İçindekiler:

25 Ekim 2021
Sayı: KB 2021/Özel-37

İşçi sınıfını bekleyen kapsamlı yıkım saldırısı
Vahim gidişatı işçi sınıfı ve emekçiler durdurabilir
Emperyalizmin ve işbirlikçilerin Taliban riyakarlığı
“Balık baştan kokar”
Peker’in ifşaatları ve SADAT
Metal işkolunda vahşi sömürü tablosu
Coşkulu İşçi-Emekçi Mitingi
İşyerlerinde kadına şiddete karşı mücadele
Alba direnişçisinden Ekmek ve Gül’e...
Reformizm ve devrim - H. Fırat
Paris Katliamı’nın 60. yılı
NATO’nun Rusya ile çatışma hazırlıkları
Pandora’da “UMUT” var!
Almanya’da işçiler mitinge hazırlanıyor…
AB dış sınırlarında “ölümüne yıldırmak”
İsviçre’de kitlesel iklim eylemi
İsviçre’de kadın cinayetleri ve şiddet
Mesleki Eğitim Merkezi: Sömürüye yasal kılıf
Boğaziçi’nde direniş hız kesmiyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

“Taciz üzerinden şov yapıyorsunuz” söylemi üzerine…

Alba direnişçisinden
Ekmek ve Gül’e mektup

 

Merhaba, ben Alba direnişçisi Semra Demirtaş. Direnişimizde iki ayı geride bıraktık. Aşağıdaki metin Ekmek ve Gül’den Dilara ve EMEP’li olduğunu bildiğimiz Sinan Karataş’ın “Taciz üzerinden şov yapıyorsunuz” sözleri üzerine 25 Eylül tarihinde Ekmek ve Gül’e ilettiğim mektup. Bu mektup uzun süre yanıtsız kaldı, sorduğumda değerlendirildiği söylendi. İlk başta herhangi bir özür dilenmedi, hatta duyup da soranlara inkar edildiğini duyduk. Ardından Dilara isimli kadın arkadaşın görüşmek istemesini söylemesinin üzerine görüştük. Özür dilediğini söyledi ama aşağıda anlattığım olayın yaşanmadığını, cümlelerin kesinlikle söylenmediğini ifade ederek inkâr etti. 

Fabrikalarda yaşanan tacize karşı verdiğimiz bu mücadeleye, direnişte tacize karşı yükselttiğimiz sese omuz vermesini beklediklerimiz şov olarak niteliyor. Ekmek ve Gül’e mektup yazdıktan sonra görüşmede Dilara özür diledi ama yine inkar devam etti. Oysa beklentim şuydu, olayın muhatabı Sinan ve Dilara’ya içinde bulunduğu kurumlar tarafından bir yaptırım uygulanmalıydı. 

Bu yaşadığımızın, sarf edilen sözlerin üzeri kapanmasın, sizlere yazdığım mektubu ileteyim. Yorum size kalsın.

**

Merhaba, ben Alba direnişçilerinden Semra Demirtaş. Bugün direnişimizin 40. günü. Direniş sürecinde yaşadığım, özür beklediğim ve beni çok etkileyen olumsuzluklardan birini sizinle paylaşmak istiyorum. Olayı yaşadığım kişiler EMEP’li olduğunu söyleyen Novares baştemsilcisi Sinan Karataş ile Evrensel, Ekmek ve Gül için röportaj yapan Dilara isimli kadın arkadaştır. 

Bir gün işten çıkarılan arkadaşlarımdan Ender Konar ile birlikte onlarla direniş ve yaşanan süreçler üzerine görüşmeye gittim. Bu görüşmede ikisi de “Taciz üzerinden şov yapıyorsunuz”, “Taciz meselesini şov çevirdiniz” şeklinde cümleler sarf ettiler. Bir kadın işçi olarak, tacize karşı mücadele etmenin gücünü yaşarken bu tarz yaklaşımlar kırıcı ve yıpratıcı oluyor. 

Mücadele etmek, bunu ifade etmek insana bir güç veriyor ama yine de bu toplumda bir kadın olarak tacize uğramış olmanın, bunu sürekli anlatmanın, herkesin duymasının ağırlığını, zorlanmasını yaşadım. Biri Petrol İş Sendikası’nın işyeri temsilcisi diğeri sol bir yayın adına muhattap olan biri olunca yaşadığım sadece kendi sınırında değil işçi ve kadın mücadelesi açısından genel bir kaygıya dönüştü. Bu cümleler böyle kolayından söyleniyor ama aynı muhabir kadın arkadaş taciz olayı üzerinden röportaj yapmaktan da geri durmuyor.   Kendisini emekten yana, kadın mücadelesinin içinde olduğunu söyleyenlerin omuz vermesi yerine bu tarz konuşmalarda bulunması işçilerin ve kadınların mücadelesine zarar verir. 

O gün kendilerine verdiğim cevapta devam edeyim. Ben iki çocuk annesi bir kadınım. Ne böyle bir olayı yaşamak ne de anlatmak kimsenin hoşuna gitmeyeceği gibi benim de hoşuma gitmiyor. Biz kadınların fabrikalarda da, toplumun her yerinde de maruz kaldığı birçok sorun var. Taciz de bunlardan biri. Ve ifade etmemiz çok zor. Çoğu kadın yaşadıklarını anlatamıyor, ifşa edemiyor. Bir yandan toplumun bakışı, bir yanda kadına dair önyargılarla uğraşmak kadınları suskunlaştırıyor. İşyerinde yaşanan olaylarda bizi en çok susturan neden işten atılma kaygısı oluyor. Ama ben ve arkadaşlarım bunlara rağmen sesimizi yükselttik, birbirimizden güç aldık.

Bizler Alba’da yaşanan sorunların çözülmesi için uğraşan, sendikalaşma çalışması yürüten işçilerdik. Fabrikada yoğun bir şekilde taciz ve mobbing vardı. Son aylarda neredeyse tüm kadınları rahatsız eden Zekeriya Bursa isimli işçiye tepkimizi koyduk. Tüm vardiya “tacizci ile çalışmak istemiyoruz” dedik. Hemen ertesinde işten atıldık, hatta tacizciden önce atılanlardanım. Tek tek şikayet ettiğimizde hiçbir çözüm olmadı. Yine bir arkadaşımızın Zekeriya Bursa’nın tacizine maruz kaldığı sırada, artık bu sorun son bulsun diye hep birlikte 14 Ağustos’ta orta meydanda toplanıp, vardiya amirini çağırıp yaşadıklarımızı anlattık. 

16 Ağustos’ta ifadelerimiz alındı,  kameralar izlendi. Kameralarda tespit edildi, gerekeni yapacağız denildi. 17 Ağustos günü işten çıkarıldık. Dediğim gibi tacizci değil biz çıkarılmıştık. Bunun üzerine arkadaşlarımız tepki gösterdi, ancak bunun sonrasında o gün öğlen gibi tacizci işten çıkarıldı. Alba’da taciz yıllardır yaşanan ve tüm şikayetlere rağmen çözülmeyen bir sorun. Zekeriya Bursa tarafından yaşananlar en yoğun taciz olayıydı. Yaşadıklarımızdan sonra öğrendik ki Zekeriya Bursa’nın bizim vardiyaya gelmesi farklı bir vardiyadan kadın işçinin şikayeti üzerine olmuş. 

Tek tek olunca çözülmeyince hep beraber “tacizci ile çalışmak istemiyoruz” dedik. Herhangi bir özür dilenmediği, hatta duyup da soranlara inkar edildiğini duyduğumdan Ekmek ve Gül’e kendim anlatmak istedim. 

Aynı zamanda Sinan Karataş ve Dilara ile ilgili gerekeni içinde bulunduğu kurumların yapmasını da talep ediyorum.

Petrol İş üyesi Alba direnişçisi
Semra Demirtaş
25 Eylül 2021-Cumartesi