2 Mayıs 2015
Sayı: KB 2015/17

Yalanlarınız, ablukanız, polis terörünüz yetmeyecek…
Polis terörünün bilançosu: 356 kişi gözaltında
Faşist baskı ve teröre rağmen Taksim iradesi!
Ankara’da kitlesel 1 Mayıs!
Yasağa rağmen Gündoğdu’da 1 Mayıs
Zonguldak’ta 1 Mayıs mitingi
İllerde 1 Mayıs
Kürdistan’da 1 Mayıs
CHP ve sermaye düzeninin seçim hesapları
Kaynaklar burjuvazinin kasalarında! - S. Soysal
Tasfiyeci sürecin son aşaması: Parlamentarizm
Kahrolsun sermaye iktidarı!
Liberal safsatalar, boş hayaller, tasfiyeciliğin dipsiz kuyusu
7 Haziran seçimleri, çürüme ve devrimci cüret - K. Ali
MÜSİAD-TÜSİAD tartışması üzerine
Denizler’in yolu devrim ve sosyalizmin yoludur!
Fabrikalar Arası Kurul toplandı!
“Metal işçisi bir süreci geride bıraktı, yolunu bulacaktır”
“Kavgaya uluslararası boyut kazandırırsak bizleri hiç kimse yenemez!”
Metal işçisi yol arıyor!
Metal işçisinin öfkesi Kent Meydanı’na aktı
1 Mayıs’a kızıl müdahale!
Almanya’da 1 Mayıs
Akdeniz’de yaşanan insanlık trajedisi ve AB Zirvesi
Devrimci tutsaklardan 1 Mayıs mesajları
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Metal işçisi bir süreci geride bıraktı, yolunu bulacaktır”

 

Metal İşçileri Birliği (MİB) temsilcisi ile 26 Nisan’da Bursa'da gerçekleşen büyük buluşmanın hemen ardından işçilerin amacı ve hareketin seyri üzerine konuştuk.

- Metal işçileri 12 gündür eylemde. Bu tepkinin kaynağını siz neye dayandırıyorsunuz?

Metal İşçileri Birliği temsilcisi: Bu tepki birikmiş bir tepki. On yılları bulan bir sömürü düzeni var. MESS ve işbirlikçileri tarafından yaratılmış bir düzen bu. Türk Metal bu düzenin koruyucusu, bekçisi. Sonuçta bu öyle bir düzen ki metal işçileri seslerini çıkaramaz hale gelmişler, düşük ücretlere, ağır çalışmaya mahkum edilmişler. Buna bir isyan var. Tepkinin köklerini burada aramak lazım. Aslında on yılları bulan bir tarihsel sürecin bitişi diyebiliriz. İşçi sınıfını zincirleyen, Türk Metal’i başlarına dikenlerin düzeni sarsılıyor. Bugün için “yok oldu” diyemeyiz ama sarsılıyor. Böyle bir gerçeklik var. Tabii bir de şu var; tepki Bosch işçilerinin aldığı zam üzerinden çıkmış görünüyor. Fakat bunu tek başına Bosch işçilerinin aldığı zamla açıklayamayız. Sonuçta Bosch işçisi de sınıf hareketinde son beş yılı bulan bir birikimin sonucunda zammı aldı. Metalde başka hareketlenmeler de bu süreçte yaşandı. 2012 sözleşmesinde Renault’taki tepkilerin açığa çıkması da tesadüf değildi. Daha yakın zamanda Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu fabrikalarda işçilerin grevi var. Toplum çapında gelişmeler var. Geçtiğimiz yıl yaşanan bir Greif Direnişi var.

Metal işçisinin sabır taşı çatladı”

Tüm bunların birikimiyle Bosch’ta bir mücadele verilerek sözleşme imzalanmış oldu. Bunlar tepkiyi tetikledi ve hareket bu birikimin üzerinden yükseliyor. Ayrıca metal işçisinin sabır taşı çatladı. İşçiler hep uyutuldular, hep koyun yerine kondular, başka türlü bir sendikacılığın, başka bir sözleşmenin yapılamayacağına inandırıldılar. Bunların üzerine 3 yıllık TİS kazığı da gelince işçiler, Bosch’tan farklı bir sözleşme gelince isyan ettiler. Bu kaçınılmaz bir durumdu. Metal işçisinin isyanının bu birikimle geldiği görülüyordu. Çünkü metal işçileri çok ağır şartlarda çalışıyor. Renault’taki işçiye baksanız, diğer fabrikalardaki koşullara baksanız bunu görürsünüz. İnsanlar dişlerini sıkıyorlar ama bir yere kadar.

Hareket giderek kendini oluşturuyor”

- Bugün hareket açısından kritik eşiklerden biriydi. 12 günün sonunda binlerce metal işçisi meydanda buluştu. Siz gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz, bundan sonrası için beklentileriniz nelerdir?

- Hareket giderek kendini oluşturuyor. Yeni hedefler belirliyor. Saldırılara karşı önlemler alıyor. Fabrikalardaki eylemlerden sonra şirket yönetimleri belli yasaklar getirdiler, tehdit duyuruları astılar. Bu, fabrika içlerindeki eylemleri bir parça durulttu ama işçiler yine de mücadeleye devam ettiler. Ayrıca fabrikalarda eylemler bir doygunluğa da ulaştı. İşçiler seslerini duyurdular. Temel taleplerimiz vardı biliyorsunuz; ücretlerin iyileştirilmesi, işten atma yaşanmaması, temsilciliklerin seçimle belirlenmesi. Sonuçta bu talepler fabrikalarda dillendirildi ve gelinen yerde sokağa taşındı. Bu karar metal işçisinin tabanından geldi. Bizzat Metal İşçileri Birliği sayfalarından ve farklı zeminlerinden sürdürdüğü tartışmaların sonucunda oluştu. Böylelikle tüm engellemelere rağmen metal işçisi birliğini adım adım ördü, inşa etti ve büyük bir güç olduğunu gösterdi. Bu eylemin öncesinde belli tedirginlikler yaşayanlar vardı. Çünkü gerçekten çok ciddi baskılar altında kaldılar. Bu konuda sadece Türk Metal cephesi de çalışmadı. Burada bazı sol siyasal yapılar ve sendikalar eylemi zayıflatmak için çalıştılar. Bunların örneklerini birtakım internet sitelerinden gördük. Doğrudan MİB’e yönelik, inisiyatif almasından, harekete yön vermesinden dolayı belli hazımsızlık örneklerini de gördük. Ama bunlara rağmen işçiler tüm engelleri aştılar. Ve aslında bugün bir tarih yazdılar. ‘Sendikasız’ olmalarına rağmen tümüyle tabandan gelen bir inisiyatifle bir sendikanın yapamayacağı, kolay kolay altından kalkamayacağı bir eylem yaptılar. İşçi arkadaşlar bugün oraya baskıyla gelmediler. Bugüne kadar Türk Metal onları baskıyla ite kaka getiriyordu. İsteyerek, engelleri aşarak ve gerçekten Kent Meydanı bizim gördüğümüz en görkemli eylemlerden birine sahne oldu. Belki de 1 Mayıslar’ın bir yeri var ama en güçlü işçi eylemi yaşandı.

Bu artık bir milattır. İşçiler artık kendi güçlerine daha da güveniyor. Türk Metal bürokratları şaşkınlıkla izliyorlar. Bu şunu gösteriyor, metal işçisi bir safhayı daha geçti. Bu eylemde üç yeni karar çıktı. 5 Mayıs’ta istifa, eğer işten atılma olursa üretimi durdurma içeri girişleri kapama, eyleme katılanlar fabrikalardan kendi temsilciliklerini seçme. Bu koordinasyonla sürecin yürütülmesi yeni bir kapı açıyor. İstifalar bugün de olabilirdi. Ama önemli olan istifa etmek değil bundan sonrasında ne yapılacağıydı. Biz de kendi cephemizden bu sorunun yanıtını arıyoruz. Görülüyor ki metal işçisi kendine yol çiziyor. Yani mevcut sendikaların birine gitmek yerine kendilerine yol çizmek düşüncesi daha öne çıkmış durumda. Bu hareketin önüne çıkacak bir saldırı ya da Türk Metal’in geri adım atması durumu dışında bu yönde gelişim yaşanacağı görülüyor. Metal işçisi bir süreci geride bırakmıştır, özgüvenini kazanmıştır, kendi yolunu bulacaktır.

İç örgütlülüklerini kuran her şeyi yapar”

- Türk Metal çete, metal sektöründeki diğer sendikalardaysa bürokrasi hakim. Bu metal işçilerinin mücadelesi önünde hep engel olarak çıkıyor. MİB olarak sendikal mücadelede temel halka olarak neyi görüyorsunuz?

- İşçiler kendileri temsil edilmek, temsilcilerini seçmek istiyor. Buna karşı bir hazımsızlık var. Türk Metal’e baktığımızda örneğin Bosch’ta örgütlü bir işçi kuşağı var. Bilinç kazanmış, deneyim edinmiş ve dik durduğu ölçüde Türk Metal’i bir mücadeleye zorlayan bir işçi grubu var. Hep söylediğimiz bir vurgudur; güçlü bir taban hareketi, örgütlenmesi belirleyicidir. Türk Metal’de çetevari eğilimlere giden bir bürokrasi var ama diğer sendikalarda da durumun çok farklı olmadığını biliyoruz. Birleşik Metal-İş’te de aynı şey farklı boyutlarda yaşanıyor. Çelik-İş’te de bu görülüyor. Birleşik Metal-İş’in farkı kağıt üzerinde kalıyor. Aşağıdan yukarıya bir dizi karar mekanizmaları var. Ama 29 Ocak’taki metal grevinde gördük ki taban inisiyatifine karşı büyük bir gericilik var. Biz şunu kendi sayfamızdan da işçi arkadaşlarla konuştuğumuzda da söylüyoruz; istifayı ilk baştan birinci seçenek olarak biz koymadık. Pekala, örgütlü, güçlü bir işçi hareketi olarak kaldığı sürece buradaki işçilerin mücadelesi, kendi iç örgütlülüklerini kurduğu ve ezilmediği takdirde Türk Metal içinde de çok şey yapar. Biz bunun altını fazlasıyla çizdik. Elbette ki daha farklı durumlarda böyle bir taban örgütlenmesi daha farklı sonuçlar da yaratabilir. Burada problem, yeni bir sendikal yetki süreci başladığında işçiler çok yıpranıyor. Çünkü soruna ‘bir şekilde gelsinler de üye olsunlar’ gözüyle bakanlar var. Metal işçisi için sorun bir sendikaya üyelik meselesi değil. İşçiler için sorun, MESS karşısında hak mücadelesinde güçlü olmak meselesi. Meseleyi de zaten böyle ele almak lazım. Fakat mevcut sendikalar buna böyle bakmıyor. Bu böyle olduğu için Bosch’ta başarılamadı. Onlar bir mücadele süreci olarak bakmıyor. Onlar “gelsin, birtakım yöntemlerle yetki başvurusunda bulunalım, gerisine bakarız” diyorlar. Bu çizgi iflas etmiştir. Bu çizginin metal işçisine verebileceği hiçbir şey yoktur. Miting sürecinde de bunu çok iyi gördük. Dediler ki “işçiler tabandan birliği sağlamamışken Kent Meydanı’ndaki miting maceracı hareketler olur.” Neymiş işçilerin eylemlerini durdurup sendika üyelikleri yapmak gerekiyormuş. Bu bitmiş bir strateji. Kent Meydanı’nda bugünkü eylem bu stratejinin ölümüdür. Metal işçisi buna güvenmiyor.

Şunu size kesin olarak söyleyebilirim ki Metal İşçileri Birliği’nin bu kadar sahiplenilmesinin temel nedeni bağımsız olmasıdır. Metal işçisi, Türk Metal çarpıtmalarla farklı göstermeye çalışsa da, DİSK’le bağlı göstermeyi denese de MİB’in bağımsız bir işçi birliği olduğunu, işçi kürsüsü haline geldiğini biliyor. Temel mesele de bu zaten. Birçok fabrikadan, Bosch’tan işçi arkadaşlar bunun altını çiziyor. “Sizin gücünüz buradan geliyor” diyorlar. Çünkü işçiler bizi hesapsız görüyor. Birtakım sendikaların adamı olmadığımızı biliyor. Ve bundan dolayı bize güveniyor. Bu sendikaların bürokratik yapısındaki “üye yapayım, aidat toplayayım” kafasının çok ötesinde. Bu sendikacılık zaten bitti. Bu işçiler farklı bir sendikaya geçse ne olacak? Yarın grevi yasaklandığında ne adım atılacak? Bugün metalde başka sendikalarda olan işçiler çok mu memnun? Şundan emin olun ki bugün yeni bir anlayışla metalde sendika kurulsun, gerçekten kendi kuralları ve yönetimlerinde bir işleyişi olan sendika kurulsun birçok fabrikadan geçiş yaşanır. Bu bir öngörü. Fakat biz metal işçilerinin nabzını yakından takip eden bir platform olarak bunu çok iyi biliyoruz. Grev yasaklarının ardından gelen bu eylemlerin ne anlama geldiğini biz çok iyi biliyoruz. Umudu ayağa kaldıracak bir hareket burada yaşanan. Bugün mevcut anlayışlar umut vermiyor. Türk Metal’e işçiler lanet okuyorlar ama diğerlerine de inanmıyorlar. Bosch işçisi DİSK’ten beklentisi olduğu için değil Türk Metal’e tepkisi olduğu için geçmişti. Ama bugünkü hareketin en önemli özelliği tepkiyle kalmayacak olması. Çünkü birtakım öncüleri var, Metal İşçileri Birliği var. Öncüler metal işçilerinin bu hareketini birtakım sendikaların dar hesaplarına kurban etmek istemiyorlar. Bu sürecin bir şeyleri değiştirmenin yolunu açsın istiyorlar. Başarır mı, bilemeyiz? Belki bir yerden sonra kaybolur. Ama şundan emin olmalıyız ki bugünkü aşamada yeni bir mücadelenin olanakları fazlasıyla var. İşçi sınıfının böyle bir yenilenmeye ihtiyacı var. Bu yenilenmenin kaynağı bugün Bursa’da var. Bugün sendikal hareket en gerisiyle, en bürokratıyla en ilerisiyle en demokratıyla çökmüş bir harekettir. Bu bize yeni bir hareket yaratmanın zorunluluğunu gösteriyor. Bugün Bursa’daki işçi hareketi bunun yollarını arıyor. MİB bunu tartışıyor, işçilere bunu anlatıyor.

Kızıl Bayrak / Bursa

 

 

 

 

“Yeni sendika” sesleri yükseliyor!

 

Metal işçilerinin bugün Kent Meydanı’nda yaptığı eylemde “yeni sendika” fikirleri dile getirildi. Metal İşçileri Birliği (MİB), alandaki işçiler tarafından dile getirilen fikre atfen yaptığı açıklamada, ‘yeni sendika’nın koşuluna, işçilerin tabandan birliğinin önemine dikkat çekti.

MİB’in açıklamasında şunlar ifade edildi:

Bugün Kent Meydanı’nda tarih yazan metal işçisi artık kendisine daha çok güveniyor. Bu aşamadan sonra Türk Metal ya geri adım atarak talepleri kabul edecek ya da kopuş kaçınılmazdır.

Alanda konuştuğumuz pek çok arkadaş istifa kararlılığını ortaya koyarken aynı zamanda mevcut sendikalardan birine geçmek yerine yeni bir sendika kurmak gerektiğini söylüyor.

Konuştuğumuz bazı arkadaşlar yeni sendikanın nasıl olması gerektiğini de şöyle özetlediler:

1. Bu sendikada temsilcilerimizi ve diğer yöneticilerimizi kendimiz doğrudan seçmeliyiz!

2. Bu sendikada yöneticilere ödenecek ücret en yüksek işçi ücretini geçmemelidir.

3. Bu sendikada aidat miktarı en fazla iki saatlik ücret düzeyinde olmalıdır.

4. Bu sendikada her şey şeffaf olmalı, kararı fabrikalardan işçiler almalıdır.

Kulağımıza çalınanlar böyle.

MİB der ki, bu aşamada bir yeni sendika olacaksa, bu konuda birliğimizi sağladıktan sonra evet olmalıdır. Bu sendikayı bizzat fabrikalardaki işçi arkadaşlarımız kurmalıdır.

Bunun için bugün meydanda alınan temsilci seçimi kararıyla ilk adım atılmıştır. Bu hareketin yükünü taşıyan mevcut öncü arkadaşlardan oluşacak bir kurul bu adımı atabilir.

Elbette bir kez daha kararı işçi verecek. Kendi yolunu seçecek, MİB bu konuda bugün Kent Meydanı’na yansıyan bu birlik ve coşkudan sonra metal işçisinin her şeyi yapabilecek güçte olduğunun altını çizer. Eğer metal işçisi gereken adımları atarsa bugün şu ya da bu konfederasyon çatısı altında olan işçi arkadaşlarımızın da umudu olur.

Yolumuz zor ama önümüz açık arkadaşlar yürüyelim!

Biz onlarca kolu olan büyük bir deviz, eğer dağılmazsak bizi yenemezler.

Metal İşçileri Birliği
26 Nisan 2015"

 
§