar koltuğunda oturmayı sürdüren AKP şefi Erdoğan, 14 Mayıs seçimlerine sayılı günler kalırken bir kez daha adeta bir muhalefet partisi edasında seçim vaatlerini sıraladı.

Aradan geçen 22 yılda işçi ve emekçileri açlık ve yoksulluğun derin kuyularına iten, kendisinden olmayan her kesimi ötekileştiren, devletin her kademesine torpille kendi yandaşlarını yerleştiren, eğitimin içini boşaltarak gençliği geleceksizliğin kör karanlığına mahkum eden, binaların sağlamlığına dahi bakmadan çıkardığı imar aflarıyla depremlerde on binlerce kişinin ölümünden sorumlu olan, israf ve şatafatın vücut bulmuş hali olan AKP şefi Tayyip Erdoğan; adeta iktidarda başka bir parti varmış gibi sorumlusu olduğu bu tabloyu sözüm ona eleştirerek seçim vaatleriyle bunları yine kendisinin değiştireceğini iddia etmektedir.

Sanki Erdoğan muhalefette!

Dinci şef hem seçim beyannamesi hem de yaptığı kimi konuşmalarda; yaklaşan seçimlerde muhtemel kaybetme riskini ortadan kaldırabilmek adına klavyenin tüm tuşlarına basarak bin bir vaatle bir kez daha toplumu kendisine yedeklemeye çabalıyor.

“Türkiye yüzyılı” diyerek sözde başarılarını ilan eden Erdoğan, 14 Mayıs’ta gerçekleştirilecek seçimler içinse adeta muhalefet partisi gibi “Yeter söz de karar da gelecek de milletindir!” şiarını öne çıkartabiliyor.

Tek adam rejimiyle, Lenin’in “burjuvazinin ahırı” olarak tanımladığı meclisi ve tüm devlet kurumlarını temsili bir yapının dahi gerisine düşüren sanki kendisi değilmiş gibi “Demokratik siyasetin önündeki engelleri kaldırmaya devam” edeceklerini iddia edebiliyor.

Yargıyı tam anlamıyla talimatla hareket eder bir pozisyona getiren, kendi karşılarında düğmesiz cüppelerini iliklemeye çalışan yargıçları hukuk kurumlarının başına atayan gerici şef “yargıda reform” demagojisini de elden bırakmıyor.

Maaşları enflasyona ezdirmeyecekmiş!

Sermayenin temsilcisi olduğunu ortaya koyarken işçilerin grevlerini yasaklayan, işçi ve emekçileri açlık sınırının altında ücretlere mahkum eden, enflasyonu yüzde 200’lerin üzerine çıkaran, işsizliğin katlanmasına sebep olan sanki kendi iktidarı değilmiş gibi şunları söylüyor: “Çalışanlarımızın kazançlarını koruyacağız. Maaşları enflasyona ezdirmeyeceğiz. Hayat pahalılığını çözeceğiz. Tüm Türkiye›ye söz veriyoruz. Bugünkü sorunları biz çözeceğiz.”

Oysa ki yeni açıkladığı seçim beyannamesinde belirttiği rakamlar dahi yine kendisinin 2011 genel seçimleri öncesinde iddia ettiği rakamların dahi gerisinde. On iki yıl önce enflasyonun tek haneye ineceğini, işsizliğin yüzde 5’e gerileyeceğini vaat etmişti. Açık ki resmi rakamlarda düşük gösterilen enflasyon dahi bugün yüzde 60’lara tırmanmış, geniş tanımlı işsizlik yüzde 23’e çıkmıştır. İşsizlik rakamları kendi dönemlerinde günden güne katlanmaya devam ederken yine seçim telaşesiyle 5 milyon yeni istihdam sağlayacakları vaadi de Erdoğan’ın açıkladığı seçim vaatleri arasında yer aldı. Kişi başına düşen milli gelirin de 10 bin 600 dolardan 16 bin dolara çıkarılacağı iddia edildi.

Yaşam tarzı ve kimlik dayatmasına izin vermeyecekmiş!

Siyasi olarak kendisine ve partisine oy vermeyen herkesi ötekileştiren, dahası ‘terörist’ ilan eden, en ufak bir eleştiri yapanı dahi zindana atmaktan geri durmayan sanki muhalefetteki partilermiş gibi konuşan AKP şefi, “Toplumumuzun hiçbir kesimine hayat biçimi ve kimlik dayatılmasına izin vermeyeceğiz” diyebilmekte de bir beis görmüyor. Diğer inançları yok eden “tek din” anlayışıyla onlara da baskılar yaparak kendi inançlarını dayatan bir anlayışla hareket eden zatın kendisi her seçim döneminde olduğu gibi yine Alevileri yedeklemek adına da Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı kurdurarak başına da kendisine hizmet edecek bir şahsı atamış durumda.

Gençlere seçim rüşveti

Üniversitelerin içini boşaltan, atadığı rektör ve dekanlarla bilimsellikten uzaklaştıran gerici iktidarın şefi, gençliği de yıllar içinde geleceksizlik ve işsizliğe mahkum etti. Eskiden dünya sıralamasında Türkiye’den ilk yüzde yer alan üniversiteler mevcutken gelinen yerde ilk 500 içerisinde dahi bir üniversite bulunmamakta. Buna rağmen seçimlerde öğrenci gençliğin de oylarını alabilmek için ücretsiz öğle yemeği, 10 GB ücretsiz internet, ilk bilgisayarda ÖTV’nin kaldırılması gibi düzen muhalefetinin daha önce sıraladığı vaatler de AKP şefinin söylemleri arasında yer aldı.

CHP’nin seçim vesilesiyle gündeme getirdiği aile sigortası, kamuda mülakatın kaldırılması, ilk otomobilin ÖTV’den muaf tutulacağı vaatleri de kopyala-yapıştır bir biçimde AKP’nin seçim vaatleri arasında yer buldu.

İmar affını ‘affedilemeyecek suç’ ilan etti

Erdoğan’ın en çok tepki çeken vaatlerinden birisi de “imar affı” ile ilgili olanı demagojisiydi. 6 Şubat’taki Maraş merkezli depremlerin ardından on binlerce insanımızın ölümüne neden olan imar aflarını kendileri yasalaştırmamış gibi bunu “affedilemeyecek bir suç” ilan edecek yüzsüzlüğü de herhalde dünyanın başka hiçbir yerinde görmek mümkün olamaz.

“İmar affını bundan sonra affedilemeyecek suçlar arasına alacağız” diyen AKP şefi, her seçim öncesinde oy devşirebilmek için 8 defa imar affı çıkarttı. Oy isterken övüne övüne anlattıkları imar aflarından en vahimi ise 2018 yılındaki imar affı oldu. Bu afla birlikte 7 milyon 238 bin 50 adet bağımsız bölüme belge veren iktidar, bu binaların depreme dayanıklı olup olmadığına bakma ihtiyacı dahi duymadı. Zira alacakları oylar enkaz altında kalan on binlerce insandan daha değerli idi onlar için.

Depremle birlikte kurtarma çalışmalarında da tam bir fiyasko yaşayan gerici şef, Adıyaman Samsat’ta 2017’de meydana gelen depremde evleri yıkılanlar hala konteynerlerde yaşarken son depremde evleri yıkılanlar için bir yıl içinde yeni evler yapacaklarını iddia etmekten de geri durmadı. Yıllardır topladıkları ama nereye gittiği belli olmayan deprem vergileriyle değil de televizyonlarda yayınladıkları IBAN’larla topladıkları yardımlarla bu konutların yapılacağı söyleniyor. Ama depremin üzerinden geçen iki buçuk aya rağmen hala enkazlar dahi tamamen kaldırılabilmiş değil.

AKP şefi, yıllardır iktidarda kendisi değil de bir başkası varmış gibi böylesi vaatleri sıralayıp iyi olan her şeyi sahiplenip olumsuz olan hiçbir şeyden sorumlu değilmiş gibi konuşmakta bir beis görmüyor. Oysa bütün bu vaatler yıllardır olduğu gibi içi boş ve daha fazla oy alma çabasından başka bir anlam taşımamaktadır. Onun bu çürümüşlüğü karşısında işçi ve emekçiler, kadınlar, gençler gerici şefi ve benzeri anlayışları tarihin çöplüğüne göndermek için mücadeleyi büyütmelidirler.