İçindekiler:

20 Mart 2022
Sayı: KB 2022/11

Yaklaşan 1 Mayıs'ın çağrısı
Ukrayna'da emperyalist savaş sürüyor
Saray rejiminin pervasızlığı
Sağlık emekçilerinin grevi üzerine
Toplumsal öfke büyüyor
Tansu Çiller sahnede
Beyazıt'ta 16 Mart eylemi
Halepçe'de katledilenler anıldı
TEKSİF yeni bir satışa hazırlanıyor!
Kadınlar 8 Mart'ta alanlardaydı
Ulusal sorun ve toplumsal devrim / 1
Almanya'daki sendikal bürokrasi
Ukrayna savaşı ve emperyalist ikiyüzlülük
Almanya militarizme yatırımlarını arttırıyor
Fransa'da Renault'ta üretim aksamaları
Silahlanma harcamalarında AB
BİR-KAR: Özgürlük, eşitlik, gönüllü birlik!
Korsika'daki eylemler
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Kadınlar 8 Mart’ta dört bir yanda alanlardaydı

 

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü geride bıraktık. Dünyada ve Türkiye’de her yıl olduğu gibi bu yıl da binlerce kadının pek çok ilde alanlara aktığı, direnişçi kadın işçilerin bu anlamlı günü işyerlerine taşıdığı coşkulu bir 8 Mart süreci yaşandı.

Yasaklara rağmen öfkenin sokakları doldurduğu 8 Mart’ı, pandeminin ve ekonomik krizin gölgesi altında, hayat pahalılığı, ardı arkası kesilmeyen zamlar, derinleşen yoksullaşma ve emperyalist saldırganlık koşullarında karşıladık.

Aynı zamanda 8 Mart’ı düşük ücretlere ve ağır çalışma koşullarına karşı onlarrin yaşandığı, zamlara ve yoksulluğa karşı ülke genelinde binlerce işçi ve emekçinin sokaklara çıktığı bir süreçte karşıladık.

Gün geçtikçe artan ve vahim boyutlara ulaşan kadın cinayetleri ve şiddet, AKP iktidarının kadınları ve LGBTİ bireyleri yok sayan gerici politikaları, feshedilen İstanbul Sözleşmesi, 6284 Sayılı Kanun’un etkin uygulanması talebi, Kürt halkına ve kadınlarına yönelik saldırılar ve derinleşen ekonomik krizle birlikte ağırlaşan yaşam ve çalışma koşulları, düşük ücretler, emperyalist savaş politikaları 8 Mart’ın gündemlerini oluşturdu.

İşyerlerinde 8 Mart

Farplas ve Pas South’ta yaşanan direnişler, kadın işçilerin bu direnişlerde oynadığı etkin rol 8 Mart’ın bu fabrikalarda coşkuyla karşılanmasına vesile oldu. Düşük ücretlere, sendikal örgütlenme hakkının gasp edilmesine, şiddete, çifte sömürüye karşı insanca yaşam mücadelesi veren kadın işçiler taleplerini hem fabrika önlerinde yaptıkları eylemlerle dile getirdiler, hem de eylem alanlarına taşıdılar.

Direnişlerin yaşandığı fabrikalar dışında 8 Mart’ın işyerlerine taşınması ne yazık ki bu sene oldukça sınırlı oldu. Sendika bürokratları kadın işçilerin yaşadıkları sorunlara karşı kayıtsızlıklarını bu yıl da sergilediler. 8 Mart’ı adeta geçiştirerek, kadın işçilerin iş yaşamındaki sorunlarına dair etkin bir çalışma yürütmek yerine gül ve hediye dağıtımıyla günü kurtarmaya çalıştılar.

Kürt kadınları  da alanlardaydı

Kürt illerinde gerçekleşen 8 Mart eylemleri bu sene de baskı ve yasaklara rağmen coşkusunu ve direngenliğini korudu. Kürt halkının siyasi temsilcisi HDP’ye yönelik saldırılar, cezaevlerinde Kürt kadın tutsaklara ve Aysel Tuğluk başta olmak üzere siyasetçilerine yönelik ağır tecrit politikaları vb. baskı ve katliam politikalarına karşı binlerce Kürt kadını yasakları tanımayıp pek çok ilde yapılan coşkulu eylemlerle alanları doldurdu.

Sadece Kürt illerinde değil merkezi illerde düzenlenen miting ve eylemlerde de Kürt kadınlarının etkin rolü göze çarpıyordu.

***

Şiddet, baskı ve sömürü kıskacında yaşayan kadınlar haklarını ve geleceklerini AKP iktidarı ve sermayedarlara teslim etmeyeceklerini, eşitlik ve özgürlük mücadelesini büyüteceklerini bu 8 Mart’ta da gösterdiler. Eylemlerin coşkusu ve pek çok ile yayılması, eylem yasaklarına, kimi illerde yaşanan saldırı ve gözaltılara karşı gösterilen kararlı ve militan tutum, kadınların mücadelesinin giderek güçleneceğini ortaya koyuyor.

Hayat pahalılığı ve yoksulluğun derinden etkilediği işçi ve emekçilerin sesini yükseltmeye, eylemler gerçekleştirmeye başladığı, pek çok işyerinde direnişlerin yaşandığı bir süreçten geçiyoruz. Toplumsal muhalefetin en diri kesimi olan kadınların hem alanlarda hem de işyerlerinde gerçekleşen direnişlerde oynadığı etkin rol bu mücadelede büyük önem taşıyor.

İşçi ve emekçilerin, kapitalizmin krizinin faturasına karşı harekete geçtiği, kadınların bununla birlikte çifte sömürüye karşı mücadelesini yaygınlaştırdığı şu süreçte verilecek birleşik mücadele, işçi ve emekçilere sömürüsüz, eşit ve özgür bir yaşamın da kapılarını açacaktır.

K. Meydan

 

 

 

 

“Hatice Kaçmaz için adalet”

 

Ankara’da 2014’te TRT sanatçısı Hatice Kaçmaz’ı katleden Orhan Munis’e uygulanan indirimini yerinde bulan Yargıtay kararı, İzmir Adliyesi önünde yapılan iki ayrı eylemle protesto edildi.

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İzmir Şubesi Kadın Komisyonu tarafından yapılan açıklamada “Erkek öldürüyor, yargı aklıyor devlet koruyor” yazılı pankart taşındı.

Basın metnini okuyan Aryen Turan şunları dedi:

“Kadın kendisine yapılan evlilik teklifini kabul etmek zorundaymış gibi, ısrarla kabul etmediği için suçluymuş gibi yansıtılmıştır. Bu ve bunun gibi tespitleri yapan hukukçuların hemcinsleri olan erkeklerle bağ kurdukları, empati yaptıklarının farkındayız.”

Bir yılda en az 339 kadın ve 34 çocuğun katledildiğini hatırlatan Turan “Kısacası erkek öldürüyor, yargı aklıyor ve devlet koruyor” dedi.

Turan, kararın altında imzası olan hakimlerin bundan sonra Türkiye’de kadına karşı işlenen suçların objektif olarak azmettiricileri ve kadın katillerinin savunmalarının yol göstericileri olduğunu belirterek şunları dedi:

“Biz kadınlar yıllardır ayrımcı ve kadın düşmanı bu zihniyete, şiddet gören kadınları değil fail olan erkekleri koruyan bu yargıya itiraz ediyoruz ve edeceğiz. Kadınların özgür, eşit, adil ve huzur içinde yaşayabileceği bir düzen kurulana kadar mücadele edeceğiz”

ÖHD Kadın Komisyonu’nun ardından Adliye önünde açıklama gerçekleştiren İzmir Kadın Savunma Ağı ise “Hatice Kaçmaz için adalet hayır hayır demektir” yazılı pankart açtı. “Erkek adalet değil gerçek adalet” sloganlarının atıldığı açıklamada basın metnini kadınlar adına Gizem Coşkun okudu.

Yargıtay kararının kadınların yaşam hakkına saldırı olduğunu ifade eden Coşkun şunları dedi:

“Evlenmek istemediğimizde, ‘hayır’ dediğimizde öldürülmemizi meşrulaştıran bu kararı tanımıyoruz.

Faillere her gün cezasızlık ile güç veren yargının, kadınların yaşam güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden iktidarın karşısına isyanımızla, öfkemizle, dayanışmamızla dikilmeye devam edeceğiz.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na buradan bir kez daha sesleniyoruz, failleri aklamaktan vazgeçin. İstanbul Sözleşmesi’ni uygulayın.”

Eylem yapılan konuşmaların ardından sona erdi.