16 Mayıs 2014
Sayi: KB 2014/20

İşçi katillerinden hesap sormak için meşru/militan direniş!
Sermaye, Zonguldak’tan sonra
Soma’ya da madenci mezarlığı açıyor!
İlk madenci katliamı değil!
Soma’da madenci katliamı: Yüzlerce ölü var!
Emekçiler işçi katliamına karşı
sokaklara döküldü!
DEÜ’de Soma için eylem
Faruk Çelik
saldırı programını
açıkladı
Aliağa’da direniş
ikinci haftasında
Direnişçi işçiler
Ankara’da!
Punto’da direniş sona erdi!

MİB MYK Mayıs Toplantısı…

Maden proletaryası - F. Engels
Greif Direniş Günlüğü
ICOG’dan Greif’in direnişçi işçilerine!
Otomotiv İşçilerinin Uluslararası Kongresi’ni Hazırlama Toplantısı başladı
Almanya’da
Soma için eylemler
Emperyalist politikaların halkları düşmanlaştırmasına izin vermeyelim!
Çerkes soykırımının 150. yıldönümü - M. Ak
Derinleşen Ukrayna krizinden çıkış arayışları
Dünyadan işçi ve emekçi eylemleri…
Bielefeld’de “Devrim yürüyüşümüz sürüyor” gecesi…
Erdoğan Berkin’in maskesi ve sapanını unutamıyor!
Korkmaz davasında
2. duruşma...
Ali İsmail’i devlet öldürdü!
“Mehmet İstif ölümsüzdür!”
Cejna Zimanê Kurdî Pîroz Be! Kürt Dil Bayramı kutlu olsun!
İş cinayetlerine karşı
mücadeleye!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Derinleşen Ukrayna krizinden
çıkış arayışları

 

Kiev’deki darbeci yönetimin doğu ve güney kentlerine karşı askeri saldırı başlatması, Ukrayna krizini yeni bir safhaya taşıdı. Halka karşı orduyu, faşist çeteleri ve ABD, İngiliz, İsrail şirketlerine bağlı paralı askerleri kullanan darbeci yönetim, doğu ve güney kentleriyle aradaki uçurumu derinleştirdi. Öte yandan sürecin askerileştirilmesi, AB içindeki çatlağı da daha belirgin hale getirdi. Rusya ile ilişkilerin bozulmasını istemeyen AB bileşenleri, askeri çözüme onay vermediklerini, krizin diyalog ve uzlaşma ile aşılmasından yana olduklarını açıkladılar.

Kiev’deki sağcı-faşist koalisyonu tanımayan doğu ve güney kentlerinin halkları, yönetimi fiilen ele geçirerek “halk cumhuriyeti” ilan ettiler ve kendi geleceklerini tayin etmek için referandum kararı aldılar. Bu da, Kiev’deki yönetimle doğu ve güney kentleri arasındaki bağları iyice zayıflattı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “referandumu erteleyin” çağrısına rağmen, referanduma giden Donetsk ve komşu bölge Luhansk, ezici bir çoğunlukla federal yönetimden yana tercih yaptı.

Doğu ve güney kentleri Kiev’le yolları ayırıyor

Üç milyonu aşkın kişinin yaşadığı iki bölgede referandum düzenlemesinden rahatsız olan batılı emperyalistler, referandumu gayr-ı meşru ilan ettiler. Hemen ardından ise, yaptırıma tabi tutulan Rus yetkililere yeni isimler eklediler. Ancak bu karşı hamle kayda değer bir etki yaratmış görünmüyor. Zira ne Rusya Ukrayna politikasında bir değişiklik yaptı ne bu bölge halklarının federal bir yönetim kurma çalışmaları kesintiye uğradı.

Kiev’deki sağcı-faşist koalisyonu hiçbir koşulda tanımayacaklarını ilan eden bu kentlerdeki “Halk Savunma Komiteleri” (HSK), halkın kararını federal yönetimden yana verdiğini, bu yoldan dönüşün olmadığını, kentlerini savaşarak da olsa savunacaklarını ve bu kentlerde faşizme geçit vermeyeceklerini söylüyorlar.

Federal bir yapı kurmak için harekete geçen Donetsk/Luhansk bölgeleri, Birleşmiş Milletler’e başvurarak, federal statülerinin tanınmasını istemeye hazırlanıyorlar. İki bölgeyi birleştirerek “Birleşik Halk Cumhuriyeti” kurmaya hazırlanan her iki kentteki HSK’ye bağlı güçler, bu karardan geri dönüşün olmayacağını ilan ettiler.

Federal yönetimin idari, hukuki, ekonomik, sosyal, siyasi, güvenlik ve diğer kurumlarını oluşturmaya başlayan her iki bölgedeki HSK’ler, Kırım’da olduğu gibi, Rusya’ya katılım için referandum düzenleyebileceklerini de belirtiyorlar.

ABD-AB şefleri referandumu tanımıyor

Ukrayna krizinin fitilini ateşleyen batılı emperyalistler, Ukrayna’yı parçalanmaya sürüklemiş olmalarına rağmen, bu ülkenin bütünlüğünden yana olduklarını vaaz ediyorlar. Oysa referandum gerçekleştiren doğu ve güney kentlerinin halkları, bu vaazları ciddiye almıyor. Zira ülkeyi parçalanma noktasına getiren sağcı-faşist yönetimin batılı emperyalistler tarafından desteklendiğini ve yönlendirildiğini biliyorlar.

Gelinen aşamada doğu ve güney kentlerinin halkları, referandumu tanımayan batılı emperyalistlerin tepkisini kaale almadıklarını belirtiyorlar. Emperyalist orduların işgali altındaki Afganistan’da sandıkları katır sırtında taşıyarak yapılan seçimleri, “demokratik bir olay” diye niteleyen batılı emperyalistlerin, katılımın %70-80 arası gerçekleştiği, federal yönetimden yana oy kullananların ise %90’lara vardığı halde referandumu tanımamalarını kaba bir ikiyüzlülük olarak değerlendiriyorlar. “Halk Cumhuriyeti” ilan eden hareketin liderleri, “ABD ile AB’nin ne dediği bizi ilgilendirmiyor. Biz, geleceğimizi belirlemeye çalışıyoruz” diyor ve yolda ilerlemeye devam edeceklerini belirtiyorlar.

Rusya: Halkın tercihine saygılıyız!

Putin’in erteleme çağrısına rağmen gerçekleştirilen referandum sonuçlarının, iki bölgede yaşayan halkların tercihini gösterdiğini açıklayan Rus liderler, bu tercihe saygılı olduklarını belirttiler. Kiev’deki yönetimin, Donetsk/Luhansk bölgeleri halklarının tercihlerini dikkate alması gerektiğini belirten Rus yetkililer, askeri saldırının durdurulması ve sorunların diyalog yoluyla çözülmesi için çaba harcanması çağrısını yineliyorlar.

Donetsk/Luhansk bölgelerini, en azından verili koşullarda Rusya’ya katmaya çok hevesli görünmeyen Putin yönetimi, doğu ve güney kentlerindeki halkın Kiev’deki yönetime karşı aldığı tutuma yaslanarak, AB şeflerini, askeri çözüme karşı çıkmaları ve Kiev’deki kukla yönetime bu yönde baskı yapmaları için ikna etmeye çalışıyor.

Putin yönetimi, bu konuda henüz somut bir sonuç almasa da, Ukrayna krizi konusunda AB’de çatlak olduğu belirginleşti. Rusya’yı kuşatma ve bizzat Rusya’yı içerden karıştırma planının uygulanması için ABD ile ortak hareket eden AB şefleri, Putin yönetiminin karşı atağı ile baltayı taşa vurduklarını fark ettiler. Çünkü Kırım’ın Rusya’ya kaptırılması, ardından güney ve doğu kentlerinde yaşanan gelişmeler ve ABD’nin yaptığı basınç, zaten kriz içindeki bazı AB ülkelerini tedirgin etmeye başladı.

9 Mayıs’ta Faşizme Karşı Zaferin 69. yıldönümünde Kızıl Meydan’da Sovyetler Birliği dönemindeki gibi, askeri gövde gösterisi organize eden, ardından Kırım’a giden Vladimir Putin, Ukrayna konusunda geri adım atmasını bekleyenleri hayal kırıklığına uğrattı. Bu gelişmelerin ardından, AB’de askeri çözüme karşı olanların sesi daha yüksek tonda duyulmaya başladı. Ukrayna’yı NATO dışında tutmayı garantileyecek bir formül arayışında olan Putin yönetimi, AB içindeki ortaklarını cesaretlendirmeye çalışıyor.

AGİT’ten ‘yol haritası’

Ukrayna krizinin sağcı-faşist koalisyon tarafından askerileştirilmesi ve ülkenin parçalanmaya doğru sürüklenmesi, sonunda AGİT’in (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü) harekete geçmesine neden oldu. Tarafların bir masa etrafında buluşarak çözüme ulaşması için inisiyatif başlatan AGİT, görüşmeler için Alman diplomat Wolfgang Ischinger’i moderatör olarak atadı.

AGİT tarafından yapılan açıklamaya göre, Putin de inisiyatife destek veriyor. Görüşmelerin Kiev’de yapılması için çaba harcayan AGİT’in hazırladığı ‘yol haritası’ askeri saldırının durdurulması, Kiev’deki darbeci yönetimin bir parçası olan faşistlerin silahsızlandırılması, doğu ve güney kentlerindeki HSK’lerin silahlarını teslim etmeleri ve bu kentlerdeki halkın taleplerinin dikkate alınması gibi öneriler içeriyor.

AGİT’in ‘yol haritası’ krizin çözümünü kolaylaştırmayı hedefliyor. Ancak bu girişimin başarıya ulaşması kolay görünmüyor. Zira Kiev’deki kukla yönetim, faşist çetelerden vazgeçmek istemiyor. Güney ve doğu kentleri ise, kukla yönetime güvenmiyor. Bu da tarafların bir masa etrafında buluşarak bir çözüme ulaşmalarını zorlaştırıyor. Bu girişimin başarıya ulaşabilmesi, ancak ABD ve işbirlikçilerinin, Kiev’deki kukla yönetimi anlaşma için yönlendirmeleri ve Rusya’nın doğu ve güney kentlerindeki halka, geleceği ile ilgili güvence vermesi ile mümkün olabilir.


 
§