17 Ağustos 2018
Sayı: KB 2018/32

Kriz derinleşiyor…
Erdoğan ve yancıları
Sermaye ve AKP iktidarının döviz telaşı
“Yeni Ekonomi Yaklaşımı” ve Sabancılar
Dinci faşist iktidarın uşaklık imtihanı
“Döviz krizi” ve Avrupalı emperyalistlerin korkuları
“Avukatlar olarak direnmeye devam edeceğiz!”
“Mücadelemiz nesilden nesle devam edecektir!”
Rant odaklı kentleşme ve doğal afetler
Gre(if)v yargılanamaz!
“Greif’teki işgal, grev, direniş yargılanamaz!”
Cevabımız: İşgal, grev, direniş!
DEV TEKSTİL: Kriz bahane, işten atmak şahane!
Patron zihniyetli sendika bürokrasisine karşı mücadeleye!
Direnişin 3. ayında Flormar işçileriyle artan baskı ve saldırıları konuştuk
İşçi ve emekçilerin kaleminden ekonomik kriz
Almanya “ne pahasına yeniden nükleer bir güç haline gelebilir?”
İran’da kepenk kapatma ve grev
Korku hücresi
Faşizmin demir yumruğu altında şiirler okuyan Federico Garcia Lorca
Kriz, kapitalizmin ve tek adam rejiminin krizidir…
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Yeni Ekonomi Yaklaşımı” ve Sabancılar

 

ABD ile Türkiye arasında yaşanan gerilimle beraber uzun süredir yükselişte olan dolar yakın zamanda olağan seviyelere inecek gibi gözükmüyor. Geçtiğimiz hafta içinde 7 TL’yi aşan dolar sık sık yaşanan dalgalanmalara rağmen genel olarak 6,50 TL bandının altına düşmüyor. Bunun piyasalardaki yankıları da duyulmaya başlandı. Özel sektörün borç miktarı birkaç hafta içinde 2-3 katına çıkarken, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye’nin notunu sürekli düşürüyor. Haliyle bu durum özel sektör temsilcilerini rahatsız ediyor.

Geçtiğimiz Salı günü TÜSİAD ve TOBB, Erdoğan’a 5 maddelik bir uyarı listesi ilettiler. Erdoğan’ın ABD’ye “alternatifsiz değiliz, yeni ittifaklar olabilir” çıkışlarına karşı “yönümüz Batı’dır” uyarısı yapan patronlar, yeni açıklamalarında da ABD’yle yaşanan sorunların diplomasi yoluyla ivedilikle çözülmesini, “en önemli ekonomik partnerleri olan” AB ile ilişkilerin yeniden olumlu bir çerçeve kazanmasını ve enflasyonu düşürecek, güven verecek bir mali programın ilk elden açıklanmasını istediler.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın 10 Ağustos’ta açıkladığı “Yeni Ekonomi Yaklaşım Modeli” ise genel geçer anlamda bakıldığında patronları memnun etse de piyasaların yangınına derman olacak mahiyette değil. Albayrak, Türkiye’nin tüm kurumları ve stratejileriyle hızlı ve güçlü politikalarıyla hedefinde ilerleyeceğinin altını çizerek, Merkez Bankası’nın bağımsızlığına özen göstereceklerini, mali disiplini çok daha etkin ele alacaklarını, tasarrufa başladıklarını belirtti. Üst lige çıkmak için kararlılık içinde, katılımcılığı hedefte tutacaklarını; tüm piyasalarla daha etkin iletişim içinde finans sisteminin ve bankacılığın güçlü yapısını korurken, sermaye piyasasını güçlendirerek buna ekleyeceklerini; bütçe disiplinini sürdüreceklerini; ihracatı arttıracak, cari açığı azaltacak politikalara ağırlık vereceklerini vurguladı. Vergi sisteminde çok güçlü bir dönüşümün hazırlığı için çalışmalar yapıldığını açıkladı. Bu vurgularla sermaye temsilcilerine verilen mesaj ‘sizin çıkarlarınızı korumaya devam edeceğiz’ demekti. Fakat kurun bu kadar dalgalı seyrettiği, TL’nin her gün değer kaybettiği, ABD’nin Türkiye’ye ek gümrük vergileri uyguladığı bir süreçte beklenen, piyasaları bugünden rahatlatacak daha acil ve somut bir programdı.

Pek çok sermaye grubu ve örgütü programı olumlu karşıladıklarını somut uygulamalarının hayata geçirilmesi gerektiği kaydı düşerek açıklarken, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı yeni bakana ve programına güvendiğini belirterek öne çıktı: “Başarılı bir enerji bakanlığı yapmıştır. Bugün de bize orta ve uzun vadede yeni dönemin, dönüşüm döneminin, neler yapılacağının ana hatlarını verdi. İnanıyorum ki; önümüzdeki dönemde eylül başında OVP çıktığında hepimiz, daha fazla detaylara hakim olacağız. Ancak duyduğumuz, OVP’nin ön hatları bakanımızın geçmişini de bildiğim için tek tek uygulanacağına, ülkemizin hak ettiği dönüşümü gerçekleştireceğine olan inancımız tamamdır.”

Güler Sabancı’nın bu güveninin altının boş olmadığı, Sabancı Holding’in her sene katlanan kâr oranlarına, özelleştirme yağmalarından aldığı paya bakılarak görülebilir. AKP’li yıllarda kârlarına kâr katan Sabancılar, AKP’nin ilk hükümet yıllarında yaptıkları bir açıklamada, 2003’ün ilk 9 ayında borsada kayıtlı 10 bankanın vergi öncesi kârlarının toplamı içinde Akbank’ın payının yüzde 61 olduğunu belirterek, “önceleri zayıf görünen noktaları pozitife dönüştü” demiş ve beğenilerini dile getirmişlerdi.

O günden bugüne Sabancılar’da ok hep yukarıyı gösterdi. Örneğin bugün özelleştirilen 18 elektrik dağıtım şirketinin üçte biri Sabancı Holding’e ait. Sabancılar’ın 2017’de ikinci çeyrek net kârı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11 artışla 790 milyon 200 bin liraya çıktı. Holding, ilk altı ayındaki operasyonel kârlılığını da yüzde 21 arttırarak 4 milyar 300 milyon TL’ye çıkardı. Sabancı Holding’in toplam varlıkları ise 2017 yılının ilk yarısı itibari ile 326 milyar 582 milyon TL’ye ulaştı. 2015 yılında açığa çıkan belgelerle devletin 2010 yılında birçok kişi ve kurumla birlikte Sabancılar’ın da milyonlarca liralık vergi borcunu sildiği ortaya çıkmıştı. Akbank’ın yüzde 95,9, Suzan Sabancı Dinçer’in yüzde 92,5, Güler Sabancı’nın ise yüzde 92,8 oranındaki vergi borçları silinmişti.

Tüm bunlar gösteriyor ki Türk burjuvazisinin kaymak tabakası, OHAL’de “grev mrev bırakmayan”, bu kriz ortamında dahi sermayeyi rahatlatmak için elinden geleni yapan sadık hizmetkarlarından ziyadesiyle memnunlar.

 

 

 

 

Sermayeyi kurtarma yönetmeliği devrede

 

İşçi sınıfı ve emekçileri işten atmalarla, ağır sömürüyle, enflasyon ve yaşam pahalılığıyla sarmalayan ve krizin faturasını emekçilere kesen sermaye diktatörlüğü, kendi borçlarına yönelik kurtarma yönetmeliğini devreye soktu.

Sermayeyi borçlarından kurtarmak amacıyla hazırlanan yönetmelik Resmi Gazete’nin 15 Ağustos tarihli sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.

“Finansal sektöre olan borçların yeniden yapılandırılması hakkında yönetmelik” başlığıyla yayımlanan yönetmeliğin amacında da “istihdama katkı” demagojisiyle şu ifadeler kullanıldı: “Türkiye’de faaliyette bulunan bankalar, finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri ve finansman şirketleri ile kredi ilişkisinde bulunan borçluların bu kuruluşlar nezdindeki kredi borçlarına ilişkin olarak, çerçeve anlaşma ve sözleşmeleri kapsamında alınacak tedbirlerle, geri ödeme yükümlülüklerini yerine getirebilmelerine istihdama katkıda bulunmaya devam etmelerine imkân verilmesini sağlamaktır.”

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) tarafından hükümlerinin yürütülecek yönetmeliğe göre, borç yapılandırma anlaşmaları da BDDK’nın onayıyla hayata geçirilecek. İki yıl süreli geçerli olacak anlaşmaların süresini BDDK’nın uzatma yetkisi de bulunuyor.

Borç yapılandırma anlaşmalarıyla sermayedarlara sunulabilecek imkanlar yönetmelikte şu şekilde sıralanıyor:

a) Söz konusu kredi borçlarının vadelerini uzatmak.

b) Borçluların kredilerini yenilemek.

c) Borçlulara ilave kredi vermek.

ç) Anapara, faiz, temerrüt faizi ve kâr payları ile kredi ilişkisinden doğan diğer her türlü alacağı indirmek veya bunlardan vazgeçmek.

d) Anapara, faiz veya kâr payı alacaklarını; kısmen veya tamamen iştirake çevirmek, aynî, nakdî ya da tahsil şartına bağlı bir bedel karşılığı devir veya temlik etmek, borçlu ya da üçüncü kişilere ait aynî değerler karşılığında kısmen veya tamamen tasfiye etmek, satmak, bilanço dışına çıkarmak.

e) Diğer bankalarla ve alacaklılarla birlikte hareket ederek protokoller yapmak.”