17 Nisan 2015
Sayı: KB 2015/15

TKİP 1 Mayıs'ta mücadeleyi yükseltmeye çağırıyor!
Emekçi Kadın Komisyonları’nın mücadele çağrısı
Kamu emekçilerine çağrımızdır
“Yaşasın 1 Mayıs!”
Tarih ışığında Taksim 1 Mayısı
‘Yeni Türkiye’de eski kontrgerilla!
Ağrı’da AKP provokasyonu
Seçimler yaklaşırken vaatlerden vaat beğen!
Erdoğan’dan Ermenilere tehdit
Soma Katliamı’nın failleri yargılanıyor
Yasakçı kararlar ve dedikodularla gerçekleri karartamazsınız!
Bosch’ta sözleşme imzalandı
İşçilerin Birliği Derneği kapatma davası görüldü
Grevin adı var kendi yok!
7 Haziran seçimleri ve siyasal tablo
Küba: Ya sosyalizm ya ölüm!
Ukrayna savaşı: Emperyalist yalan, iftira ve barbarlığın itirafı
Almanya'da sınıf devrimcileri 1 Mayıs'a hazırlanıyor!
Sınıf devrimcileri 1 Mayıs'ta Taksim'e çağırıyor
Ankara'da 1 Mayıs hazırlıkları
Ankara'da DLB'lilere polis tacizi!
1 Mayıs'ın çağrısı
Düzene karşı devrim!
İşçi direnişleri ve Türk-İş'in ihanetçi tutumu!
"Kapitalizmle mücadele bu işin temel çözümüdür!"
Fabrikada ve beyaz perdede "grev" - K. Ehram
Kadın cinayetlerini durduracak tek güç devrimci sınıf hareketidir!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Seçimler yaklaşırken vaatlerden vaat beğen!

 

Seçimler yaklaşırken düzen partilerinin de seçim vaatleri ortalıkta uçuşmaya başladı. Bu vaatlere bakıldığında aslında bu düzen gerçekliğinin tablosu ortaya çıkmaktadır. Zira bu ülke emekçileri oldukça kötü koşullara mahkûm edildiği için AKP, CHP, MHP gibi düzen partilerinin vaatleri de, asgari düzeyde insanca yaşamın koşullarının ötesine geçmemektedir.

Seçimlere “sosyal devlet ve özgürlükler” vurgusuyla giren CHP de benzer şekilde türlü vaatlerde bulunuyor. Basına yansıyan bilgilere göre CHP’nin 19 Nisan’da açıklanacak Seçim Bildirgesi’nde öne çıkan 6 vaatte, emekliye iki maaş ikramiye, temerrüt faizlerinin kaldırılması, asgari ücretten kesinti yapılmaması, ücretsiz okul öncesi eğitim, daha ucuz konut ve aile sigortası bulunuyor. Bunun dışında taşeron sisteminin kaldırılacağı, çocuk emeği sömürüsüne son verileceği, işsizliğin belinin kırılacağı, YÖK’ün kaldırılacağı, basın özgürlüğü, yargı, hak ve özgürlüklerin teminatı, kadına şiddete sıfır taviz gibi birtakım talepler öne çıkıyor.

Seçim kampanyalarını reklamcılara yaptıran diğerleri gibi CHP de özünde bu talepleri bir reklamcının gözüyle sıralıyor. İşçi ve emekçilerin yaşamlarını doğrudan etkileyen sorunlar düzen partilerinde ancak reklam mantığıyla, dikkat çekmek için yer alıyor. Yoksa sorun çözmek için değil. Bu ülke emekçileri sermayenin egemenliği altında kaç hükümet gördü, geçirdi. Ancak her zaman bu sorunlar devam etti. Her seçim döneminde de benzer vaatler sıralandı. Hatta bazıları bol keseden attı, yalan söylemekten hiçbirinin de yüzü kızarmadı.

Seçim rüzgârı neler söyletmiyor ki?

Şimdi bir kez daha kapitalist sistemin sonuçlarından muzdarip emekçilere seçim vaadiyle “kurtuluş” ümidi veriliyor. Örneğin taşeronlaştırma gibi kapitalistlere tatlı kârlar bırakan bir sistemin kaldırılacağı vaat ediliyor. Buna en başta CHP’den aday olan “saygın iş adamları” karşı çıkacaktır. Öte yandan bu yalana en iyi cevabı işten atılan CHP’li Bakırköy Belediyesi’ndeki taşeron işçileri verebilir. Tıpkı daha önce de CHP’li belediyelerde işten çıkartılan diğer işçiler gibi.

Benzer şekilde çocuk işçiliğinin gerisinde de patronların doymak bilmez kâr hırsı bulunuyor. Ya da kapitalizmin olmazsa olmaz sonucu işsizlik sorununu çözme vaatleri! Bu vaatler seçimler yoluyla ortadan kaldırılması mümkün olmayan istemlerdir. Kuşkusuz bunu CHP’liler de bilmektedir. Ancak seçim rüzgârı neler söyletmiyor ki?

Bir diğer seçim yalanı olan ‘hak ve özgürlüklerin teminatı’ ise CHP için oldukça çelişkilidir. Bu devletin kurucu gücü olmakla övünen ve bunu propaganda eden CHP, bu ülkede hangi dönem hak ve özgürlüklerin kullanılabildiğini iddia edebilir ki? Evet AKP ile hak ve özgürlükler alanı daha da daraltılmıştır. Ancak kurulduğundan beri bu cumhuriyette sadece sermayesi olana ‘hak ve özgürlük’ verilmiştir. İşçi ve emekçiler ancak büyük bedeller ödeyerek birtakım haklar elde edebilmiştir.

Seçim propagandası çerçevesinde polisleri de ziyaret eden Kılıçdaroğlu “polislik mesleğinin sorunlarını yakından izlediklerini” belirterek onların da sorunlarını çözeceğini vaat ediyor. O polisler ki aynı CHP’nin işçi ve emekçileri kandırmak amaçlı istismar ettiği Haziran şehitlerinin katilleri olan, destan yazan polisler değil midir? Fıtratında öldürmek olan polisliğin hangi sorununu çözecektir? Aslında şaşırmaya da gerek yoktur. CHP ne zaman işkencelere, faili meçhullere, yargısız infazlara karşı durmuştur ki?

CHP, AKP, MHP gibi düzen partilerinin seçim yarışını kazanmak adına yapamayacakları, vaat etmeyecekleri şey olmadığı bilinen bir gerçektir. Bir kez daha bu seçim döneminde bunu görmüş oluyoruz. Kendileri hükümet koltuğuna oturduklarında bu sefer onların yandaşları, polisleri, yargıçları, medyası güçlü olacak. Ama gerçekte işçi ve emekçiler için değişen hiçbir şey olmayacaktır. Çünkü seçim sandıkları işçi ve emekçilerin sorunlarının çözüm adresi değildir.

Sahte vaatlere değil örgütlü mücadeleye güven!

Seçimler, işçi ve emekçilerin kurulu düzene karşı duydukları tepkilerin sandıklara hapsedildiği bir oyundur. Sömürüye dayalı bu düzende seçimlerle bir şeylerin değişebileceğini düşünmek bir hayalden başka bir şey değildir. CHP de diğerleri gibi bu hayalleri körükleyerek, kurulu düzenin devamını sağlamaktadır. İşçi ve emekçilerin sokaklara akması gereken öfkelerini sandıklara havale etmekle sermaye sınıfına önemli bir hizmet sunmaktadır. Çünkü yaşanan tüm sorunların, yoksulluğun, işsizliğin, baskının gerisinde sermayenin sınıf egemenliği vardır. Onun düzeni olan kapitalizmin kaçınılmaz sonuçları olarak yaşanmaktadır. Bu nedenle yapılması gereken vaatlere inanmak değil, işçi sınıfının örgütlülüğünü yaratmak, devrimci sınıf mücadelesini büyütmektir.

 

 

 

 

AKP’nin seçim vaadi kıdem tazminatının gaspı

 

AKP, has bir sermaye partisi olduğunu seçim vaadi olarak milyonlarca emekçiye kıdem tazminatının gaspını işaret ederek gösterdi.

İşçi sınıfının tarihsel kazanımlarına göz diken, 13 yıllık hükümetliği süresince bir dizi alanda hak gaspları ve sosyal yıkım saldırılarına imza atan AKP hükümeti, 7 Haziran seçimlerine yönelik beyannamesinde de işçi düşmanlığı yapmaktan geri durmadı.

AKP’nin seçim beyannamesinde ‘Çalışma Hayatı’ başlığı altında “Bu alanda şiarımız çalışanın teri kurumadan hakkının verilmesidir” denilirken işçi düşmanlığında da limitler aşıldı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan AKP seçim beyannamesinde dikkat çeken başlıklardan biri de ‘kıdem tazminatı’ oldu. Beyannamede, kıdem tazminatının fona devir adı altında gaspına yönelik açık bir mesaj yerine üstü kapalı ifadeler kullanılması dikkatlerden kaçmadı.

Davutoğlu “esnek çalışma” yerine “katı çalışma biçimleri” ifadesini kullanırken “kıdem tazminatı fonu” yerine ise “kıdem tazminatı sisteminde yaşanan sorunların çözümü amacıyla sosyal taraflarla diyalog içinde mevcut durum tespiti ve mevzuat çalışması yapacağız” ifadelerini kullandı.

Üç dönem kuralı nedeniyle yeni dönemde AKP adına mecliste yer almayacak olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in kıdem tazminatının gasp edilmesi hayali 7 Haziran seçimlerinin ardından AKP’nin saldırı planları arasında girmiş oldu.

“Yalova Valisi istifa etsin!”

Adana’da Eğitim Sen tarafından yapılan eylemle Halil Serkan Öz’ün ölümüyle ilgili Yalova Valisi’nin istifa etmesi ya da görevden alınması talebi dile getirildi. 15 Nisan’da Cemalpaşa Postanesi önünde yapılan basın açıklamasının ardından İçişleri Bakanlığı’na ve Adana Valiliği’ne faks çekildi.

Basın açıklamasını okuyan Eğitim Sen Şube Başkanı Ahmet Karagöz şunları söyledi: “Yalova Valisi Selim Cebiroğlu’nun, Halil Serkan Öz’e yönelik söylemiş olduğu aşağılayıcı ifadeler ve hakaretler hepimize söylenmiştir. Halil Serkan Öz’ün ölümünden sendikaları suçlayarak kurtulacağını sanan Yalova Valisinin, arkadaşımızın ölümünde birinci dereceden sorumlu olduğu açıktır. Ülke çapında büyük bir tepkiye neden olan bu üzücü olay nedeniyle Yalova Valisi arkadaşımıza yönelik sözleri nedeniyle tüm öğretmenlerden, eğitim ve bilim emekçilerinden özür dilemeli ve hemen istifa etmelidir.”

Kızıl Bayrak / Adana

 
§