11 Eylül 2015
Sayı: KB 2015/35

Kirli savaşa, faşist baskı ve zorbalığa karşı...
Kirli savaş üniversitelere taşınacak!
Faşizme karşı sınıfın ‘barış’ı için mücadeleye!
Sermayenin sözcüleri saldırıları körüklüyor
MİB: Fabrikada sömürülüp kıyılan da biziz, cephede ölen de!
Sermaye devleti faşist çeteleri sokaklara saldı
Polis terörü artarak devam ediyor
Demirtaş: Kararı Erdoğan ve Davutoğlu aldı
“Boşuna çırpınmayın MİB yakanızı bırakmayacak!”
ORS işçileri: Beklenmeyen taş
GMİS yöneticilerinden Yeraltından Sesler’e saldırı
Pamsan işçileri direnişi patronun kapısına taşıdı
"Mülteci krizi" değil, kapitalist barbarlık!
Türkiye’nin ikiyüzlü göçmen politikası
Emperyalizmin “güvenlik konsepti” ve Ortadoğu işgali! - A. Serhat
Emperyalist rekabette son yapılan hamleler
FHKC Filistin Ulusal Konseyi toplantısına katılmayacak
Dünyada işçi ve emekçi eylemleri
Öğrettikleri, hatırlattıklarıyla Greif Direnişi
DEV TEKSTİL Eylül Ayı Genişletilmiş MYK Toplantısı Sonuç Bildirgesi
Yeni Greifler’in, yeni metal fırtınaların yolu: Meslek Liseleri!
İşçi bültenleri mücadeleyi yükseltmeye çağırıyor
“Güçlü bir kadın işçi örgütlenmesi için güne yüklenmeye!”
12. Mamak Kültür Sanat Festivali gerçekleştirildi!
Victor Jara’nın namuslu gitarı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

ORS işçileri: Beklenmeyen taş

 

Metal hareketi sınıf mücadelesinde bir dizi ileri atılımın örneklerine sahne oldu, olmaya da devam ediyor. Sendikal bürokrasinin tahtının sarsılması, fiili grevlerin eylem biçimi olarak sahiplenilmesi, yeni sendika kuruluşu derken şimdi işten atma tehdidine/saldırılarına karşı istifa eylemi ile ezberler bozuluyor.

Bunun son örneğini ORS işçileri fiili grevleriyle veriyor. Mayıs ayındaki grev hareketinde coşkuları ve tek vücut olmalarıyla dikkat çeken ORS işçileri, şirketin anlaşmaya uymayan dayatmalarına karşı yeni bir fiili grev başlattılar. Fakat bu sefer işten atmayla tehdit eden sermayenin karşısına istifalarını vererek çıktılar. İşten atılmayı göze aldıklarını rest çekerek gösteren ORS işçileri, esası yönünden metal hareketinin geçmiş deneyimleri aşan altyapısının bir yansımasıdır. Metal hareketi, geçmiş eylemliliklerden ders çıkarmış sınıfın yeni döneminin eylemidir. Bundan dolayı sermayenin oyunlarına karşı daha dirayetli, daha kararlı çıkan bir işçi bölüğü dolaysız olarak daha fazlasını başarabilmektedir. ORS işçileri de bugün hareket halindeki bir bölüğü olarak yeni deneyimler yaratıyor.

Polatlı’dan Ortadoğu’ya palazlanan sermaye

ORS sermayesi incelendiğinde dünyadaki rulman üreticileri arasında ilk beşte yer alan bir tekel olduğu görülür. Polatlı gibi genel anlamda sanayi bölgelerinin dışında patronun ‘tanıdığı’ topraklarda kurulan şirket ile başlayan üretim ilk fabrikadan bugün 6. fabrika inşaatına uzanmış durumda. ORS işçilerinin özverisiyle adı gibi Ortadoğu’nun rulman üretimini karşılayan dev bir şirket ortaya çıktı. ORS sermayesi büyüdükçe işçilerin sırtındaki yük de büyüdü. Türkiye’nin en çok kâr eden 286. şirketi unvanı var ve bunu sağlayansa çay molası bile olmayan ORS işçileri. 2007’de Türk Metal eliyle “kriz” bahaneli işçi kıyımı gerçekleştirilmiş, kârlar korunmaya devam edilmişti. İşten atılanlar tehdit edilmekte, işe iade davası açanlar “yemek yediği kaba pisleyenler” olarak baskı altına alınmaya çalışılmaktaydı. Atılan işçiler işe iadeleri kazanıp döndüklerinde de Türk Metal’in baskısı devam etmişti. Böyle örneklerle yoğun sömürü altında yıllar geride kaldı.

Türk Metal çetesinin deneyimlerinden sınırsız yararlanan ORS yönetimi günü geldiğinde MESS’ten ayrıldı. Çünkü MESS’in grup TİS sözleşmesinde verdiği zammı çok buldu. Kârdan zararı istemeyen şirket fabrika için yeni sözleşme dayattı. Türk Metal’in sınırsız işbirliği ile böylece daha düşük zamla TİS imzalandı. Bu arada kârdan zarar denklemi %500 kârın %100’e düşme ihtimaliydi! Türk Metal çetesiyle birlikte sorunsuz bir işçi yönetimi şekillendirilmişken metal hareketi bu dengeyi bozdu. MESS’le işbirliği ise metal işçisinin hareketini bastırmak için sürüyor. Şirket bugün atılan işçilerin geri alınması talebine “MESS izin vermiyor” diyerek kabul etmiyor. Diğer fabrikalara örnek direniş oluşturacağı düşüncesiyle bu haklı talebe karşı çıkıyor. Bu da Bosch örneği sonrasında MESS’in yeni örnek direnişler çıkmaması için verdiği çabayı gösteriyor.

ORS işçilerinin bir önceki grevinde üretim kaybının 360 bin rulmanı bulduğu belirtilmişti. Şu anki grevde bu sayı katlanarak arttı. Milyonlarca rulman üretimi aksadığı için şirketin kaybı oldukça büyük. Fakat sermaye cephesi işçilerin taleplerinin karşılamaktansa bu kez kârdan öteye zararı göze almış durumda. Yurtdışına yollanan malları stokla idare etmeye çalışan şirket yurtiçi piyasasını öteleyerek zaman kazanmaya çalışıyor. İzmir ve İstanbul depolarının boşalmasıyla şirket sıkışsa da hala grevdeki işçilerle anlaşmaktan kaçınılıyor.

ORS işçisinin güvencesi birliği!

ORS işçisi bilinçli bir planla eyleme çıkmış olduğu için geçen zamanın dağıtıcı etkisi yok denecek kadar az oldu. ORS işçilerinin direnişleri sendikasız mücadele pratiğiyle sürüyor. Metal hareketinde birlikleri zayıf oldukları için Türk Metal’den istifa sonrası metal sektöründeki eski sendikalara hızla üye olan fabrikalara benzemeyen ORS’de, işçilerin mücadele garantörlüğünü ‘ORS İşçi Kardeşliği’ oluşturuyor. İşçilerin hareket içerisinde mevcut sendikaların farksızlığını görmesi bağımsız işçi birliğini güçlendirdi.

İşte bugün Türk Metal çetesine karşı sözde bayrak açan Yavuz Gökçe gibi isimlerin, geçmişte Türk Metal yöneticisi sıfatıyla yaptıklarıyla aynı pisliğin devamı olduklarını en iyi ORS işçisi biliyor ve bunlara prim vermiyor. ORS işçileri bunun için tabela değiştiren ama aynı kirli yöntemlerin temsilciliğini üstlenenlerin rant kavgasında kaybolmuyor, “sendikasız işçiler” olarak “yasadışı grev”lerle hakkını arıyor. Ford’un, Tofaş’ın hatalarından ders çıkaran ORS işçileri fiili yolları sürdürüyor.

ORS öyle bir birliğe sahip ki patronun, MESS ve Türk Metal ikilisinin metal hareketinde sıkça uyguladığı oyunları devreye sokmasıyla işbaşı yapanlar dahi bir süre sonra yeniden eyleme katıldı. Grev kırıcılığa soyunanların cezalandırılması ise işçi sınıfının yeni militan eylemlerle grevine sahip çıkması olarak kayıtlara geçti. Böylece yeni dönemin mücadelesinde pasif beklemeci direnişe karşı gerekeni yapan ileri çıkışlara bir örnek daha eklendi. Keza Türk Metal çetesinin provokasyon girişimi de örgütlü tepki ile yanıtlanarak jandarma korumasındaki sendika ağaları Polatlı’dan kovuldu.

1600 işçinin çalıştığı fabrikada işbaşı yapanların sayısı yüzü bulmazken, bu sayı günden güne azaldı. Son olarak sermayenin kolluk güçlerinin saldırısı ise direnişi kırmak bir yana içeriden kitlesel çıkışlara neden oldu. Jandarma grev içinde gün be gün sermayeye hizmet ettiğini kanıtladı. Patron için ses sistemini kapattırmakla başlayan, her gün onlarca asker ve TOMA’yla bekçilikle hizmeti sürdüren jandarma çocuk yaşlı ayrımı gözetmeksizin grevci işçilere ve ailelerine saldırdı. Fakat direniş kırılamadı. Böylece tüm kirli yol ve yöntemin işçi sınıfı karşısında yetersiz kaldığı bir kez daha teyit edildi. İşçiler inanıp harekete geçince dün aşılmaz görülen, güç sayılan her engel küçülüyor.

ORS işçisi kararlı duruşu ve kendi cephesinden mücadeleye hazırlığı ile sermaye için kafayı yaran ummadık taş olduğunu şimdiden gösterdi.

ORS’nin eksiği-Metal hareketinin yarası

ORS işçileri önemli bir mücadele pratiğiyle metal hareketinin dağıldığını, geriye çekildiğini iddia edenlere karşı bir duruş olarak enerjinin hala tükenmediğini gösterdi. ORS işçileri ilk grevin ardından ikinci kez aynı eyleme ve bu sefer daha uzun soluklu olarak sürdürme planıyla girdi. Şimdi sınıf bilincinin metal hareketinden aldığı yeni güç ve ilk grevin öğreticiliği ile mücadelesi sürüyor. Fakat ORS işçilerinin de fiili grevi içerisinde handikapları var.

ORS işçileri özgür seçim ortamında seçtikleri temsilciler ile mücadelelerini yürütüyor. Hatta temsiliyet kelimesi yerine daha doğru bir telafuz olan ‘sözcü’lüğü tercih etmiş bulunuyorlar. Lakin eylemin temsiliyeti yine başsözcü ve sözcülere kalıyor. İşleyiş sözcüler üzerinden süren şirketle toplantılara sıkışıyor. Bu da grev iradesini on günü aştığında dahi firesiz sürdüren işçiler arasında belirsizlik ve karamsarlık tohumları ekilmesine neden oluyor. Eylem netliğini bozan bu faktör sınıf hareketinin birçok deneyiminde olduğu gibi temsilcilerinden haber bekleyen eylemci edilgenliğini yaratıyor.

Taban örgütlenmesi, özgür seçimle bölümlerden seçilen işçiler demek değildir. Kaldı ki ORS’de tek başına yönetimle görüşecek sözcüler değil 1200 kişinin katıldığı bir seçimle gelmiş 26 asil, 26 yedek bölüm temsilcileri ve 6 asil, 6 yedek sözcüden oluşan geniş bir temsiliyet var. Keza yine önemli ama taban örgütlülüğü işlemediği yerde kağıt üstünde kalan “tüm temsilciler için memnun kalınmadıkları halde bir sonraki seçimi beklemeden geri çağırma” kuralı da var.

Taban örgütlenmesi, tüm işçileri edilgenlikten çıkaran özneleşmenin örgütsel garantisidir. Bu güvence altına alınmadan, bu işleyiş yasası eksiksiz uygulanmadıktan sonra en kararlı direniş ve ileri çıkış pratikleri dahi bir sınırlılık taşımaya mahkumdur. Bu da tek başına ORS işçilerinin değil tüm metal hareketini yaşamış işçilerin karşısında duran eksiklik. Nisan ve Mayıs aylarında eylemlilik ve bilinç sıçrayışı içerisindeki işçilerin kapatamadığı bu yara bugün hareketin önündeki eksik olmaya devam ediyor. İşçi demokrasisi eylem içinde inşa edilebilir. Bu açıdan ORS direnişine güç katmak da ancak bu eksikliği göstermek ve üzerine gidilmesini sağlamakla başarılır.

B.Çağ

 
§