11 Temmuz 2014
Sayı: KB 2014/28

Sınıf hareketi önündeki engellerin kaldırılması için...
Engelleri aşmak için taban inisiyatifleri
İş güvencesi hakkına
sahip çıkmak için birleşik mücadeleye!
Cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerine...
Çatı aday kimin adayı?
TKİP hedef gösteriliyor!
İnternette sansüre devam!
Maltepe Belediyesi dava kararından görünenler
Bosch’ta yetki
Türk Metal’e verildi
Ha cam ha soda:
İşçi düşmanı Şişecam!

Sütaş’ta devlet sermayenin hizmetine koştu

İşçiler sessiz sedasız ölüyor

Tanrıverdi’de işçi iradesine patron müdahalesi

Üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz!

Kızıl Bayrak: Tasfiyeciliğe, karanlığa tutulan kızıl bir meşale! - H. Eylül
Direnişçi işçilerden
Kızıl Bayrak’ın 20. yılına...
“Yeni Greif’ler için ileri!”
Ekim Gençliği II. Yaz Kampı
Mülteciler sorunu ve devrimci sorumluluk
İsrail saldırıyor, Filistin direniyor!
Mısır’da yeni yönetimin ilk icraatı
zam furyası
Çocuklar hapishanede, suçlular nerede? - Z. Eylül
Eylül günlerinde acının arabesk hali - K. Ehram
“Müziğimiz mücadeleye devam çağrısı!”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İşçiler sessiz sedasız ölüyor

 

En son geçtiğimiz hafta Manisa’da Dericiler Kooperatifi Arıtma Tesisi’nde biri mühendis 3 çalışanın bakım için indikleri arıtma tesisinde metan gazından zehirlenerek yaşamlarını yitirmeleriyle gündeme gelen arıtma tesislerindeki işçi ölümleriyle ilgili, İzmir Tabip Odası İş Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Komisyonu bir rapor yayınladı. ‘Arıtma Tesislerinin Arıtılamayan Gerçeği: İşçi Ölümleri’ adı ile yayınlanan raporda, 2011 yılından bu yana İzmir Tabip Odası tarafından tespit edilen 32 işçinin hayatını kaybettiği bildirilirken, tespit edilemeyen işçi ölümlerinin de kuvvetli bir olasılık olduğu dile getirildi. Kazalarda ölen işçilerin büyük çoğunluğu ise taşeron işçi.

2013’te 15 işçi öldü

Yurt’tan Adem Sarıkaya’nın haberine göre, raporda, arıtma tesisleri ve kanalizasyonlarda meydana gelen işçi ölümlerinin sayısının inşaat ve madenlerdeki gibi fazla olmasa da, son yıllardaki artışa dikkat çekilerek, “Kanalizasyon gibi kimsenin bilmek ve ilgilenmek istemediği yerlerde çalışan işçilerin ölümleri de kamuoyu tarafından fazla bilinmemektedir. Oysa ki kanalizasyon çukurlarında alınmayan basit önlemler nedeniyle işçiler ölmeye devam etmektedir” denildi. Yalnız geçen sene 15 işçinin hayatını kaybettiği aktarılan raporda, 2014 yılının ilk 6 ayında 6 işçinin öldüğü açıklandı.

Kazalar önlenebilir’

Raporda, Türkiye’de yaşanan yoğun kentleşme sonucunda kanalizasyon ve arıtma tesislerinde meydana gelen ölümlü iş kazalarının arttığı aktarılırken, büyük umutlarla çıkarılan iş sağlığı ve güvenliği yasasının da iş kazalarını azaltmadığı ifade edildi. Kazaların öngörülebilir ve önlenebilir kazalar olduğuna dikkat çekilen raporda, “Son 4 yılda arıtma tesisleri-kanalizasyonlarda yaşanan ölümlü iş kazaları tek tek incelendiğinde, alınacak basit önlemlerle bu kazaların önlenebileceği ve önceden öngörülebileceği acı bir gerçek olarak ortaya çıkıyor” ifadeleri kullanıldı.

Taşeronlaşma ölümleri arttırdı

Yaşanan kazaların en büyük nedeninin arıtma tesislerinde metan gazı zehirlenmesi ve kanalizasyonlarda göçükler olduğunun altı çizilen raporda, toplam 16 şehirde ölümlü iş kazalarının yaşandığı bilgisi verildi. Kazaların ana nedeni olarak, taşeronlaşma, denetimsizlik, iş güvenliği şartlarının yerine getirilmemesi ve iş güvenliği eğitiminin eksiklikleri diye sıralanırken, belediyelerin kendi görevlerini taşerona devretmesi sonucunda ölümlerin hızlı bir artış gösterdiği belirtildi. İş kazalarının en yoğun yaşandığı iller arasında Ege illeri gelirken Muğla 11 işçinin hayatını kaybettiği kazalarla birinci sırada. Muğla’yı 3’er ölümlü kazayla Aydın ve Manisa illeri izliyor.

17 yıl daha az yaşıyorlar

Raporda dikkat çeken diğer bir ayrıntı ise, Fransız Ulusal Sağlık ve Tıp Araştırmaları Enstitüsü’nün (INSERM), 2010 senesinde Paris Belediyesi ile beraber yaptığı araştırmanın sonuçları oldu. Bu araştırmada kanalizasyon işçilerinin, ortalama bir Fransız işçisinin ömründen 17 sene daha az ömre sahip oldukları ortaya çıktı.

 

 

 

 

İkisi de katil!

 

Kot taşlama işçisi 23 yaşındaki Mustafa Kaleli, slikozis hastalığına yakalanarak 2008 yılında yaşamını yitirmişti. 18 yaşında kot taşlama işinde çalışmaya başlayan Kaleli, bu hastalığa yakalandıktan sonra yıllarca tedavi görmüş ve 40 kiloya kadar düştükten sonra yaşamını yitirmişti. Bu ölümün ardından ruhsatsız atölye çalıştıran işletme sahibi hakkında “İhmali Davranışla Kasten Adam Öldürme” suçlamasıyla dava açıldı ve 15 bin 200 lira adli para ‘ceza’sına çarptırıldı.

İşçileri sömürerek kasasını dolduran bu asalak sermayedar, bu cinayet sebebiyle çıkarıldığı mahkemede çarptırıldığı 15 bin 200 liralık para cezasını da çok buldu. Aldığı canın yanında 15 bin 200 liranın fazla olduğunu belirten asalak patron, mahkemede suçu diğer suç ortağına atarak, Asıl suçlu beni denetlemeyen ve bana göz yuman devlettir dedi. Yani emeğini sömürdüğü işçiyi böyle bir iş cinayetinde öldüren katil suçu diğer cinayet ortağına atmış oldu.

İşler tıkırında giderken, kasalar işçinin alınteri ile dolarken gerçeklere gözlerini kapatan kot taşlama atölyesinin sahibi, bir işçinin slikozis hastalığı sonucu hayatını kaybetmesinin ardından birden gerçekleri hatırladı!

Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasına tutuksuz sanık Kemal Kaleli ve avukatı Ertuğrul Yönet katıldı. Duruşmada söz alan sanık avukatı Yönet, kot taşlama işinin Türkiye, İran, Hindistan gibi ülkelerde yapıldığını belirterek şunları ifade etti: “İnsan yaşamını tehdit eden bir çalışma ortamı sağlanmış ise bunun sorumlusu bu çalışma ortamına göz yuman devletin ilgili kuruluşları ve gerekli tepkiyi göstermeyen herkestir. Müvekkilimizin günah keçisi olarak seçilip kurban edilmesi ülkemizdeki kot taşlama emekçilerinin derdine çare olmayacaktır. Bu dava vesilesi ile böyle bir çalışma ortamının tamamen ülkemizden kaldırılmasına vesile olmak taleplerimizin en başında gelmektedir.”

Mahkeme kararında şu gerekçeler sıralandı: “Çalıştırılan aspiratörlerin odadaki yoğun tozu çekmeye yeterli olmadığı ve kullanılan maskelerin de toz geçişine engel olacak nitelikte olmadığı, sanığın asli kusurlu olarak taksirle ölüme sebep olduğu kanaati oluşmuştur.”

Kemal Kaleli’yi “Taksirle ölüme neden olma” suçundan 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptıran mahkeme, suçun “taksirle işlenmesi” ve Kaleli’nin “yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığı” gerekçe göstererek hapis cezasını 15 bin 200 lira adli para cezasına çevirdi.

 

 

 

 

Katledilen madenciler için çizdi

 

Nihal Acar.. Zonguldak’ta bir madenci kızı. 2011’de kendi gözünden babası ve ailesini resime dökmüştü. Aradan geçen 3 yıl sonra, bu kez Soma Katliamı hakkında bir resim çizdi.

Babasının sosyal medyada paylaştığı fotoğrafa yazdığı yazı ise geçmişten günümüze sendikal bürokraside ve maden ocaklarında değişen hiçbir şey olmadığını bir kez daha gözler önüne koyuyor.

Zonguldak’tan bir Kızıl Bayrak okuru


 
§