2 Ekim 2020
Sayı: KB 2020/Özel-16

Rejimin saldırılarına karşı birleşik mücadeleye!
Kürt halkıyla eylemli dayanışmanın önemi
Azerbaycan-Ermenistan çatışması ve sosyalist çözüm
İsrail’le “gerilim” bahane, ticaret şahane
YEP’ten yansıyan iflas tablosu
“Yeni sürüm” hak gaspı
İnsanca bir yaşam için mücadeleye!
Eğitim ve sağlık hakkımızdan vazgeçmiyoruz!
Komünist Enternasyonal Kuruluş Kongresi’nde konuşma... - Mustafa Suphi
Milliyetler ve Sömürgeler Meselesi üzerine konuşma - İsmail Hakkı
ABD seçimleri ve burjuva demokrasisinin ikiyüzlülüğü
Kolombiya: Şiddet, katliamlar protestolar ve kazanım
Salgın hastalıkların toplumlarda yarattığı değişimler
Avrupa’da MİT’in kirli operasyonları
Teslim Demir yoldaş hep bizimle…
Wuppertal’da Teslim Demir yoldaş ve Ulucanlar anması
Ulucanlar şehitleri ve Teslim Demir etkinliklerle anıldı
İzmir'de Teslim Demir ve Ulucanlar şehitleri anması
Bahçelievler Katliamı’nın 42. yılı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

YEP’ten yansıyan iflas tablosu

 

AKP-MHP iktidarının son yıllarda “Yeni Ekonomi Programı” adıyla açıkladığı, ekonomiye dair orta vadeli hedeflerin yer aldığı program 29 Eylül’de T. Erdoğan’ın damadı Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklandı.

Türkiye kapitalizminin derinleşen krizi eşliğinde TL dibe vurmaya ve her gün döviz kurunda yeni rekorlar kırılmaya devam ederken açıklanan program, hem içi boş hedefleri hem de iflas tablosunu gözler önüne serdi.

Tutmayan hedeflerin ve parlak tabloların sıralandığı, yerli/yabancı sermaye çevrelerine ekonomi reklamı yapma işlevi gören YEP, bugün bu işlevini de yerine getirmedi. TL’nin kayıplarında ve döviz kurlarında kısa süreli toparlanma olsa da, toplantının sonrasında döviz kuru yüksek seviyelerde dalgalanmayı sürdürdü.

Vergi Denetim Kurulu Ataşehir Hizmet Binası’nda düzenlenen basın toplantısında, damat bakan Albayrak “Temamız yeni dengelenme, yeni normal, yeni ekonomi” ifadeleriyle programı açıkladı.

Pandemi sürecindeki icraatlarını sayarak övünen Albayrak, destek paketlerinin toplam büyüklüğünün 494 milyar TL ile milli gelirin %10’una ulaştığını söylerken Erdoğan’ın başlattığı bağış kampanyasına ise değinmedi. 6,2 milyon aileye birer seferlik dağıtılan 1.000’er lirayla övünen Albayrak, en düşük emekli maaşını 1500 TL’ye çıkardıklarını söyledi. Açlık sınırının altında olan bu miktarla övünme aymazlığı sergileyen Albayrak, işçi ve emekçileri hak kaybına uğratan ve patronların elini güçlendiren kısa çalışma ödeneğinin kapsamını genişleterek uzattıklarını da sözlerine ekledi. İşsizlik ödeneğinden 3,6 milyar TL tutarında destekte bulunduklarını söyleyen Albayrak, bu ödenekten patronlara akıtılan miktarlara değinmedi. Ancak Albayrak, sektör odaklı vergi indirimleri ile işletmelere destek olduklarını ve 40 milyar TL tutarındaki SGK ve Bağkur primi ile 29,4 milyar TL vergi ödemesini ertelediklerini ifade ederek kapitalistlere olan desteklerinin altını çizdi.

Pandemi döneminde işçi ve emekçileri borç batağına saplamakla da övünen Albayrak, aylık geliri 5 bin TL’nin altında olan yaklaşık 9 milyon kişinin 47,5 milyar TL bireysel ihtiyaç desteğinden yararlandığını belirtti. İşsizlik, kısa çalışma ödeneği ve düşük ücretlerle açlığa mahkum ettikleri işçi ve emekçilere verdikleri kredileri “başarı” olan sunan Albayrak, patronlara da 143 milyar TL işe devam finansmanı verdiklerini açıkladı.

Tüm göstergeler olumsuz güncellendi

YEP’te açıklanan işsizlik, büyüme, enflasyon, bütçe ve cari açık hedefleri ekonomideki iflas tablosunu gözler önüne serdi. Bu yıl için yüzde 0,3 ekonomik büyüme iddiası ortaya kondu. Önceki YEP hedefi yüzde 5 büyümeydi. Gelecek yılki büyüme beklentisi ise yüzde 5,8 olarak açıklandı. Yıl sonu enflasyon hedefi ‘şimdilik’ yüzde 8’lerden yüzde 10,5’e yükseltildi. İşsizlik tahmini yüzde 13,8 olarak duyuruldu.

Ekonomideki iflas tablosu bütçe ve ödemeler dengesindeki açıklara da yansıdı. Her ikisinde de beklenen açığın gayri safi yurtiçi hasılaya oranında önceki tahminlere kıyasla iki kat artış yaşandı. Önceki YEP’te cari açığın GSYH’ye oranı beklentisi yüzde 1,2 olurken, yeni beklenti yüzde 3,5’e yükseltildi. Bütçe açığının GSYH’ye oranı beklentisi yüzde 2,9’dan yüzde 4,9’a çıkarıldı.

Benzer tablo 2021 yılı hedeflerindeki güncellemelere de yansıdı. “Büyüme” haricinde tüm beklentiler olumsuz yönde güncellendi. Büyüme beklentisi yüzde 5’ten yüzde 5,8’e çıkarıldı. Enflasyon yüzde 6’dan yüzde 8’e, işsizlik oranı yüzde 10,6’dan yüzde 12,9’a yükseltildi. Cari açığın GSYH’ye oranı beklentisi yüzde 0,8’den yüzde 1,9’a çıkarılırken, bütçe açığı beklentisi de yüzde 2,9’dan yüzde 4,3’e yükseltildi.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Yeni Ekonomi Programı açıklamasında da ekonomiye dair boş hayaller yaymayı sürdürürken, krizin dışa vurduğu döviz kurlarıyla ilgili ne diyeceğini bilemedi, “Ben oraya bakmıyorum, kur bizim elimizde” ifadelerini kullandı.

Tabloyu işçi-emekçilerin mücadelesi değiştirebilir

AKP-MHP rejiminin YEP ile 2020 ve 2021 yılı için açıkladığı “şişirilmiş” beklentileri dahi ekonomideki iflas tablosunu gözler önüne seriyor. YEP’e göre, işsizlik ve enflasyonun 2 yıl daha yüksek seyredeceği bir tablo hedefleniyor. Rejimin hedeflerinin en iyimser biçimde sunulduğu YEP, işçi sınıfını ve emekçileri çok daha ağır bir tablonun beklediğine işaret ediyor. AKP-MHP rejiminin, krizin faturasını işçi-emekçilere ödetme programının hayata geçip geçmeyeceği, işçi sınıfı ve emekçilerin bunu kabul edip etmeyeceğine ve buna karşı ortaya koyacağı mücadeleye bağlı olacaktır.

 

 

 

 

 

AKP-MHP koalisyonu sermayeye vergi affı için düğmeye bastı

 

AKP-MHP rejimi pandemi sürecinde kapitalistlerin çıkarlarını korumak için her türlü önlemi aldı. Önlem paketlerinin tümü kapitalistlerin teşviki, kriz ve pandeminin faturasının işçi ve emekçilere ödetilmesi hedefiyle çıkarıldı. Geçtiğimiz dönemde pandemi önlemleri adına başta büyük holdingler olmak üzere şirketlerin vergi ve sosyal güvenlik primleri ve kredi desteklerinin ödemeleri 6 ay ertelenmişti.

Öte yandan AKP-MHP iktidarı, sermaye düzeninin adeta rutin işleyişi haline gelen vergi aflarını yeniden gündeme getirdi. Gecikme faizinin silinmesi, faiz indirimi, vergi borcu affı, SGK prim borç yapılandırması, e-haciz ve borç yapılandırma vb. düzenlemelerin Ekim ayı içerisinde meclise getirilmesi söz konusu. Meclise sunulacak olan yasa teklifi, borçların anaparalarının taksitlendirilmesini, borçlara ait gecikme faizi ve cezalarının bir bölümünün silinmesi ve kalan bölümünün uzun vadelere yayılarak taksitlendirilmesini içeriyor. Geçmişteki borç yapılandırılmalarından yararlanıp şartları yerine getirmeyenlerin de yeni uygulamadan yararlanması sağlanacak.

Kamuoyuna, pandemi sürecinde özellikle hizmet sektörünün yaşadığı daralmadan etkilenen esnaf ve küçük işletmeler için müjde olarak lanse edilen vergi afları, sarayın sunduğu tüm nimetlerden yararlanan yandaşlar ve tüm kapitalistler için çıkarılmaktadır. Amaç; işçi ve emekçilerin sırtına daha ağır ekonomik-sosyal yükler bindirerek Türkiye ekonomisini döndürmek ve kapitalistlerin kasalarına akan karların azalmasını engellemektir.

Öte yandan, işçi emekçiler dolaylı ve dolaysız vergilerle tüm kesintileri peşin peşin ödeyerek süreklileşen bir soygunla yüz yüzedir. Açlık sınırının altında ücretlere mahkûm edilen milyonlar, ağır bir borç sarmalı altında ölüm-kalım savaşı veriyor. İşçi ve emekçilerin borçları ilk fırsatta hacizle tahsil ediliyor. İşçi ve emekçilerden çeşitli biçimlerde yapılan kesintilerle biriken milyarlarca lira harami saltanatına ve şatafata, savaşa ve sermayeyi teşvike harcanıyor.

Ücretsiz izin ve kısa çalışma ödeneği gibi uygulamalarla işçi ve emekçilerin zaten açlık sınırının altında olan ücretleri işsizlik fonu yağmalanarak veriliyor. Yılık enflasyonun %30‘larda seyrettiği, temel tüketim ürünlerine ve zorunlu ihtiyaç kalemlerine yapılan zamlarla ücretlerin sürekli eridiği bir dönemde, artan oranlı dolaylı vergilerle de işçi ve emekçilerin kursağındaki lokmaya göz dikiliyor.

Nüfusun büyük bölümü yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Ancak bir avuç sermayedara bir taraftan sınırsız destek ve teşvik sağlanırken diğer taraftan vergi yükü büyük bir pervasızlıkla işçi ve emekçilerin sırtına yükleniyor. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi 2020 yılında da sermaye iktidarı toplam vergi gelirlerinin %70’i aşan bölümünü dolaysız vergilerden karşılamayı öngörüyor. Sermaye devletinin vergi gelirlerinin tümü ücretlerden kesilen dolaysız ve dolaylı vergilerden oluşmaktadır. Kaynağı da işçi ve emekçilerin sömürüsüdür.

Sermaye düzeni var oldukça her türden eşitsizlikte olduğu gibi vergi konusundaki adaletsizlik de son bulmayacaktır. Sermayeye vergi affı ile amaçlanan aynı zamanda işçi ve emekçilerin ayaklarına vurulan kölelik zincirlerine bir halka daha eklemektir.

AKP-MHP iktidarının bu pervasız uygulamalarına karşı işçi ve emekçilerin temel görevi “İnsanca yaşamaya yeten asgari ücret!”, “Artan oranlı gelir vergisi!”, “Servet vergisi alınsın!”, “Asgari ücretliden vergi alınmasın!”, “Her türlü dolaylı vergi kaldırılsın!”  Talepleri ile mücadeleyi yükseltmektir.

 M. Devrim