7 Ekim 2016
Sayı: KB 2016/37

Emperyalist savaşın “aktif tetikçiliği”ne hazırlanıyorlar
Etkin tetikçilikte durmak yok, yola devam!
Muhalif basın neden hedefte?
Basına “terör” baskısı
15 Temmuz sonrası hapishanelerde yaşananlar
Silivri Hapishanesi’nde OHAL keyfiyeti
1. yılında Ankara Katliamı ve katil devlet gerçeği
Yeni Türkiye’nin “yeni kapısı”
Greif işçilerine bildiri dağıtımı
55. Vicdan ve Adalet Nöbeti
Kapitalizmin özel bir aşaması olarak emperyalizm - V. İ. Lenin
TKİP Programı'ndan... Emperyalizm ve dünya devrimi süreci
Enternasyonal mücadelenin maddi temeli güçleniyor
Komünistler yurtdışında merkezi geceye hazırlanıyor
ABD: Rusya ile Suriye’de ateşkesi askıya aldık
Emperyalistler arasında Halep çatışmaları ve yansıması
Dev-Genç 47 yaşında!
DGB: Ne kadar saldırırsanız saldırın boşuna!
Bahçelievler Katliamı
Çocuklarımız değil, istismar güvencede!
1917 Ekim Devrimi göstermiştir ki işçiler ülke yönetebilir!
İlk köle isyanı ve Spartaküs
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Dev-Genç 47 yaşında!

 

Türkiye’de devrimci gençlik hareketi tarihinde önemli bir yer tutan Dev-Genç’in 47. kuruluş yıldönümü olması vesilesiyle devrimci gençlik mücadelesi ve politik kitle örgütü ihtiyacı üzerine bir tartışma yapmak, böylesi bir tarihsel deneyimi günün ihtiyaçları üzerinden ele almak, dersler çıkarmak, Dev-Genç’in mirasına sahip çıkmanın biricik yoludur. Bu mirasa sahip çıkmak, Dev-Genç’i doğru ele almayı ve ileriye taşımayı gerekli kılmaktadır. Bir mirasa sahip çıkmak adına onu bir şablon olarak ele almak, nostaljik bir şekilde değerlendirmek, güncelle bağını kuramamak esasında mirasyedilik yapmak olur. Bunun da devrimci bir yaklaşım olmadığı açıktır.

Gençlik hareketine politik müdahale

Tartışmaya 9 Ekim 1969’da Dev-Genç’in kuruluşuyla başlamamak gerekir. Bu Dev-Genç’i yaratan koşulları göz ardı etmek anlamına gelir. Dev-Genç öncesi, 1965’te kurulan Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) ve onu da önceleyen fikir kulüpleri deneyimleri önemlidir. Her biri gençliğin ve gençlik hareketinin ihtiyaçlarını politik ve örgütsel olarak karşılama çabasının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Zira tarihsel deneyim göstermektedir ki, bir araç olarak her örgütsel deneyimin temelinde politik bir bakış ve müdahale bulunmaktadır.

1950’lerde ilk ortaya çıkışında CHP ve DP arasındaki düzen içi taraflaşmada gençliği kazanma politik hedefinin bir aracına dönüşen fikir kulüpleri, 1960’larla beraber Türkiye’de sol düşüncenin yaygınlaşması, işçi sınıfındaki hareketlenmelerle birlikte gençlik içinde sosyalizm düşüncesinin tartışıldığı zeminler haline gelmiştir.

1965’te beş fikir kulübünden hemen hepsi TİP’in politik etkisi altındaki yaklaşık yüz yirmi gencin bir araya gelerek FKF’yi kurması günün gençlik hareketinin ihtiyaçlarına Türkiye İşçi Partisi'nin kendi parlamentarist, düzen içi sosyalizm bakışıyla politik bir müdahalede bulunma çabasıdır. Gençlik hareketinin o günkü düzeyi düşünüldüğünde bu müdahalenin hızla karşılık bulması, sosyalizmin dünyadaki prestiji ve dünyada gençlik hareketinin yükselişiyle de bağlantılıdır. SSCB'nin yalnızlığını kırması, Çin ve Küba devrimleri, Vietnam’da ABD’nin yenilgisi, Latin Amerika’da, Filistin’de yükselen hareketler gençliğin hızla politikleşmesine ve sosyalizm düşüncesine ilgi duymasına vesile olmaktaydı.

FKF’nin varlığı burjuva sosyalizmi sınırlarında dahi olsa gençlik için politik-örgütsel bir zemin anlamına gelmekteydi.

Bu zemin dünyadaki ve Türkiye’deki koşulların da etkisi ile gençlik tarafından hızla aşılıp devrimcileşerek 1969’da Dev-Genç’e evrildi. Bu evrilme elbette kendiliğinden değil, FKF içerisindeki devrimci unsurların TİP’in pasifist parlamentarist çizgisine karşı yürüttüğü politik mücadeleyle olanaklı oldu. FKF’nin 4. Kurultayı’nda Dev-Genç isminin alınması, tüzüğünden, ilkelerine kadar bir dizi değişikliğin gerçekleşmesi devrimci gençliğin, gençlik hareketinin ihtiyaçlarına yanıt verme ve onu devrime örgütleme bakışının bir sonucuydu.

FKF’nin de, Dev-Genç’in de kuruluşu ne kendiliğinden, ne de tabandan gelen basınçla olmuştur. Öncü müdahalenin önemi açıktır. Ancak burada şunu da vurgulamak gerekir ki bu öncü müdahale, geniş gençlik kesimlerini kucaklama, politika temelli, taban örgütlenmelerini yaratma ve oralara dayanma bakışıyla gerçekleşmektedir. Keza Dev-Genç’in hızla kitleselleşmesinde gençlik hareketinin politik ve örgütsel ihtiyaçlarını karşılayacak bir zemine sahip olmasının önemli bir yeri vardır.

Ancak Dev-Genç’i yaratan bu politik ve örgütsel bakış ‘70’ler boyunca ve günümüze kadar maalesef ki ortaya konamamıştır. Bunda dar-grupçu, şabloncu bakışın büyük etkisi vardır. Politika temelli olmayan, gençliği özneleştirecek öğrenci birliği bakışını hayata geçiremeyen her türlü deneyim gençlik hareketinin ihtiyaçlarına yanıt vermekten uzak kalmıştır.

Gençlik hareketinin ihtiyaçlarına yanıt vermek devrimci politik müdahaleden geçmektedir. Bu müdahaleye uygun örgütsel zeminin yaratılması, gençliğin bu zeminde özneleşmesi ve inisiyatif sahibi olması, gençlik üzerindeki cendereyi kırmanın biricik yoludur.

Politik gençlik örgütü olanağı

Genç komünistler de dahil bir dizi örgüt Haziran Direnişi’ne ve direnişte gençliğin rolüne atıflarda bulunuyor. Bu sebepsiz değildir. Gençliğin dinamizmi, potansiyeli ortadadır. Bu dinamizmi ve potansiyeli açığa çıkartabilmek, örgütleyebilmek gerekmektedir. Reformizmin, hayatı sınıf ilişkileri ekseninde ele almayan, düzen sınırlarına hapsolan bakışı gençliğin önüne koyduğu politikaların da, örgütsel zeminlerin de düzen sınırlarında kalmasına neden olmaktadır.

Seçimler eksenli politikalar, cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkma iddiasının yön verdiği düzen içi aydınlanmacı bakış, laik-anti laik taraflaşması üzerinden salt AKP’yi hedef alan yaklaşımlar, Kürt sorununun düzen içi uzlaşı temelli çözümü eksenli politikalar bugün gençliğin önüne çıkartılmaktadır. Düzen sınırlarını aşmayan bu politik yaklaşımların karşılığı olan örgütsel zeminler de, pratikler de düzenin icazetine takılıp kalmaktadır.

Bugün OHAL’le beraber gençlik üzerinde daha da artan baskılar, geçtiğimiz dönem gençliği hedef alan saldırılar, yasaklar, politik faaliyete yönelik engellemeler, uzaklaştırmalar, Kürt illerinde ve Ortadoğu’da tırmandırılan savaş ve saldırganlık, gençliği bu düzende bekleyen koyu geleceksizlik orta yerde durmaktadır. Düzenin gerici örgütlenmeler, cemaatler ve bir dizi derneklerle gericiliği gençlik içerisinde örgütlemesi de cabası.

Bu ablukayı dağıtacak olan devrimci politikadır. Faşist baskılara ve gericiliğe karşı “düzene karşı devrim” çağrısıdır. Geleceksizliğe karşı geleceğine sahip çıkma çağrısıdır. Bütün bunları gençliğin yaşamıyla bağını kurmadan, bu düzende bir geleceğin olamayacağına ikna etmeden ve gençliğin inisiyatifini açığa çıkartacak örgütsel zeminleri yaratmadan yapamayız.

Genç komünistlerin öncülüğünde atılmış olan politik gençlik örgütü adımı önemli bir imkandır. Yukarıda bahsettiğimiz bakışın bir ürünüdür ve politik ve örgütsel bir araç olarak kullanılabildiğinde gerçek değeri açığa çıkacaktır.

Bu baskı koşullarına, savaş ve saldırganlığa, geleceksizliğe gençlik daha fazla boyun eğmeyecektir. Abluka daraldıkça patlama daha da büyük olacaktır. Bugün için yapmamız gereken devrimci hazırlıktır. Devrimci hazırlık da devrimci pratikten, politikalardan ve örgütlenmeden bağımsız ele alınamaz.

Dev-Genç’in tarihsel deneyimi bize bunu göstermektedir. Aradan geçen 47 yıla rağmen Dev-Genç’in çağrısına kulak verelim.

R. U. Kurşun


 
§