9 Ekim 2015
Sayı: KB 2015/38

Devrimci bir sınıf hareketi için ileri!
Sermaye düzeninin Suriye politikası çöktü
Parlamenter hayaller değil, devrimci sınıf mücadelesi!
'Oy avcısı' CHP'den emekçilere sahte vaatler
CHP'nin gençlere vaatleri ve gerçekler
Sermaye sınıfının "adaleti"
Kürt halkına yönelik saldırılar sürüyor
Genetiği kirli ve kanlı devlet!
Direnişçi Kocaer işçileri: Kölelik düzenini bitireceğiz!
Mücadeleci ve demokratik bir Birleşik Metal-İş için birleşelim!
Muhasebesiz, muhalefetsiz, umutsuz!
Birleşik Metal-İş Bursa ve İzmir şubelerinde genel kurul
Kale Kilit’te patronların kavgası!
Devrimci gençlik hareketi - H. Fırat
Birleşik sosyalist devrim!
Alman emperyalizminin “mülteci severliği”
Kutlanan ne?
Emekçiler sokakları boş bırakmıyor
Kahrolsun sömürgecilik!
“Cenazenin gösteriye dönüşmesinden korkuyorlar”
Gözaltı ve tutuklama terörü sürüyor
Tutsak sınıf devrimcilerine süngerli oda işkencesi
ORS deneyimi ve öğrettikleri
Önlemler alınmıyor, işçiler katlediliyor
DLB’lilerin ailelerine polis tacizi
'İsimsizler ülkesine döndük!'
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Mücadeleci ve demokratik bir Birleşik Metal-İş için birleşelim!

 

Birleşik Metal-İş Sendikası genel kurul sürecinde.

Sorun şu; genel kurul süreci koltuk mücadelelerinin mi sahnesi olacak yoksa bir muhasebe zemini mi?

Sermayeye ve uşağı Türk Metal’e karşı mücadelede yapılanların ve yapılmayanların tartışıldığı, sendikayı mücadelede güçsüz ve takatsiz bırakan nedenlerle hesaplaşma zemini mi?

Sahne yöneticilere bırakılırsa ilkinin olacağına kuşkumuz yok. Genel merkez yöneticilerinin iktidar hesapları uğruna yukarıdan aşağıya oluşturulmuş listeler ve delege hesaplarıyla sonuçsuz bir genel kurul süreci izleyeceğiz. Genel kurul salonları sadece bir mizansen olurken her şey eski tas eski hamam devam edecek. Belki isimler değişecek ama bugüne kadar kaybettiren sendikal mücadele ve örgütlenme anlayışından milim sapma olmayacak. Bu halde de metal işçisi kaybetmeye devam edecek.

Şu bir gerçek ki Birleşik Metal-İş bugün metal işçisine umut vermiyor. Sermayeye ve Türk Metal şebekesine karşı bir alternatif mücadele odağı değil. Büyük mücadele geçmişinin yanına yaklaşamıyor. Üç beş yıl önce metal işçisinin henüz mücadeleden geri durduğu bir aşamada yine de görüntüyü bir parça kurtarıyorken gelinen aşamada artık bu mücadele ve örgütlenme anlayışıyla metal işçisinin ihtiyaçlarına yanıt veremiyor. Sendikayı yönetenler mücadele ve örgütlenme anlayışlarıyla iflas etmiş durumdalar. Son üç yıllık dönem içerisinde Bosch ve grup toplu sözleşmeleri olmak üzere büyük başarısızlıklar sözkonusu.

Sermayeye karşı dişe diş mücadeleyle elde edilmiş, metal işçisini tatmin edecek bir kazanım yok.

Kazanımlara darbe vurulurken ortaya konulmuş büyük bir direniş yok.

Örgütlenme süreçlerinde mücadele eden işçinin yanına konulmuş bir büyük sendikal güç, dayanışma ve önderlik kapasitesi yok.

Baskıları ve yasakları çiğneyip geçecek bir mücadele ruhu yok.

MESS-TM cephesinin satış ve işbirliği oyununu bozacak bir kudret yok.

Tabanın büyük baskısıyla alınmış grev kararlarını tüm engelleri ve yasakları aşacak bir hazırlık ve mücadele gücüyle hayata geçirebilecek bir irade yok.

Bu iradeyi göstererek ayağa kalkan metal işçisinin MESS ve Türk Metal’e karşı mücadelesine yetişecek, satış sözleşmesini yırtacak bir anlayış yok.

Peki ne var?

Aidat sendikacılığı sınırlarını aşamayan bir geri sendikacılık var.

MESS ve Türk Metal işbirliği karşısında mücadele eder gibi yapan ama sonuna kadar gitmeyi göze alamayan, boyun eğen bir sendikacılık var.

Mücadelede sonuna kadar gitmek için elini taşın altına koyanları yalnız bırakan bir sendikacılık var.

Tüm yenilgi, hak kayıplarına ve başarısızlıklara rağmen koltuklarında yıllanmış yöneticiler var.

Bu güne kadar bizlere kendilerinin yaptığı türden bir sendikacılığın en ileri sendikacılık olduğunu söyleyip durdular. Fakat Ocak ayında yapılan grevde grev yasakları karşısında boyun eğip mücadele etmek isteyen işçinin karşısına dikilen bir sendikacılık var.

Mayıs ayındaki büyük metal fırtınasıyla gördük ki, başka tür bir mücadele ve sendikacılık mümkündür! Öyle ki metal fırtınasını yaratan işçiler sadece Türk Metal’i yıkıp geçmedi aynı zamanda birkaç ay önce grev yasağı karşısında boyun eğen Birleşik Metal-İş yönetiminin sendikacılığının sınırlarını da hepimize gösterdi.

Metal işçisi artık bu tür kaybettiren bir sendikacılığı aşmak zorundadır. Genel kurul süreci işte bu eskimiş ve kaybettiren sendikacılıkla hesaplaşma zemini olmalıdır. Hesaplaşma ile birlikte Birleşik Metal-İş’te eskimiş, köhnemiş, mücadelenin ihtiyacına yanıt veremeyen bürokratik ayrıcalıklarına saplanmış kalmış sendikacılığı geride bırakıp, metal işçisinin umutlarına, beklentilerine yanıt verecek, geleceği kazanacak bir sendikayı hep birlikte yaratmalıdır.

Bunun için Birleşik Metal-İş içerisinde öncü işçiler bu kaygı ve sorumluluk duygusuyla yan yana gelmeli, omuz omuza vermelidir.

Bununla birlikte ‘nasıl bir Birleşik Metal-İş’ sorusunun yanıtı verilmeli ve genel kurul sürecinde böyle bir Birleşik Metal-İş’i yaratmak için mücadele edilmelidir.

Yanıtımız şu olmalı:

- Sermayeye, onun azılı örgütü MESS’e ve ihanet şebekelerine karşı, gücünü yasalardan değil metal fırtına zamanında olduğu gibi fiili-meşru mücadeleden alan bir mücadele anlayışı rehber alınmalıdır.

- Sendikada hiçbir patronluğa izin verilmemeli, bunun için önlemler alınmalıdır.

Söz, yetki ve karar hakkı sözde değil uygulamada tam anlamıyla işçiye bırakılmalıdır. Bunun için:

a- Yöneticilerin yetkileri kısıtlanmalıdır, iki dönemden fazla üst üste seçilmeme kuralı getirilmelidir.

b- Yönetici ücretleri işyerinde aldığı ücrete düşürülmelidir.

c- Üyelerin salt çoğunluğuyla geri çağırma hakkı getirilmelidir.

d- Karar hakkı fabrikalardaki işyeri komitelerine, işyeri meclislerine, şube temsilciler kurullarına bırakılmalıdır. Yönetim kurulları bu kararları uygulamalı, koordine etmelidir.

e- Genel kurul toplanma süresi 4 yıldan 2 yıla indirilmelidir.

f- Greve çıkılması ve yasaklara karşı alınacak tavır da dahil toplu sözleşme sürecinde tüm söz ve karar hakkı işçinin olmalıdır.

- Aidatlar 2 saatlik ücret düzeyine düşürülmelidir.

İşte nasıl bir sendika istediğimiz sorusuna aramızda yanıt arayabilir, genel kurul sürecine de fabrikalarda bu soruya yanıt aradığımız toplantılarla hazırlanabilir, ortaya çıkan irademizi genel kurul salonlarına taşıyabiliriz. İsteklerimizi bir program haline getirip bu programın adayları olarak ortaya çıkabiliriz. Genel kurul salonlarında bu programın, önergelerle de birleştirerek kabul edilmesi için mücadele verebiliriz.

Metal işçilerinin sermayeye, sendika ağalarına ve mücadelenin yükünü taşıyamayan bürokrat yöneticilere karşı birliğini savunan, aynı zamanda metal fırtınası ile uygulamaya sokan MİB, tüm öncü işçi arkadaşlarımızı bu yolda birlikte mücadeleye çağırıyor.

Metal İşçileri Birliği

1 Ekim 2015

 
§