2 Ekim 2020
Sayı: KB 2020/Özel-16

Rejimin saldırılarına karşı birleşik mücadeleye!
Kürt halkıyla eylemli dayanışmanın önemi
Azerbaycan-Ermenistan çatışması ve sosyalist çözüm
İsrail’le “gerilim” bahane, ticaret şahane
YEP’ten yansıyan iflas tablosu
“Yeni sürüm” hak gaspı
İnsanca bir yaşam için mücadeleye!
Eğitim ve sağlık hakkımızdan vazgeçmiyoruz!
Komünist Enternasyonal Kuruluş Kongresi’nde konuşma... - Mustafa Suphi
Milliyetler ve Sömürgeler Meselesi üzerine konuşma - İsmail Hakkı
ABD seçimleri ve burjuva demokrasisinin ikiyüzlülüğü
Kolombiya: Şiddet, katliamlar protestolar ve kazanım
Salgın hastalıkların toplumlarda yarattığı değişimler
Avrupa’da MİT’in kirli operasyonları
Teslim Demir yoldaş hep bizimle…
Wuppertal’da Teslim Demir yoldaş ve Ulucanlar anması
Ulucanlar şehitleri ve Teslim Demir etkinliklerle anıldı
İzmir'de Teslim Demir ve Ulucanlar şehitleri anması
Bahçelievler Katliamı’nın 42. yılı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

İnsanca bir yaşam için mücadeleye!

 

Geçtiğimiz günlerde Türk-İş güncel olarak açlık ve yoksulluk sınırı verilerini açıkladı. Açıklamaya göre açlık sınırı 2 bin 447 TL, yoksulluk sınırı ise 7 bin 973 TL. Yani bu ülkede milyonlarca insan yoksul bile değil. Yoksulluk sınırını bir kenara bırakalım, Türkiye’de 28 milyon çalışanın 10 milyonu asgari ücret ile çalışıyor. Bu demek oluyor ki emekçilerin üçte birinden fazlası açlık sınırının altında bir ücretle çalışıyor. Sermaye devleti her yıl sonunda simit-çay hesabıyla belirlediği asgari ücret ile milyonlarca emekçiyi aileleriyle birlikte açlığa mahkûm ediyor.

Ancak asgari ücret dahi alamayan milyonlar madalyonun diğer yüzünü oluşturuyor. Kayıt dışı çalıştırılan binlerce emekçi, esnek çalışma dayatılan kadınlar, göçmen işçiler asgari ücretin çok çok altında ücretlere çalıştırılıyorlar. İşsizliği bir sopa olarak kullanan sermayedarlar iş vermeyi bir lütuf sayıp emek gücünü yok pahasına satın alıyorlar. Pandemi süreci bu tablonun ağırlaştığı bir dönem olarak geçti/geçiyor. İşten çıkarma yasağı yalanıyla ücretsiz izni yasalaştıran AKP iktidarı 3 milyonu aşkın emekçiye günde 39 TL ile yaşa yaşayabilirsen dedi. İşsizlik sopası emekçilerin başında sallanırken pandemiyi fırsata çeviren kapitalistler işçi çıkarmaya yöneliyor, kalanlara düşük ücret dayatıyor, az işçiyle daha çok işi daha ucuza yapıyor.

Mutfak yanıyor, ücretler eriyor!

Her ne kadar sarayın Ekonomi Bakanı ekonominin uçtuğundan bahsetse de emekçilerin cebi de mutfak da aksini söylüyor. Sarayın rantla, yağmayla, soygunla şişirdiği kasası büyümeye devam ediyor olabilir, kapitalistler kâr oranlarında birbirleriyle yarışıyor da olabilirler fakat raflarda fiyatlar almış başını gidiyor, maaşlar ise eridikçe eriyor.

Ekonomik krize çözüm üretme iradesi, yeteneği ve çabası olmayan rejim, Türk parasının değer kaybetmesini durdurmak adına Merkez Bankası’ndaki döviz rezervlerini harcadı. Ancak bu hamle de işe yaramadı ve TL’nin değer kaybı devam etti. Faiz oranlarını yükseltti. Bu da beklediği sonucu yaratmadı. TL değer kaybederken, enflasyon yükseldikçe yükseldi. 2020 başında 339 dolar eden asgari ücret Eylül başıyla birlikte 308 dolara kadar geriledi.

İnsanca bir yaşam için mücadele edelim!

Zaten parlak olmayan ekonomik tablo pandemi ile beraber daha da kötüleşti. Sermaye düzeni ve iktidardaki AKP-MHP bloku ise faturayı işçi ve emekçilerin sırtına yıkmakta oldukça pervasız. Pandemi boyunca sermayedarları kurtarmak için paket üstüne paket açıklayanlar, milyarlarca TL’lik teşvikler verenler, fonları talan edenler; işçilere sundukları düşük faizli kredileri, kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izinleri bir başarı öyküsü olarak anlatıyor. Eğitimden sağlığa tüm temel kamu hizmetleri felç olmuş, TL dolar karşısında dibe vurmuş, işsizlik oranı rekor kırmışken başarı öyküleri yazmak da “dolar ile ne alakanız var” diyebilme aymazlığını gösteren bir bakana yakışır elbet.

Ancak işçi ve emekçiler bu pervasızlık karşısında çıkışsız değildir. Sosyal ve siyasal sorunların çok yönlü olarak biriktiği, tabir uygunsa toplumun burnundan soluduğu bugünlerde işçi sınıfı çok çeşitli toplumsal kesimlere öncülük edebilecek yegâne güçtür. Haklarına, geleceğine, onuruna sahip çıkmak isteyen emekçiler ayağa kalktığında asla yalnız yürümeyecek ve bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

 

 

 

 

 

İç Anadolu’da işçiler arasında Covid-19

 

AKP iktidarı ekonomi alanında ve yaşamda “normalleşme” güzellemeleri yaparken koronavirüs yayılmaya devam ediyor. Koronavirüs salgınının faturasını işçi ve emekçiler yaşamları ve sağlıkları ile ödemeye zorlanıyor. Salgının etkisinin arttığı son örnekler de İç Anadolu bölgesinden Kırşehir, Aksaray, Kayseri kentleri oldu. Bölgede işçi birlikleri de mücadele çağrılarını sürdürüyor.

Kırşehir 

Koronavirüs salgını, Kırşehir’de yüzlerce işçiyi etkiliyor. Her geçen gün daha fazla işçinin korona testi pozitif çıkıyor. Kırşehir Belediyesi’nde yüzlerce işçi koronavirüs salgınından etkilendi. Özellikle temizlik işçileri arasında salgının etkisi artıyor.

Kırşehir’in en büyük fabrikası olan Petlas’ta 400 işçi karantinaya alındı. Petrol-İş sendikasının örgütlü olduğu fabrikada, yüzlerce işçinin karantinada olması yaklaşık 3000 işçinin çalıştığı Petlas’ta üretimi zerrece etkilemedi. Petlas kapitalistleri siparişlerin yetişmesi için işçilerden çok daha fazla çalışma beklediğini söyleyebilecek kadar arsızlaşıyor.

Birleşik Metal-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu Çemaş Döküm fabrikasında 60 işçi koronavirüs salgını nedeniyle karantinaya alındı. İşçiler, sayının çok daha fazla olduğunu öne sürüyor. İşçilerin yaşamına yönelik açık tehdidin var olduğu koşullarda bile çarklar dönmeye devam ediyor.

Ayrıca Kırşehir Organize Sanayi bölgesinde bulunan Sina Moda Tekstil’de onlarca işçinin testi pozitif çıktı. Sina Moda Tekstil kapitalistleri önlem olarak sadece koronavirüs testi pozitif çıkan işçileri eve göndermekle yetindi. Aynı zamanda işçilerin karantinada oldukları günlerde ücretlerini ödemedi, sigorta primlerini yatırmadı.

Kayseri

Korona salgını, Kayseri’de bulunan üretim merkezlerinde her gün daha fazla işçiyi etkiliyor. Boyçelik, Merkez Çelik, Erbosan, MBT, Yataş’ta yüzlerce işçi karantinaya alınmıştı. Kayseri, Mimar Sinan, İncesu, Serbest Bölge sanayi merkezlerinde salgın yüzlerce fabrikaya yayılmış bulunuyor. 

Buna karşın kapitalistler genel olarak sadece koronavirüs testi pozitif çıkan işçileri eve göndermekle yetiniyorlar. Aynı zamanda işçilerin karantinada oldukları günlerde ne ücretleri ödeniyor ne de sigorta primleri yatırılıyor.

İşçiler yayılan koronavirüs salgınına rağmen can pahasına çalıştırılıyorlar. Önlem almayan patronlar, salgının etkilerini saklamak için mesai yapıyor, işçileri de baskı altında tutuyorlar. Küçük işletmelerde sadece üretime ara verilirken, büyük işletmelerin tümünde üretim sürüyor, çarklar işçileri yaşamı hiçe sayılarak döndürülüyor. Ayrıca birçok fabrikada koronavirüse rastlandığı halde rakamlar ya hiç verilmiyor ya da olduğundan çok daha düşük gösteriliyor. Ücretli izin hakkı gasp ediliyor. İşçiler ücretsiz izne gönderiliyorlar.

Küçük ölçekli birçok işletme kapandı. Son olarak Cıngıllıoğlu, Boyteks, Boytaş, Ceha fabrikalarında yüzlerce işçi karantina altına alındı. Öte yandan fabrikalarda salgına rağmen çalıştırılan işçilerin tepkisi de öfkesi de artıyor.

Kayseri İşçi Birliği koronavirüs salgını koşullarında çalışmaya karşı işçileri mücadeleye çağırıyor. Ölümcül sömürü çarkına teslim olmak yerine hayatları, onurları ve gelecekleri uğruna mücadele etmenin önemine dikkat çekiyor.

Aksaray

Mercedes, Colins, Sütaş vb. büyük fabrikalarda çalışan yüzlerce işçinin salgından etkilendiği ifade ediliyor. Salgının büyümesine rağmen çarklar dönmeye devam ediyor. Bu nedenle her gün yeni vakalar karanlık tabloya ekleniyor. Koronavirüs çıkan işçiler dışındaki işçileri sömürmeye devam eden kapitalistler karantinaya aldırdıkları işçilere bu günlerin ücretini ise vermiyorlar. 

Aksaray’da işçilerin korona ile ilgili olarak konuşmalarını itibar kaybı olarak gören Mercedes, Colins, Sütaş sermayedarları “işyerinin sırlarını ifşa ediyorsunuz” bahanesi ile işçilerden savunma istiyorlar. Sendika ağaları ise tüm olup bitenleri suskunlukla geçiştiriyor, virüsün işçilere bir şey yapmadığı vb. konuşmalar yaparak işçileri çalışmaya ikna etmek için çabalıyorlar.

Aksaray İşçi Birliği koronavirüs salgınına rağmen işçilerin çalıştırılması dayatmasına karşı işçileri mücadeleye çağırıyor.