İçindekiler:

19 Şubat 2021
Sayı: KB 2021/Özel-08

Garê hezimeti ve toplumsal muhalefet
“Gare operasyonu” ve yeni saldırı dalgası
Boğaziçi direnişi 7. haftasındaydı
“Yeni Anayasa” kim için, hangi ihtiyacın ürünü?
S-400 sorununda iktidarın çaresizliği
Eğitimde ikinci yarıyıl da kaosla başladı
Kod-29: Sermayenin yeni silahı
Soma’da katiller aklandı…
“Hiçbir işçi köle değildir!”
“Türkiye’de günde 3 işçi eylemi”
Tarihsel TKP: Saklanan tarih - H. Fırat
Birlik ve program sorunu - F. Engels
Emperyalist çelişkiler derinleşiyor
Bayram Karaçam’ı kaybettik
Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
Salgında kadın olmak!
Kadın Üniversiteleri...
Ankara’da üniversiteliler kaçırıldı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Ankara’da üniversiteliler
kaçırıldı

 

Ankara’da üniversite öğrencileri 18 Şubat günü sivil bir araca bindirilerek kaçırıldı. Üniversite öğrencilerinin evlerinin önünde GBT bahanesi ile sivil bir araca bindirildiği ve kaçırıldığı açıklandı. Aynı gün, kaçırılan öğrencilerin darp ve işkence edildiği, Boğaziçi eylemlerine bir daha katılmamaları yönünde tehditlere maruz kaldığı ve Ankara’nın farklı semtlerine bırakıldıkları bildirildi.

Kaçırılan öğrenciler yaşadıklarını anlattı

Ankara’da Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi Ali Berke Aydoğan, Uğurcan Baynal ve S.B isimli öğrenciler serbest bırakıldıktan sonra İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube’sinde basın toplantısı gerçekleştirdi.

Açıklamayı Üniversiteli Genç Kadınlar adına yapan Nisan Çıra, avukatlardan aldıkları bilgiye göre kaçırılan öğrencilerin gözaltı veya hastane işlem kayıtlarının bulunmadığını ifade etti.

Arkadaşlarının kaçırıldıktan iki saat sonra Ankara’nın farklı semtlerinde bırakıldıklarını dile getiren Çıra, “Faşist AKP-MHP iktidarı bilmelidir ki baskılarınız, gözaltlarınız, tutuklamalarınız bizleri hiçbir zaman yıldıramadı yıldıramayacak” dedi.

Kaçırılan öğrencilerden Ali Berke Aydoğan ise, polislerin birkaç soru sorma bahanesiyle kendisini arkadaşlarından uzaklaştırdığını belirterek şunları anlattı:

“Yaka paça arabaya bindirdiler. İki saat boyunca tehdit ederek, fiziksel şiddet uygulayarak arabayla dolaştırdılar. Bir ara Ankara dışına çıktık. Gölbaşı’nda bir sokakta arabayı yavaşlatıp, durdurmadan ‘defol git’ diyerek arabadan attılar. ‘Arkadaşlarına söyle onları da alacağız. Sokakta dolaşamayacaksınız öldürürüz’ diyerek bizi ölümle tehdit ediyorlar. İstedikleri kadar tehdit edebilirler. Ne yapmaya çalışırlarsa çalışsınlar, bizi sindiremeyecekler, hiçbir şekilde geri adım atmayacağız. Ellerinden geleni artlarına koymasınlar.”

Kaçırılan diğer öğrenci Uğurcan Baynal ise, “90’lı yılların uygulamalarını hala sürdürmek isteyenler olabilir. Belli başlı olayların içinde olduğumuzu, herkesi toplayacaklarını söylediler. Bu süreç geçici. Gençlik kazanımlarına kazanım katarak ilerleyecektir. Tüm kayyımlar gidinceye kadar direneceğiz” dedi.

“Gücümüz yerinde, yüreğimiz yetiyor!”

İstanbul’da üniversite öğrencileri de ertesi gün basın toplantısı düzenleyerek saldırıyı protesto etti.  İnsan Hakları Derneği’nde yapılan basın toplantısında Üniversite Öğrencileri adına basın metnini okuyan İstanbul Üniversitesi öğrencisi Cihan Çiçek, 4 Ocak günü Boğaziçi önünde başlayan ve pek çok ile yayılan eylemlere dönük iktidarın ve sözcülerinin saldırılarına değinerek şunları söyledi:

Direnişin başladığı ilk günden bu yana devlet, polisiyle mahkemeleriyle, bakanları, diyanet işleriyle çeteleriyle her yandan öğrencilere yönelik saldırılarını devam ettiriyor. Havuz medyası eliyle her gün basında hedef göstererek ‘sapkın’, ‘marjinal’ ve direnen herkese söylenen ‘Terörist’ söylemleriyle saldırıyor. Öte yandan, Boğaziçi direnişi taleplerinin diğer üniversitelilerin de talepleriyle ortaklaşması ile birlikte direniş büyüyor ve yaygınlaşıyor.

Çiçek saldırılara rağmen direnişin büyüdüğüne dikkat çekerek “2 Şubat’ta Kadıköy’de toplanan binlere pandemi bahane edilerek saldırılmış, onlarca arkadaşımız gözaltına alınmış, Kadıköy’de yürüyen yüzlerce insanın üzerine polis son hızla araba sürmüştür. Gözü dönmüş saldırganlık ev baskınları, tutuklamalarla devam etmiştir. Soruyoruz; direniş baskılarınızla biter mi? Cevabımız; öfkemizi örgütlediğimiz bir araya gelişlerimizdedir. Kampüs içerisinde yapılan eylemlerde, meydanlarda atılan sloganlarda, Boğaziçi Güney kampüsünde süren direnişimizdedir” dedi.

Süreç boyunca 11 kişinin tutuklandığını, 30’a yakın kişinin ev hapsi aldığını, meydanların, şehirlerin abluka altına alındığını ifade eden Çiçek “Bu saldırılarla gündemimizi kaydırmaya çalışanlara taleplerimiz açık ve nettir diyerek yineleyelim; Melih başta olmak üzere bütün kayyımlar istifa etsin. Üniversite yönetiminde söz, yetki, karar, bileşenleri tarafından belirlensin. Kampüslerde polis ablukası dağıtılsın. Tutuklu arkadaşlarımız serbest bırakılsın” diye konuştu.

Açıklamada son olarak şunlar ifade edildi:

18 Şubat Salı günü Ankara’da güpegündüz 3 sıra arkadaşımız, 3 üniversite öğrencisi polisler tarafından kaçırıldı. Bu yöntemler bu devletin tarihinde var. Öğrencileri kaçırıp ajanlaştırma teklifleri, öğrencileri kaçırıp işkence yapma, öğrencileri kaçırıp faili meşhur cinayetler işlemelerinden biliyoruz. İnsan öldürmenin kodlarına işlendiği bu devletin yapısını bugün bütün aymazlığı ile hepimiz görüyoruz. Bir tek sıra arkadaşımızın dahi başına gelecek herhangi bir şeyden başta EGM olmak üzere, İçişleri Bakanlığı sorumludur.

Taleplerimizi ve sözümüzü buradan tekrarlıyoruz. Başta Melih Bulu olmak üzere, kayyım rektörler gidecek, tutuklu arkadaşlarımızı ellerinizden alacağız.

Üniversiteler bizimdir, bizimle özgürleşecek!

Yök, polis, medya bu abluka dağıtılacak!”