29 Kasım 2019
Sayı: KB 2019/44

“Şer üçlüsü” asgari sefalet artışına hazırlanıyor…
Yaşanılabilir bir dünya sosyalizm ile mümkündür
Ankara Katliamı’nı engellemeyenler Suriye’de IŞİD ile mücadele eder mi?
“Emek ve demokrasi güçlerine yönelik gözaltılara son!”
Erdoğan-AKP iktidarının işsizlik manipülasyonu
Kurtuluşumuz çaresizlikte değil, mücadelededir!
İşten atılan Ataşehir Belediyesi işçileri direnişte kararlı
Valfsan’da yaşananlara dair
Metal işçileri MESS’in kölelik dayatmalarına geçit vermeyecek!
4 Aralık Dünya Madenciler Günü…
TKİP VI. Kongresi tutanakları… Sendikalar ve sendikal bürokrasiye karşı mücadelenin sorunları-2
Devrimin güncel çağrısı: İşçi sınıfı ekseni ve önderliği
Parti örgütlerinden 21. yıl etkinliğine mesajlar…
Almanya’da coşkulu parti ve devrim gecesi
Engels’in 200. doğum yılı…
2019 25 Kasım’ı…
“Üniversite”nin tarihi
Ankara Üniversitesi SBF’de faşist saldırılar devam ediyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Emek ve demokrasi güçlerine yönelik gözaltılara son!”

 

27 Kasım’da Ankara, İzmir, Urfa, Antep, Adıyaman, Bursa, Diyarbakır, Batman, Ağrı ve Siirt’te gerçekleşen polis baskınlarında Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), İnsan Hakları Derneği (İHD), Halkların Demokratik Partisi (HDP) üye ve yöneticilerinin de aralarında olduğu 50’den fazla kişi gözaltına alındı.

Aynı gün, SES Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenlenerek emek ve demokrasi güçlerine yönelik gözaltılara son verilmesi istendi. Basın toplantısına SES Eş Genel Başkanı Gönül Erden ve KESK Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik, İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan’ın yanı sıra KESK ve bağlı sendikalardan yöneticiler katıldı.

SES Eş Genel Başkanı Gönül Erden’in okuduğu açıklamada, emek ve demokrasi güçlerine yönelik her gün yeni baskınlar ve gözaltılar gerçekleştiğine değinilerek, sabahki baskınlar ve gözaltılar “Bugün sabahın erken saatlerinde sendikamızın Merkez Yönetim Kurulu üyesi Fikret Çalağan, eski MYK üyemiz Belkıs Yurtsever, sendikamız üyesi ve eski Adıyaman Milletvekili Behçet yıldırım, İHD Ankara Şube Başkanı Fatin Kanat ile HDP PM ve Ankara il yöneticilerinin de içinde olduğu çok sayıda kişi evlerine yapılan polis baskını sonrası gözaltına alınmışlardır” ifadeleriyle dile getirildi.

“Gizlilik” bahanesiyle soruşturma hakkında bilgi verilmediğini belirten Erden, geçmiş soruşturmalara bakıldığında, emekçilerin sokağa çıkma yasaklarında gerçekleştirdiği “Beyaz Bayrak” eylemleri üzerinden hedef alındıklarını ifade etti. Eylemlerin sivillerin yaşamının tehdit altında olduğuna dikkat çekmek için yapıldığını söyleyen Erden, bunu şu ifadelerle anlattı:

Günlerce, haftalarca, aylarca süren sokağa çıkma yasaklarıyla yüz binlerce insanın, tüm insan haklarının ihlal edildiği bir süreç yaşanmaktaydı. Isınma, su ve gıda gibi en temel ihtiyaçların karşılanamadığı, sağlık hizmetlerine ulaşımın engellendiği, hastanelerin karargâha dönüştürüldüğü, sağlık çalışanlarının yaralıya müdahale ederken, ambulans kullanırken yani yaşatmaya uğraşırken, öldürüldüğü bir ortamdaydık. Ayrıca başta kronik rahatsızlığı olanların, yaşlıların, çocukların, kadınların da sağlık hizmetine erişimi önünde ciddi engeller söz konusuydu. Öyle ki sağlık hizmetine ihtiyaç duyanların ellerinde beyaz bayraklarla hastaneye ulaşma çabaları biz sağlık ve sosyal hizmet emekçilerini de derinden etkilediği için sendikamızın Ankara Şubesi de beyaz bayrak eylemleri ile yaşam hakkına vurgu yapan açıklamalar gerçekleştirmiştir. Bu açıklamaya katılan kişi ve kurumlar da sivillerin yardım çığlığının duyulması, sağlık hizmetine ulaşımın önündeki engellerin kalkması için duyarlılık çağrısı yapıyorlardı.”

Bu eylemlerden dolayı 100’den fazla kişi hakkında soruşturma başlatıldığı bilgisi paylaşıldı. Emekçilerin demokratik eylemlerinin “yasa dışı faaliyet” gibi gösterilerek hedef alındığına dikkat çekilen açıklamada, “Bir kez daha ifade ediyoruz ki toplantı ve gösteri hakkımızın kullanımı valiliklerin ya da idarecilerin insafına bağlı değildir. Valilerin keyfiliklerine uymak zorunda değiliz. Anayasaya aykırı yasaklara ve talimatlara uyma yükümlülüğümüz yoktur” denildi.

Polis baskınlarının toplumsal muhalefeti baskı altına alma aracı olarak kullanıldığına işaret edilen açıklamada, “İktidar gözaltı ve tutuklamalar yoluyla muhalif kesimleri sindirmeyi, korku dalgası yaratmayı hedeflediğinden bu politikayı özellikle ve sistematik olarak uygulamaktadır” ifadeleri kullanıldı. Hukuksuz saldırılara son verilmesi ve gözaltına alınanların derhal serbest bırakılması istenerek açıklama sonlandırıldı.

Toplantıda KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik 15 Temmuz’dan itibaren emek ve demokrasi güçlerini hedef alan baskıların tırmandığına dikkat çekti.

İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, emek, demokrasi ve insan hakları üzerindeki baskılara işaret etti. Bu tip soruşturmaların son bulması talebini dile getiren Türkdoğan, dayanışma ve direnişle bu süreci atlatmak gerektiğini vurguladı.

Toplantıda konuşma yapan TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri Bülent Nazım Yılmaz ve HDP Ankara İl Eş Başkanı Hüseyin Gevher, gözaltına alınanların derhal serbest bırakılmasını istedi.

 

 

 

 

Türk-İş Kasım ayı açlık ve yoksulluk sınırını açıkladı

 

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Kasım ayı açlık ve yoksulluk sınırını açıkladı.

Türk-İş yaptığı yazılı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

-Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 2.102,83 TL,

-Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 6.849,62 TL,

-Evli olmayan-çocuksuz bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ ise aylık 2.577,94 TL olarak hesaplandı.”

Ayrıca Türk-İş’in yaptığı hesaplamalara göre, bugünkü asgari ücret 4 kişilik bir aileye ancak 9 gün yetiyor. ‘Mutfak enflasyonu’ adı altında gıda harcamalarındaki artışlara da yer verilen bültende, gıdada 12 aylık ortalama fiyat artışının yüzde 17,89 olduğu belirtildi.

Kasım ayında gıda harcamalarının, önceki aya kıyasla yüzde 2,16 arttığı ifade edildi.

Tek bir çalışanın yaşama maliyetinin 2 bin 578 olduğuna değinilerek asgari ücretin bu maliyeti karşılamadığına dikkat çekilen açıklamada, açlık ve yoksulluk sınırı hesaplamalarının 2 Aralık’ta başlayacak Asgari Ücret Tespit Komisyonu görüşmelerinde dikkate alınması istendi.