3 Şubat 2017
Sayı: KB 2017/05

Suriye savaşında yeni aşama
OHAL koşullarında referandum!
Kürt halkının iradesi teslim alınmak isteniyor
“ozguruz.org” üzerinden ‘özgür basın’a dair
Eğitimde yeni müfredatın getirecekleri
Kapitalizmin krizi derinleşiyor
EMİS süreci aynasında metal hareketi
Tekstil işçisi yol arıyor
OHAL ve krizle birlikte seri iş cinayetleri rejimi
Greif Direnişi’nin deneyimleri ışığında Metal TİS’lerine hazırlanmak
Suriye’de siyasi çözüm arayışları
Avrupa’da faşist hareketin “zirve”si
Brexit sonrası Avrupa Birliği ve gelecek sorunu
Dünyada kriz ve kadınlar
Ücretsiz ve nitelikli kreş istiyoruz!
Devrim Okulları yapıldı: Bu davet bizim!
Apple’ın Trump’la “sorunu!”
Kriz sistemin iflasıdır
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kapitalizmin krizi derinleşiyor

 

Türkiye kapitalizmi kriz sinyalleri vermeye devam ediyor. Bu sinyaller dövizden sanayi üretimine, kredi derecelendirmesine kadar birçok alandan geliyor.

Merkez Bankası’nın yayınladığı imalat sanayi kapasite kullanım oranları Ocak ayında, önceki aya kıyasla 1 puan düşüşle yüzde 74,3 oldu. Dövizdeki yükselişi durdurmak için çeşitli hamleler yapan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), buna “çözüm” üretemezken, bankanın döviz rezervlerinin de azaldığı açıklandı.

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in Türkiye’nin notunu açıklayacağı ve olumsuz yorumlarda bulunacağı beklentisiyle döviz 3.91 TL’ye kadar yükselirken, Merkez Bankası döviz rezervlerindeki düşüş de kriz eğilimini bir kez daha gözler önüne serdi.

Türkiye’nin kredi notu düşüyor

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor’s (S&P), Türkiye’nin kredi notu görünümünü durağandan negatife düşürdü, ‘yatırım yapılamaz’ düzeyde olan ‘BB’ notunu ise değiştirmedi. Standard and Poor’s, Merkez Bankası’nın uyguladığı para politikasının yetersiz kalabileceğini belirtti.

Öte yandan ekonomik güven endeksi, Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 3.9 oranında azalarak 89.2 değerinden 85.7 değerine düştü. Nisan 2009’da bu sayının 83.9 olduğu, o zamandan beri yaşanan en büyük düşüş olduğu söyleniyor.

Enflasyon artıyor

OHAL’de grev, eylem ve örgütlenmeye dönük baskı ve yasaklar, işten atmalar ve işsizlikteki artışın yanı sıra emekçilerin temel ihtiyaçlarının pahalılaşması ve enflasyon da faturayı emekçilerin sırtına yıkmanın temel araçları oluyor. Bu açıdan, TL’nin dolar ve avro karşısında yaşadığı büyük değer kayıplarının etkisiyle enflasyondaki artış eğilimi de giderek daha fazla açığa çıkıyor.

Nitekim son olarak da Merkez Bankası 2017 ve 2018 enflasyon beklentilerinin arttığını duyurdu. Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya açıklama yaparak enflasyon tahminlerini 2017 için yüzde 6.5’ten yüzde 8’e, 2018 için ise yüzde 5’ten yüzde 6’ya yükselttiklerini belirtti. 2019 yılı enflasyon tahmini ise yüzde 5 olarak açıklandı.

Merkez Bankası’nın gıda enflasyonuna ilişkin tahminleri ise 2017 için yüzde 8’den yüzde 9’a çıkarken, 2018 için ise yüzde 7 olarak açıklandı.

 

 

 

 

Türkiye özgürlüklerin en çok gerilediği ülke”

 

Freedom House’un (Özgürlükler Evi) hazırladığı rapora göre, Türkiye 2016’da özgürlüklerin en çok gerilediği ülke oldu. “Popülistler ve Otokratlar: Küresel Demokrasiye Çifte Tehdit” başlıklı raporda Türkiye bu yıl da ‘kısmen özgür’ olarak nitelendirilse de, son on yılda özgürlüklerin en çok gerilediği ülkeler sıralamasında Orta Afrika Cumhuriyeti’nin ardından ikinci sırada yer aldı.

Raporda toplumsal muhalefete, işçi ve emekçilere yönelik çok yönlü baskıların küçük bir kısmına ve öne çıkan sınırlı uygulamalara yer verildi. Sermaye devletinin sorumluluğunda gerçekleşen katliamların, açlık sınırının altındaki asgari ücret, kıdem tazminatının ve iş güvencesinin gasp edilmesine dönük kıyımların, grev ve eylem yasaklarının, hapishanelerdeki işkence ve devlet terörünün üzerinde durulmadı.

“Temmuz’da başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişimi karşısında Tayyip Erdoğan’ın sert bir otoriterizme sarıldığı” dile getirildi. Öne çıkan başlıklar arasında gazetecilere, kamuya ve milletvekillerine yönelik tutuklamalar, medya kuruluşları ve derneklerin kapatılması yer aldı.

Ayrıca Nijer ve Zambiya’dan sonra Türkiye’de de artık ‘seçim demokrasisi’ olmadığına dikkat çekildi.




Hapishanelerde fotoğraf yasağı

 

Sermaye devletinin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, tutsakların ziyaretçileriyle fotoğraf çektirmesinin “örgütsel propagandaya izin verdiği” ve “toplumsal hassasiyet” gerekçesiyle yasaklanmasına karar verdi. Sermaye devletinin tutsakları teslim almaya dönük politikalarının uzantısı olarak alınan kararda şu ifadelere yer verildi: “Kurum düzeni, kişi ve kurum güvenliği, örgütsel amaç, iletişim ve propagandaya imkân verilmemesi, devam eden soruşturmaların aksamaması (Bu çerçevede adli soruşturmaları yürüten savcılardan görüş alınabileceği) ve toplumsal hassasiyet ve beklentiler dikkate alınarak, bu olgulardan bir veya birkaçının olduğuna dair İdare ve Gözlem Kurulu üyelerinde bir kanaat oluşması durumunda, tüm kurumda veya bazı örgütler ve kişiler yönünden fotoğraf çekimi kısıtlanabilir.”

 

 

 

 

253. F Oturması: Burhan Kartal serbest bırakılsın!

 

F Oturması eyleminin 253. haftasında 28 Ocak günü hasta tutsak Burhan Kartal’ın durumuna dikkat çekildi.

Eylemde okunan basın açıklamasında hapishanelerdeki işkencelerin OHAL ile daha da derinleştiğine, yeni anayasa ile de hukuki kılıfa sokulmak istendiğine dikkat çekildi.

“Sağlam girdiği hapiste hastalandı”

Açıklamanın devamında Burhan Kartal ile ilgili şu bilgiler verildi: “48 yaşındaki Burhan Kartal 14 yıldır özgürlüğü kısıtlanmış bir mahpustur. (...) Tutuklandığında herhangi bir sağlık sorunu olmayan Burhan Kartal’ın belirtmiş olduğu başlıca hastalıkları şunlardır: Kalp, ileri derecede prostat, migren, kontrol edilemeyen tansiyon, tansiyondan kaynaklı sol kulakta %35 işitme kaybı, menüsküs, bel fıtığı, böbreklerinde kist ve ciğerlerinde kist.”

Tedavi bilinçli olarak geciktiriliyor

Erzurum Bölge Hastanesi’nde anjiyo ve 5 böbrek ameliyatının ardından Kartal’ın götürüldüğü Ankara Numune Hastanesi, Hacettepe Üniversitesi Hastanesi ve İstanbul Üniversitesi Hastanesi’nde gerekli tedavinin yapılmadığı belirtilen açıklamada, gerekli ameliyatların bir buçuk yıldır yapılmadığı ifade edildi. Gerekçe olarak yoğunluk, güvenlik, personel azlığının öne sürüldüğü belirtilen açıklamada, zamanında hastaneye götürülmeyen Kartal’ın tahlillerinin süresi geçtiği için yeniden randevu alındığı, yine hastaneye götürülmediği için de sürecin kendi kendini tekrar ettiği söylendi. Hapishane idaresine dilekçe yazan Kartal’a yanıt olarak jandarmanın sorumlu olduğu, idarenin bir şey yapamayacağı söylendiği belirtilen açıklama Burhan Kartal ve tüm hasta tutsakların serbest bırakılması istenerek sonlandırıldı.


 
§