14 Aralık 2018
Sayı: KB 2018/47

Yerel seçimler yaklaşırken...
Fiili meşru mücadele dışında bir seçenek yok!
İnsanca yaşamaya yeten, vergiden muaf asgari ücret için mücadeleye!
AKP-saray rejimi bütçesi
Mutlusan, Borusan ve Greif’ten dersler
TOKİ direnişi ve ötesi
Kurtuluşumuz sınıfa karşı sınıf mücadelesindedir!
“Birlik olduğumuz koşullarda sorunların üstesinden gelebiliriz!”
Tarihin yeni sayfası açılıyor!
Dünyada sınıf ve kitle mücadeleleri
Fransa’da sınıf ve kitle hareketi sürüyor
Filistin halkı “tasfiye kuşatması”na direniyor
Derinleşen emperyalist rekabet ve petrol savaşları
“Öğrenci olmak da dert, mezun olmak da”
Kapitalist düzende anne olmak ve çocuklarımız
Çözüm sınıfa karşı sınıf!
Anlamak da değiştirmek de ancak Marksizm’de!
19 Aralık Direnişi 18. yılında
Buna da şükür!
İnsanca yaşamaya yeten ücret için mücadeleye!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İnsanca yaşamaya yeten, vergiden muaf asgari ücret için mücadeleye!

 

2019 yılı için geçerli olacak asgari ücret bir kez daha çay ve simit hesabıyla tartışılıyor. Oysa sermayenin, açlık sınırının bile altında olmasını istediği asgari ücret zam oranının yanı sıra bir başka önemli sorun daha var: Asgari ücretten kesilen vergiler!

Artan hayat pahalılığı ile birlikte Ocak ayından itibaren temel tüketim maddelerine gelecek zamlar da cabası. Her geçen gün, işçi ve emekçiler için bir kayıp zaman olmaktadır. Krizin faturasını işten atılarak, daha da yoksullaşarak ödeyen işçiler, eğer mücadeleyle durumu değiştiremezlerse 2019 yılına kayıplarla girecekler.

Asgari ücretin vergilendirilmesi, emekçilerin cebine giren ücretin daha da azalmasına neden olmaktadır. Zira bu yılın başında yürürlüğe giren zamlı asgari ücretten yüzde 15 olarak kesilen vergi miktarı yıl sonunda yüzde 35’i bulabilmektedir. Bu da işçilerin eline geçen ücreti iyice aşağıya çekmektedir.

İşçilere verilen asgari sefalet ücretinden vergi kesilirken, patronlara asgari ücret vesilesiyle ek ödemeler yapılmakta, asgari ücretin bir kısmı kasasını işçi ve emekçilerin doldurduğu devlet tarafından karşılanmaktadır.

Asgari ücreti vergilendirenlerin kendi lüks tüketimlerine gelince ne kadar cömert olduklarını da biliyoruz. İşçilerin asgari ücretinden vergi alan sermaye devleti sıra zenginlere gelince alabildiğine cömert olmaktadır.

Patronlara vergi kıyağı yapılmakta, burjuvaların pırlanta ve yat gibi lüks ürünlerinden vergi alınmamaktadır. Yoksul köylünün kullandığı mazot ile zenginlerin yatları için kullandığı mazot fiyatları arasında bile muazzam bir uçurum vardır. Şu günlerde çokça popüler olan TBMM lokantasındaki fiyatlar da ortadadır. Keza sarayın harcamaları, cumhurbaşkanı, bakan, milletvekilleri ve diğer bürokratların maaşları da…

Yoksullar ekonomik krizin tüm faturasını ödemeye mecbur bırakılırken sermaye sınıfı ve temsilcileri ayrı bir dünyada yaşamaktadırlar. Bir tarafta on milyonlarca insan sefalet içinde kıvranırken, bir avuç azınlık bu düzenin sefasını sürmektedir.

2019’u kazanmak için mücadele şart!

İçinden geçilen durum göstermektedir ki şartlar değişmediği müddetçe içinde bulunduğumuz yılı kayıplarla kapatan işçi ve emekçiler 2019’da da kaybedeceklerdir.

Erdoğan AKP’sinin yıllık ajandasında kıdem tazminatının gaspı da bulunmaktadır.

Bu ajandadaki tüm hesaplar sermaye sınıfının önündeki yolların daha engelsiz hale getirilmesi üzerinedir. Ekonomi çizelgeleri sömürünün ve yağmanın daha kolay yapılabildiği, krizin faturasının işçi ve emekçilere yükleneceği bir hattı işaretlemektedir.

Bu tehlikelerin bilincinde olarak işçi sınıfı da kendi ajandasını oluşturmalıdır. İnsanca yaşamaya yetecek bir asgari ücret talebinin vergiden muaf asgari ücret talebiyle birlikte gündeme getirilmesi önemlidir.

İşçi ve emekçilerin mücadele ajandasında krizin faturasını ödemeyi reddeden, hak kayıpları değil, yeni kazanımlar hedefleyen diğer taleplerle birlikte bu talep de öne çıkarılmalıdır.

Amacına ulaşmak için sürekli sahte kamplaşmaları körükleyen, emekçilerin yolunu saptırmak, gündemini değiştirmek için işçi ve emekçilerin önüne sık sık sandık tuzakları koyan, siyasal ve sosyal yaşamın kendi belirlediği çizgide ilerlemesini isteyen sermayenin AKP/Erdoğan iktidarına karşı işçi ve emekçiler kendi sınıfsal talepleriyle çıkmalı, ülke gündemini bu istemlere göre belirlemelidirler.

 

 

 

 

Ergün Atalay, R. Hisarcıklıoğlu, B. Yıldırım... Aynılar aynı yere!

 

Türk-İş Başkanı Ergün Atalay’ın Fransa’daki Sarı Yelekliler eylemlerine ilişkin “Ülkemizde de bunla ilgili ne göreceğimiz bize bağlı” sözleri yandaş basının hedefinde olmasına karşın, patronlar ve AKP şefleri Atalay’a desteklerini sundu.

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ardından Meclis Başkanı Binali Yıldırım da Atalay ile basının karşısında poz vererek Türk-İş’in sermayeye kritik anlardaki ‘hizmetlerine’ değindi

Türk-İş merkezine 12 Aralık’ta ziyarette bulunan Binali Yıldırım şöyle konuştu: “Türk işçi hareketinin, emeğin en büyük örgütü Türk-İş’in, Türk-İş genel başkanının saçma sapan haberlerle yıpratılmasına asla gönlümüz razı gelmez. Bugün bu ziyaret, meclis başkanı sıfatımla hem bir iade-i ziyaret hem de bu son günlerde yaşananlara karşı bir cevaptır. Biz, Ergün Bey ve arkadaşlarını 30 yıldır tanırız. Her zaman sağduyunun yanında olmuş, mesele memleket olunca, mesele millet olunca ‘gerisi teferruat’ diyerek en önce adım atmış, yola çıkmış bir kardeşimizdir. Türk-İş, aynen durduğu yerde, çizgisinde, geçmişte olduğu gibi gelecekte de devam edecek ve bu ülkeyi gayrimeşru yollardan ülkenin huzurunu bozmaya çalışanlara karşı emek örgütlerinin sigortasıdır. Bu görevini sürdürmeye de devam edecektir.”

Ergün Atalay’ı ziyaret eden TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da “Türk-İş başkanımız Ergün Atalay, demokrasiye, devletine, ülkesine, milletine bağlı, olaylara Türkiye penceresinden bakan, istikrarın yanında olan, yerli ve milli düşünceye sahip bir değerimizdir” demişti.

Atalay mücadelenin önüne geçme derdinde”

Rifat Hisarcıklıoğlu’nun Atalay’a “hepimizin bildiği gibi demokrasiye, devletine, ülkesine ve milletine bağlı” diyerek sahip çıktığını hatırlatan Petrokimya İşçileri Birliği’nin konuyla ilgili açıklamasında şunlara yer verildi: “Türkiye’de milyonlarca işçi adına asgari ücret belirlenmesi için masaya oturan, 2000 TL gibi yaşam standartlarının çok altında bir rakam ile ‘pazarlık’ eden Ergün Atalay’ı, işçi düşmanı, burjuva sınıfının temsilcisi Rifat Hisarcıklıoğlu’nun sahiplenmesi çok manidar.

Yaşamlarımızı, geleceğimizi burjuvaların koruduğu, işçiye emekçiye ihanet eden sendika ağalarına bırakmayalım. Vergiden muaf, insanca yaşamaya yetecek asgari ücret için kitlesel, kararlı ve birleşik mücadeleye!”

Petrokimya İşçileri Birliği’nin ikinci açıklamasında ise şunlar ifade edildi: “Hepimiz biliyoruz ki, Atalay gibi sendika ağaları işçi hakları için mücadeleyi büyüteceğine, onun önüne geçme derdindedir. Ülkemizde ücret zamları için kitlesel eylemler düzenlenmiş olsa, hiç şüphesiz Atalay ne o koltukta otururdu, ne de işçi sınıfının yanında olurdu, işçilere terörist demek için burjuva siyasetçilerle yarışırdı.”