22 Eylül 2017
Sayı: KB 2017/36

İşçi sınıfı emperyalist savaşa karşı mücadeleyi yükseltmelidir!
Hatun Ana ırkçılığın topraklarına değil, insanlığın yüreğine gömüldü
Erdoğan ne yaptıysa tersini söylüyor
AKP’nin Nuriye ve Semih korkusu
Ulucanlar ve hapishane katliamları üzerine…
“Zor dönemi” aşmak için Habip ve Ümit olunmalı
Gerçek birlik için devrimci ayrıştırma!
İSDEMİR’deki iş cinayetinde BALTAŞ işçiyi suçladı
MİB MYK Eylül ayı toplantısı sonuçları
DEV TEKSTİL GMYK 2017 Eylül Ayı Toplantı Sonuç Bildirgesi
Emeğin korunması ve Sovyetler Birliği deneyimi
“Bağımsız Kürdistan” gerilimi
Astana’da taraflar anlaştı
Fransa: Bu kavga sınıf kavgasıdır!
Almanya’da seçim kampanyalarından yansıyanlar
Otomobil tekelleri ekolojik dengeyi mahvediyor
Ekim Devrimi yol gösteriyor!
TEOG tek adamın emriyle kaldırıldı!
Proletaryanın uluslararası birliği: Birinci Enternasyonal
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Çürümüş düzenin eğitimdeki yansıması...

TEOG tek adamın emriyle kaldırıldı!

 

2017-2018 eğitim-öğretim yılına müfredatın değiştirilmesiyle, ihraç edilen kamu emekçilerinin yerini sözleşmeli öğretmenlerin almasıyla ve ilk derste “15 Temmuz Destanı”nı öven kitapçıkların dağıtılması ile girmiş olduk.

Müfredatta yapılan değişikliklere baktığımızda, biyoloji ders saatlerinin azaltıldığını, din kültürü dersleri saatlerinin arttırıldığını, biyoloji dersinden evrim konusunun kaldırıldığını görüyoruz. Din kültürü dersinde cihat konusu “güzellemelerle” işleniyor ve “kadının kocasına itaat etmesinin ibadet olduğu” ibaresi yer alıyor. Keza 15 Temmuz darbe girişimi konusuna da genişçe yer veriliyor.

Şimdi de bir gece “TEOG’u (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavı) kaldırıyoruz” diyen Tayyip Erdoğan’ın ardından, ertesi gün Milli Eğitim Bakanı’nın TEOG’u kesin olarak kaldırdıklarını belirten açıklamalarıyla karşı karşıya kaldık. Sermaye düzeni o hale gelmiş bulunuyor ki eğitim gibi hayati bir konu dahi bir diktatörün iki dudağı arasından çıkacak bir söze bakıyor. O “istemiyorum” deyince, ertesi gün gereği yapılıyor.

AKP’nin 16 senelik hükümeti boyunca 5 kez değişiklik yaptığı ortaöğretime geçiş sınavında gelinen yerde 6. kez değişiklik yapılıyor: AL, LGS, OKS, SBS, TEOG... Türkiye Özel Okullar Birliği Başkanı Nurullah Dal konuyla ilgili yaptığı açıklamada şöyle diyor: “TEOG olmazsa alternatifi sınavsız, ‘adrese dayalı yerleştirme’ yapmaktır. Bu sene TEOG olmayacak, bu kesin ama yerine ne gelecek şu anda net değil. Ama belli okulların sınavla öğrenci alacağını, bu sınavların da Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanacağını biliyoruz. Özel okullardan da sınavla öğrenci almak isteyen 50-60 okul olur.” Henüz tüm öğrenciler için uygulanan tek sınavda bile sürekli hata yapılırken, her bir okul için hazırlanacak ayrı sınavlarda çıkacak sorunları tahmin etmek zor olmasa gerek.

Yüksek puanlı devlet okulları için Türk ve yabancı özel okullara girmek isteyen öğrenciler için sınav yapılabilir. Ama diğer öğrencilere -ki bu öğrencilerin çoğunluğunu işçi emekçi çocukları oluşturuyor- “adrese dayalı yerleştirme”nin uygulanmasıyla birlikte bu sene de mahallelerde sayısı çoğaltılan imam hatip okulları ve meslek liselerinin yolu görünecek. Tam da sermaye devletinin Ulusal İstihdam Stratejisi (2014-2023) ve Eylem Planları (2017-2019) belgesinde açıkladıkları gibi olacak. Yani öğrencilerin yüzde 70’inin mesleki teknik eğitim almaları, yüzde 30’unun da imam hatipli olması sağlanacak.

TEOG sınavının kaldırılmasıyla birlikte devletin bu hedefleri adım adım hayata geçirmeye başladığı görülüyor. Bir bina düşünün: Zemini çürümüş, ve siz üstünde durmadan değişiklikler yaparak, yeni binalar inşa ederek onu ayakta tutmaya çalışıyorsunuz. Ama zemini çürük olduğundan yaptığınız her değişiklikte çürümüşlük ortaya serilecek ve binalarınız yıkılacaktır. Tıpkı çürümüş düzenin eğitim sisteminde olduğu gibi...

Birkaç senede bir yapılan değişiklikler gösteriyor ki sistemin temeli sağlam değil. Doğaya ve insani yaşama aykırı olduğundan, temelini emek sömürüsü üzerinden oluşturduğundan dolayı değişiklikler işe yaramıyor/yaramayacak. Aksine, atılan her yeni adım her geçen gün eğitim sisteminin çürümüşlüğünü bizlere daha somut sonuçlarla gösterecektir. Öve öve getirdikleri TEOG sınavı için şimdi “çocukların üzerindeki baskıyı arttıran bir sistem olduğunu” söyleyenlerin “çocuklar üzerindeki baskıyı” filan umursadıkları yok elbette. Zira onların eğitim sisteminin merkezinde toplumun çıkarları değil, sermayenin ihtiyaçları var. Sermayenin çıkarları gerektirdiğinde bir gecede alınan kararla sistemde değişiklik yapılabiliyor.

Sorun sınav sisteminin değiştirilmesi değil, sınav sisteminin nasıl bir düzende oluşturulduğudur. Bu sınavlar yüzünden intihar eden birçok arkadaşımız oldu. Geleceğimizi çalan, hayatlarımızı bir sınava sığdırmaya çalışan ve istediğinde sınavları değiştirerek geleceğimizle oynayan bu çürümüş düzenin yıkılması için mücadeleyi hep birlikte büyütmek gerekmektedir.

İstanbul’dan bir genç komünist

 

 

 

 

İmam hatiplerin önünü açan TEOG hamlesi

 

Önce imam hatiplerin daha da yaygınlaştırılması için merkez ve ilçelerdeki nüfus alt sınırını kaldırdılar. Şimdi de TEOG sınavını kaldırarak “mahalli” uygulamaya geçileceğinin sinyalini verdiler. Bu son iki adım birbiriyle bağlantısı içerisinde şunu ifade ediyor: İmam hatip liseleri artık bir tercih değil zorunluluk olacak.

Bir eğitim sistemi düşünün, “yeni” model açıklanmadan eskisi kaldırılıyor. Hem de eğitim-öğretim dönemi başlamış, yüz binlerce aile, TEOG’a hazırlansınlar diye binlerce lira verip çocuklarını kurslara, dershanelere yazdırmışken… 15 yıllık AKP döneminde 5 kez milli eğitim bakanı değişmiş, her bakanla beraber eğitimde de yeni bir sistem değişikliğine gidilmiş... Sonra bir gece TV’de nutuk atan T. Erdoğan “Ne TEOG’u, biz TEOG’la mı geldik” deyince TEOG da kaldırılmış…

Gelişmeler ve açıklamaların her biri kendi içinde değerlendirildiğinde çok kendiliğinden gelişiyormuş gibi duruyor. Herkes eğitim sisteminde “istikrarsızlıktan” bahsediyor. Oysa bütün bu tartışmalar biçim tartışmalarıdır. 15 yıl boyunca özü itibariyle AKP kendi adına “istikrarlı” bir programı hayata geçirmiştir. 2016 MEB verilerine göre, 500 civarında olan imam hatip okulu sayısını 3 bin 500’e, ilahiyat fakültesi sayısını 17 binden 100 bine, imam hatipte okuyan öğrenci sayısını ise 60 binden 1,5 milyona çıkartmıştır. Evrim ve laiklik gibi içerikler müfredattan çıkartılarak/azaltılarak cihat ve “değerler” eğitimi gibi gerici öğretiler okullarda yer edinmiştir. Her okula mescit yapılarak, kültür ve fen derslerinde dinsel gericiliğin etkisi arttırılarak okullar tam anlamıyla medreselere dönüştürülmüştür. Ensar Vakfı başta olmak üzere dinci-gerici tecavüzcü çetelere vakıf adı altında yurtlar ve kurs hizmetleri alanı açılmıştır.

Yani görüntü itibariyle anlıkmış gibi yaşanan değişimlerin ardında T. Erdoğan’ın işaret ettiği “dindar ve kindar” bir gençlik yetiştirme çabası vardır. Bu çaba özü itibariyle her geçen gün artan sosyal ve siyasal saldırılar karşısında sesi çıkmayacak, tevekkül edecek bir toplum oluşturmayı hedeflemektedir. Ve bugüne kadar hayata geçen her biri birbirinden “farklı” görünen sistem biçimleri bu amaca hizmet etmektedir.

 
§