2 Ağustos 2019
Sayı: KB 2019/29

Krizin birinci yılında TİS süreçleri…
Düzen siyasetinin “demokrasi” hamleleri
Faiz indirimi kimin içindi, sonrası ne olacak?
Ekonomik kriz de olsa Diyanet’e bütçe ayrılır
Günah keçisi ilan edilen Suriyeliler
Haklarımızı korumak ve taleplerimizi kazanmak için birleşelim!
MESS’in anketi, metal işçilerini yönlendirmeye çalışıyor
TİS süreçlerinde 3 yıllık sözleşme dayatması
Kıdem tazminatının gaspına hayır!
Petlas’ta görevden alma operasyonu ve ayrıntıları
Parti, merkeziyetçilik, ademi merkeziyetçilik ve önderlik - A. Murat
ABD Ortadoğu’da yeni felaketler peşinde koşuyor
Filistin yönetimi “Oslo Anlaşması”nı askıya aldı
Bu ülkeden Missouri geçti, F-35 gelmese ne olur!
Nafaka Kanunu’nda son perde ekimde
Sınıfının davası için dövüşen kadın metal işçisi Zeliha yoldaşı yitirdik!
Eğitim üzerine...
Yeni bir “tercih” dönemi
Sadece yaşanabilecek bir dünya istiyoruz!
Küçük bir çocuk ile şişman bir adamın katliamı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Eğitim üzerine...

 

Emekçi ailelerin çocukları 9 Eylül sabahı yeni bir eğitim gününe uyanacaklar. Belki birçoğu okul kıyafetini alamadı veya kendinden, yemeğinden ve başka şeylerden taviz vererek almak zorunda kaldı, zorla dayatılan ve sürekli zam gelen pahalı kıyafetleri. Bu aileler ve öğrenciler için okul demek, “eğitim” demenin yanı sıra masraf demek, ezbere dayalı öğrenim demek, düşük notlar yüzünden bunalımlara girmek ve geleceksizlik demek...

Okullarda verilen “eğitim”in paralı olması, emekçi ailelerin geçim sıkıntısı çekmesinde ve öğrencilerin ruh sağlığının bozulmasında büyük bir rol oynuyor. Okula başlamadan önce almak zorunda oldukları okul kıyafetleri, okullarda “bağış” adı altında kesilen para ve okul içinde toplanan kart, fotokopi, sınav paraları vs. -tüm bunlar aileleri zora soktuğu gibi öğrencileri de olumsuz etkiliyor. Bu “haraçları” ödeyemeyen, koşulları yerine getiremeyen öğrenciler, arkadaşlarına mahcup olma korkusuyla yaşıyor, bu psikoloji gençliği ve aileleri derinden etkiliyor.

Ezbere dayalı ve rekabetçi eğitim sisteminin getirdiği sonuçları da hepimiz biliyoruz. Bu sistem bizi sıra arkadaşlarımız ile yarıştırıyor, ezberi dayatıyor ve sonunda dayattığı sınavlarda da hüsrana uğratıyor. Okul hayatımız boyunca bize aşılamak istedikleri gericilik sayesinde toplumun sorunlarından uzak, bireyci ve bencil öğrenciler mezun ediyorlar, etmeye çalışıyorlar.

Yapılan sınavların kötü sonuçlanması veya alınan düşük notlar yüzünden psikolojisi bozuk, intihara meyilli, hatta intihar eden sıra arkadaşlarımız var. Ailelerin düşük notlara olan tutumundan gelecek kaygısına kadar çoğu şey bu durumları tetikliyor. Bu sistem bizi geleceksizliğe mahkum etmesinin yanı sıra öldürüyor da!

Meslek liselerinde staj adı altında dayatılan kölece sömürü koşullarında hayatını kaybeden arkadaşlarımız var. Sermaye, meslek liselerini “memleket meselesi” haline getirmişti. Bunun sebebi çok açık. Sermayedarlar alabildiğine ucuz fakat kalifiye işgücü istiyorlar! Stajyer öğrencilerin çoğu maaşlarını alamıyor, kendisinin bölümü ile alakası olmayan işler yaptırılıyor. Mobbing, hakaret, tehdit vs. de cabası…

“Memlekete faydalı, millete faydalı, ekonomiye faydalı bir gelecek hedefliyoruz” diyen Milli Eğitim Bakanı’na sormak istiyoruz. Bilimsel eğitimin söz konusu dahi olmadığı, aksine, din derslerinin zorunlu kılındığı, matematik, felsefe gibi derslerin seçmeli olup, din, tasavvuf ve İslam felsefesi gibi derslerin zorunlu tutulduğu bir eğitim sistemi içinde, kim neye faydalı olur? Bu eğitim sistemi içinde biz ancak sizin istediğiniz şekilde yetişirsek, din tacirlerine faydalı, sorgulamayı istemeyen iktidara ve onun asalak sermayesine faydalı oluruz!

Geleceksizlik sorunu gençliğin büyük bir bölümünde var. Verilen eğitim ve alınan sonuçlar hayatımızı karartmaya ve geleceğimizi çizememeye itiyor bizi. Geleceğimizi 3 saatlik bir sınav belirliyor. Ancak zenginler için durum farklı. İstediği zaman parayı basıp istediği bölümü özel üniversitede okuyabilir zengin çocukları. Emekçi çocuklarını geleceksizliğe mahkum eden bu sistem aşılmadan, tam olarak eşit eğitim almak olanaklı değildir. Çünkü zengin olan, bu sistem içinde her zaman bir adım önde oluyor. Ancak buna karşı gelebilmek mümkün...

Sovyetler Birliği’nde eğitim

İşçi sınıfının iktidarda olduğu, bizi geleceksizliğe iten asalak sermaye sınıfının ezildiği bir ülke: Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği!

Sovyetlerde eğitim, tüm emekçilerin ulaşabileceği bir şekilde, tamamen parasız ve bilimsel bir eğitimdi. “Herkese yeteneğine göre” şiarı esas alınarak eğitim veriliyordu. Üstelik yalnızca bir meslek üzerinden değil, modern üretim süreçlerini ve teknolojilerini geniş yelpazede öğrenmelerini sağlayan bir eğitim modeli vardı. Gençlik, üretim sürecinin de bir parçası oluyordu. Bununla birlikte hem refah düzeyi yüksek hem de işsizlik sorununun ortadan kalktığı bir toplum yaratılmış oluyordu. Sovyet ailesinin, yarını ve çocuklarının akıbeti için endişe duymasına gerek yoktu. Çünkü işsizlik sorununun bulunmadığı ülkede devlet onların gerekli eğitimi almasını, sağlıklı kalmalarını ve insana yaraşır yaşama koşullarını güvence altına almıştı.

Bununla da kalmıyor, kalifiyeleşmek ya da yükseköğrenim görmek üzere eğitim alan işçi ve emekçiler, geçim kaygısını ortadan kaldıracak bir maddi destek de görüyorlardı. “Devrimden yalnızca iki ay sonra, anne ve çocuğun korunması ‘doğrudan devletin yükümlülüğü’ ilan edilmişti.” Yani çocuk ailenin değil bütün toplumundu, çünkü gelecekti!

Sovyetler Birliği’nde gençliğin gelecek kaygısı yoktu. Gelecekleri güven altındaydı. Bugün biz hayal bile kuramazken, Sovyet çocukları kozmonot olmak istiyordu.

Bizler, Devrimci Liseliler Birliği olarak gençliğimizi elimizden alanlara karşı mücadele yolunu seçiyoruz ve Sovyet devriminin buzu kırarak açtığı yoldan yürüyoruz! Bir gün mutlaka Sosyalizmi kuracağız ve bizi geleceksizliğe itenleri tarihten sileceğiz!

Çorlu’dan bir DLB’li