5 Eylül 2014
Sayı: KB 2014/36

12 Eylül rejimi sürüyor...
AKP 12 Eylül düzeninin devamcısıdır!
Düzenin çözümsüzlüğü derinleşiyor
Erdoğan – IŞİD ortaklığı devam ediyor
Dershaneler özel okul oluyor, eğitimde gerici uygulamalar arttırılıyor!
Bir rant ve iktidar kavgası alanı: Dershaneler
“Çözüm süreci” savaş ve saldırganlık projesidir!
"Mücadeleyi, örgütlenmeyi tartışmalıyız!"
İhanet derinleşiyor
“Sağlığımızı çalanlar
işimizi de elimizden alıyorlar”

Ege MİB Eylül Ayı Olağan Toplantısı gerçekleşti!

‘Kölelik Sarayı’nda
adaletsizliğe karşı direniş!

Kamu emekçileri hareketi ve görevler

Şişecam grevi, sendikal bürokrasi ve ihanet çemberi
20. yıl: Sınıfın, devrimin ve sosyalizmin sesi!
Lear patronu öncü işçileri kafese kapattı!
“Denizlere çıkar sokaklar”
DGB’den kayıt dönemi faaliyetleri
İşte devletin koruduğu çocuklar!
Sosyalizm ve çocuk
Mamak'ta binler festivalde buluştu!
Mamak Kültür Sanat Festivali devrimci kitle mücadelesinin tok bir sınıf mevzisidir! - Evrim Erdoğdu
Devrim sinemasında delikanlı bir komünist, militan bir Don Kişot: Yılmaz Güney
Kavganın tüm kızıllığıyla Kızıl Bayrak’a selam olsun!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

İşte devletin koruduğu çocuklar!

 

Devlet yurtlarında büyüyen bir grup genç tarafından kurulduğu açıklanan Hayat Sende Gençlik Akademisi yurttan ayrılan gençlerle ilgili bir rapor hazırladı. Bu rapora göre her yıl devlet yurtlarından ayrılan ortalama 700 çocuktan yüzde 10’u intihar ediyor. 18 yaşını doldurduğu için yurtlardan ayrılmak zorunda kalanların yüzde 20’si de suça sürükleniyor. Fuhuşa sürüklenen genç kadın oranının ise yüzde 14 olduğu dile getirildi.

Ayrıca 18 yaşını doldurduktan sonra devlet tarafından işe yerleştirilen 37 bin 945 çocuktan yaklaşık 2 bin 500’ünün işten çıkarıldığı ifade edildi. Çalışanların yüzde 40’ının mobbinge maruz kaldığı, 4 bin 368 kişinin de iş için beklediği belirtildi. Raporda, yurtlardan dışarı çıktıktan sonra hayat mücadelesine katılan gençlerin psikolojik sorunlar yaşadığı, uyum problemi olduğu ifade edildi. Bu gibi nedenlerden dolayı daha savunmasız oldukları dile getirildi.

Kimsesiz çocuklar sahiden devlet korumasında mı?

Devletin ilgili kuruluşlarının açıklamalarında 11 bin 605 kimsesiz çocuğun, bin 39 birimde devlet koruması altında olduğu ifade ediliyor. Ancak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın 2013 Aralık ayı istatistiklerine göre kayıtlarda ‘koruma altında’ görünen 3 bin 71 çocuğun nerede olduğu bilinmiyor. Yani devlet koruması altında olduğu iddia edilen çocuklardan devletin haberi bulunmuyor.

Çocuklar devletin gözetiminde tecavüze uğruyor

Türkiye’de devlet yurtlarında kalan çocukların yaşadıkları ayrı bir trajedi. Konuyla ilgili saklanamayıp son bir yıl içinde basına yansıyan haberler bile fazlasıyla ürkütücü. Sakarya’da cinsel istismara ve şiddete maruz kalan 14 yaşındaki kız çocuğu, Afyon’da tecavüze uğrayan 3 kız çocuğu, Mardin’de beş ay boyunca yurttaki Kuran hocasının tecavüzüne uğrayan 14 yaşındaki çocuk, Denizli´de baba dayağından kaçan bir genç kızın maruz kaldığı tecavüz, Aksaray´da yaşları 11 ile 16 arasında değişen öğrencilerin uğradığı tecavüz, Bahçelievler 80. Yıl Çocuk Yuvası’nda koruma altında bulunan 15 yaşındaki K.D.’nin tecavüze uğramasının ardından hamile kalması ve kürtaj yaptırmasına izin verilmemesi... Bu ve benzeri bir çok insanlık dışı olayın meydana geldiği yer devletin çocukları sözde koruma altına aldığı yurtlar, kurumlar oluyor.

Yurtlar düzenin tüm çürümüşlüğünün yaşandığı yerlerden biri. Dışarda yaşananların benzerleri buralarda da yaşanıyor. Bundan ötürü bu düzenin çocuklara sunduğu çözüm asla bir kurtuluş olamaz.

“Koruma altında” tutulan çocukların, yurtlardan ayrıldıktan sonra karşılarına çıkanlar, yaşadıklarının bir başka benzeri olmaktadır. Ayrıca çocuklar kapitalist sistemin acımasız çarklarına karşı, “koruma altında” maruz kaldıkları şiddet, baskı, tecavüz gibi saldırılar dolayısıyla daha korunaksızdırlar.

Gaziantep Güçsüzler Yurdu’nda tecavüz

Raporun yayınlandığı dönemde Gaziantep Güçsüzler Yurdu’nda da kalanların tecavüz, dayak ve kötü muameleye maruz kaldıkları ortaya çıktı.

Tanık oldukları saldırıları belediyeye ileten hastabakıcılar ise buradaki görevlerinden alınarak başka bölümlere gönderiliyorlar ve işten çıkarılıyorlar. Yaşananlardan şikayetçi olanlar belediyenin olayları örtbas ettiğini söylüyorlar.

Tanıkların anlatımlarına göre tecavüze uğrayanlar kimseyle iletişime geçmesine izin verilmeyerek bir odaya kilitleniyorlar. Diğer taraftan yardımseverlerin yaptığı yiyecek ve gıda yardımı ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmayarak personel tarafından paylaşılıyor.

Yurtta hastabakıcı olarak çalışan Zeynep Orhan tanık olduğu olayları şöyle anlatıyor:

“Zamanla hastalarla diyaloğa geçtiğimizde hastalardan bir tanesi başından geçenleri bizle paylaştı. Yurtta bir personel tarafından 4 ay boyunca tecavüze uğramıştı. Belediyeden umudumuz yok. Belediye olayın üzerini örtbas ediyor. 2 aydır uğraşıyorum ama bir sonuç alamadım.”

Hasta bakıcı A.A. ise şikâyette bulunmasının ardından önce temizlik işlerine verildiğini sonra da işten atıldığını söyledi. A.A. yurtta yaşananları şöyle anlattı:

“Yurtta yaşananları şikâyet ettiğim için işten çıkarılarak, belediyenin temizlik hizmeti birimine verildim. Sertifikalı hasta bakıcı olmama rağmen temizlik birimine verdiler. Verdikleri tarihi geçmiş yiyecekleri hastalara dağıttım. Bunu idareye yansıttığımız zaman işimizden olduk.”

 

 

 

 

 

Kadın cinayetleri:
“Organize işler bunlar!”

 

Kadına yönelik şiddetin, tecavüzün süreklileştiği bu düzende, AKP tarafından hayata geçirilen gerici uygulamalarla kadının ödediği bedel daha da artıyor. Gerici zihniyetin toplumsal yaşamda yarattığı etkiyle birlikte, AKP’li politikacıların kadına yönelik söylemleri de bu bedelin artmasına neden oluyor.

Ağustos ayında 22 kadının öldürülmesi, dokuz kadın ve kız çocuğuna tecavüz edilmesi, 16’sının tacize uğraması, 55 kadının şiddete maruz kalması bu sonuçlardan bazıları.

2014’ün ilk sekiz ayında ise 184 kadın öldürüldü. 70 kadın ve kız çocuğu ise tecavüze maruz kaldı. 417 kadın şiddete maruz kalırken, 77 kadın ve kız çocuğuna cinsel tacizde bulunuldu.

2013 yılında da 268 kadın öldürüldü. 197 kadın tecavüze, 245 kadın da tacize uğradı. Sağlık Bakanlığı’nın rakamlarına göre 2013’te kadına yönelik 12 bin 946 şiddet olayı gerçekleşti. Tüm bu rakamlar basına yansıdığı kadar öğrenildiğinden gerçeğin ancak çok az bir kısmını ifade etmekte. Özellikle şiddet, taciz ve tecavüzler açıklanamadığından, yaşananlar belirtilen rakamlardan çok daha fazla oluyor.

Tüm bunların sorumluluğu ise iki gerici odağa ait. Kadını meta olarak gören  kapitalist sistem ve buna bağlı olarak gelişen dinci gericilik, kadınların yaşamış olduğu tüm kötülüklerin nedeni oluyor. Tecavüzcülerin serbest bırakıldığı, tecavüze uğrayan kadının suçlu görüldüğü bu düzende kadınlar tecavüzcüsüyle evlenmeye zorlanıyor. Kadın cinayetlerinde “cinnet getiren koca” vb. haberlerle verilerek cinayetler meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Tecavüz de, cinayet de bizzat düzen tarafından bir çok yolla teşvik ediliyor.

Organize cinayetlerde medyanın rolü

Kadınlar bu düzende organize bir şekilde tecavüze, tacize, şiddete ve cinayete maruz kalırken medya da bu suçlarda üzerine düşen rolü fazlasıyla oynuyor. Kadın bedeni üzerinden yapılan istismarla birlikte iş o kadar ahlaksız boyutlara vardırıldı ki artık kadınları öldürenler televizyon programlarına çıkartılıyorlar. Bu programların “kadın programları” olarak sunulması ise yaşanan vahametin boyutunu gösteriyor.

28 Ağustos’ta eşini tornavida ile 43 yerinden yaralayan Yakup Kara adlı şahsın Kanaltürk’te Songül Karlı’nın sunduğu “Songül Karlı ile Yeniden” programına çıkartılarak, “beyefendi” olarak sunulması bu örneklerden biri.

Seda Sayan’ın programında güleryüzlü katil!”

Yine daha önce iki eşinin katili Sefer Çalınak kendine eş bulması için Flash TV’de yayınlanan evlilik programına çıkartılmıştı. 5 kere evlenip 2 eşini öldürdükten sonra izdivaç programına katılan Sefer Çalınak bu kez de Seda Sayan tarafından programa çıkartıldı. “Peki, erkek karısını neden öldürür?”, “Bu kadar güler yüzlü bir katil gördünüz mü” diyen Seda Sayan da organize kadın cinayetlerinde medyanın rolünü fazlasıyla göstermektedir.

 
§