Düzene karşı devrim!
1 Mayıs'ta özgürlük, devrim ve sosyalizm için alanlara!
Kapitalist düzen; işçilerin emeği, gözyaşı ve kanı üzerine kurulu olan saltanatını büyütüyor. Yaşamak için emeğini satmaktan başka çaresi olmayan işçiler, patronları tarafından iliklerine kadar sömürülüyor. Bu böyleyken Türkiye nüfusunun yüzde biri, ülke zenginliklerinin yarısından fazlasına sahip olabiliyor. Peki, tüm zenginliklerin yaratıcısı olan, demiri döven, pamuğu ipliğe çeviren işçi sınıfı, neden sermayedarların saltanatının altında eziliyor, can veriyor? Çünkü kurulu düzenin çarkları emek sömürüsü üzerinden dönüyor ve bu çarklar, bugüne kadar işçi sınıfı tarafından kırılıp atılmadığı için sermayenin saltanatı varlığını sürdürebiliyor.
Bu sömürü düzeninin biz gençliğe ve emekçilere vaat edebileceği hiçbir şey yoktur. O, ancak bize sömürü, baskıyı ve zulmü reva görür. Soma’da, Torunlar’da, Ermenek’te çok iyi gördük; patronlar için yüzlerce işçinin canı paradan daha önemsiz. Biz, her geçen gün bir arkadaşımızı daha bu düzenin çarklarına kaptırırken, onlar zevk ve sefa içinde yaşamlarını sürdürüyorlar.
Zincirlerimizden başka kaybedecek
bir şeyimiz yok! Kazanacağımız bir dünya var!
Bugün içerisinden geçmekte olduğumuz süreçte dünyanın bir dizi bölgesi işçi ve emekçi kitlelerin eylem ve mücadelelerine sahne oluyor. Demokrasinin ve refahın kaleleri olarak tanımlanan kapitalist metropoller dahi kitle eylemleri ile sarsılıyor. İşçi ve emekçi kitleler baskıya, sömürüye, açlığa ve yoksulluğa daha yüksek sesle itiraz ediyor ve “Artık yeter!” diyor.
Geleceğin işçileri olan biz liseliler ise, sömürünün ne demek olduğunu genç yaşımızda keşfediyoruz. Ücretsiz olması gereken okullarımızda bizden toplanan paralarla, staj adı altında dayatılan kölelikle, üniversite kapılarının biz emekçi çocuklarına kapatılmasıyla keşfediyoruz sömürünün ne demek olduğunu. Üniversiteyi bitirsek bile, yıllarca işsizliğin pençesinde kıvranıyoruz ve birçoğumuz işçi sınıfının saflarına katılıyoruz.
1 Mayıs, adaletsizliğe ve eşitsizliğe karşı bir isyan çığlığı, mücadele çağrısıdır. Açlığın ve sefaletin ortadan kalkacağı, eşit, özgür ve aydınlık günlerin habercisidir. İşçi sınıfının uluslararası birlik ve dayanışma günü olan bu gün, biz liseli gençliğin sesinin alanlarda en gür çıkması gereken gündür. Çünkü bizler için, işçi sınıfından ayrı bir kurtuluş düşünülemez. O halde gençliğin mücadele coşkusunu kuşanalım ve bizleri bekleyen özgür günler için mücadeleye katılalım!
Yaşasın devrim ve sosyalizm!
Düzene karşı devrim!
Devrimci Liseliler Birliği
(Liselilerin Sesi’nin Nisan 2015 tarihli 66. sayısından alınmıştır...)
|