25 Nisan 2014
Sayi: KB 2014/17

Sınıfı mücadelesinde
direnişçi eğilim güçleniyor
TKİP: 1 Mayıs'ta alanlara!
Haziran’ın ruhuyla
1 Mayıs’a, direnişe, Kızılay'a!
1 Mayıs’ta yasakları kıralım!
“Destanımızda yalnız
onların maceraları vardır”
Taksim’e ortak çağrı!
İlk yasak ve Taksim 1 Mayısı
Ankara DLB ve Ekim Gençliği’nden piknik!
Gericiliği parçalamak için daha fazla sokak,
daha fazla mücadele!
“İşgal, grev, direniş” korkusu Seyitömer işçisini tutuklattı

İşçiler özelleştirmelere karşı yürüdü

Mefar işçileri sendikal hakları için eylem yaptı
“İhanetçilerden hesap sorulan
bir döneme girdik!”
1 Mayıs - V. I. Lenin
Budaklar’ın ihanet şebekesinin kirli seceresinden kısa bir kesit…- B. Seyit
“Hesap sorduk, ellerimiz yakalarında!”
Castleblair’dan Greif’e ihanete karşı direniş…
“Bunun hesabını vermekten kaçamazlar!”
BDSP Greif direnişine yapılan operasyonu kınadı
Greif direnişiyle
dayanışma eylemleri
Greif direniş günlüğü
1. Emperyalist Paylaşım Savaşı’ndan 100 yıl sonra…
Emperyalist imparatorluğun
Asya’ya yönelimi
Ukrayna krizi devam ediyor
Denizler’in yolunda devrime yürüyelim!
TKİP şehidi Hatice Yürekli mezarı başında anıldı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ukrayna krizi devam ediyor

 

Ukrayna’da derineleşen krizin aşılması için geçen hafta İsviçre’nin Cenevre kentinde yapılan dörtlü zirvede anlaşma sağlandığı belirtilmişti. Rusya, ABD, AB ve Ukrayan’daki kukla yönetimin temsilcilerinin katıldığı görüşmenin ardından yapılan açıklamda, tarafların krizin aşılması için uzlaşmaya vardığı söylendi.

Zirve ile ilgili açıklama yapan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, zirvede, Ukrayna’daki gerginliği azaltıcı adımlar atmakta anlaştıklarını belirtti. Lavrov, Ukrayna’da tüm yasadışı askeri grupların lağvedileceğini, işgal edilen binaların boşaltılacağını, işgalcilerin ise silahsızlandırılacağını belirtti. Lavrov, azınlıkların haklarının güvence altına alınması için, anayasal bir reformun gerekli olduğunu söyledi.

ABD-AB ikilisi anlaşmayı sindiremedi

Batılı emperyalistlerin Rusya ile anlaşmaya varmaları, Ukrayna’yı NATO üssü yapma girişiminin fiyaskoyla sonuçlanması anlamına geliyor. Zira Rusya’nın “yumuşak karnı” Ukrayna’ya yapılan emperyalist müdahalede hedef, sağcı-faşist koalisyonun ülkeye hakim olması, savaş aygıtı NATO’nun sınırına dayanacağı Rusya etrafındaki kuşatmayı sağlamlaştırmasıydı. Bu plan başarıya ulaşabilseydi, Rusya’nın sınırını Karadeniz’e genişletmesinin önüne de geçilecekti.

Rusya’yı hafife alan bu plan, Kırım ve Ukrayna’nın doğu kentlerinde yaşayan halkların gücünü hiçe sayan, küstahça bir girişimdi. Nitekim ilk hamlede, halkın ezici çoğunluğunun da isteğiyle Kırım Rusya’ya dahil edildi. Hem de kayda değer tek bir çatışma yaşanmadan. Batılı emperyalistlerin Rusya’yı hedef alan bir medya kapmanyası başlatmaları ve yaptırım tehditleri savurmaları ise sonucu değiştirmedi.

Bu arada sorun Kırım’la sınırlı kalmadı. Ayağa kalkan doğu kentlerindeki halklar da, Kiev’deki kukla yönetimi tanımayı reddettiler. Hergün kitlesel gösterilerin gerçekleştirildiği bu kentlerdeki halklar, geleceklerini belirlemek için referandum yapılmasını talep ediyorlar. Sağcı-faşist koalisyon bu kentleri tehdit etti, silahlı çetelerini gönderdi, orduyu harekete geçirdi ve ABD, İngiliz, İsrail “güvenlik şirketleri” adına çalışan tetikçileri de bölgeye sevk etti. Ancak tüm bunlar, Çoğu Rus asıllı olan doğu kentleri sakinlerinin daha da öfkelenmesini ve Rusya’dan yardım talep etmelerini sağlamaktan başka bir işe yaramadı.

Anlaşma kağıt üstünde kaldı

Dörtlü zirvede masa başında anlaşma sağlansa da, Kiev’deki sağcı-faşist koalisyon, saldırgan icraatlarına devam ediyor. Son günlerde yaşanan olaylar, gerilimi daha da arttıran cinsten. Doğu kentlerine sızan faşist çetelerin silahlı saldırıları devam ediyor; silahlı saldırılarda öldürülenlerin sayısı onu aştı. Silahlı saldırılar ve yer yer yaşanan silahlı çatışmalar doğu ketnlerindeki gerilimi tırmandırıyor. Özerklik ilan eden kentlerdeki “öz savunma komitleri” yaptıkları açıklamada, salıdırılara karşı direneceklerini, kendilerini savunmak için savaşmaya hazır olduklarını belirttiler.

Cenevre’de anlaşma sağlanmasına rağmen Harkov, Lugansk, Donetsk, Odessa gibi kentlerde hükmü bulunmayan Kiev’deki kukla yönetim, şiddeti tırmandıran, iç çatışmaları kırşkırtan icraatlarına devam ediyor.

Bu yönetimin kukla olduğu hesaba katıldığında, gerçekleşen saldırıların batılı emperyalistler tarafından da onaylandığı anlaşılır. Rusya ile masa başında anlaşan ABD-AB ikilisi, belli ki, başarısızlıklarının kabulü anlamına gelen anlaşmaya uymaya hevesli değiller. Zira kukla yönetimin anlaşmaya uygun davranması, yani faşistleri silahsızlandırması, ırkçı yasa ve icraatları ortadan kaldıracak bir reform yapması, orduyu halka karşı kullanma girişiminden vaz geçmesi, ancak batılı emperyalistlerin emriyle olabilir.

Kırım gibi, Rusya’ya katılmak isteyen doğu kentlerindeki halkların, Kiev’deki yönetim somut adımlar atmadan taleplerinden vaz geçmeleri mümkün değil. Irkçı-faşist çetelerin silahlı dolaştığı, faşist şeflerin Kiev’deki kukla yönetim üzerinde etkili olduğu koşullarda, doğu kentleri halklarının geri adım atması beklenmiyor.

Bu durumda, krizin aşılması, Kiev’deki kukla yönetimin somut adımlar atmasına bağlı görünüyor. Bu adımlar, ancak ABD-AB ikilisinin kuklalarına emir vermeleriyle atılabilir. Cenevre’de varılan anlaşmanın kağıt üstünde kalması, ABD-AB ikilisinin sözlerine sadık kalmak istemediklerini gösteriyor.

Lavrov’dan iç savaş uyarısı

Ukrayna’daki krizin aktif tarafı olan Rusya, ABD-AB tarafından yapılan tehditlere rağmen, bölgesel çıkarlarını koruma politikasını esnetmiyor. Çatışmadan kaçınan Rusya, “batılı dostları” ile uzlaşmak istiyor; onları uluslararası anlaşma ve hukuka uygun davranmaya çağırıyor. Ukrayna’nın ‘tarafsız’ kalması koşuluyla anlaşmaya hazır olduğunu dile getiren Putin yönetimi, dünyanın etkili güçlerinden biri olmaya kararlı olduğunu da hatırlatmaktan kaçınmıyor.

ABD-AB ikilisinin Cenevre’de varılan anlaşmayı boşa düşürmelerini eleştiren Putin yönetimi, gidişatın tehlikeli bir noktaya vardığı, önüne geçilmemesi durumunda, Ukrayna’nın iç savaşa sürükleneceği konusunda uyardı.

Konuyla ilgili Moskova’da bir açıklama yapan Lavrov, Kiev’deki yönetimin Cenevre’de vardıkları anlaşmaya uygun davranmadığını, sıklaşan silahlı sadırıların doğu kentlerindenki gerilimi tırmandırdığını, bunun ise iç savaş riskini arttırdığını belirtti.

Ukrayna’yı iç savaşa sürükleyecek olaylara seyirci kalmayacaklarını belirten Lavrov, bu girişimi eleştirmekle sınırlı kalmayacaklarını, engellemek için ellerinden geleni yapacaklarını da vurguladı.

Ukrayna’nın doğu kentlerinde çatışmaların yayılması durumunda, Rusya’nın olaylara müdahale etmesi kaçınılmaz görünüyor. Böyle bir gelişme ise, Ukrayna krizinin farklı bir boyut almasına yol açar. Görünen o ki, iç çatışmaların yayılması, ancak batılı emperyalistlerin Kiev’deki sağcı-faşist yönetimi dizginlemeleriyle mümkün olabilecek.




 
§