9 Eylül 2016
Sayı: KB 2016/34

Yayılmacı savaşlara karşı işçilerin birliği halkların kardeşliği
AKP/Erdoğan iktidarının kazanamayacağı savaş
T. Erdoğan Obama ve Putin’le görüştü
Düzenin yapboz siyaseti
Faşist baskı ve teröre karşı direnişi büyütelim!
Olmayan düğmeyi ilikleyen düzen hukuku
DEV TEKSTİL Eylül Ayı GMYK Toplantısı gerçekleştirildi
Murat Ülker neden, nasıl zengin?
İş cinayetleri ve ortalığa saçılan gerçekler
Kırıntılar için değil, sermayenin köleliğinden kurtulmak için mücadeleye!
Güncel deneyimler ışığında demokrasi sorunu - H. Fırat
Türkiye-AB ilişkilerinde çatışan çıkarlar, gerilen ipler
ABD başkanlık seçimleri: Tiyatro devam ediyor
TTİP: Emperyalist sömürü, yağma ve haydutluğun yeni bir aracı
Çocukların özgürlüğü için yıkılacak düzen.
Hapishanelerde 600 çocuk
Şiddete uğrayan kadınlar, devlete güvenmiyor!
Sermaye devleti kesenin ağzını işçiye kapattı, MİT’e açtı
Düzenle barış diyenlerin, demokrasi ve özgürlükten anladıkları...
Yarım kalan şarkı... Victor Jara!
Gerçekçiliğin sinemadaki özeti: Yılmaz Güney
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Yarım kalan şarkı...

Victor Jara!

 

Yoksulları çok korkuttular,
Bütün acılarını yutmaları için
Yoksulluklarını hayallerle örtmek için...” diyordu Victor Jara.

Şili halkının yoksulluğunu ve korkularını dizelerine taşıdı. Namuslu gitarıyla aynı zamanda mücadeleyi de anlattı. Özlemini duyduğu eşitliği, adaleti nakış gibi işlerdi dizelerinde.

Augusto Pinochet, 1973 yılından 1990 yılına kadar Şili’de kanlı katliamlara imza atan faşist diktatördür. Cuntacı generaller şahsında faşist diktatörlük, Şili halkına ve elbette ki öncüleri olan devrimcilere, toplu kıyımlar, katliamlar, işkenceler getirmiştir. Tıpkı 12 Eylül faşist askeri darbesinde ve nice darbelerde olduğu gibi… Faşist darbeyle toplum büyük bir yıkıma uğratılmaya çalışıldı. Her faşist diktatörlük beraberinde acı, ölüm ve yok edilişi getirdi.

Şili halkının yoksulluk ve sefalet koşullarına mahkum edildiği bir dönemde sosyalist Salvador Allende halkın desteğiyle devlet başkanı olur. Seçimlerde Şili halkının desteğini alan ve emekçi iktidarını savunan Allende, eşitsizliğe, sömürüye ve yoksulluğa karşı verdiği mücadelelerle halkın sevgisini ve saygısını kazanır. Bu durumdan rahatsız olan ABD emperyalizminin aç kurtlar sofrasındaki ‘iyi çocuklar’ tıpkı Türkiye’de gerçekleşen 12 Eylül faşist askeri darbesi gibi tezgahlayarak gerçekleştirdiler darbeyi. CIA desteğiyle faşist General Pinochet, Allende iktidarına karşı 11 Eylül 1973 yılında askeri darbeyi gerçekleştirdi.

Faşist darbe karşısında teslim olmayan Allende emekçilerin iktidarı için mücadele etmenin onuruyla, faşist darbe karşısında da onuruyla durmasını bildi. Eğilmektense kırılmayı tercih etti. Ve kendi silahıyla direnişe geçerek, teslim olmaktansa ölmeyi tercih etti.

Şili, Latin Amerika’nın mücadele deneyimleri, birikimi ve dinamikleri açısından önemli bir ülke. Her dönem topraklarında devrimci tohumlar eksik olmaz. Şili devrim toprağıdır. Tıpkı Türkiye gibi, bağrından Denizlere, Mahirlere, İbolara, Ümitlere benzer devrimciler yeşertir. Yoksulluk, sömürü ve acının olduğu her toprak diyalektik olarak devrimci tohumları bağrında taşır, büyütür ve meyvelerini verdirir.

İşte bu topraklarda mücadelenin yiğit ozanı ve devrimci sanatın öncülerindendir Victor Jara. Adı tüm dünyada unutulmayacak olan bu yiğit devrimci, Şili’nin yoksul bir köyünde dünyaya gelir. Babası bir çobandır. Annesi ise düğünlerde ve törenlerde gitar çalarak gelir kazanmaktadır. Victor Jara annesinden miras aldığı bu kültürü ve yeteneğini devrimci sanat için kullanacaktır. Annesinin ölümü ile öğrenim hayatına ara veren Jara, kilise okuluna gider. Fakat bir süre sonra dine olan inancını kaybeder. Yaşamında artık müzik büyük yer tutar. Şili Üniversitesi’nin korosuna girer. Burada yaşamın akışı ve mücadelenin seyriyle ‘Yeni Şarkı’ akımının öncülerinden olur. Sanatın örgütlü öncülerindedir.

Artık Victor Jara’nın o tok ve içten sesi ve yoldaşı olan gitarı tüm ezilen ve sömürülen Latin Amerika halklarının dilindedir. Çünkü onun dizeleri hayata dair olandır.

Sesi soluğu artık Latin Amerika sokaklarında kulaktan kulağa, dilden dile gezmektedir. Ve her soluk onun şu manifestosunu taşır yeni diyarlara:

ben şarkı söylemek için söylemiyorum
ya da güzel bir sesim olduğu için
şarkı söylüyorum çünkü
gitarın anlamı ve amacı var

onda toprağın kalbi
ve güvercinin kanatları var
kutsanmış bir su gibidir o
zaferleri ve acıları kutsar

şarkım uydu buraya
Violeta”nın dediği gibi
çalışkan gitar
bahar kokulu

çünkü şarkının anlamı var
damarlarda attığı zaman...
şarkı söyleyerek ölenden
... gerçekçi gerçeklerden.

geçici yağcılıkların değil
ne de yabancı ünlülerin
tersine bir dilim ekmeğin şarkısı
yeryüzünün derinlerine kadar

her şeyin gittiği
ve her şeyin başladığı o yerde
cesur olan şarkı
her zaman yeni bir şarkı olacaktır...

Devrimci Şarkı Devrimci Güçtür!

Victor Jara devrimciydi ve Allende’yi destekliyordu. 11 Eylül’de gerçekleşen darbenin hemen ardından faşist diktatörlük kurbanlarını topladı. Jara, Santiago Üniversitesi’nde gözaltına alındı ve binlerce kişiyle birlikte Santiago Stadyumu’na getirildi. Faşist diktatörlük kanlı icraatlarını gösterecekti. Postallar altında işkenceyle ezilmek istenen insanlık onurunu canı pahasına koruyacaktı dik duran bu yiğit devrimci. Nitekim öyle de oldu. Stadyumdaki sessizliği bir kısık ses bozdu. Bu Victor Jara’ydı. Beş bin yürek beş bin ses duydu onu ve büyüdü bu ses. Faşist diktatörlüğün eli kanlı katilleri parmaklarını kırdılar. Susmadı Jara, çünkü zafer şarkısıydı onun söylediği. Korku salmıştı düşmanına bu şarkı. Çünkü ‘Biz Kazanacağız!’ diyordu dilleri. Ardından dilini kestiler. Söylüyordu hâlâ zaferin türküsünü Jara. Binlerdi artık Jara, söylüyordu diller zaferin türküsünü. Binler ‘Venseremos!’ diyordu.

Victor Jara’nın 43 yıl önce yarım bıraktığı o zafer türküsü bugün dünyada ve Türkiye’de komünistlerin dillerindedir. O şarkı elbet bir gün özlemini duyduğu sosyalizmle tamamlanacak...

 
§