13 Mayıs 2016
Sayı: KB 2016/18

Kölelik dayatmalarına diren, örgütlen!
Devrimci sınıf ve kitle hareketi - E. Bahri
Hırsızlık ve yolsuzluğun kaynağı kapitalizme karşı mücadeleye!
AKP’nin savaş politikaları, kirli hesapları ve sonuçları - D. Yusuf
Kilis’i fırsata çeviriyorlar! - H. Eylül
Kapitalizm israf demektir
Hedef devrimci sınıf hareketi!
Soma Katliamı, işçi sınıfına örgütlenme çağrısıdır!
Madenler yeni katliamlara gebe
Sınıf hareketi, önündeki engelleri fiili-meşru mücadele çizgisiyle aşacak!
15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişinden 2013 Haziran Direnişi'ne… - Ekim Umutcan
Dün başardık, yine başarabiliriz!
Esnek üretim biçimlerini meşrulaştırma operasyonları!
İşçi ve emekçilere “destek” adı altında sömürü
Göçler, mülteciler, sorunlar ve sorumlular - 2
Hollande-Wals hükümetinin ‘‘yeni iş yasası” işçi sınıfının tarihsel kazanımlarına dönük kapsamlı bir saldırıdır
Gece ayakta: Çelişkili bir hareket
Ortadoğu’daki gelişmeler ve ilk sonuçları - D. Yusuf
Hapishanelerde baskılar artıyor!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Çürümüş sendikal düzene karşı inisiyatif devrimci işçilere!

Hedef devrimci sınıf hareketi!

 

Günümüzde her tondan sendikal bürokrasi, sınıflar mücadelesinde tuttukları yer itibariyle çürümüş ve aşılmayı beklemektedir. Yaşanan her yeni gelişme bu tükenişi pekiştirmekte, işçi sınıfı mücadelesinin önüne bir yandan daha güçlü duvarlar örerken, diğer yandan da bu duvarları yıkacak mücadele potansiyelini mayalamaktadır.

Sermaye gericiliğinin uzantısı olan sendikaların işçi sınıfına açıktan düşman tutumlarının yanı sıra, reformist-icazetçi sendika bürokratlarının özünde farklı olmayan tutumları pratikte birçok kez teşhir olmuş, var olduğu kadarıyla işçi sınıfının mücadele gücü ve enerjisini dinamitleyen bir düzeye gerilemiştir.

Son yıllarda birçok vesileyle açığa çıkan bu tutumlar, 2016 1 Mayıs’ı ile birlikte daha pespaye bir duruma evrilmiştir. 1 Mayıs üzerinden açığa çıkan tutumların politik içeriği ve alınan tutumların sınıfsal özü, aşılması gerekenin yanı sıra bunu olanaklı kılacak yolu da bir kez daha gün yüzüne çıkartmıştır.

Sendikal gericilik duvarı yıkılmaya mahkumdur!

AKP iktidarının ülke genelinde estirdiği baskı ve gericiliğin sınıf içindeki piyonları olarak davranan sendikalar, 1 Mayıs’ta seçtikleri alandan, gerçekleştirdikleri 1 Mayıs’ların içeriğine kadar bir bütün olarak sınıflar mücadelesinde işçi sınıfından koptuklarını, burjuva gericiliğinin dolgu malzemesi olduklarını bir kez daha tescillemişlerdir. Türk-İş, Hak-İş ve Memur Sen gibi sendikalar, işçi sınıfının mücadele günü olan 1 Mayıs’ı sermaye devletinin toplumun geneline dayattığı sosyal, siyasal ve ekonomik yıkımı, baskı ve terörü, etnik ve dinsel çatışmaları destekleyen, AKP’nin gerici propagandalarının bir parçası olan yaklaşımlarla gerçekleştirmişlerdir. Çanakkale’de, Sakarya’da ve Maraş’ta 1 Mayıs “kutlayan” bu sendikalar işçi sınıfına yönelik kapsamlı yıkım saldırıları karşısında tek söz söylemez ve kıllarını kıpırdatmazken, aynı zamanda tuttukları alanları savaş ve saldırganlık politikalarını destekleme araçları olarak kullanmışlar, bu sendikalara üye işçi ve emekçileri bu gerici zeminin destekçisi haline getirmek için çaba harcamışlardır. İşçi sınıfını kendi cellatları olacak politikaları destekler hale getirme çabasının aktörleri olarak bu sendikalar, işçi ve emekçilere hiçbir şey sunamayacaklarını bir kez daha göstermişlerdir.

Yaşamdaki çelişkiler ile sermayenin ardı arkası kesilmeyen saldırıları karşısında geçici olmaya mahkum bu gerici etki ile birlikte, gericiliğe yaslanarak kendilerine varlık zemini oluşturmaya çalışan bu sendikal anlayışlar da yok olmaya mahkumdur. Sermaye uzantısı sendikal anlayışların, işçi sınıfına bizzat kendini engelleyecek duvarları ördürme çabası, temelleri olmayan bir çaba, yaşamın diyalektik akışına ve maddi zeminine aykırı geçici bir uğraktır. En ufak sarsıntıda da yıkılması kaçınılmazdır. Bugün estirilen gerici atmosferin işçi sınıfı içinde de hatırı sayılır bir karşılık buluyor olması bu gerçeği değiştirmez. Zira sınıflar mücadelesi tarihi bunu bir çok kez gösteren deneyimlerle doludur.

Mücadele kaçkınlığını bayrak edinenler aşılmalıdır!

Sermayenin bir parçası ve işçi sınıfı içindeki uzantıları olan sendikaları eleştiren, kendilerini her fırsatta ayrı bir yere koymayı marifet sayıp, pratik yaşamda birbirinden farklı olmayan tutumların taşıyıcısı sendikal anlayışlar da mücadele kaçkınlığının bayraktarlığını yapmaya devam ediyorlar. Fırsat buldukça sınıflar mücadelesinden, ilericilikten, devrimcilikten bahsetmeye pek meraklı reformist sendikal anlayışların yeterince teşhir olmalarının yanı sıra artık pratik yaşamda da bir karşılığının olmadığını gördüğümüz bir sürecin içinden geçiyoruz.

1 Mayıs öncesi sermaye devletinin sözcüleriyle kapalı kapılar ardında gerçekleştirilen ve içeriği bilinmeyen görüşmeler ile 1 Mayıs toplantılarında ortaya konulan samimiyetsiz tutumlar bir kenara, “kitlesellik, güvenlik” gibi kaygıların arkasına sığınarak 1 Mayıs’ı Bakırköy çukuruna gömme uğraşı reformist-icazetçi sendikal anlayışların iflasını perçinleyen yeni bir gelişme olarak kaydedilmiştir. Sermaye devletinin birçok vesileyle sınıfsal bir tutuma konu ettiği 1 Mayıs’ı, özellikle Taksim’i irade çarpışması olarak algılayamayanlar, “devletin izin verdiği sınırları” kabul etmenin yanı sıra Bakırköy’deki “resmi 1 Mayıs kutlamalarının” içeriğini de belirlemeye çalışan bir devletle karşılaşmışlardır.

Kölelik yasalarının dayatıldığı, savaş ve saldırganlık ile halkların boğulmaya çalışıldığı böylesi bir dönemde, işçi sınıfı mücadelesinin ihtiyaçları üzerinden değil, bu mücadelede karşıt kutbu oluşturanların icazetine göre hareket edenler, kitlelere önderlik etme yetisi gösteremezler. Tersinden gelişebilecek mücadele potansiyelini törpüleyen gerici bir zemine savrulmak sonucuyla karşı karşıya kalırlar. Tıpkı bugün olduğu gibi. Bakırköy 1 Mayıs’ında “kitlesellik” adına girişilen gericilik, “işçisiz”, sendika bürokratları ve sol örgütlerin çevresine daralan “miting” akıbetiyle yüz yüze kalınmasına sebep olmuştur. Güvenliği devletten, konuşması bürokratlardan, mekanı çukurdan olan, sınıf mücadelesinin ihtiyaçlarından kopuk, doğal olarak işçi sınıfından kopuk “kitlesel 1 Mayıs” hüsranı, bu hüsranın müsebbiplerinin aşılması ihtiyacını bir kez daha ortaya çıkartmıştır.

Çözüm devrimci sınıf sendikacılığı!

Bugün işçi sınıfının önünde sermaye devletinin çok yönlü tahakkümünü aşma çabasının yanı sıra, bunu olanaklı kılabilecek yönlerden birisi olarak mevcut sendikal anlayışları da yıkma görevi bulunmaktadır. Sendikaların sınıflar mücadelesi içinde ortaya çıkışı ile bu mücadele içinde tuttuğu özel yer, işçi sınıfından kopuk yaklaşımlar sayesinde dejenere olmuş, kimi zaman açıktan kimi zaman üstü örtülü sınıf düşmanı konuma gerilemiştir. Sınıflar mücadelesi içinde sendikaları kendi misyonuyla buluşturabilmek ve bu mücadelenin önemli bir aracı haline getirebilmek, sınıf mücadelesinin ihtiyaçları ekseninde sendikaları devrimci işçilerin inisiyatifi altına almakla mümkün olabilir.

İşçi sınıfına yabancılaşmış “işçi sendikalarının” sınıflar mücadelesi içinde geçici bir durum olduğu açıktır. Sermayenin çok yönlü saldırıları karşısında işçi sınıfının karşı duruş eğilimi doğal bir refleks olarak hayat bulurken, gündelik mücadele açısından bunu yan yana getirecek ve koordine edecek olan sendikaların yaşamın akışına ters hareket etmeleri, günün içinde değil belki ama gelecek açısından yok olma sonucuyla karşı karşıya kalmak olacaktır. Bu tükenişi hızlandırmak ve yeni olanı yaratmak, sendikaları işçi sınıfının etkili mücadele araçları haline getirebilmek, sermaye düzeni karşısında konumlanan, işçi sınıfının devrimci tutumunu gündelik yaşam refleksi haline getirmiş işçilerin tabandan doğru ortaya koyacakları irade ile doğru orantılı olacaktır.

Yılların durağanlık sürecinin getirdiği bu sendikal çürümeye karşı sınıf cephesinden tepkilerin arttığı, aşma iradesinin daha güçlü açığa çıktığı bir dönemi yaşamaktayız. Greif Direnişi'nin sendikal bürokrasi ile girdiği dişe diş mücadele bunun nasıl olması gerektiğini göstermiş, bilcümle sendikal bürokrasinin dizlerini titretmişti. Tabandan doğru kurulacak birlik ile devrimci işçilerin inisiyatifinde gelişebilecek bir hareket, tek bir fabrika zemininde dahi olsa etkisi ve gücü ile yeni döneme örnek oluşturacak pratikler olarak yaşanmıştı. Sendikanın fabrika zeminine yaslandığında, devrimci sınıf sendikacılığı bakışı ile bütünleştiğinde etkili bir araç olacağı görülmüştü. Metal Fırtına süreci yine metal işçilerinin Türk Metal kamburunu sırtından atma çabası olarak hayat bulmuş, günlerce süren fiili grevler, direnişler örgütlenmişti. Çoğaltılabilecek bu örnekler, gelinen aşamada işçi sınıfının sendikal bürokrasiyi aşma çabasının güçlendiğine işaret etmektedir. Güçlenen bu eğilim başta sınıf devrimcileri olmak üzere öncü-devrimci işçilerin bilinçli müdahalesi ile bütünlenebilmek zorundadır.

Devrimci sınıf hareketi için ileri!

Gelinen aşamada 1 Mayıs üzerinden ortaya çıkan tablonun hemen ardından, kiralık işçilik uygulamasının yasalaşmasını, sermaye devletinin süreci ve güçler dengesini kendi cephesinden iyi okuduğunun verisi saymak gerekir. 1 Mayıs’ta ülke genelinde katılımın zayıflığı, mücadele güç ve enerjisinin sınırlılığı, bütün bunlarla beraber bir irade çarpışması olarak “Taksim iradesinin kırılması” önümüzdeki günlerde saldırıların çok daha pervasızca yöneltileceğinin işaretleri olarak görülmelidir. İşçi sınıfının kölelik yasalarına, sermayenin saldırılarına karşı kazanımı olanaklı kılabilecek mücadele yol ve yöntemleri ile devrimci sınıf sendikacılığının inşası bütünleşmediğinde, bu bütünlük sınıfın devrimci hareketini yaratma bakışı eksenine oturmadıkça karşılığını bulamayacaktır. Devrimci sınıf sendikacılığı, devrimci sınıf hareketi yaratma çabası ile şekillenebilecek, sınıf mücadelesinin sendikal cephesi bu yönde devrimci bir araç olarak kendini var edebilecektir.

Yeni bir çıkışın olanakları fabrika zemininde, somut saldırılara karşı somut mücadelenin örgütlenmesi bakışı ve çabası ile işçi sınıfının saflarında fazlasıyla mevcut olan direnme potansiyelini açığa çıkartmak temelinde hayat bulacaktır. Bunun önündeki tüm engeller bu çabanın güçlenmesiyle parçalanıp dağılacaktır. Sendikal çürümüşlüğe karşı inisiyatifi devrimci işçiler almalı, hedef devrimci sınıf hareketi olmalıdır.

O.Ekim

 
§