21 Ağustos 2015
Sayı: KB 2015/32

Kürt halkının onurlu direnişi ile eylemli dayanışmayı büyütelim
Kendi kaderini tayin hakkı meşrudur!
Sahibinin sesi medya da kirli savaşın suç ortağıdır
Sermaye devleti infazlara devam ediyor
Tüm katlettikleriniz için kavga sonuna kadar sürecek!
Bütçe kirli savaşa ayrılıyor
Burjuva hümanizmiyle göğsünün sol tarafında yürek taşımayan “hümanistler”!
Sermayenin gözaltı saldırısı sürüyor
Efendileri hizaya getirdi: PYD’ye operasyon yok
“İster kabul edilsin, ister edilmesin” dönemi
Belirsizlikler ve krizler düzenin doğasında var - C. Ekin
Hacı Bektaş-i Veli’yi anma törenlerinin ardından...
“Güne devrimci müdahalede bulunmalıyız”
Ortadoğu’da gericiliğin başaktörleri AKP iktidarı-Katar emiri ikilisi siyonist İsrail için çalışıyor!
Emperyalizmin Çin çıkmazı - C. Ekin
İran’daki antlaşma emperyalist hegamonya savaşının bir parçası
Kapitalizm öldürür: Yaşanılabilir yegane sistem sosyalizmdir
Kamuda toplu sözleşme görüşmeleri üzerine
MİB MYK Ağustos Ayı Toplantısı Sonuç Bildirgesi
Enpay direnişi üzerine
DEV TEKSTİL Ağustos Ayı Genişletilmiş MYK Toplantısı Sonuç Bildirgesi
İşçiler katledilmeye devam ediliyor
Tutsak sınıf devrimcilerinden mektup var
Sacco ve Vanzetti: İyi bir kunduracı ile yoksul bir işportacının zaferi!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Bütçe kirli savaşa ayrılıyor

 

Türk sermaye devletinin savaş ve saldırganlığı artıyor. Savaş ve saldırganlığa paralel olarak “güvenlik harcamaları” da katlanıyor.

Türk sermaye devleti güvenlik devleti ağırlıklı kamu harcamalarını arttıran çizgiye hep sadık kaldı. Örneğin 1999’da askeri harcamalar, GSYH’nin yüzde 4’üne kadar yükselmişti. Bu oran dinci partinin yeni bir güvenlik devleti oluşturmaya başladığı 2012’den beri ayyuka çıktı. Güvenlik harcamaları aldı başını yürüdü. İç güvenlik harcamaları hızla arttı.

Geçtiğimiz Temmuz ve içinde bulunduğumuz Ağustos aylarında, bütçeden silah, araç gereç ve mühimmata yapılan harcamalar, yılın ilk altı ayında yapılan toplam harcamaları aştı.

Ocak-Haziran döneminde, ‘Güvenlik ve savunmaya yönelik mal, malzeme ve hizmet alımları’ tutarı, toplam 732.7 milyon liraydı. Bu harcamalar Temmuz ayında 473.5, Ağustos’ta ise 372.4 milyon lira oldu. İki ayın toplamında ise 846 milyon liraya çıktı. Yani, son iki ayda yapılan güvenlik harcaması, yılın ilk altı ayında yapılan toplam harcamayı 113 milyon lira aşarak kayıtlara geçti.

‘Silah araç gereç ve savaş teçhizatı’ kalemindeki verilere göre, Temmuz ayında 286.6, Ağustos’ta ise 197.8 milyon liralık harcama yapıldı. İki ayın toplamı 483.4 milyon lira oldu. Peki bu rakam, yılın ilk ayında ne kadardı? Yılın ilk altı ayında 202.8 milyon liraydı. Böylece iki ayda bütçeden silaha yapılan harcama, altı aylık harcamayı ikiye katlamış oldu. Sadece Temmuz ayındaki silah harcaması, Ocak-Haziran aylarındaki toplam harcamadan 84 milyon lira fazla olarak gerçekleşti.

Bütçede, ‘gizli hizmet giderleri’ kalemi altındaki örtülü ödenekte de devasa artış yaşandı. Ocak-Haziran döneminde toplam 431 milyon lira örtülü ödenek harcaması yapıldı. Son iki ayda ise örtülü ödenekten yapılan 156.5 milyon liralık harcamayla, 587.7 milyon liraya yükseldi. Silah harcamalarında olağanüstü artışın gözlendiği Temmuz ayında, örtülü ödenek açısından da devasa bir yükseliş yaşandı. Örtülü ödenek harcamaları 127.7 milyon liraya yükseldi. Bu harcama aylık olarak örtülü ödenekten yapılan en fazla harcama olarak kayıtlara geçti.

Savaş bütçesi artarken, güvenlik ve silah harcamaları hızla tırmanırken, bütçeden, eğitim, sağlık ve ulaşıma ayrılan pay azaldı. 13 yıllık AKP iktidarı sürecinde iç güvenlik harcamaları GSYH’ye oranı yüzde 55 arttı. Toplam güvenlik harcamalarının GSYH’e oranı yüzde 3,44 iken, 2013’te bu oran yüzde 3,68’e, 2014 yılında 4,13’e, 2015 yılında ise 6,13’e yükseldi. Güvenlik harcamaları hızla artarken yoksullara yapılan düzenli gelir desteği, sağlığa, eğitime ve ulaşıma ayrılan pay ise düzenli olarak azaldı.

Özel güvenlik harcamalarının artması, kirli savaşın daha da kanlı hale gelmesi demektir. Bu kirli savaş politikasının faturasını sadece Kürt halkı ve bölge halkları değil, işçi ve emekçiler de ödeyecekler. Bu konuda işçi ve emekçilerin aydınlatılması, özel güvenlik ve savaş politikalarına karşı taraflaştırılması yaşamsal önemdedir.

Sınıf devrimcileri ile özel güvenlik ve savaş kıskacının bilincinde olan tüm ilerici, devrimci siyasal yapılar Kürt halkına ve bölgedeki halklara yönelik kirli savaş politikalarının yaratacağı büyük ekonomik ve sosyal yıkımı, yaşanacak kitlesel katliamları anlatmalı, kirli savaşa ayrılan bütçenin emekçilere ayrılması için mücadele ateşini harlamalıdırlar.

Özel güvenlik harcamalarındaki artışın sonuçlarından birisi de işçiler ve emekçiler için daha fazla işsizlik, istihdamın daralması, sosyal, ekonomik ve demokratik haklardan yoksunluk demektir.

Daha şimdiden özel güvenlik harcamalarını arttıran dinci parti savaşın faturasını işçi ve emekçilere ödetmenin planlarını yapıyor. Bu kirli savaş planlarının işçi ve emekçiler içinde teşhiri ve mücadelenin hız kazanması dinci partinin savaş politikalarına verilecek en etkili yanıttır.

Ancak işçi sınıfı ve emekçilerin militan mücadelesi kaynakların özel savaş politikaları doğrultusunda kullanılmasını engelleyebilir. Ancak işçi ve emekçilerin mücadelesi eğitime, sağlığa, ulaşıma vb. sosyal alanlara ayrılan payı arttırabilir. Ancak işçi ve emekçilerin mücadelesiyle savaş bütçesi azalır, eğitim ve sağlığa, ulaşıma, asgari ücrete ayrılan pay yükseltilebilir.

 

 

 

 

Varto’da sokağa çıkma yasağı

 

Muş’un Varto (Gımgım) ilçesinde 15 Ağustos akşam saatlerinde Varto İlçe Emniyet Müdürlüğü ve Varto İlçe Jandarma Komutanlığı’na yönelik gerçekleştirilen saldırıların ardından ilçenin denetimi HPG gerillalarının kontrolüne geçti.

Şiddetli çatışmalar sonucunda ilçenin giriş çıkışlarının denetimini alan HPG gerillaları ilçe merkezinde hendekler kazarak silahlarla nöbet tutmaya başladı.

İlçede polis ve askerlerin karakollardan dışarı çıkamadıkları belirtilirken Muş, Erzurum ve Karlıova girişlerine de hendekler kazıldığı bildirildi.

HPG gerillalarının denetimi sağlamasının ardından Muş Valiliği 16 Ağustos sabah 08.30 itibariyle ilçede sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini duyurdu. Muş Valisi Vedat Büyükersoy tarafından yapılan açıklamada çatışmaların sürdüğü ve ikinci bir emre kadar sokağa çıkma yasağının devam edeceği söylendi.

İlçe dışından takviye olarak gönderilen askerlerle HPG’liler arasında ilçe girişinde çatışmalar gün boyu sürdü. Askerler gerillanın bulunduğu alanlara giremezken ilerleyen saatlerde gerillalar eylemi sonlandırdı.

Ancak sabah saatlerinde ilçe girişinde iki kişinin infaz edildiği bildirildi. Bir çatışma olmadığı ve doğrudan bir infaz gerçekleştirildiği belirtilirken cenazelerin askerler tarafından götürüldüğü bildirildi. Ancak katledilenlerin sivil mi yoksa gerilla mı olduğu konusunda net bir bilgi verilmedi.

Gerillanın çekilmesinin ardından valilik 17 Ağustos 05.00 itibariyle sokağa çıkma yasağını kaldırdığını açıkladı.

İnceleme yapmak üzere Varto’ya giden DTK ve HDP heyeti çevrede katledilmiş insan parçaları bulunduğunu, evlerin yakılıp tarandığını belirtti. Mülki amirlerle görüşme yapmaya çalıştıklarını ancak hepsinin bir gerekçeyle kendileriyle görüşmediklerini belirtti.

Gerillanın çekilmesinin ardından katledilenlerin 36 yaşındaki Rahmi Kızıltaş ve 26 yaşındaki Abdullah Toprak olduğu öğrenilirken aileler çocuklarının devlet güçleri tarafından sağ alındıktan sonra infaz edildiğini anlattı.

 
§