13 Şubat 2015
Sayı: KB 2015/06

Sınıfın devrimci baharını örgütlemek
Sınıfın direnişini büyütelim!
Sınıf hareketinde yeni bir döneme doğru
Daha derin kazıyoruz! - B. Olgun
Türk-İş, Yol-İş ve AKP'nin komisyon manevrası
Boytaş işçilerinin fiili grevi ve gösterdikleri
Bini aşkın işçi ve emekçi 'İşgal Grev Direniş Gecesi'nde buluştu
Devrimci işçi kürsüsü
Onların maceraları...
MİB MYK Şubat ayı toplantısı
Ejot Baştemsilcisi İlker Tetik: Fırtınayı dindirdiler
Reformizm ve devrim - 1 - H. Fırat
Avrupa: İşçi hareketi ve parlamentarist hayaller - A. Eren
Syriza ve Podemos: Gelecek için dersler
‘Uluslararasılaşan sermayeye karşı uluslararası işçi hareketi’
Obama savaş yetkisi istedi
Akdeniz’de kemer sıkma ve ölüm!
Bilecik’te seramik işçileri ayakta
Yasaklara, asimilasyona karşı on binler Kadıköy’deydi
Avukatlardan adalet nöbeti
Hasta tutsak Erdoğdu’ya getir-götür işkencesi
Twitter’ın Şeffaflık Raporu şaşırtmadı
Kadına yönelik aşağılamalar sürüyor
İşgal ateşi ile Şubat’ı ısıtanlara…
DGB Türkiye Meclisi toplandı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kadına yönelik aşağılamalar sürüyor

 

Kapitalizm kadını ağır ve kuralsız çalışmanın nesnesi haline getiriyor. Ev işleri, çocuk bakımının ücretsiz hizmetçisi, erkeğin ihtiyaçlarını yerine getiren ve çocuk doğurmaya yarayan bir araç olarak görüyor; kültürel ve manevi yönden aşağılıyor. Toplumsal değer yargıları, örf-adetler ve din yoluyla kadının sosyal ezilmişlik ve köleliğini pekiştiriyor. Kapitalizmin kadını aşağılamasının en rezil biçimini ise kadın bedeninin, cinselliğinin metalaştırılması oluşturuyor.

Kadın gündelik yaşam içinde cinsel bir obje olarak görülüyor, reklam malzemesi olarak kullanılıyor ve fuhuş sektöründe pazarlanıyor, ki fuhuş kapitalizmde yasal bakımdan kurumsallaşmış en kârlı sektörlerden birini oluşturuyor.

Kadının toplumsal yaşamın her alanında aşağılanması, şiddete uğraması ve cinsel bir obje olarak kullanılması ise çeşitli yollarla meşrulaştırılıyor. Geçtiğimiz günlerde avukat Yavuz Balkan’ın TBMM’ye sunduğu dilekçe de bu yollardan birini oluşturuyor.

Avukat Yavuz Balkan kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin %80’inin erkeklerin cinsel ihtiyaçlarının giderilmemesinden kaynaklandığını ileri sürerek, bekar erkeklere haftalık 75 TL ödenek ayrılmasını talep etti. Hormonlardan kaynaklı ihtiyaçların giderilmesi gerektiğini savunan Balkan, erkeklerin ihtiyaçları giderildiği takdirde kadın cinayetlerinin %99’unun önlenebileceğini’ ileri sürdü.

Hukuk alanında iyi hal, tahrik indirimleri, flörtü suç sayıp tacize ön açan düzenlemelerle kadına yönelik cinsel suçların zeminini güçlendiren, eğitimde çocuk gelinliğin önünü açan, kadını ikinci cins olarak açıklayan dinci-gerici dersleri yoğunlaştıran, bununla birlikte sağlıkta kürtaj hakkına getirilen sınırlandırma ve ek ödemelerle, topluma dayatılan dinci-gericilikle kadını, çocuk doğurmaya yarayan bir kuluçka makinesi, evinin ve erkeğin ihtiyaçlarını gidermesi gereken bir nesne olarak gören sistem, tüm bu adımları da çeşitli yollarla meşrulaştırma yoluna gidiyor.

Kadının sosyal ezilmişlik ve köleliğinde olduğu gibi bu açıklamalar ve düzenlemelere de temelinde kişinin emek gücünün sömürüsünden serbestçe yararlanma hakkı olan özel mülkiyet düzeninin devamı için ihtiyaç duyulmaktadır.

Kapitalist sistem yeri geldiğinde ucuz iş gücü olarak gördüğü kadını, kriz anlarında ise üretim alanlarından çıkararak evlere sürmektedir. Çocuk bakımı, ev işleri için sosyal harcamalar yerine ‘kutsal aile ve annelik’ kavramıyla kadının emeğini ücretsiz olarak kullanmaktadır. Sermayenin artı-değer aracı olan erkeğin ihtiyaçları ‘kocalık hakkı’ denilerek kadın üzerinden gerçekleştirilmektedir. Ailede, toplumda gündelik yaşamın her alanında kadını cinsel bir obje olarak görmektedir. Cinselliği ayıp, günah kavramlarıyla baskılayan kapitalizm diğer taraftan bunu da pazara sunmaktadır.

Kadını çok yönlü olarak aşağılayan ve kadına şiddet uygulayan kapitalizmin insani tüm ilişkilere dayattığı yozlaşma ve çürüme kendi çürümüşlüğünün yansımasıdır.

 

 

 

 

Sağlık emekçileri zorunlu nöbete karşı grevde

 

Sağlık emekçileri, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ve Türk Tabipler Birliği’nin çağrısıyla aile hekimlerine getirilen zorunlu Cumartesi nöbetlerine karşı 11 Şubat’ta ülke genelinde iş bıraktı.

SES İzmir Şubesi'nin çağrıyla iş bırakan emekçiler İzmir İl Sağlık Müdürlüğü önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasını SES İzmir Şube Başkanı Rukiye Çakır yaptı. Çakır, AKP iktidarının sağlıkta dönüşüm programı adı altında yürüttüğü piyasalaştırma ve çalışanlara yönelik esnek ve kuralsız çalıştırma uygulamalarının artarak sürdüğünü ifade etti.

Aile hekimliği düzeninin kaybettirdiklerini sıralayan Çakır, sağlık emekçilerinin taleplerinin kabul edilmesi çağrısı yaparak dayatmaya karşı mücadelelerinin süreceğini ifade etti.

Basın açıklamasının ardından TTB adına Fatih Sürenkök ise toplum sağlığını düşünmeyen bir sağlık politikası izlenmesini teşhir etti.

Ege Üniversitesi Hastanesi’nde de sağlık emekçileri Acil girişinde basın açıklaması yaparak neden iş bıraktıklarını anlattılar.

İstanbul’da Cevizlibağ’da toplanan sağlık emekçileri, İl Halk Sağlığı Müdürlüğü’ne yürüdü.

Açıklamada ilk sözü alan İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Hekimoğlu, zorunlu nöbet genelgesine karşı hukuksal olarak da itiraz ettikleri bilgisini vererek nöbet uygulamasını kabul etmediklerinin altını çizdi.

Sağlık emekçileri adına konuşan SES Aksaray Şube Başkanı Aydın Erol ise sağlığın piyasalaştırılmasını teşhir ederek sağlık emekçilerine dayataılan esnek ve kuralsız çalışmaya tepki gösterdi. Eyleme direnişçi Ülker işçileri de destek verdi.

SES Mersin Şubesi, Mersin Tabip Odası ve Mersin Aile Hekimleri Derneği üyeleri, Mersin Tabip Odası’nda basın açıklaması yaptı.

SES Mersin Şube Başkanı Yılmaz Bozkurt, Aile Hekimliği uygulamasının sağlık emekçileri ve toplum için yarattığı olumsuzluklara dikkat çekti.=

SES Malatya Şubesi de İl Halk Sağlığı Müdürlüğü önünde eylem yaparak zorunlu Cumartesi nöbetlerini protesto etti. SES Malatya Şubesi Eşbaşkanı Bülent Uçar, bu düzenin ne halkın sağlığına ne de sağlık çalışanlarının insanca yaşam mücadelesine bir katkısı olduğunu belirterek, fazla çalışma/angaryaya ve baskılara karşı bir gün hizmet üretmeyeceklerini söyledi.

 
§