İçindekiler:

7 Şubat 2022
Sayı: KB 2022/06

Ataletten harekete, dağınıklıktan örgütlenmeye
Saray rejimi ülkeyi şeyhlere pazarlıyor
Kürt sorunu ve CHP'nin "açılımı"
Sağlıkta ticarileşme AKP döneminde zirvede
İntihar ve "hayata veda" etmek
Kaza değil cinayet
Farplas bir yol açtı
Farplas işçileri mücadeleye devam ediyor
İşçi direnişleri yaygınlaşıyor
Marksizm ve sosyal-şovenizm / 4 - H. Fırat
Ukrayna krizi...
Pandemide ipin ucu kaçtı
Dünyada grev ve eylemler
3. Dünya Kadın Konferansı'na hazırlıklar
Kürt halkıyla dayanışmayı yükseltelim
OHAL Komisyonu lağvedilmelidir
Ressam Kazım Şimşek anlatıyor...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Ressam Kazım Şimşek: “Sanatsal ifadeyi tarihsel görev olarak görüyorum”

 

Ankara’da yaşayan ressam Kazım Şimşek İstanbul’da resim sergisi açmaya hazırlanıyor. İstanbul-Dolapdere Müze Evliyagil’de açılacak sergi 10 Şubat’tan itibaren ziyaret edilebilecek. Kazım Şimşek, düzenlenecek sergiyle ve sanat anlayışıyla ilgili sorularımızı yanıtladı…

- Uzun süredir resim sanatı ile ilgileniyorsun. Ve bugünlerde bir sergi açtığını duyduk. Resimlerini yaparken nelerden esinlendin?

Öncelikle ilginiz için çok teşekkür ederim. 10 Şubat-27 Mart tarihleri arasında İstanbul Dolapdere Müze Evliyagil’de bir sergim olacak. Ve bu vesileyle siz dostlarla orada hep birlikte olmaktan mutluluk duyarım.

Resimlerimin hareket noktası sınıfsal çelişkilerdir. Bu sergide yer alan resim serisinin adı “Moral”. Moral ile sermaye egemenliğindeki toplumların moral durumlarını kendi cephemden kavramaya ve ifade etmeye çalıştım.

Serinin ürettiğim yıllar içinde tutarlı kimliğini kazanması, Lenin’in bir ifadesini okumamla gerçekleşti. Lenin sınıfları tanımanın, onları halka teşhir etmenin önemini vurguluyordu. Sınıflı toplumlarda çözülmekte olan, bozulan bir yapının çelişkileri toplumun her kesimine nüfuz etmiş durumda ve bu çelişkiler, her bir birey için yaşamlarına egemen olan bir sancıdır. Bu değişimin sancıları aynı zamanda beni de harekete geçiren sancılardır.

Kapitalizm bizlere korkulardan, acılardan, yokluktan, umutsuzluktan başka hiçbir şey vadetmediğini ve öyle bir şey ki, yalnızca biz ezilenler için değil, egemenler için de bir cehennem olduğunu kanıtladı. Resimlerimde, yaşadığımız coğrafyanın bugününde insanları, onları koşulları içinde kavramanın yollarını, özlemlerini, kaygılarını, acılarını, mutluluklarını sınıfsal gerçeklikleri içinde kavramaya çalıştım.

- Sence sanatın besini neler olmalıdır? Senin eserlerini incelediğimizde genel olarak güncel meseleleri işlediğini görüyoruz. Bu konuda neler ifade etmek istersin?

Benim bu konudaki kanaatim, her şeyin sanatın besini olabileceğidir. Çünkü sanatçıyı biçimlendiren çağının gerçekliğidir. Sanat eseri onun zamanına verdiği bir tepkidir. Sanatın kaçınılmaz olarak besini onu üreten sanatçının içinde bulunduğu koşulların gerçekliğidir. Bu yüzden sanat eserleri her bakımdan bugünü anlamak adına, bugünün insanını anlamak adına damıtılmış bir ifadedir. Benim açımdan da açıkça sınıflı toplumun gerçekliği, tarih ve bugün içindeki anlamı, onun duygusal ifadesidir sanatın besini.

- Biraz da tekniğe gelelim. Sonuçta sanatsal açıdan kalıcı olabilmenin önemli koşullarından biri üretmekse bir diğeri de özgün bir tarz oluşturabilmek. Senin eserlerinde bu özgünlüğü görebiliyoruz. Sadece içerik açısından değil, kullandığın teknik açısından da bu böyle…

Resimlerimde tekniği belirleyen şey sizin de belirttiğiniz gibi “üretebilmek” oluyor. Anlatmak istediklerim, içerik benim için ilk önce gelir. Biçim, malzeme ve yöntem, hiçbir sınır, engel tanımaksızın üretebilmek, onları verili koşullar altında olabilecek en uygun şekilde ifade etmektir asıl motivasyonum.

Çünkü sanatsal ifadeyi aynı zamanda bir tarihsel görev olarak görürüm.

Uzun bir süredir elimdeki en ulaşılabilir araç resim sanatıydı. Bunu da en yalın malzemelerle, kağıt, kalem, mürekkep gibi malzemelerle yapıyorum. Bu sınırlı malzemeye biçimini veren, içerdiği düşünce oluyor.

Ve elbette tarihin çok farklı dönemlerinde anlatıda ve teknikte birçok farklı sanatçının bugünlere bıraktığı mirastan da ilham alıyorum. Netice olarak teknik yalnızca bir araç oluyor benim için.

Kızıl Bayrak / Ankara

 

 

Selam olsun Farplas’ta ve Alpin Çorap’ta direnenlere!

 

Haklarımız her gün elimizden alınmaya çalışılıyor. Gerek iktidarın çıkartmış olduğu yasalarla ya da patronların keyfi uygulamalarıyla haklarımız gasp ediliyor. Patronların daha fazla kâr etme hırsı yüzünde biz işçiler köle gibi çalışma koşullarına maruz kalıyoruz. Daha fazla çalışarak daha düşük ücretler alıyoruz. 2022 asgari ücret zamları açıklandı. Bunu yüksek ücret olarak gösteren patronlar sıfır zam dayatmaya çalışıyorlar.

Ülkenin dört bir yanında işçiler sokaklarda eylemdeler. Farplas işçileri de düşük ücretlere karşı gelerek, fabrikada üretimden gelen gücünü kullanarak üretimi durdurdu. Farplas patronu işçilerin taleplerini karşılamayarak işçileri hukuksuz bir şekilde işten çıkarttı. İşten çıkartılan işçi kardeşlerimiz üyesi oldukları sendikayla birlikte fabrikayı terk etmeyerek işgal eylemi yaptı. Bu durum karşısında biz işçi ve emekçiler bir gerçeği bir kez daha gördük: Devlet patronların yanında yer aldı; fabrikaya polisler geldi, işçi kardeşlerimiz işkence ile gözaltına alındı. Anayasal hakları tanınmayan işçiler, bu haklarını ararken de devletin azgınca saldırısıyla karşılaştı.

Ayrıca dün Beylikdüzü’nde bulunan Alpin Çorap işçileri de düşük zam oranına karşı sabah vardiyasında üretimden gelen gücünü kullanarak iş durdurdular. Orta vardiya ve gece vardiyası işçileri de eylemleri sürdürdü. Bunun sonucunda patron işçilerle görüşmek zorunda kaldı. %30 oranındaki zam oranı %70’e yükseltilerek işçilerle anlaşma sağlandı. Ve hiçbir işçinin işten atılmaması üzerine de anlaşıldı.

Farplas ve Alpin Çorap’ta işçiler, özellikle de en ön saflarda yer alan kadın işçiler bizlere güç veriyor. Bugün Türkiye’nin dört bir yanında kadınlar iş yerlerinde, fabrikalarda mücadele ediyorlar. Direnen tüm işçileri tekstil işçisi olarak selamlıyorum.

Bizler şunu çok iyi biliyoruz, hiçbir hak patronlar tarafından bize altın tepside sunulmayacaktır. Ama hakkımızı bizler mücadele ederek kazanabiliriz. Direnenler, mücadele edenler, bizlere ne yapmamız gerektiğini gösteriyor.

İstanbul’dan DEV TEKSTİL üyesi bir kadın işçi