26 Haziran 2015
Sayı: KB 2015/25

Düzenin ihtiyacı “istikrar”, işçi ve emekçilerin ihtiyacı mücadele…
Sivas katliamının hesabını sormak ve yenilerini önlemek için...
Erdoğan’dan iftar şovu Saray sofrasından yer sofrasına...
Gericilik bu düzenin harcında var!
Gülme sırası şimdi kimde?
Sivas’ta katledilenler anılacak
BDSP 2 Temmuz anmalarına çağırıyor
AKP Kürt halkına düşmanlıkta sınır tanımıyor!
Muhalif basın AKP’nin hedefinde!
ODTÜ’de eğitim emekçileri direnişte!
DEV TEKSTİL’den örgütlenme çağrısı
TTK’da TİS görüşmelerinde uyuşmazlık
Birleşik sınıf hareketi için metalde ortak grev! B. Çağ
MESS’ten önce sadaka sonra kıyım!
Metal işçileri ve MİB engelleri aşa aşa ilerledi – 2
İhanetin adı Çelik-İş
Yarın bizim olacak!
Metal direnişi ve deneyimleri tartışıldı
Troyka'nın dayatmaları, Syriza'nın açmazları
Doğu Avrupa'da sular ısınıyor
"Tüm gençliği kampımızın parçası olmaya çağırıyoruz!"
Devrimci gençlik kampının hazırlıkları sürüyor
Ankara EKK, Cansu Kaya için eylemdeydi
Kadınlar Cansu Kaya için sokağa çıktı
Ayvalıtaş davasında keşif kararı
Cumartesi Anneleri: Demirel'i iyi bilmezdik
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ayvalıtaş davasında keşif kararı

 

Haziran Direnişi sırasında 1 Mayıs Mahallesi’nde katledilen Mehmet Ayvalıtaş’ın ölümüyle ilgili davanın duruşmasına 24 Haziran’da devam edildi.

İstanbul Kartal’daki Anadolu Adliyesi’nde görülen duruşma öncesinde adliye çevresi yine polis ablukasına alınırken Ayvalıtaş ailesini yalnız bırakmayanlar da flamalarıyla adliye önüne gelerek sloganlarla duruşma boyunca beklediler.

Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde saat 09.00’da başlayan duruşma mahkeme heyetinin MOBESE görüntülerinin montaj olmadığının ifade edildiği adli tıp raporunu okumasıyla başladı.

“Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak” suçlarından 3 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan sanık Cengiz Aktaş duruşmaya ilk kez katılırken sanık Mehmet Görkem Demirbaş da avukatıyla duruşmaya geldi.

Av. Ayla Öztabak olay yerinde keşif yapılmasını talep ederken sanık vekili de keşif yapılmasını istedi.

Kasıtlı bir cinayet”

Duruşmada dinlenen tanıklardan Mustafa Aydın, olayın kasıtlı bir cinayet olduğunu belirterek “Yağışsız hava ve araçların dörtlüleri yakarak insanların gürültü çıkarmasına rağmen, bilinçli olarak çocuklara çarpıp araçlarının altına aldılar” dedi.

Tanık Mahmut Aktaş ise yolun kapandığını alkış ve sloganlarla eylem yapıldığını anlattı.

Sanık Cengiz Aktaş tanıkların ifadelerine itiraz etmedi. Sanık Mehmet Görkem Demirbaş’ın ise olay günü yağışlı olduğunu iddia ederek “bazı tanıklar fren yapmadığımı söyledi, buna itiraz ediyorum” demesine tanıklar “yalan söyleme” diyerek tepki gösterdi.

Av. Sevgi Evren bahsi geçen üçüncü bir aracın hiç tespit edilmediğini, tespit edilmesi gerektiğini bu yüzden görüntülerin tekrar üniversiteye gönderilip incelenmesi gerektiğini söyledi.

Av. Ömer Kavili, mahkemenin gereksiz yere uzatıldığını, nihayetlenmesi gerektiğini, mahkeme heyetinin keşif yapması gerektiğini beyan etti. Her iki tarafın da keşif istediğini söyleyen Kavilli, bilirkişi heyetinin belirlenmesini istedi.

Duruşmaya kısa bir ara veren mahkeme heyeti aranın ardından kararını açıkladı.

Mahkeme heyeti sanıkların tutuklanması talebini reddederek 14 Ekim saat 13.30’da keşif yapılmasına karar verdi. Duruşmayı 11 Kasım 09.30’a erteledi.

 

 

 

 

Mahkemeden beraat,
polisten itiraf

 

2013 yılında Haziran Direnişi sürecinde üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın Eskişehir’deki eylemler sırasında sokak ortasında polisler ve esnaf tarafından dövülerek katledilmesiyle ilgili dava süreci, düzen kurumlarının çarpık işleyişini de ortaya koydu.

Ali İsmail Korkmaz’ın dövülerek katledilmesiyle ilgili dava kapsamında yargılanan ve iki ayrı davadan beraat ettirilerek aklanmak istenen polis Hüseyin Engin’in, meslekten ihraç edildiği ortaya çıktı.

Mahkeme beraat, emniyetten ihraç

19 Haziran’da görülen ve Ali İsmail’in dövülme anını gösteren otele ait görüntüleri sildirmekten yargılandığı davada düzen yargısı tarafından beraat ettirilen Engin’in bu dava sonuçlanmadan kısa süre önce ‘Suç delillerini yok etmekten’ dolayı Emniyet Genel Müdürlüğü’nce meslekten ihraç edildiği ortaya çıktı.

Katil polisin, mensubu olduğu emniyet teşkilatı tarafından meslekten men edilmesi kararı ile düzen yargısının verdiği karar arasındaki farklılık, Engin’in Ali İsmail’in katledilmesi olayındaki rolünün itirafı niteliğinde.

Engin hakkında, Kayseri’de görülen Ali İsmail davası sonrasında bu kez Eskişehir 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nde Ali İsmail’in bölgedeki dövülme anına ait bir otelin kameralarının çektiği görüntüleri sildirdiği gerekçesiyle 6 aydan 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı.

Mahkeme, kamerayı kapatma emrini verdiği otelin güvenlik kameraları tarafından da görüntülenen Engin ve bu emri yerine getiren otel sahibi Erdoğan Gözseçen için “suç unsuru oluşmadığı ve delil bulunmadığı” gerekçesiyle beraat kararı verdi.

 

 

 

 

Oğlunu savunan babaya ‘polise vurdun’ soruşturması!

 

İzmir’de 7 Ekim 2014’teki Kobanê eylemleri sırasında başından kurşunla vurulan HDP’li Ekrem Kaçeroğlu, düştükten sonra onlarca kişi tarafından tekme ve sopalarla dövülerek, linç edilmişti. Hastaneye kaldırılan Kaçeroğlu hayatını kaybetmişti. Kaçeroğlu’nun yerde linç edildiğini gören babası Bedrettin Kaçeroğlu, oğlunu kurtarmak için buraya koşmuştu.

Kendisinin de kalabalık tarafından dövüldüğünü kaydeden baba Kaçeroğlu, görüntülere ve iddiaya göre, eline aldığı bir taşla karşısına çıkan bir sivile vurdu. Sonradan polis olduğu anlaşılan sivil giyimli bu kişi, baba Kaçeroğlu hakkında şikayetçi oldu. Kaçeroğlu hakkında “polise direnme ve darp” iddiasıyla soruşturma açıldı. İzmir Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi’ne çağrılan Kaçeroğlu, şüpheli sıfatıyla ifade verdi.

‘Belki katiller kurtulur, ben ceza alırım’

Açılan soruşturmayı değerlendiren baba Kaçeroğlu, oğlunu kurtarmak isterken kendisinin de saldırganlar tarafından dövüldüğünü, bu sırada eline geçen bir taşla karşısındaki bir sivile vurduğunu belirtiyor. Kaçeroğlu, şöyle devam ediyor:

“Ekrem yere düştükten sonra ben de kurtarmak için gittim. Yerde, 30 insan tarafından sopa, tekme ve taşlarla linç ediliyordu. Ben de linç edildim. Bırakmıyorlardı ki çocuğuma sahip çıkayım. O arada ben de birisine vurmuşum. Vurduğum kişinin polis olduğunu bilmiyordum. Çünkü sivil kıyafetliydi. Eğer polisse neden Ekrem’e sahip çıkmıyor, çocuğu kurtarmıyorsun? Benim suçum yok ki... Yedi ay sonra hakkımda soruşturma açıldı. Bizi korkutmak mı, sindirmek mi istiyorlar; bilemiyorum. Ekrem’i vuranlar kurtulur, ben ceza alırım belki de.”

 
§