13 Aralık 2019
Sayı: KB 2019/46

İnsanca bir yaşam sosyalizmde!
Libya’daki kukla hükümetle anlaşmadan zafer çıkar mı?
IMF’nin kuruluşu ve Türkiye ile ilişkisi
Dinsel gericilikle uyuşturulmuş işçi ve emekçiler
Asgari ücret zam görüşmeleri ve ötesi
Asgari sınırları aşan bir asgari ücret talebi
Türk-İş 23. Olağan Genel Kurulu üzerine
“Göstermelik eylemler değil, kazanana kadar grev!”
DEV TEKSTİL Aralık Ayı Genişletilmiş MYK Toplantısı gerçekleşti
DİSK Tekstil ihanetlerine bir yenisini ekledi!
Tarihsel çağ ve yeni tarihsel dönem- 1 - H. Fırat
Fransa’da genel grevin karnesi
NATO’nun 70. yıl zirvesi
Enternasyonal Emekçi Kadın Komisyonu’nun Trier gezisi
Otomotiv sektöründe küresel işçi kıyımı artarak sürüyor
Metal işkolunda kadın işçilerin durumu, sorunları ve talepleri
‘Özgürlüğümüz ve geleceğimiz için Eğitim Hakkı Çalıştayı’ gerçekleşti
Genç bir komünist: Erdal Eren
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

‘Özgürlüğümüz ve geleceğimiz için Eğitim Hakkı Çalıştayı’ gerçekleşti

 

“Özgürlüğümüz ve geleceğimiz için” şiarıyla düzenlenen Eğitim Hakkı Çalıştayı 6-7 Aralık’ta başarıyla gerçekleştirildi. 12 farklı üniversite, 25 farklı fakülte ve Avrupa DGB’den katılım ile gerçekleşen çalıştayda verimli tartışmalar yapıldı.

Çalıştayın birinci günü, Devrimci Gençlik Birliği (DGB) adına yapılan açılış konuşması ile başladı. Açılış konuşmasının ardından moderatör gün planını aktardı ve ilk olarak “Eğitimde Neoliberal Dönüşüm” başlıklı sunuma geçildi. DGB’nin gerçekleştirdiği sunumda neoliberal dönüşüm sürecinin eğitim alanındaki yansıması, üniversitelerdeki sonuçları üzerinden bir aktarım yapıldı. Eğitim sürecinin sektöre dönüşmesi, GATS ve Bologno antlaşması, 12 Eylül ile YÖK’ün kuruluşu, üniversite eğitimin piyasacı dönüşümü üzerine iyi bir sunum gerçekleştirildi.

“İş, ekmek-özgürlük ve eşitlik için dövüşenlere düşüyor!”

Ardından “Yükseköğretimde AKP’li yıllar” sunumu ile akademisyen Sibel Özbudun çalıştaya anlamlı bir katkı sundu. İlk olarak üniversitelerde yaşanan sürecin değişim değil “dönüşüm” olduğunu vurguladı. Ardından YÖK’ün bölümleri kapatma nedeni, KHK’lar, rektörlerin atanma koşullarına değindi. Üniversitede yaşanan çürümenin aslında iki temel boyutu olduğunu belirtti.

Sibel Özbudun akademide yaşanan bu saldırı süreci karşısındaki suskunluğu “kuzuların sessizliğine” benzetti. Özbudun sunumunu “Bu mezbahayı bios’u ve emeği savunma amaçlı bilim üreten ve aktaran özgür, özerk, seküler, bilimsel, kamusal kendiliklere dönüştürme çabası ise, ekmek-özgürlük ve eşitlik için dövüşenlere düşüyor” sözleriyle tamamladı

“Eğitim sistemi devlet ve ulus için vatandaş, sermaye için nitelikli iş gücü üretecek”

Çalıştayda Fuat Ercan slayt ve sinevizyonlarla desteklediği anlatımı ile nitelikli bir sunum gerçekleştirdi. İlk olarak üniversitelerin tarihsel olarak gelişim sürecini özetledi. Eğitim, öğretim, sermaye, devlet ve siyaset ilişkisine değinen Ercan bu ilişkilerden bir analiz yaptı. Eğitimin nerede durduğu, birey ve toplum arasındaki üç bağlantı yapısı, toplumun yeniden üretimi üzerine açıklamalar yaptı. Dünya Bankası tarafından yapılan bir araştırmaya değinen Ercan, dünyada en çok milli eğitim bakanlıklarının değiştiğini vurguladı. Toplumu oluşturan yapılar, maddi olarak yeniden üretimi, eğitimin koşulları, sermaye birikimi, değerler, devlet sistemi üzerine gelişen anlatımı YÖK’ün evrelere ayrılan sunumu ile ilerledi.

Üniversitelerden vazgeçmemek gerektiğini vurgulayan Ercan, “Sermayenin gelişimi ile AKP’nin gelişimini aynı tutmamak gerekir” dedi. “Ulusların ihtiyaç duyduğu nitelikli emek gücü olduğunu, sermaye bir yatırım alanı olarak üniversite açıyor ancak sermayenin üniversiteye müdahalesi aynı değil” diyen Ercan, sermaye bilim ilişkisi, şirket gibi örgütlenen devlet, öğrenci girişimci, müşteri konumunda, aynı zamanda ürün olduğu vurgusunu ekledi. “Türkiye’deki bilimsel zayıflık sermayeyi de rahatsız ediyor. Eğitimdeki metalaşma öğrenci ile akademisyen mücadelesini birleştiriyor” diyerek sunumunu sonlandırdı.

Sunumların ardından kısa bir ara verildi ve tartışmaya geçildi. Bu bölüm canlı ve verimli tartışmalara sahne oldu.

“Dünyada gelişen gençlik hareketi”

Çalıştayın Devamında Avrupa DGB (RJ) tarafından sunum yapıldı. İlk olarak RJ’den gelen selamlama slaytı coşku ile karşılandı. Ardından RJ tarafından gerçekleştirilen sunum ilgi ile dinlendi. Dünyada gelişen gençlik hareketine ilişkin kapsamlı bir değerlendirme içeren sunum canlı bir anlatım ile sunuldu. “Gençlik gelecektir, gelecek her yerde sosyalizme aittir!” sözleri ile biten sunum dünyadaki gelişen gençlik mücadelesinin durumu, yansımaları ve eksikleri üzerine yapılan anlatım ne yapılması gerektiğine dair tartışmalarla bütünlendi.

Çok verimli ve canlı geçen tartışmalarda FFF hareketi ve sınırları tartışıldı. Bunun yanı sıra Almanya’daki eğitim sisteminin sorunları üzerine, sosyalizm fikrinin gençlik kitleleri içinde prestij kazanması üzerine, deprem ve yaşam hakkı üzerine, kitle hareketleri üzerine tartışıldı.

Ardından yemek arası verildi. Kolektif hazırlanan yemek sonrasında alan toplandı ve tartışmalara devam edildi.

Çalıştayda Endüstri 4.0, teknokentler ve siber akademi başlıkları üzerine bir sunum yapıldı. Ardından canlı tartışmalar gerçekleştirildi. Toplam tartışmalar özetlenerek çalıştayın birinci günü verimli bir şekilde tamamlandı.

İlk günün aktarımı yapılarak başlanan ikinci günde, DGB’nin hazırladığı “Eğitim hakkımız gasp edilemez” isimli sinevizyon gösterildi.

“12 Eylül’den bugüne gençlik hareketi”

Sinevizyonun ardından “12 Eylül’den bugüne gençlik hareketi” sunumu yapıldı. Sunumda gençlik hareketinin ‘80 dönemi öncesine dair kısa bir anlatım yapıldı. Neoliberal saldırıların politik arka planını ilk gün tartışmalarına atıf yapılarak gençlik hareketi ile bağlantısı kuruldu. ‘80 darbesinin gençliği siyasal yaşamın dışına itmesi, darbe sonrası ilk kıpırdanışların gençlik ve işçi sınıfından gelmesi, ‘90’lar ve 2000’li yıllar, Haziran Direnişi’ne gelen süreç ve ardından daha yakın dönem aktarımı kısaca yapıldı. Ardından genel olarak gençlik hareketinin bugünkü sınırlarına dair değerlendirme yapılarak sunum bitirildi.

Sonrasında “Bugünkü tablo ve DGB misyonu” sunumu gerçekleştirildi. DGB’nin kuruluş dönemini değerlendiren sunum, bugünün tablosunu aktardı.

Tartışma kısmında birçok üniversite öğrencisi söz aldı. İnisiyatif üzerine örneklerin verildiği konuşmalarda deneyimler tartışıldı. DGB’nin misyonunun yeniden tanımlanması ve döneme uyarlanması üzerine bir vurgu yapıldı. Ardından diğer sunuma geçildi.

“Nasıl bir eğitim nasıl bir üniversite”

Eğitim hakkını tanımlayarak başlayan sunumda, eğitimin içeriğine değinildi. Eğitimin anti bilimsel oluşuyla birlikte günümüz Türkiye’sinde eğitim örnekleri anlatıldı. Eğitimin güncel durumundan sonra “eğitim”in ne olduğunu anlatan sunumda, bir toplumun eğitim sisteminin neye göre belirlendiği anlatıldı. Eğitimin ideolojik bir araç olarak işlendiği role vurgu yapıldı.

Ardından üniversite tanımlamasına geçildi. Ardından düzen içi alternatif eğitim modellerine dair bir anlatım yapıldı. Fin modeli, Almanya örneği üzerinden AB’de eğitim anlatıldı. Sonrasında “mevcut üniversiteye bir alternatif olarak özerk-demokratik üniversite” anlatımı yapıldı. “Sosyalist eğitim ve sosyalist üniversiteler” başlığı ile ise kalıcı çözüm anlatımı yapıldı. Politeknik eğitim başlığının da tartışıldığı iyi bir sunum yapıldı ve söz Taner Timur’a bırakıldı.

“Üniversitelilere düşen, bu çizgiyi ileriye taşımak için kavga etmek”

İlk olarak bu kadar fazla genci bir arada gördüğü için mutluluk duyduğunu belirten Taner Timur anlatımına üniversiteye dair toplamda az bilgi olduğunu ifade etti. Üniversiteye dair yazdığı kitabın genel olarak en az ilgi gören kitabı olduğunu söyledi. Buradan sonra üniversitenin tarihine ilişkin uzun ve nitelikli bir sunum yaptı.

Taner Timur bilimin tarihsel yolculuğuna değinerek bilim ile dinin gelişimi, felsefenin bu alanla ilişkisi üzerine bir anlatım yaptı.

Din ile bilim ilişkisi içinde “Bilim zihniyeti özgürlük demektir, gelişmesi bizde yüzyıllarca geri kaldı” diyen Taner Timur, 1948 Tan matbaası, 27 Mayıs, 147 ile üniversiteden atılma, 12 Mart, 12 Eylül, barış akademisyenlere değinerek bugünkü bilimleri incelerken, üniversitenin de tarihini bilmemiz gerektiğini vurguladı. “Üniversitelilere düşen bu çizgiyi yakalamanın dışında ileriye taşımak için kavga etmek gerekir. Bu karanlık ve baskı temelli değil. Geleceğe -sizin için söylüyorum- umutla bakmak için birçok neden olduğu kanısındayım” diyerek sunumunu bitirdi. Uzun bir alkış alan sunumun ardından ara verildi.

“Üniversite gençlik profili” sunumunda ise yapılan anket sonuçları irdelendi ve ardından yapılma süreci deneyimleri paylaşıldı. “ÖTK, kol, kulüp topluluklar tablo ne, biz ne yapmalıyız?” sunumu yapıldı.

Ardından Türkiye Meclisi toplandı ve önümüzdeki döneme dair kararlar alındı. Eğitim hakkı çerçevesinde mücadele programı çıkarıldı.