14 Aralık 2018
Sayı: KB 2018/47

Yerel seçimler yaklaşırken...
Fiili meşru mücadele dışında bir seçenek yok!
İnsanca yaşamaya yeten, vergiden muaf asgari ücret için mücadeleye!
AKP-saray rejimi bütçesi
Mutlusan, Borusan ve Greif’ten dersler
TOKİ direnişi ve ötesi
Kurtuluşumuz sınıfa karşı sınıf mücadelesindedir!
“Birlik olduğumuz koşullarda sorunların üstesinden gelebiliriz!”
Tarihin yeni sayfası açılıyor!
Dünyada sınıf ve kitle mücadeleleri
Fransa’da sınıf ve kitle hareketi sürüyor
Filistin halkı “tasfiye kuşatması”na direniyor
Derinleşen emperyalist rekabet ve petrol savaşları
“Öğrenci olmak da dert, mezun olmak da”
Kapitalist düzende anne olmak ve çocuklarımız
Çözüm sınıfa karşı sınıf!
Anlamak da değiştirmek de ancak Marksizm’de!
19 Aralık Direnişi 18. yılında
Buna da şükür!
İnsanca yaşamaya yeten ücret için mücadeleye!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Filistin halkı “tasfiye kuşatması”na direniyor

 

Filistin davasını tasfiye etmek için harcanan uğursuz çabalar yeni değil. Ancak son dönemde bu konuda ciddi bir yoğunlaşma olduğu gözleniyor. Sadece siyonist rejimi değil, emperyalistleri de bölgedeki işbirlikçilerini de rahatsız eden Filistin halkının direnişi, ne pahasına olursa olsun kırılmak isteniyor. Gelişmelere bakıldığında, geniş bir gericilik koalisyonunun bu yönde çaba harcadığı dikkat çekiyor.

Başını ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin çektiği bu karşı-devrimci koalisyonda siyonist İsrail’in ırkçı-rüşvetçi başbakanı Benyamin Netanyahu ile Suudi Arabistan’ın “kasap prensi” Muhammed bin Selman ikilisi de etkin bir rol oynuyorlar.

Rolleri farklı olsa da Trump-Netanyahu-Bin Selman üçlüsüne Körfez şeyhleri, bazı Arap rejimleri, İsrail’le ticareti arttırarak siyonistleri ihya eden AKP-saray rejimi gibi gericilik odakları da hizmet ediyor.

Siyonist rejimi normalleştirme hamleleri

Ortadoğu’da emperyalist ve siyonist güçlere karşı direnmek, bölgedeki gerici odakların çoğunu rahatsız ediyor. Çünkü Filistin halkına reva görülen zulme karşı gelişen bu direniş İsrail’le işbirliği yapmayı zorlaştırıyor. Zira siyonizm halen Arap halkları nezdinde gayrı-meşrudur. “Asrın anlaşması” safsatası ile bu durumu değiştirip siyonist rejimle işbirliğini “normal” hale getirmek istiyorlar. Son aylarda siyonist şeflerin bazı Arap/Müslüman ülkelerini ziyaret etmeleri, bu yönde atılan somut adımlardır.

Gerici Arap rejimleri söylemde halen Filistin halkının arkasında olduklarını iddia ediyorlar. Ancak bu demagojik söyleme daha önce İsrail’le gizli yürütülen kirli işlerin parça parça aleni hale getirilmesi yönünde atılan adımlar eşlik ediyor.

Örneğin son aylarda İsrail başbakanı üst düzey siyonist şeflerle birlikte Umman Sultanlığı’nı ziyaret etti. İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Meir Ben Şabbat, siyonist rejimle diplomatik ilişkileri bulunmayan birkaç Arap ve İslam ülkesine gizli ziyaretler gerçekleştirdi ve hemen ardından İsrail medyası bu ziyaretleri “sızdırdı”. Çad Devlet Başkanı İdris Debi, İsrail’i ziyaret ederek Netanyahu ile görüştü. Gelecek Nisan ayında Bahreyn’de düzenlenecek Teknoloji ve Yenilikler Konferansı’na İsrail Ticaret Bakanı resmen davet edildi, Netanyahu yakında Sudan’ı ziyaret edeceğini ilan etti vb…

Arap/Müslüman devletler ile İsrail arasında bu ve buna benzer karşılıklı ziyaretler devam ediyor. Hedef bu ziyaret trafiğini yoğunlaştırmak ve Arap halklarına bunun “olağan” bir şey olduğunu kabul ettirmektir. Birçok gerici Arap rejimi, bu konuda AKP-saray rejimini örnek alıyor.

Bir taraftan Filistin davası için demagoji yapmak öte taraftan İsrail’le ticari ilişkileri günden güne arttırmak...

Saflar netleşiyor

Siyonist rejimle geliştirilen alçaltıcı ilişkiler, Filistin davasının bütün Arapların ya da bütün Müslümanların davası olduğu efsanesinin çöküşünü hızlandırabilir. Halklar ile gerici rejimlerin Filistin davasına/direnişine farklı yaklaştığı daha net bir şekilde görülecektir. Zira bu gelişmeler Arap ya da Müslüman devletlerin Filistin halkıyla değil kendi çıkarlarıyla ilgili olduklarını, Filistin davasını -AKP şefinin fütursuzca yaptığı gibi- “istismar malzemesi” olarak gördüklerini gözler önüne serecektir.

Gerici rejimler böyleyken, Filistin davası/direnişi halen Arap halklarının temel gündemleri arasında yer alıyor, destek görüyor.

Bu tablo, devletlerin emperyalist ve siyonist güçlerle, halkların ise Filistin davasıyla saf tuttuklarını gösteriyor.

Direnenler de var bu havalarda”

Gerici kuşatmaya, boğucu ablukaya, “Asrın anlaşması” için uygulanan basınca, siyonist rejimin yıkıcı saldırıları ve katliamları eşlik ediyor. Böylesi bir atmosferde bile Filistin hareketleri parçalanmayı aşamıyor. Bu parçalanma ise, Filistin davasını tasfiye etmek isteyen güçler tarafından derinleştiriliyor. Zira ideolojik çizgileri farklı olsa da Filistin hareketleri asgari bir programda birleşebilselerdi, gerici kuşatmanın yarattığı sorunlar en azından azaltılabilir, Filistin direnişi güçlü bir taraf olarak sahnede yerini alabilirdi. Oysa parçalı durum yeni sorun alanları yaratıyor, bazı örgütlerin gerici rejimlerle işbirliği yapmalarını kolaylaştırıyor vb...

Tüm bu olumsuz tabloya rağmen Filistin halkı hem Gazze’de hem Batı Şeria’da hem İsrail işgali altında farklı yol, yöntem ve araçlarla direniyor. Bu direniş iradesi, halen emperyalist ve siyonist güçlerle gerici rejimlerin planları önündeki en ciddi engeldir. Ağır bedeller ödese de, açlıkla terbiye edilmeye çalışılsa da, İsrail egemenliği altında ırkçı politikalara maruz kalsa da Filistin halkı direniş ısrarını sürdürüyor.

Asrın anlaşması” önündeki en ciddi engel bu direniş iradesidir. Zafere ulaşması bölge halklarının eylemli dayanışmasına bağlı olan Filistin direnişi sürdüğü sürece gerici planları bozmaya devam edecektir.

 

 

 

 

FHKC’nin 51. kuruluş yıldönümü kutlandı

 

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin (FHKC) kuruluşunun 51. yıl dönümü dolayısıyla 11 Aralık günü Gazze’de kitlesel katılımlı bir yürüyüş düzenlendi. Gazze’den başlayan yürüyüş Şati mülteci kampında sona erdi.

FHKC Merkez Komitesi üyesi Muhammed el-Gul yaptığı açıklamada Filistinli gruplar arasındaki bölünmenin sona ermesi, Filistin ulusal anlaşmalarının uygulanması sürecinin hızlandırılması ve mekanizmaların kurulması vurgusu yaptı.

FHKC yöneticilerinden Mahir Mezher de, “İsrail ile ilişkilerini normalleştirenlere, ‘Filistin halkını yarı yolda bırakmayacağız. Gazze ablukasını kırmak için çalışacağız’ mesajı gönderiyoruz” diye konuştu.