5 Haziran 2015
Sayı: KB 2015/22

Metal hareketinde kritik günler
“Emeğin Hukuku Kurultayı” ile emeğe saldırı
Metal işçisi sermayenin kölesi, Türk Metal’in askeri olmayacak!
Türk Traktör grevinin ardından...
ICOG heyeti ile konuştuk
Metalde geri dönüş yok
Sermayenin yedek lastiği: Çelik-İş
MİB’li bir işçi Birleşik Metal-İş’e soruyor!
“MİB’li ol güçlü ol!”
Dönemin ruhu, işgal, grev, direniş!
Petkim’de direniş sona erdi
"Artık bürokrasiyle hesaplaşma ve hak kazanımı dönemine giriyoruz!"
Sağlıkçılar: Yastayız yetti artık!
Maden işçisi satış sözleşmesine öfkeli
Bir dönemin sonuna doğru
Emekçilere "Tek yol devrim" çağrısı
Emekçi kadınların talepleri seçim sandıklarına sığmaz!
Çözüm ne seçimde ne mecliste
Haziran Direnişi eylem ve etkinliklerle selamlandı
Koç sermayesinin “acıklı” hikayesi - R. U. Kurşun
Gerçekler saldırılarla gizlenemez!
Bir savaşın en acı tanıkları: Kadınlar
Hapishanelerde çocuklara işkence yapılıyor
Yeni sendika için hazırlanan tüzük taslağı tartışmaya açıldı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Gerçekler saldırılarla gizlenemez!

 

AKP iktidarının insani yardım aldatmacasıyla dinci-gerici çetelere silah yardımında bulunduğuna dair belge ve bilgilerle ilgili olarak daha önce de sermaye basınına haberler yansımıştı. Son gelişmeler ise AKP iktidarının Suriye’deki iç savaşa benzin taşıdığının açık kanıtı olarak kayıtlara geçti. MİT TIR’ları ile ilgili savcılık dosyasında yer alan görüntülere ulaşan Cumhuriyet gazetesi, dinci-gerici AKP iktidarının kirli yüzüne ışık tuttu.

Savaş suçunun kanıtı

Suriye’ye silah ve mühimmat taşıyan kamyonlar 2014’te Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde ve Adana’da durdurulmuştu. Kamyonlarda silah ve mühimmat bulunmuştu. AKP iktidarı harekete geçmiş, Hatay ve Adana valilerine aramalara devam edilmemesi için talimat vermişti. MİT’e ait araçların durdurulması ve aranması olayıyla ilgili olarak yazılı, görsel ve internet medyasında her türlü yayının yapılması da yasaklanmıştı.

Dönemin Terörle Mücadele Kanunu 10. maddeyle yetkili Adana Cumhuriyet Savcısı Özcan Şişman, TIR’ların aranmasını engelleyen kişiler hakkında suç duyurusunda bulundu, daha sonra 15 Ocak 2015’te aralarında Özcan Şişman’ın da olduğu beş savcı, “soruşturmanın selameti” gereği görevden alındı. Daha sonra TIR’ların durdurulmasından sorumlu olan başsavcı, savcılar ve jandarma komutanları hakkında tutuklama ve yakalama kararları çıkarıldı.

Dinci iktidar MİT TIR’larının aranmasını devlet terörü ile karşılamıştı. Dönemin Dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu da “TIR’lar Türkmenlere gidiyordu. İçinde ne olduğu kimseyi ilgilendirmez” demişti. Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala ve tüm devletliler silah taşındığı iddiasını reddetmiş, TIR’ların Suriye’deki Türkmenlere yardım için gıda ve ilaç maddeleri taşıdığı yalanına dört elle sarılmışlardı.

Cumhuriyet gazetesinde yer alan görüntü ve belgeler AKP iktidarının Suriye’de iç savaşı büyütmek için çaba gösterdiğini tüm çıplaklığı ile açığa çıkardı. Görüntülerde, TIR’larda bulunan çelik kutuların içine yerleştirilen karton kutuların üstünde ilaçlar olduğu ancak bu kutuların altına gizlenmiş havan, top ve tüfek mermileri bulunduğu açığa çıktı.

Üç TIR’da yapılan aramalarda toplam 1000 adet 100 mm’lik top ile 50 bin adet makineli tüfek, 30 bin adet ağır makineli tüfek ve 1000 adet havan mühimmatı mermisi bulunmuştu. Gazete, savcılık talimatıyla yapılan incelemelerde, “mühimmatın Rus menşeili olduğu, eski Doğu Bloku ülkelerinden temin edildiği ve herhangi bir çarpışma anında infilak etme riski taşıdığı”nın tespit edildiğini de aktardı.

Türkiye’nin silah satışında Suriye’deki muhatabı kadar, satılan “ürünlerin” ne olduğu da önem taşıyor. Satılan silahlar arasında bombalar, ağır toplar, uçaksavarlar, ateşli silahlar, mermiler, spor amaçlı av tüfekleri, muştalar, kılıç ve palalar da yer alıyor.

AKP yavuz hırsız rolünde

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar başta Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm devletlilerin tehdidine maruz kaldı. Can Dündar hakkında “casusluk” iddiasıyla AKP’nin ebedi şefi Tayyip Erdoğan ve diğer yetkililer suç duyurusunda bulundular.

Oysa Suriye’deki dinci-kontra çetelere maddi destek veren AKP iktidarıydı. AKP iktidarı siyonist İsrail devleti ile birlikte dinci çeteleri desteklemişti. Dinci çetelerle işbirliği yapmış ve sahip olduğu istihbarat bilgilerini onlara vermişti. Yaptığı silah yardımı nedeniyle AKP iktidarı dinci çetelerin hastane ve okulları bombalamasına, çocukları katletmesine ortak olmuştu.

AKP iktidarı Suriye’de katliam yapan dinci çeteleri ödüllendirdi. Dinci çete elemanlarını, daha doğrusu katilleri lüks otellerde ağırlayıp, besledi. Dinci çeteleri uluslararası müdahaleyi meşrulaştırmak ve emperyalist işgalin zeminini oluşturmak için kullandı. Bu çerçevede provokasyonlara onay verdi. Yapılan sınır ihlallerine göz yumdu. Sermaye medyasına yalan haberler servis edip dinci çetelerin Suriye’yi kaosa sürüklemesini mazur göstermeye çalıştı.

AKP iktidarının Suriye’ye yönelik savaş politikası nedeniyle milyonlarca Suriyeli, “sığınmacı” konumuna itildi. Bu nedenle Suriyeliler evinden, yurdundan ayrı düştüler. Suriyelileri Türkiye’nin demografik yapısını değiştirmek için de kullandılar. Ayrıca AKP iktidarı Suriyelilerin bir kısmının seçmen olmasının yolunu açarak seçimlerde avantajlı konuma da gelmek istedi. Göçmen Suriyelilerin bir kısmını ise gerici milis olarak kullandı. AKP iktidarı tarihi eserlerin, fabrikaların, gıda maddelerinin Suriye’den çıkarılmasına destek verdi.

Kadınların, çocuk yaşta kızların köle gibi satılmasına aldırış etmedi.

AKP iktidarı önce Suriye’de yaşanan kaosa benzin taşıdı. Ardından ise mağduru oynayarak NATO füzelerinin Türkiye’de konuşlanmasını sağladı. Savaş çığırtkanlığını güçlendirmek için arsızca “Atarız bir roket, savaş çıkarırız” dedi. Yardım kuruluşlarını, sağlık örgütlerini paravan olarak kullanıp silah sevkıyatını aralıksız sürdürdü.

Cumhuriyet gazetesi tarafından deşifre edilen TIR’larda saklanan silahlar iki yıldır işlenen suçların sadece küçük bir parçasıdır. TIR’larda saklanan silahları deşifre eden Cumhuriyet gazetesine yönelik hayasızca saldırı, Can Dündar’a yönelik yargı terörü AKP iktidarının ne denli gözünü kararttığının açık göstergesidir.

Özelde Tayyip Erdoğan, genelde AKP iktidarı sözcüleri MİT TIR’larını haber yapan Can Dündar’a, “bedelini ağır ödeyecek, öyle bırakmam onu” demektedir. Devletlilerin bu söylemleri burjuva anlamda bile basın özgürlüğü ve haber alma hakkının engellendiği Türkiye gerçeğinin göstergesidir. Ayrıca Cumhuriyet gazetesi ve Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ı hedef göstermek ve can güvenliğini tehlikeye sokmaktır.

AKP iktidarı Cumhuriyet gazetesine ve Can Dündar’a yönelik saldırganlıkla savaş suçlarını örtmeye, kirli çamaşırlarının ortalığa saçılmasını ve çöküşünü durdurmaya çalışıyor. Aynı tehditleri, baskı ve hukuk terörünü emekçilere karşı da kullanıyor. Dinci parti yetkilileri baskı, zorbalık ve hukuk terörüyle emekçilerin seslerini bastıracaklarını sanıyorlar. Ancak bu kirli hesaplar tutmayacaktır. İşçi ve emekçiler özelde AKP iktidarının genelde sermaye devletinin kirli savaş suçlarının hesabını mutlaka soracaklardır.

 

 

 

 

Cumhuriyet’e MİT TIR’ları soruşturması

 

Adana’da Ocak 2014’te gerici çetelere silah taşıyan MİT TIR’larının savcılık kararıyla durdurulması sırasında çekilen görüntüleri yayınladığı için Cumhuriyet gazetesi hakkında "terör soruşturması" başlatıldı.

AKP’nin şefleri, sözkonusu TIR’ların savcılık kararıyla aranmasını valiliğe talimat vererek engellemeye çalışmış, daha sonra yaptıkları açıklamalarda TIR’larda “insani yardım malzemelerinin taşındığı” iddia edilmişti.

Görüntülerde ise, TIR’larda yapılan aramada malzemelerin sökülüşü sırasında 6 kasadan, toplam 1000 adet 100mm’lik top mermisi, 50 bin adet makineli tüfek mermisi, 30 bin adet ağır makineli tüfek mermisi (12.7 mm) ve 1000 adet havan mühimmatı çıktığı görülüyor.

 
§