23 Ağustos 2019
Sayı: KB 2019/30

AKP-Erdoğan diktasından yeni kayyım darbesi...
İşçi sınıfı ve emekçiler rejimin savaş histerisine karşı direnmeli!
Savaş çığırtkanlığı ve “güvenli bölge” hesapları
Türkiye’nin genelinde doğa katlediliyor
Sermaye, AKP, sendikal bürokrasi...
Sendikal bürokrasiyi parçalamak için mücadeleyi yükseltelim!
Birleşik sınıf hareketi için mücadeleye!
Petrol-İş Sendikası Genel Kurulu yaklaşırken...
Bir işçi direnişi daha sendika bürokrasisi eli ile bitirildi!
Yine Petrol-İş, yine satış!
TİS süreçleri, ekonomik kriz ve sınıf mücadelesi üzerine
Keşmir’de yeni gerilim
Ortadoğu’da güç dengeleri değişiyor, siyonist rejim diken üstünde
Yunanistan’da liberal reformizmin yarattığı hayal kırıklığı
Son nefesine kadar devrimin bir emekçisi ve sıra neferi
“Hep seninle olacağız sevgilimiz, annemiz, büyük annemiz, yoldaşımız, Zeliş’imiz...”
YTÜ öğrencileri ne istiyor?
Kapitalist devletlerin karanlık yüzü: Tarikatlar
Sınıf bilincinden yoksun olmak ve Suriyeliler
Hacı Bektaş-ı Veli’yi Anma Etkinlikleri üzerine…
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Kapitalist devletlerin karanlık yüzü: Tarikatlar

 

Sermaye devleti, insanların sorgulama kabiliyetini pek çok araç ve yöntem ile elinden almaya çalışıyor. En çok da din ve inanç sömürüsü ile…

Din, tarih boyunca egemen sınıfın elinde, ezilen sınıfı sömürme aracı olarak kullanılmıştır. İnsanları kandırmanın, susturmanın ve boyun eğdirmenin en basit ve en etkili yoludur din. Marx’ın da dediği gibi, “Din kitlelerin afyonudur.” Egemen sınıf insanların inancını alçakça sömürüyor ve bunu göstere göstere yapıyor. Sömürülenlerin “Allah’a havale etmesi” veya “Öteki dünyada hesaplaşırız” demesi boşuna değil. Bize açlığı, sömürüyü, yoksulluğu dayatanlarla bu dünyada hesaplaşmaya kalkmamız, egemen sınıfın en büyük korkusudur. Egemenler bu yüzden ezilenlere “kader”, “işini Allah’a bırakmak” vs. düşünceler aşılayıp, yaptıkları vahşi sömürünün normal karşılanmasını sağlıyorlar.

Türlü türlü dini gruplar var. Bu gruplara “tarikat”, “cemaat” vb. gibi isimler veriliyor. Bu tarikatların ve cemaatlerin hepsi şirketleşmiş, sermayeye dönüşmüş durumda. Bir araştırmaya göre, “Türkiye’de aktif 30 tarikat ve cemaat bulunuyor. Bunlarla organik bağı olan vatandaş sayısı 2,6 milyon. Başlıca gelir kaynakları, bünyelerindeki işletmeler ve bağışlar olan bu oluşumların ‘şirketleştiği’ görüşü hakim.” Bu tarikatlar ve cemaatler siyasette oldukça aktifler ve üstelik eğitim alanında da parsa kapmış durumdalar.

Dinci-faşist AKP iktidarının eğitim planındaki “dindar ve kindar” nesil hedefi bu tarikat ve cemaatlerin önünün açılmasına sebep oldu. Ders kitaplarının fiyasko olmasının yanı sıra, özel okulların büyük bir bölümü tarikat ve cemaatlerin elinde. Üstelik tarikat ve cemaatlere bağlı okullarda öğrenim gören öğrenci sayısı 210 binin üzerinde. Öğrenci yurtlarında da durum aynı. Türkiye’de dört binin üzerindeki özel öğrenci yurdunun 2 bin 480’i bir tarikat veya cemaate bağlı.

Akıl almaz bir tarikat örneği

Menzil tarikatı, eskiden evimizin yanında faaliyet gösteren; vakıfları, marketleri ve gençlik derneği olan bir tarikattı. “Nakış Gıda” adında bir firmaları var ve marketlerinde genelde bu ürünleri satıyorlar. Ürünlerin fiyatları normalinden 2-3 TL daha fazla ve bunun sebebi “külliye yaptırmak, kuran kursu açmak” vb. imiş! Bu vakfın içinde olan insanlara “sofi” deniyor. Sofilerin bir de elebaşı var. “Gavs-ı sani” dedikleri kişiden tövbe alıp, 8 şartı yerine getirdikten sonra sofi oluyorsun. Sadece elebaşlarından değil, “gavs”ın seçtiği vekillerden de tövbe alabiliyorsun. Bu insanlar genelde şükretmeyi, sabretmeyi ve boyun eğmeyi aşılarlar. Ancak ne hikmetse bunlarla çok iç içe olan insanların altında hep son model araçlar var!

“Gavs” dedikleri kişi Adıyaman’ın Menzil köyünde lüks içinde yaşıyor. Menzil’de büyük bir külliyenin içinde yaşayan bu kişiyi belli başlı zamanlarda insanlar ziyaret ediyor. Tam bir ticarethane olan bu yerde her gün yüklü miktarda gelir elde ediliyor. Tarlaları da var bu “gavs”ın. Üstelik bu tarlalarda sofilerini “hizmet” diyerek ücretsiz çalıştırıyor! Şaka değil, hiç para almadan yıllar boyu o köyde kalan, bu tarlalarda çalışan ve buna “hizmet” diyen yığınla insan var. Artık nasıl bir rant elde etiğini siz düşünün!

Bu köyde satılan her şey çok pahalı ama insanların bu ürünleri “şifalı”, “parası hayır işlerine gidiyor” diyerek almasında sakınca olmadığını inandırıyorlar. Parası tabii ki “gavs”ın oğlunun yurtdışı tatillerine, eşinin altınlarına, adamlarının Mercedeslerine, kendisinin villalarına gidiyor.

Bunların bir de özel hastanesi var. “EMSEY” adındaki bu hastanede tedavi olan şifalı olurmuş! Yakın zamanlarda bu hastaneyi ziyaret eden “gavs”ı, doktorlar el pençe divan durarak karşılamıştı.

Bu türden akıl almaz sayısız örnek var. Ve bu anlattıklarım yalnızca Menzil tarikatının içinde dönen olaylar. Diğer tarikatların da bunlardan pek farkı olmadığını tahmin etmek zor olmasa gerek.

Bu olaylar bize gösteriyor ki kapitalist sistemin içinde asla tam laiklik elde edilemeyecektir. Tam olarak laiklik ancak emek sömürüsünün ortadan kaldırılması ile elde edilebilir. Çünkü emek sömürülmez ise kitleleri uyuşturmak için kullanılan din sömürüsü de ortadan kalkar. Bir başka deyişle, gerçek laiklik yalnızca sosyalizm ile elde edilebilir!

Çorlu’dan bir DLB’li

 

 

 

 

 

YTÜ’de “millet bahçesi”ne karşı forum

 

Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kampüsü’nün “millet bahçesi” yapılmak istenmesine karşı YTÜ öğrencileri 19 Ağustos’ta forumda buluştu.

Saat 14.00’te rektörlük önünde bir araya gelen öğrenciler, rektörlüğe projenin iptal edilmesi için toplu dilekçe verdi. Ardından rektörlük, birkaç öğrenciden oluşan bir heyet ile görüşmek istediğini söyledi. Heyetin rektörlükteki görüşmesinden sonra YTÜ orta bahçesine geçilerek forum gerçekleştirildi.

Forumda rektörlükte yapılan görüşme aktarıldı. Görüşme süresince rektörlüğün öğrencileri oyalamaya çalıştığı, “öğrencilerin ifadelerine değer verdikleri” gibi türlü yalanlar öne sürüldüğü belirtildi.

Forumda, 5 Eylül’de gerçekleştirilecek ihale öncesinde, okulların açılması ile birlikte neler yapılabileceği üzerine tartışıldı. Rektörlüğün bu saldırısına karşı kamuoyu yaratmak üzerine belli planlamalar yapıldı. Ardından forum sonlandırıldı.

Gün boyunca Yıldız Teknik Üniversitesi’nde özel güvenlik ve polis sayısı arttırılırken, eyleme desteğe gelmek isteyen YTÜ mezunları keyfi olarak kampüse alınmadı.



 

 


Üniversitenin Sesi’nin yaz atölyeleri sürüyor

 

Üniversitenin Sesi, yaz atölyeleri kapsamında Photoshop Atölyesi’nin ikincisini 18 Ağustos’ta gerçekleştirdi.

Birçok üniversiteden öğrencinin bir araya geldiği atölyede “Günümüzde eğitim sisteminin geldiği nokta” konulu görseller hazırlamaya karar verildi.

Eğitimin niteliksizliğini, paralı hale getirilmesini, ifade özgürlüğünün öğrencilere yasaklanmasını ve tutsak edilen 70 binden fazla öğrencinin olduğunu vurgulayan görseller hazırlandı.

Tasarımlar üzerine sohbet edildikten sonra bir sonraki atölye tarihi belirlendi ve atölye sonlandırıldı.