25 Mayıs 2018
Sayı: KB 2018/21

Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!
Sermaye, AKP ve tek adam rejimi
Seçim geçecek, sömürü devam edecek!
Çöküşe sürüklenen Türkiye ekonomisi ve seçimler
Saçılan vaatler, oluşturulan yanılsamalar
İİT zirvesinden yansıyan Kudüs demagojisi
Direnişteki Flormar işçileri: Ölmek var dönmek yok!
Sınıfa karşı sınıf mücadelesini büyüteceğiz, sömürüsüz bir dünyayı biz dokuyacağız!
İKMİB seçimleri üzerine...
Sınıf mücadelesi ve sendikalar üzerine değinmeler
MİB MYK Mayıs Ayı Toplantısı
Irak seçimleri üzerine
ABD ile AB arasında çıkar çatışması
Filistin Davası’nın riyakâr dostları
El Nakba’nın 70. yılında emperyalist/siyonist cephe saldırıyor!
Kadınlar mücadele ile özgürleşecek!
Nurhak şehitleri mücadelemizde yaşıyor!
Marx, Marksizm ve Marksizm’in güncelliği
Bizim adayımız...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Direnişteki Flormar işçileri: Ölmek var dönmek yok!

 

Gebze Organize Sanayi Bölgesi’ndeki (GOSB) Flormar fabrikasında Petrol-İş Sendikası’na üye oldukları için 115 işçi işten atılmıştı. 15 Mayıs gününden beri fabrika önünde direnişte olan işçilerle çalışma koşullarını ve kendilerini sendikalaşmaya iten sebepleri konuştuk, direniş sürecine ilişkin düşüncelerini aldık.

8 yıl boyunca Flormar’da çalışan Pınar Koca, 3 yıl boyunca çalıştığı işletme bölümünde hiç zam alamadığını, bunun nedenini sorduğunda ise yaptığı işin önemsiz görüldüğü cevabını aldığını söyledi. Bunun üzerine zam alabileceği bir bölüme geçmek istediğini ancak 6-7 ay boyunca imalat bölümüne alınmadığını anlatan Koca sözlerini şöyle sürdürdü: “8 yıl boyunca çalışmamın tek sebebi de, daha doğrusu buradaki insanların o kadar yıl çalışmasının sebebi, arkadaş ortamı. Arkadaş ortamı çok iyi oluyor, anlaşabiliyorsunuz ama Flormar öyle bir şirket ki emeğinin karşılığını vermiyor. Sen istediğin kadar çalış, istediğin kadar didin emeğinin karşılığını kesinlikle sana vermiyor.”

Zam istedik vermediler, sendikalı olduk işten attılar”

Flormar’da çalışan işçilerden çok fazla üretim yapmalarının beklendiğini ancak zam istendiğinde işlerin kötü olduğu cevabını aldıklarını anlatan Koca, zam vakti geldiğinde de beyaz yakalıların ortada görünmeyerek zam dönemini atlatmaya çalıştıklarını belirtti.

Flormar’daki kadın işçiler oturarak çalıştıkları için işlerinin hafif görüldüğünü ifade eden Koca “Her işin kendine göre bir ağırlığı var. Mesela ben imalatta çalışıyordum, ağır bir iş. 20 kilo kaldırman gerekiyor, ayakta çalışıyorsun, sürekli yer değiştiriyorsun. Orada bile ben hakkımı alamadım. Zam istedik vermediler. Sendikaya üye olduk, ben 21’inde üye oldum, beni 23’ünde işten çıkardılar” diye konuştu.

Patronun çok gaddar olduğunu ve işçileri düşünmediğini sözlerine ekleyen Koca, ilk olarak kendisinin arasında olduğu 12 işçinin işten atıldığını, diğerlerinin de kendilerine selam verdiği, alkışladığı için işten çıkarıldığını söyledi.

Flormar’da çalışmak isteyen sendika geldikten sonra gelsin”

İşten çıkarılırken tazminatını alacağı ve işsizlik maaşından yararlanacağı söylenmesine karşın hâlâ tazminatını alamadığını belirten Koca, 85-90 arkadaşlarının ise iş kanununun 25/2 maddesiyle işten atıldığı için tazminatlarını alamadığını aktardı. Birçoğunun ev geçindirmek zorunda olduğuna, çocukları olan veya hamile olanların aralarında olduğuna dikkat çeken Koca fabrika yönetimi için “O kadar zalim ki sadece kendi sermayesini düşünüyor” dedi. İşten atılan işçilerle hâlâ çalışan işçilerin bağını koparmaya çalışan yönetimin birçok yönteme başvurduğunu söyleyen Koca şunları aktardı: “Servisleri içeriye aldılar, gündüz ve gece servisine içeride inilip biniliyor, bizi görmüyorlar. Artık o duruma getirdiler artı çitlere dikenli tel taktılar, kapı normalde kısaydı onu uzattılar. Yaptıkları bir ton şey var işçilere karşı. Ama ben yaklaşık 2 ay önce senin şirketinde çalışıyordum ve ben sana para kazandırıyordum, sen de bana veriyordun ama ben hakkımı alıyordum. Eğer Flormar’da çalışmak isteyen bir arkadaş varsa sendika geldikten sonra gelsin. Normal şartlarda gelmesin çünkü en fazla çalışacağı bir haftadır ya da iki haftadır. Daha sonra zaten çıkıyorlar. Şu anda zaten burada gördüğünüz bütün insanlar hepsi iki yılın üstünde kadrolu elemanları. Kadrosuz elemanların hepsi içeride. Çok az var, 15-20 tane var, diğerlerinin hepsi kadrolu.”

Sendikaya üye olduktan iki gün sonra yanına gelen vardiya sorumlusunun “Montunu falan çıkar, hiçbir şeyin burada kalmasın, çabuk hemen çık. Cep telefonunu falan da al” dediğini, kapıdan taksiye bindirerek kendisini gönderdiğini ve işten atıldığını söyleyen Koca, yönetimin “Ben bu 12 insanı çıkarırsam gözleri korkar, sendikaya üye olmaktan geri çekilirler” diye düşündüğünü aktardı. “Ama bizi işten çıkardıkları an bizim arkadaşlarımız daha çok bizim yanımızda oldu” diyen Koca kendilerini destekleyen, selam veren işçilerin grup grup işten çıkarıldığını belirterek, yönetimin sendikalaşmaya karşı tutumunu şöyle anlattı: “Bölüm bölüm dolanıyorlardı. Bizi böyle yan yana gördüklerinde ‘Sen, sen orada ne yapıyorsun, ayrılın’ falan diyorlardı. Bizi bu duruma getiren buradaki arkadaşların birliği, beraberliği. Ben pişman değilim. Sendika gelecek o fabrikaya ve biz oraya gireceğiz.”

Sendika gelecek, bu kadar”

Son olarak eklemek istediği bir şey olup olmadığını sorduğumuz Koca şunları belirtti: “Bunların bir reklamları var, ‘Kızlar her şeyi yapar’ diye. Bu fabrikanın yüzde 80’i bayan. Hemen hemen 250 bayan çalışıyor fabrikada. Sen kendi şirketinin bünyesinde bayan çalıştırıp şöyle bir reklam veriyorsun ‘Kadınlar her şeyi başarır’ diye. Senin bu işten çıkarttığın elemanların yarısı da bayan, en azından bir 70 tanesi. Kızlar her şeyi başarır diyoruz. Sen bizi nasıl kapının önüne koyduysan biz o sendikayı oraya getireceğiz. Olmadı biz mahvolduk fabrika da mahvolacak. Olmadı kepengi kapatır gider. Olmasındansa kepenk kapatsın gitsin. İçeride bizim arkadaşlarımız var ama onlar da çok zor durumdalar. İçeride 115 işçi eksik, onlara baskı yapılacak adet çıkartın üretim yapın... Sendika olduğu için çok fazla üzerine gitmiyorlar. Ama bir ay, iki ay sonra vazgeçecekler diye düşündükleri için baskı yapmaya başlayacaklar. Onların da gerçekten aklı başına gelecek. ‘Keşke diğer arkadaşlarımızın yanında olsaydık’ diyecekler ki içeride de gerçekten yanımızda olmak isteyip de olamayan birçok insan da var. Maddi durumu gerçekten çok kötü, eşi çalışmıyor... Gidemiyor çünkü ondan başka çalışan yok ya da 100-200 bin TL borcu var. Ama dışarıdaki arkadaşlarla biz nasıl birlik-beraberlik içindeysek içerideki arkadaşlarla da öyleyiz. Hiçbir şekilde içerideki arkadaşlara hakaret yok, onlar bizim arkadaşımız. Sendika gelecek içeriye gireceğiz ve çalışmaya devam edeceğiz. Bu kadar.”

Özkan Salman isimli işçiyse işten atılmalarına “Bu ülkede hakkın hukukun olmadığının açık bir göstergesidir” diyerek tepki gösterdi ve şunları söyledi: “İşten atılma nedenimiz sadece anayasal hakkımızı kullanmak istememiz. Bir sendikaya üye olup buradaki yaşam ve çalışma koşullarını düzeltmek istememiz. Sadece bundan dolayı da kapı önüne konulduk. Tabi bu ramazan ayında çoğunluğumuz aile geçindiren, ev geçindiren insanlarız. Çocuklarımız var. Tabi ki zor. Ama şöyle bir şey söyleyeyim; yılmadan, bu mücadeleyi kazanana kadar direnmeye devam edeceğiz. İşçilere tek çağrım direnmek. İçerideki arkadaşlarımız içeride biz dışarıda, birlikte direne direne kazanacağız.”

Sendikalaşma nedenimiz arkadaşımızın onuru ve gururu”

10 yıldan fazladır Flormar’da çalışıp da asgari ücret alan arkadaşlarının olduğunu belirten Emrah Daşdan“Türkiye’de şartları birçoğumuz da biliyoruz ki asgari ücretle artık geçinmek neredeyse zorluktan da çıktı. Asgari ücret alan insanlar Türkiye’de yoksulluk seviyesinin altının da altında” dedi. 13 yıldır Flormar’da çalışan bir arkadaşlarının böbrek yetmezliği sorunu yaşamaya başladığını anlatan Daşdan şunları söyledi: “Ondan sonra da içerideki baskılara dayanamayıp, zaten yüksek tansiyonu vardı, beyin kanaması geçiriyor, 10 gün yoğun bakımda kalıyor. Şu anda sol tarafı yüzde 90 felç durumda. Bizi sendikalaşmaya götüren en büyük neden de artık kendimizden vazgeçtik, o felç olan arkadaşımızın onurunu, gururunu ayaklar altına alan yönetimi buradan gönderip huzurlu bir şekilde çalışmak istememiz. Artık asgari ücretle çalışmaktan bütün insanlar gibi bizler de bıktık.”

El ele vererek Petrol-İş Sendikası’nda örgütlendiklerini, yönetimin öğrenmesi üzerine de gruplar halinde işten atıldıklarını ifade eden Daşdan, “Durmuyoruz direnmeye devam ediyoruz. Dediğim gibi o arkadaşımızın gururu için, sonra da kendi ekmeğimiz için... Çok fazla bir şey istemedik biz. Sadece içtiğimiz çorbanın yanına azıcık tavuklu pilav da koyalım istedik. Ama yönetim bunu bize çok gördü” diye konuştu.

Kapı önünde direnenleri selamlayan veya alkışlayan arkadaşlarının kameralardan tespit edilerek işten atıldığını ve içeride de baskının devam ettiğini belirten Daşdan, sendikalaşmayla ilgili çalışma bakanlığından onay gelmeden önce de yöneticilerin kendileriyle tek tek görüşerek “bu işten vazgeçmeleri yoksa tazminatsız olarak işten atılacakları” yönünde tehdit ettiğini ifade etti. İşten atmalara karşın kendilerine katılmak isteyen arkadaşları olduğunu ancak fabrika içerisinde de sendikalı işçilerin olması adına şimdilik beklediklerini anlatan Daşdan, sendikalaşma sürecinde çalışma bakanlığından gelen memurların fabrikaya alınmamasına tepki gösterdi.

Bugün yedinci gün, yedi olmaz 70 olsa da fark etmez biz bugün Flormar’ın kapısındayız. İçerideki arkadaşlarımızla yan yanayız. Ölmek var dönmek yok. Petrol-İş’in bayrağını Flormar’ın bahçesine en kısa zamanda dikmeyi planlıyoruz” diyen Daşdan, atılan işçilerin yerine taşeron işçisi alma planlarının tutmayacağını çünkü kendilerinin uzun süredir çalışan kalifiye işçiler olduğunu anlattı.

Yönetimin işçileri bölmek için kendilerinin içeride kalan işçilere hakaret ettiklerini iddia ettiğini aktaran Daşdan “Burada bir yönetici kendisi içeride ne yaptı artık bilmiyoruz ama kafasını yarmış beni dövdüler, darp raporu alacağım, bu işe artık kan bulaştı diye tehditler başladı. Biz bunlara gülüyoruz” dedi.

10 günde çok şey kazandık”

Sağduyulu bir şekilde anayasanın bize verdiği hakkı kullanıyoruz. Sendikalaşmak haktır, bu haktan da kimse bizi mahrum edemez. İnşallah en kısa zamanda sendikayla birlikte fabrikanın içerisine davullarla zurnalarla gireceğiz. Bir şeyleri kaybetmeden bir şeyleri kazanamıyorsun” diye konuşan Daşdan sözlerini şöyle sonlandırdı: “Burası olmazsa 1.600 TL’ye başka yerde olur ama nedir, çocuklarımıza zamanı geldiğinde onurlu gururlu nasıl yaşanacağını söyleyeceğiz. İçerideki bazı yöneticiler de onursuz ve gurursuz nasıl yaşanacağını çocuklarına öğretsinler. Bizler daha 30 yaşındayız ama 30 yaşın içerisinde emin olun 10 gündür birçok şey kazandım, beynime yazdım. Biz bunu ramazanın sonuna kadar sürdürmeyip bitirmeyi planlıyoruz çünkü artık dayanacak güçleri kalmadı. İçeriden haberleri alıyoruz. Fabrikanın doktoru kutulama yapıyor. Fabrikanın üretim müdürü bilmem ne makinesini çalıştırıyor. Fabrikanın Ar-Ge müdürü başka bir makineyi çalıştırıyor. Tabi buradan işçileri çıkartarak kendi bacaklarına sıktılar. Burası kimsenin babasının çiftliği değil. Biz insanca yaşamak istiyoruz dedik, insanca çalışmak istiyoruz dedik, insanca ekmek yemek istiyoruz dedik. Biz bunlardan yarım ekmek istedik vermediler, o ekmeği onlardan bir ekmek olarak söke söke alacağız.”

KIZIL BAYRAK / GEBZE

 

 

 

 

Flormar’da işten atma saldırısına karşı direniş

 

Petrol-İş Sendikası’na üye oldukları için onlarca işçinin işten atıldığı Flormar’da 15 Mayıs’ta başlayan kapı önü direnişi coşkulu bir şekilde sürüyor. Gebze Organize Sanayi Bölgesi (GOSB) içerisindeki fabrikadan atılan 115 işçi, fabrika önündeki bekleyişleri sırasında öğle molası için bahçeye çıkan işçilere sesleniyor. Birlik olma çağrısı yaparak, yasal hak olan sendikaya üye olmanın işten atılmayla karşılaşmasına tepki gösteriyorlar.

Fabrika yönetiminin direnişteki işçilerle içerideki işçilerin bağını koparmak için kapıya branda çektiği ve fabrikanın etrafındaki çitlerin üstüne jiletli tel taktığı görüldü. Polislerin fabrika bahçesinde çekim yapması da dikkat çekti. Konuştuğumuz işçiler, kendilerine selam veren işçilerin dahi kamera görüntülerinden tespit edilerek “ahlaksızlık, ortalığı karıştırma” bahanesiyle 25/2 maddesiyle işten atıldığını, atılan işçilerin yerine taşeron işçilerinin alındığını anlattılar.

BDSP: İşgal grev direniş!

Çevredeki araçların da korna çalarak destek verdiği işçileri direnişin 7. gününde (21 Mayıs) Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP) ziyaret etti. Fabrika yakınında “Flormar işçisi yalnız değildir! Yaşasın sınıf dayanışması!” ozaliti açan BDSP’liler sloganlarla direniş alanına yürüdü. İşçiler de BDSP’lileri sloganlarla karşıladı.

BDSP adına yapılan konuşmada Flormar işçilerinin direnişi selamlandı. Flormar patronu ile sermayenin emperyalizm ve siyonizmle bağının teşhir edildiği konuşmada “İşgal grev direniş” şiarıyla mücadeleyi büyütme çağrısı yapıldı. BDSP’liler direniş alanında işçilerle sohbet ederek halay çektiler.

Eğitim Sen Gebze Şubesi de direnişteki işçileri ziyaret etti. Ziyarette yapılan konuşmalarda işçilerin birliğinden duyulan korkuya değinilerek direniş selamlandı ve dayanışma mesajı iletildi. İhraç edilen bir öğretmen ihraçların açlıkla terbiye edilmeye çalışılmasını teşhir etti.

 

 

 

 

AKP, Soda Sanayi AŞ grevini de yasakladı

 

Sermayeye hizmette sınır tanımayan AKP iktidarı, OHAL’i kullanarak hayata geçirmekle övündüğü grev yasaklarına bir yenisini daha ekledi. Soda Sanayi’deki grev “milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğünden” Bakanlar Kurulu kararıyla 60 gün süre ertelenerek yasaklandı.

Yasak, Resmi Gazete’nin 23 Mayıs tarihli sayısında 2018/11832 sayılı kararla yayımlandı. Adana ve Mersin’de kurulu üç işyerindeki grevin yasaklandığı kararda şunlar söylendi: “Soda Sanayii Anonim Şirketine bağlı bazı işyerlerinde Petrol-İş Sendikası tarafından alınmış grev kararının millî güvenliği bozucu nitelikte görüldüğünden ertelenmesi hakkındaki ekli kararın yürürlüğe konulması; 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 63 üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 17/5/2018 tarihinde kararlaştırılmıştır.”

Kararın altında başta cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Bakanlar Kurulu üyesi bakanların imzaları yer alıyor.

İşçiler işyerini terk etmedi

Grev yasağı ve fabrikadaki duruma ilişkin açıklama yapan Petrol-İş Sendikası Merkez Yönetim Kurulu, işçilerin grev hakkına sahip çıktığını belirtti.

Kararın, grevin “milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğü” gerekçesiyle verildiği hatırlatılan açıklamada, “Bu karar ile OHAL döneminde verilen grev ertelemelerine bir yenisi eklenmiş ve OHAL’in işverenler lehine bir başka uygulaması olarak kayıtlara geçmiştir” denildi.

Açıklamada, 23 Mayıs’ta Resmi Gazete’de yayınlanan yasak kararının 6 gün önce sözleşme görüşmeleri devam ederken alındığına dikkat çekilerek, bunun OHAL döneminde grev erteleme kararlarının artık otomatiğe bağlandığını gösterdiği vurgulandı.

İşçilerin iş yerini terk etmeyerek mücadelesini sürdürdüğü ve grev hakkına sahip çıktığı belirtildi.

 
§